» 2 / Bakara  55:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

 » 2 / Bakara  Suresi: 55
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : ve hani
2. قُلْتُمْ (GLTM) = ḳultum : demiştiniz
3. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
4. مُوسَىٰ (MVS) = mūsā : Musa
5. لَنْ (LN) = len :
6. نُؤْمِنَ (NÙMN) = nu'mine : inanmayız
7. لَكَ (LK) = leke : sana
8. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
9. نَرَى (NR) = nerā : görünceye
10. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'ı
11. جَهْرَةً (CHRT) = cehraten : açıkça
12. فَأَخَذَتْكُمُ (FÊḢZ̃TKM) = feeḣaƶetkumu : derhal sizi yakalamıştı
13. الصَّاعِقَةُ (ELṦEAGT) = S-Sāǐḳatu : yıldırım gürültüsü
14. وَأَنْتُمْ (VÊNTM) = veentum : siz de
15. تَنْظُرُونَ (TNƵRVN) = tenZurūne : bunu görüyordunuz
ve hani | demiştiniz | EY/HEY/AH | Musa | | inanmayız | sana | kadar | görünceye | Allah'ı | açıkça | derhal sizi yakalamıştı | yıldırım gürültüsü | siz de | bunu görüyordunuz |

[] [GVL] [Y] [MVS] [] [EMN] [] [] [REY] [] [CHR] [EḢZ̃] [ṦAG] [] [NƵR]
VÎZ̃ GLTM YE MVS LN NÙMN LK ḪT NR ELLH CHRT FÊḢZ̃TKM ELṦEAGT VÊNTM TNƵRVN

ve iƶ ḳultum mūsā len nu'mine leke Hattā nerā llahe cehraten feeḣaƶetkumu S-Sāǐḳatu veentum tenZurūne
وإذ قلتم يا موسى لن نؤمن لك حتى نرى الله جهرة فأخذتكم الصاعقة وأنتم تنظرون

 » 2 / Bakara  Suresi: 55
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ ve hani And when
قلتم ق و ل | GVL GLTM ḳultum demiştiniz you said,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
موسى م و س | MVS MVS mūsā Musa Musa
لن | LN len Never
نؤمن ا م ن | EMN NÙMN nu'mine inanmayız (will) we believe
لك | LK leke sana in you
حتى | ḪT Hattā kadar until
نرى ر ا ي | REY NR nerā görünceye we see
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
جهرة ج ه ر | CHR CHRT cehraten açıkça "manifestly."""
فأخذتكم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃TKM feeḣaƶetkumu derhal sizi yakalamıştı So seized you
الصاعقة ص ع ق | ṦAG ELṦEAGT S-Sāǐḳatu yıldırım gürültüsü the thunderbolt
وأنتم | VÊNTM veentum siz de while you
تنظرون ن ظ ر | NƵR TNƵRVN tenZurūne bunu görüyordunuz (were) looking.

2:55 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve hani | demiştiniz | EY/HEY/AH | Musa | | inanmayız | sana | kadar | görünceye | Allah'ı | açıkça | derhal sizi yakalamıştı | yıldırım gürültüsü | siz de | bunu görüyordunuz |

[] [GVL] [Y] [MVS] [] [EMN] [] [] [REY] [] [CHR] [EḢZ̃] [ṦAG] [] [NƵR]
VÎZ̃ GLTM YE MVS LN NÙMN LK ḪT NR ELLH CHRT FÊḢZ̃TKM ELṦEAGT VÊNTM TNƵRVN

ve iƶ ḳultum mūsā len nu'mine leke Hattā nerā llahe cehraten feeḣaƶetkumu S-Sāǐḳatu veentum tenZurūne
وإذ قلتم يا موسى لن نؤمن لك حتى نرى الله جهرة فأخذتكم الصاعقة وأنتم تنظرون

[] [ق و ل] [ي] [م و س ] [] [ا م ن] [] [] [ر ا ي] [] [ج ه ر] [ا خ ذ ] [ص ع ق] [] [ن ظ ر]

 » 2 / Bakara  Suresi: 55
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ ve hani And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
قلتم ق و ل | GVL GLTM ḳultum demiştiniz you said,
Gaf,Lam,Te,Mim,
100,30,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

موسى م و س | MVS MVS mūsā Musa Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – nominative masculine proper noun → Musa"
أداة نداء
اسم علم مرفوع
لن | LN len Never
Lam,Nun,
30,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
نؤمن ا م ن | EMN NÙMN nu'mine inanmayız (will) we believe
Nun,,Mim,Nun,
50,,40,50,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
لك | LK leke sana in you
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
نرى ر ا ي | REY NR nerā görünceye we see
Nun,Re,,
50,200,,
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
الله | ELLH llahe Allah'ı Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
جهرة ج ه ر | CHR CHRT cehraten açıkça "manifestly."""
Cim,He,Re,Te merbuta,
3,5,200,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
فأخذتكم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃TKM feeḣaƶetkumu derhal sizi yakalamıştı So seized you
Fe,,Hı,Zel,Te,Kef,Mim,
80,,600,700,400,20,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الصاعقة ص ع ق | ṦAG ELṦEAGT S-Sāǐḳatu yıldırım gürültüsü the thunderbolt
Elif,Lam,Sad,Elif,Ayn,Gaf,Te merbuta,
1,30,90,1,70,100,400,
"N – nominative feminine singular noun → Lightning"
اسم مرفوع
وأنتم | VÊNTM veentum siz de while you
Vav,,Nun,Te,Mim,
6,,50,400,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
تنظرون ن ظ ر | NƵR TNƵRVN tenZurūne bunu görüyordunuz (were) looking.
Te,Nun,Zı,Re,Vav,Nun,
400,50,900,200,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: ve hani | قُلْتُمْ: demiştiniz | يَا: EY/HEY/AH | مُوسَىٰ: Musa | لَنْ: | نُؤْمِنَ: inanmayız | لَكَ: sana | حَتَّىٰ: kadar | نَرَى: görünceye | اللَّهَ: Allah'ı | جَهْرَةً: açıkça | فَأَخَذَتْكُمُ: derhal sizi yakalamıştı | الصَّاعِقَةُ: yıldırım gürültüsü | وَأَنْتُمْ: siz de | تَنْظُرُونَ: bunu görüyordunuz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ ve hani | قلتم GLTM demiştiniz | يا YE EY/HEY/AH | موسى MWS Musa | لن LN | نؤمن NÙMN inanmayız | لك LK sana | حتى ḪT kadar | نرى NR görünceye | الله ELLH Allah'ı | جهرة CHRT açıkça | فأخذتكم FÊḢZ̃TKM derhal sizi yakalamıştı | الصاعقة ELṦEAGT yıldırım gürültüsü | وأنتم WÊNTM siz de | تنظرون TNƵRWN bunu görüyordunuz |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: ve hani | ḳultum: demiştiniz | : EY/HEY/AH | mūsā: Musa | len: | nu'mine: inanmayız | leke: sana | Hattā: kadar | nerā: görünceye | llahe: Allah'ı | cehraten: açıkça | feeḣaƶetkumu: derhal sizi yakalamıştı | S-Sāǐḳatu: yıldırım gürültüsü | veentum: siz de | tenZurūne: bunu görüyordunuz |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃: ve hani | GLTM: demiştiniz | YE: EY/HEY/AH | MVS: Musa | LN: | NÙMN: inanmayız | LK: sana | ḪT: kadar | NR: görünceye | ELLH: Allah'ı | CHRT: açıkça | FÊḢZ̃TKM: derhal sizi yakalamıştı | ELṦEAGT: yıldırım gürültüsü | VÊNTM: siz de | TNƵRVN: bunu görüyordunuz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bir zamanlar yâ Mûsâ demiştiniz, Allah'ı apaçık görmedikçe inanmayız sana. Derken bakınıp duruyordunuz, bir yıldırım düşmüş de sizi yakıvermişti.
Adem Uğur : Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
Ahmed Hulusi : "Yâ Musa, biz Allâh'ı dışarıda, açıkta görmedikçe iman etmeyiz" demiştiniz de; bunun üzerine yıldırım (varlığınızı yok eden hakikat bilgisi) çarpmıştı sizi, siz bakıp dururken!
Ahmet Tekin : Hani siz, seçilmiş yetmiş kişi de: 'Ey Mûsâ, biz Allah’ı aşikâre görmedikçe asla sana itimat etmeyeceğiz' demiştiniz. Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Bunun sebeplerini düşünmeli, tahlil etmelisiniz.
Ahmet Varol : Bir keresinde: 'Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyeceğiz' demiştiniz de siz gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpıvermişti.
Ali Bulaç : Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.
Ali Fikri Yavuz : Ve bir vakit: “-Ey Mûsâ biz Allah’ı aşikâre görmedikçe (senin sözüne) asla inanmıyacağız.” demiştiniz. Bunun üzerine, sizi o yıldırım yakalayıverdi, bakınıp duruyordunuz.
Bekir Sadak : «Ya Musa! Allah'i apacik gormedikce sana inanmayacagiz» demistiniz de gozleriniz gore gore sizi yildirim carpmisti.
Celal Yıldırım : Ve hatırlayın ki (sizden temsilci olarak yetmiş kişi Musa ile Tûr'a çıktığınızda): «Ya Musa! Biz Allah'ı açıkça meydanda görmedikçe sana asla inanmıyacağız...» demiştiniz de yıldırım size çarpmıştı ve siz de bakıp duruyordunuz.
Diyanet İşleri : Hani siz, “Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız” demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Diyanet İşleri (eski) : 'Ya Musa! Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız' demiştiniz de gözleriniz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.
Diyanet Vakfi : Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
Edip Yüksel : Bir zamanlar, 'Ey Musa, ALLAH'ı fiziksel olarak görmedikçe inanmayız,' demiştiniz. Bakınıp dururken size yıldırım çarpmıştı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hani bir zamanlar «Ey Musa biz Allah'ı açıkça görmedikçe senin sözünle asla inanmayacağız.» demiştiniz de bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı ve siz de bakakalmıştınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve bir vakit: «Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe, senin sözüne kesinlikle inanmayacağız.» dediniz. Bunun üzerine sizi o yıldırım yakalayıverdi; siz de bakakalmıştınız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve bir vakit «ya Musa, dediniz: Biz Allahı aşikâre görmedikçe senin sözünle asla inanmıyacağız» bunun üzerine sizi o saıka yakalayıverdi bakınıp duruyordunuz
Fizilal-il Kuran : Hani «Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana kesinlikle iman etmeyiz» dediniz de hemen arkasından bakıp dururken sizi yıldırım çarptı
Gültekin Onan : Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Tanrı'yı apaçık (cehreten) görmedikçe sana inanmayız". Bunun üzerine yıldırım sizi almıştı / yakalamıştı / çarpmıştı (kümüssaıkatü). Ve siz bakıp duruyordunuz / bakıyordunuz (tenzurun).
Hakkı Yılmaz : Hani bir zamanlar da siz, “Ey Mûsâ! Biz, Allah'ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayacağız” demiştiniz de bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpıvermişti.
Hasan Basri Çantay : Bir de hatırlayın o zamanı ki siz (Musa ile birlikde Allaha karşı özür dilemek, onun emirlerini dinlemek üzere çıkdığınız vakit) «Ey Musa, biz Allahı apâşikâr görünceye kadar sana kat'iyyen îman etmeyiz» demişdiniz de gözünüz bakıb dururken sizi o yıldırım (sayha) çarpmışdı.
Hayrat Neşriyat : Bir zaman da: 'Ey Mûsâ! (Biz) Allah’ı açıkça görmedikçe aslâ sana îmân etmeyeceğiz!' demiştiniz de, siz (olup bitene hayretle) bakadururken sizi yıldırım yakalayıvermişti.
İbni Kesir : Bir de, hani siz: Ey Musa, biz Allah'ı apaşikar görünceye kadar sana inanmayacağız, demiştiniz de, bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
İskender Evrenosoğlu : Ve: “Yâ Musa! Biz, Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız.” demiştiniz. Bunun üzerine sizi yıldırım yakaladı. Ve siz de (bunu) görüyordunuz.
Muhammed Esed : Ve (hatırlayın) (hani), "Ey Musa, doğrusu Allah'ı kendi gözümüzle görmedikçe sana asla inanmayacağız!" dediğinizde, (işte o an) siz daha (ne oluyor diye) çevrenize bakıp dururken ceza yıldırımı sizi yakalamıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve yâd ediniz ki siz: «Ya Mûsa! Sana imân etmeyiz. Allah Teâlâ'yı âşikâr sûrette görmedikçe,» demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz ise bakıp duruyordunuz.
Ömer Öngüt : Siz de: “Ey Musa! Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız. ” demiştiniz de gözleriniz göre göre yıldırım gelip sizi çarpmıştı.
Şaban Piriş : -Ey Musa, Allah’ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız, demiştiniz de, gözünüz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Suat Yıldırım : Bir zaman da: "Ey Mûsâ! Biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana inanmayız!" dediniz. Bunun üzerine derhal sizi yıldırım çarptı, siz de bakakaldınız.
Süleyman Ateş : Bir zaman da: "Ey Mûsâ, biz Allâh'ı açıkça görmedikçe sana inanmayız," demiştiniz de derhal sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı; siz de bunu görüyordunuz.
Tefhim-ul Kuran : Ve (şöyle de) demiştiniz: «Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız.» Bunun üzerine siz bakınıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Ümit Şimşek : Hani, bir de 'Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyiz' demiştiniz ve gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.
Yaşar Nuri Öztürk : Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı, Ve siz bakıp duruyordunuz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}