» 2 / Bakara  264:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 264
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
2. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
4. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : iman edenler
5. لَا (LE) = lā :
6. تُبْطِلُوا (TBŦLVE) = tubTilū : boşa çıkarmayın
7. صَدَقَاتِكُمْ (ṦD̃GETKM) = Sadeḳātikum : sadakalarınızı
8. بِالْمَنِّ (BELMN) = bil-menni : başa kakmakla
9. وَالْأَذَىٰ (VELÊZ̃) = vel'eƶā : ve eziyet etmekle
10. كَالَّذِي (KELZ̃Y) = kālleƶī : gibi
11. يُنْفِقُ (YNFG) = yunfiḳu : infak eden
12. مَالَهُ (MELH) = mālehu : malını
13. رِئَاءَ (RÙEÙ) = riā'e : gösteriş için
14. النَّاسِ (ELNES) = n-nāsi : insanlara
15. وَلَا (VLE) = ve lā :
16. يُؤْمِنُ (YÙMN) = yu'minu : inanmayan
17. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
18. وَالْيَوْمِ (VELYVM) = velyevmi : ve gününe
19. الْاخِرِ (EL ËḢR) = l-āḣiri : ahiret
20. فَمَثَلُهُ (FMS̃LH) = femeṧeluhu : öylesinin durumu
21. كَمَثَلِ (KMS̃L) = kemeṧeli : benzer ki
22. صَفْوَانٍ (ṦFVEN) = Safvānin : şu kayaya
23. عَلَيْهِ (ALYH) = ǎleyhi : üzerinde bulunan
24. تُرَابٌ (TREB) = turābun : toprak
25. فَأَصَابَهُ (FÊṦEBH) = feeSābehu : ona isabet etttiğinde
26. وَابِلٌ (VEBL) = vābilun : bir sağnak (yağmur)
27. فَتَرَكَهُ (FTRKH) = feterakehu : onu bırakır
28. صَلْدًا (ṦLD̃E) = Salden : sert bir taş halinde
29. لَا (LE) = lā :
30. يَقْدِرُونَ (YGD̃RVN) = yeḳdirūne : (Böyleleri) elde edemezler
31. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : hiçbir
32. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şey
33. مِمَّا (MME) = mimmā : şeylerden
34. كَسَبُوا (KSBVE) = kesebū : kazandıkları
35. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : Allah
36. لَا (LE) = lā :
37. يَهْدِي (YHD̃Y) = yehdī : doğru yola iletmez
38. الْقَوْمَ (ELGVM) = l-ḳavme : toplumunu
39. الْكَافِرِينَ (ELKEFRYN) = l-kāfirīne : kafirler
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | iman edenler | | boşa çıkarmayın | sadakalarınızı | başa kakmakla | ve eziyet etmekle | gibi | infak eden | malını | gösteriş için | insanlara | | inanmayan | Allah'a | ve gününe | ahiret | öylesinin durumu | benzer ki | şu kayaya | üzerinde bulunan | toprak | ona isabet etttiğinde | bir sağnak (yağmur) | onu bırakır | sert bir taş halinde | | (Böyleleri) elde edemezler | hiçbir | şey | şeylerden | kazandıkları | Allah | | doğru yola iletmez | toplumunu | kafirler |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [BŦL] [ṦD̃G] [MNN] [EZ̃Y] [] [NFG] [MVL] [REY] [NVS] [] [EMN] [] [YVM] [EḢR] [MS̃L] [MS̃L] [ṦFV] [] [TRB] [ṦVB] [VBL] [TRK] [ṦLD̃] [] [GD̃R] [] [ŞYE] [] [KSB] [] [] [HD̃Y] [GVM] [KFR]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNVE LE TBŦLVE ṦD̃GETKM BELMN VELÊZ̃ KELZ̃Y YNFG MELH RÙEÙ ELNES VLE YÙMN BELLH VELYVM EL ËḢR FMS̃LH KMS̃L ṦFVEN ALYH TREB FÊṦEBH VEBL FTRKH ṦLD̃E LE YGD̃RVN AL ŞYÙ MME KSBVE VELLH LE YHD̃Y ELGVM ELKEFRYN

eyyuhā elleƶīne āmenū tubTilū Sadeḳātikum bil-menni vel'eƶā kālleƶī yunfiḳu mālehu riā'e n-nāsi ve lā yu'minu billahi velyevmi l-āḣiri femeṧeluhu kemeṧeli Safvānin ǎleyhi turābun feeSābehu vābilun feterakehu Salden yeḳdirūne ǎlā şey'in mimmā kesebū vallahu yehdī l-ḳavme l-kāfirīne
يا أيها الذين آمنوا لا تبطلوا صدقاتكم بالمن والأذى كالذي ينفق ماله رئاء الناس ولا يؤمن بالله واليوم الآخر فمثله كمثل صفوان عليه تراب فأصابه وابل فتركه صلدا لا يقدرون على شيء مما كسبوا والله لا يهدي القوم الكافرين

 » 2 / Bakara  Suresi: 264
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū iman edenler believe[d]!
لا | LE (Do) not
تبطلوا ب ط ل | BŦL TBŦLVE tubTilū boşa çıkarmayın render in vain
صدقاتكم ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GETKM Sadeḳātikum sadakalarınızı your charities
بالمن م ن ن | MNN BELMN bil-menni başa kakmakla with reminders (of it)
والأذى ا ذ ي | EZ̃Y VELÊZ̃ vel'eƶā ve eziyet etmekle or [the] hurt,
كالذي | KELZ̃Y kālleƶī gibi like the one who
ينفق ن ف ق | NFG YNFG yunfiḳu infak eden spends
ماله م و ل | MVL MELH mālehu malını his wealth
رئاء ر ا ي | REY RÙEÙ riā'e gösteriş için (to) be seen
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāsi insanlara (by) the people,
ولا | VLE ve lā and (does) not
يؤمن ا م ن | EMN YÙMN yu'minu inanmayan believe
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
واليوم ي و م | YVM VELYVM velyevmi ve gününe and the Day
الآخر ا خ ر | EḢR EL ËḢR l-āḣiri ahiret [the] Last.
فمثله م ث ل | MS̃L FMS̃LH femeṧeluhu öylesinin durumu Then his example
كمثل م ث ل | MS̃L KMS̃L kemeṧeli benzer ki (is) like
صفوان ص ف و | ṦFV ṦFVEN Safvānin şu kayaya (that of a) smooth rock
عليه | ALYH ǎleyhi üzerinde bulunan upon it
تراب ت ر ب | TRB TREB turābun toprak (is) dust,
فأصابه ص و ب | ṦVB FÊṦEBH feeSābehu ona isabet etttiğinde then fell on it
وابل و ب ل | VBL VEBL vābilun bir sağnak (yağmur) heavy rain,
فتركه ت ر ك | TRK FTRKH feterakehu onu bırakır then left it
صلدا ص ل د | ṦLD̃ ṦLD̃E Salden sert bir taş halinde bare.
لا | LE Not
يقدرون ق د ر | GD̃R YGD̃RVN yeḳdirūne (Böyleleri) elde edemezler they have control
على | AL ǎlā hiçbir on
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey anything
مما | MME mimmā şeylerden of what
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū kazandıkları they (have) earned.
والله | VELLH vallahu Allah And Allah
لا | LE (does) not
يهدي ه د ي | HD̃Y YHD̃Y yehdī doğru yola iletmez guide
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavme toplumunu the people
الكافرين ك ف ر | KFR ELKEFRYN l-kāfirīne kafirler [the] disbelieving.

2:264 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | iman edenler | | boşa çıkarmayın | sadakalarınızı | başa kakmakla | ve eziyet etmekle | gibi | infak eden | malını | gösteriş için | insanlara | | inanmayan | Allah'a | ve gününe | ahiret | öylesinin durumu | benzer ki | şu kayaya | üzerinde bulunan | toprak | ona isabet etttiğinde | bir sağnak (yağmur) | onu bırakır | sert bir taş halinde | | (Böyleleri) elde edemezler | hiçbir | şey | şeylerden | kazandıkları | Allah | | doğru yola iletmez | toplumunu | kafirler |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [BŦL] [ṦD̃G] [MNN] [EZ̃Y] [] [NFG] [MVL] [REY] [NVS] [] [EMN] [] [YVM] [EḢR] [MS̃L] [MS̃L] [ṦFV] [] [TRB] [ṦVB] [VBL] [TRK] [ṦLD̃] [] [GD̃R] [] [ŞYE] [] [KSB] [] [] [HD̃Y] [GVM] [KFR]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNVE LE TBŦLVE ṦD̃GETKM BELMN VELÊZ̃ KELZ̃Y YNFG MELH RÙEÙ ELNES VLE YÙMN BELLH VELYVM EL ËḢR FMS̃LH KMS̃L ṦFVEN ALYH TREB FÊṦEBH VEBL FTRKH ṦLD̃E LE YGD̃RVN AL ŞYÙ MME KSBVE VELLH LE YHD̃Y ELGVM ELKEFRYN

eyyuhā elleƶīne āmenū tubTilū Sadeḳātikum bil-menni vel'eƶā kālleƶī yunfiḳu mālehu riā'e n-nāsi ve lā yu'minu billahi velyevmi l-āḣiri femeṧeluhu kemeṧeli Safvānin ǎleyhi turābun feeSābehu vābilun feterakehu Salden yeḳdirūne ǎlā şey'in mimmā kesebū vallahu yehdī l-ḳavme l-kāfirīne
يا أيها الذين آمنوا لا تبطلوا صدقاتكم بالمن والأذى كالذي ينفق ماله رئاء الناس ولا يؤمن بالله واليوم الآخر فمثله كمثل صفوان عليه تراب فأصابه وابل فتركه صلدا لا يقدرون على شيء مما كسبوا والله لا يهدي القوم الكافرين

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [ب ط ل] [ص د ق] [م ن ن] [ا ذ ي] [] [ن ف ق] [م و ل] [ر ا ي] [ن و س] [] [ا م ن] [] [ي و م] [ا خ ر] [م ث ل] [م ث ل] [ص ف و] [] [ت ر ب] [ص و ب] [و ب ل] [ت ر ك] [ص ل د] [] [ق د ر] [] [ش ي ا] [] [ك س ب] [] [] [ه د ي] [ق و م] [ك ف ر]

 » 2 / Bakara  Suresi: 264
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū iman edenler believe[d]!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لا | LE (Do) not
Lam,Elif,
30,1,
PRO – prohibition particle
حرف نهي
تبطلوا ب ط ل | BŦL TBŦLVE tubTilū boşa çıkarmayın render in vain
Te,Be,Tı,Lam,Vav,Elif,
400,2,9,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
صدقاتكم ص د ق | ṦD̃G ṦD̃GETKM Sadeḳātikum sadakalarınızı your charities
Sad,Dal,Gaf,Elif,Te,Kef,Mim,
90,4,100,1,400,20,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالمن م ن ن | MNN BELMN bil-menni başa kakmakla with reminders (of it)
Be,Elif,Lam,Mim,Nun,
2,1,30,40,50,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
والأذى ا ذ ي | EZ̃Y VELÊZ̃ vel'eƶā ve eziyet etmekle or [the] hurt,
Vav,Elif,Lam,,Zel,,
6,1,30,,700,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
كالذي | KELZ̃Y kālleƶī gibi like the one who
Kef,Elif,Lam,Zel,Ye,
20,1,30,700,10,
P – prefixed preposition ka
REL – masculine singular relative pronoun
جار ومجرور
ينفق ن ف ق | NFG YNFG yunfiḳu infak eden spends
Ye,Nun,Fe,Gaf,
10,50,80,100,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
ماله م و ل | MVL MELH mālehu malını his wealth
Mim,Elif,Lam,He,
40,1,30,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
رئاء ر ا ي | REY RÙEÙ riā'e gösteriş için (to) be seen
Re,,Elif,,
200,,1,,
N – accusative masculine (form III) verbal noun
اسم منصوب
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāsi insanlara (by) the people,
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā and (does) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يؤمن ا م ن | EMN YÙMN yu'minu inanmayan believe
Ye,,Mim,Nun,
10,,40,50,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
واليوم ي و م | YVM VELYVM velyevmi ve gününe and the Day
Vav,Elif,Lam,Ye,Vav,Mim,
6,1,30,10,6,40,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun → Last Day"
الواو عاطفة
اسم مجرور
الآخر ا خ ر | EḢR EL ËḢR l-āḣiri ahiret [the] Last.
Elif,Lam,,Hı,Re,
1,30,,600,200,
ADJ – genitive masculine singular adjective
صفة مجرورة
فمثله م ث ل | MS̃L FMS̃LH femeṧeluhu öylesinin durumu Then his example
Fe,Mim,Se,Lam,He,
80,40,500,30,5,
REM – prefixed resumption particle
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الفاء استئنافية
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كمثل م ث ل | MS̃L KMS̃L kemeṧeli benzer ki (is) like
Kef,Mim,Se,Lam,
20,40,500,30,
P – prefixed preposition ka
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
صفوان ص ف و | ṦFV ṦFVEN Safvānin şu kayaya (that of a) smooth rock
Sad,Fe,Vav,Elif,Nun,
90,80,6,1,50,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عليه | ALYH ǎleyhi üzerinde bulunan upon it
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
تراب ت ر ب | TRB TREB turābun toprak (is) dust,
Te,Re,Elif,Be,
400,200,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فأصابه ص و ب | ṦVB FÊṦEBH feeSābehu ona isabet etttiğinde then fell on it
Fe,,Sad,Elif,Be,He,
80,,90,1,2,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وابل و ب ل | VBL VEBL vābilun bir sağnak (yağmur) heavy rain,
Vav,Elif,Be,Lam,
6,1,2,30,
"N – nominative masculine indefinite noun → Rain"
اسم مرفوع
فتركه ت ر ك | TRK FTRKH feterakehu onu bırakır then left it
Fe,Te,Re,Kef,He,
80,400,200,20,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
صلدا ص ل د | ṦLD̃ ṦLD̃E Salden sert bir taş halinde bare.
Sad,Lam,Dal,Elif,
90,30,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
لا | LE Not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يقدرون ق د ر | GD̃R YGD̃RVN yeḳdirūne (Böyleleri) elde edemezler they have control
Ye,Gaf,Dal,Re,Vav,Nun,
10,100,4,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā hiçbir on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şey anything
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
مما | MME mimmā şeylerden of what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū kazandıkları they (have) earned.
Kef,Sin,Be,Vav,Elif,
20,60,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
والله | VELLH vallahu Allah And Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"REM – prefixed resumption particle
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو استئنافية
لفظ الجلالة مرفوع
لا | LE (does) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يهدي ه د ي | HD̃Y YHD̃Y yehdī doğru yola iletmez guide
Ye,He,Dal,Ye,
10,5,4,10,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
القوم ق و م | GVM ELGVM l-ḳavme toplumunu the people
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الكافرين ك ف ر | KFR ELKEFRYN l-kāfirīne kafirler [the] disbelieving.
Elif,Lam,Kef,Elif,Fe,Re,Ye,Nun,
1,30,20,1,80,200,10,50,
ADJ – accusative masculine plural active participle
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَا: EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: iman edenler | لَا: | تُبْطِلُوا: boşa çıkarmayın | صَدَقَاتِكُمْ: sadakalarınızı | بِالْمَنِّ: başa kakmakla | وَالْأَذَىٰ: ve eziyet etmekle | كَالَّذِي: gibi | يُنْفِقُ: infak eden | مَالَهُ: malını | رِئَاءَ: gösteriş için | النَّاسِ: insanlara | وَلَا: | يُؤْمِنُ: inanmayan | بِاللَّهِ: Allah'a | وَالْيَوْمِ: ve gününe | الْاخِرِ: ahiret | فَمَثَلُهُ: öylesinin durumu | كَمَثَلِ: benzer ki | صَفْوَانٍ: şu kayaya | عَلَيْهِ: üzerinde bulunan | تُرَابٌ: toprak | فَأَصَابَهُ: ona isabet etttiğinde | وَابِلٌ: bir sağnak (yağmur) | فَتَرَكَهُ: onu bırakır | صَلْدًا: sert bir taş halinde | لَا: | يَقْدِرُونَ: (Böyleleri) elde edemezler | عَلَىٰ: hiçbir | شَيْءٍ: şey | مِمَّا: şeylerden | كَسَبُوا: kazandıkları | وَاللَّهُ: Allah | لَا: | يَهْدِي: doğru yola iletmez | الْقَوْمَ: toplumunu | الْكَافِرِينَ: kafirler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | الذين ELZ̃YN kimseler | آمنوا ËMNWE iman edenler | لا LE | تبطلوا TBŦLWE boşa çıkarmayın | صدقاتكم ṦD̃GETKM sadakalarınızı | بالمن BELMN başa kakmakla | والأذى WELÊZ̃ ve eziyet etmekle | كالذي KELZ̃Y gibi | ينفق YNFG infak eden | ماله MELH malını | رئاء RÙEÙ gösteriş için | الناس ELNES insanlara | ولا WLE | يؤمن YÙMN inanmayan | بالله BELLH Allah'a | واليوم WELYWM ve gününe | الآخر EL ËḢR ahiret | فمثله FMS̃LH öylesinin durumu | كمثل KMS̃L benzer ki | صفوان ṦFWEN şu kayaya | عليه ALYH üzerinde bulunan | تراب TREB toprak | فأصابه FÊṦEBH ona isabet etttiğinde | وابل WEBL bir sağnak (yağmur) | فتركه FTRKH onu bırakır | صلدا ṦLD̃E sert bir taş halinde | لا LE | يقدرون YGD̃RWN (Böyleleri) elde edemezler | على AL hiçbir | شيء ŞYÙ şey | مما MME şeylerden | كسبوا KSBWE kazandıkları | والله WELLH Allah | لا LE | يهدي YHD̃Y doğru yola iletmez | القوم ELGWM toplumunu | الكافرين ELKEFRYN kafirler |
Kırık Meal (Okunuş) : |: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: iman edenler | : | tubTilū: boşa çıkarmayın | Sadeḳātikum: sadakalarınızı | bil-menni: başa kakmakla | vel'eƶā: ve eziyet etmekle | kālleƶī: gibi | yunfiḳu: infak eden | mālehu: malını | riā'e: gösteriş için | n-nāsi: insanlara | ve lā: | yu'minu: inanmayan | billahi: Allah'a | velyevmi: ve gününe | l-āḣiri: ahiret | femeṧeluhu: öylesinin durumu | kemeṧeli: benzer ki | Safvānin: şu kayaya | ǎleyhi: üzerinde bulunan | turābun: toprak | feeSābehu: ona isabet etttiğinde | vābilun: bir sağnak (yağmur) | feterakehu: onu bırakır | Salden: sert bir taş halinde | : | yeḳdirūne: (Böyleleri) elde edemezler | ǎlā: hiçbir | şey'in: şey | mimmā: şeylerden | kesebū: kazandıkları | vallahu: Allah | : | yehdī: doğru yola iletmez | l-ḳavme: toplumunu | l-kāfirīne: kafirler |
Kırık Meal (Transcript) : |YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNVE: iman edenler | LE: | TBŦLVE: boşa çıkarmayın | ṦD̃GETKM: sadakalarınızı | BELMN: başa kakmakla | VELÊZ̃: ve eziyet etmekle | KELZ̃Y: gibi | YNFG: infak eden | MELH: malını | RÙEÙ: gösteriş için | ELNES: insanlara | VLE: | YÙMN: inanmayan | BELLH: Allah'a | VELYVM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | FMS̃LH: öylesinin durumu | KMS̃L: benzer ki | ṦFVEN: şu kayaya | ALYH: üzerinde bulunan | TREB: toprak | FÊṦEBH: ona isabet etttiğinde | VEBL: bir sağnak (yağmur) | FTRKH: onu bırakır | ṦLD̃E: sert bir taş halinde | LE: | YGD̃RVN: (Böyleleri) elde edemezler | AL: hiçbir | ŞYÙ: şey | MME: şeylerden | KSBVE: kazandıkları | VELLH: Allah | LE: | YHD̃Y: doğru yola iletmez | ELGVM: toplumunu | ELKEFRYN: kafirler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, malını insanlara gösteriş için harcayan ve Allah'a, âhiret gününe inanmayan kişi gibi sadakalarınızı, başa kakmakla minnet ve eziyetle hiç verilmemiş bir hale getirmeyin. O çeşit adam, sanki şiddetli bir yağmur altında kalıp üstündeki toprağın kayarak sıvışmasıyla kaypak bir hale gelen kayadır. O çeşit adamlar, kazançlarından hiçbir sevap elde edemezler ve Allah, inanmayan kavmi doğru yola sevk etmez.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler, malını insanlara riya (kendine isim yapmak) için harcayan ve "B" işaret anlamıyla Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman etmeyen bir kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma veya eziyet etme gibi davranışlarla iptal etmeyin. Bunun misali, üzerinde bir miktar toprak bulunan kaya gibidir. Şiddetli yağmur ona isâbet edince üzerindeki toprağı götürdü ve geride çıplak kaya kaldı. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allâh inkârcılar topluluğuna hidâyet etmez.
Ahmet Tekin : Ey iman edenler, başa kakarak, yüze vurarak, gönül inciterek imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalarınızın, hayırlarınızın, boşa gitmesine sebep olmayın. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve ahiret gününe inanmayıp da, insanlara gösteriş için malını harcayana benzemeyin. Böylelerinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz bir kayaya benzer. Sağanak halinde bir yağmur isabet edince onu çıplak bir kaya haline getirir. Böyle kimseler yaptıkları iyiliklerden dolayı, hiçbir mükâfat elde edemezler. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden münkir, kâfir bir kavmi, doğru yola sevketme lütfunda bulunmayacak.
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyip de malını insanlara gösteriş olsun diye sarfeden kimse gibi başa kakma ve eziyet etmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Onun örneği üzerinde bir miktar toprak bulunan ve inen şiddetli bir yağmurun kupkuru bıraktığı taşa benzer. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. [56] Allah kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.
Ali Bulaç : Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler, sadakalarınızı -insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah’a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi- başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar (gösteriş için âmel edenler) yaptıkları şeyden hiç bir sevap kazanamazlar. Allah kâfirler topluluğuna hidayet etmez...
Bekir Sadak : Ey Inananlar! Allah'a ve ahiret gunune inanmayip, insanlara gosteris icin malini sarfeden kimse gibi, sadakalarinizi basa kakma ve eza etmekle bosa cikarmayin. Onun durumu, uzerinde toprak bulunan kayanin durumu gibidir, uzerine bol yagmur yagdiginda onu cascavlak birakir. Kazandiklarindan hicbir sey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri dogru yola eristirmez.
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Allah'a ve Âhiret gününe inanmayıp malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül incitmekle boşa çıkarmayın. Çünkü onun misâli, kaygan bir kayaya benzer ki, üzerinde azıcık toprak vardır, derken ona şiddetli bir yağmur dokunur da dazlak bırakır; işleyegeldikleri hiç bir şeye karşılık (bir sevap ve mükâfat) kazanmaya güç getiremezler. Allah inkarcıları doğru yola eriştirmez.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.
Diyanet İşleri (eski) : Ey İnananlar! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine bol yağmur yağdığındaonu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.
Edip Yüksel : İnananlar! ALLAH'a ve ahiret gününe inanmadığı halde halka gösteriş için yardımda bulunan kişi gibi yardımlarınızı başa kakmakla ve eziyet etmekle boşa çıkarmayın. Bu tip davranışın örneği, üzerinde toz toprak biriken bir kayaya benzer ki şiddetli bir sağanak onu çıplak bırakır. Yaptıklarından hiç bir şey kazanamazlar. ALLAH inkarcı toplumu doğruya iletmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler, sadakalarınızı, başa kakmak, kalp kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Tıpkı malını insanlara gösteriş için dağıtan; Allah'a ve ahiret gününe inanmayan herif gibi. Artık onun durumu, üstünde biraz toprak bulunan ve üzerine bir sağnağın inip kendisini bütün yalçınlığı ile ortada bıraktığı bir kaya gibidir. Böyle kimseler, yaptıklarının hiçbir yararını görmezler. Allah, inkarcılar topluluğunu doğru yola çıkarmaz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iman edenler! sadakalarınızı başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin: O herif gibi ki nasa gösteriş için malını dağıtır da ne Allaha inanır ne Ahıret gününe, artık onun meseli bir kaya meseline benzer ki üzerinde bir az toprak varmış, derken şiddetli bir sağanak inmişde onu yap yalçın etmiş bırakıvermiş: Öyleler kesiblerinden hiç bir şey istifade edemezler, Allah kâfirler güruhunu doğru yola çıkarmaz
Fizilal-il Kuran : Ey müminler, tıpkı Allah'a ve Ahiret gününe inanmadıkları halde başkalarına gösteriş olsun diye mallarını harcayanların yaptıkları gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve onur kırma aracı haline getirerek boşa çıkarmayın. Böylesi, sağanak halindeki bir yağmura tutulunca, çır çıplak kalan toprakla örtülü bir kayaya benzer. Bunlar yaptıkları iyilikten hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfir topluluğu doğru yola iletmez.
Gültekin Onan : Ey inananlar, Tanrı'ya ve ahiret gününe inanmayan, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç birşeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Tanrı kafirler kavmine hidayet vermez.
Hakkı Yılmaz : "Ey iman etmiş kimseler! Allah'a ve son güne inanmadığı hâlde malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın. İşte onun durumu, üzerinde biraz toprak bulunup da üzerine bir sağnak isâbet ettiği zaman, sağanağın cascavlak olarak bıraktığı kayanın durumu gibidir. Onlar, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Ve Allah, kâfirler toplumuna; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenler topluluğuna kılavuzluk etmez. "
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, sadakalarınızı — malını insanlara gösteriş için harcayan, Allaha ve âhiret gününe inanmayan bir kimse gibi — başa kakmak ve incitmek suretiyle heder etmeyin. Çünkü onun haali, üzerinde bir toprak bulunub da kendine şiddetli bir yağmur isaabet eden, bu suretle o, kendisini kaskatı bir taş haaline bırakmış olan kaypak bir kayanın haali gibidir. Onlar (dünyâda) işledikleri hiç bir şeyden (sevab kazanmıya) muktedir olmazlar. Allah, kâfirler güruhuna hidâyet vermez.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! İnsanlara gösteriş için malını sarf etmekte olan, Allah’a ve âhiret gününe îmân etmiyor olan kimse gibi başa kakmak ve (gönül) incitmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın! İşte onun misâli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isâbet etmiş de, onu çıplak bir hâlde bırakmıştır. (Onlar) kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah ise, kâfirler topluluğunu (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle)hidâyete erdirmez!
İbni Kesir : Ey iman edenler; Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakma ve eziyet etmekle heder etmeyin, O gösteriş yapanın hali; üzerinde toprak bulunan kayanınki gibidir. Şiddetli bir yağmur isabet ettiğnde onu katı bir taş halinde bırakır. Onlar kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah kafirler güruhunu hidayete erdirmez.
İskender Evrenosoğlu : Ey âmenû olanlar! Allah'a ve yevm'il âhire inanmayarak, malını insanlara riya (gösteriş) için infâk eden (veren) kişi gibi, sadakalarınızı minnetle (başa kakarak) ve eza ile bâtıl etmeyin (boşa çıkartmayın). ışte onun durumu, üzerinde toprak bulunan sert bir kayaya benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece (üzerindeki toprağın gidip), onu (tekrar) sert (verimsiz) bir kaya halinde bırakması gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler kavmini hidayete erdirmez.
Muhammed Esed : Siz ey imana ermiş olanlar! Servetini gösteriş ve övgü için harcayan, Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmayan kişinin yaptığı gibi, iyiliğinizi başa kakarak ve (muhtaç kimsenin duygularını) inciterek yardımlarınızı değersiz hale sokmayın: Onun hali, üzerinde (biraz) toprak bulunan yumuşak bir kayanın hali gibidir, bir sağanak vurunca onu sert ve çıplak bırakıverir. Bu gibilerin, yaptıkları (hayırlı) işlerinden hiçbir kazançları olmaz: zira Allah, hakikati reddeden bir toplumu hidayete erdirmez.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey imân etmiş olanlar! Sadakalarınızı minnetle, incitmekle iptal etmeyiniz. O kimse gibi ki, malını nâsa gösteriş için infak eder de Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmış bulunmaz. Artık o kimsenin meseli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kaypak taşın hali gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isabet ederek onu dümdüz bir halde bırakmış olur. Onlar kazanmış olduklarından bir şeye kâdir olamazlar. Ve Allah Teâlâ kâfirler gürûhuna hidâyet etmez.
Ömer Öngüt : Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. O gösteriş yapanın durumu, üzerinde biraz toprak bulunan kayaya benzer. Şiddetli bir sağanak isabet eder de onu sert bir kaya halinde bırakıverir (Toprağı gider, kaya kalır). Kazandıklarından hiçbir şey elde edemez. Allah kâfirler gürûhunu hidayete erdirmez.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde, insanlara gösteriş için malını harcayan adam gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Bunun durumu, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayaya benzer ki, şiddetli bir sağanak iner de onu kupkuru bırakır. Onlar, kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah inkarcı topluma yol göstermez.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler! yardım ettiğiniz kimselere minnet etmek ve incitmek sûretiyle o sadakalarınızı boşa çıkarmayın! Allah’a da, âhirete de inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş yapmak için malını harcayan kimsenin durumuna düşmeyin! Onun durumu, üzerinde azıcık toprak bulunan kaygan bir kayanın durumuna benzer ki, şiddetli bir yağmur iner inmez toprağı kayıverir, cascavlak kalır. Öyleleri işledikleri hiçbir şeyden sevap ve mükâfat elde edemezler. Zira Allah inkârcıları emellerine kavuşturmaz.
Süleyman Ateş : Ey inananlar, insanlara gösteriş için malını verip Allah'a ve âhiret gününe inanmayan adam gibi, başa kakmak ve eziyet etmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Öylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kayaya benzer ki, bir sağnak indi de (üstündeki toprağı silip süpürerek) onu sert bir taş halinde bıraktı. (Böyleleri), kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allâh, kâfir toplumu doğru yola iletmez.
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; ona sağanak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez) ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! Başa kakıp incitmek suretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın-o kimsenin hali gibi ki, Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde, insanlara gösteriş olsun diye malını bağışlar. Onun durumu, üzerinde bir parça toprak bulunan bir kaya gibidir; yağmur boşandığında onu cascavlak bırakır. Öylelerinin yaptıklarından ellerinde hiçbir şey kalmaz. Çünkü Allah kâfirler güruhuna yol göstermez.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhıret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}