» 20 / Tâ-Hâ  115:

Kuran Sırası: 20
İniş Sırası: 45
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135

 » 20 / Tâ-Hâ  Suresi: 115
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. عَهِدْنَا (AHD̃NE) = ǎhidnā : biz emretmiştik
3. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
4. ادَمَ ( ËD̃M) = ādeme : Adem'e
5. مِنْ (MN) = min :
6. قَبْلُ (GBL) = ḳablu : önceden
7. فَنَسِيَ (FNSY) = fenesiye : fakat unuttu
8. وَلَمْ (VLM) = velem : ve
9. نَجِدْ (NCD̃) = necid : biz bulmadık
10. لَهُ (LH) = lehu : onda
11. عَزْمًا (AZME) = ǎzmen : bir azim
ve andolsun | biz emretmiştik | | Adem'e | | önceden | fakat unuttu | ve | biz bulmadık | onda | bir azim |

[] [AHD̃] [] [] [] [GBL] [NSY] [] [VCD̃] [] [AZM]
VLGD̃ AHD̃NE ÎL ËD̃M MN GBL FNSY VLM NCD̃ LH AZME

veleḳad ǎhidnā ilā ādeme min ḳablu fenesiye velem necid lehu ǎzmen
ولقد عهدنا إلى آدم من قبل فنسي ولم نجد له عزما

 » 20 / Tâ-Hâ  Suresi: 115
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
عهدنا ع ه د | AHD̃ AHD̃NE ǎhidnā biz emretmiştik We made a covenant
إلى | ÎL ilā with
آدم | ËD̃M ādeme Adem'e Adam
من | MN min before,
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳablu önceden before,
فنسي ن س ي | NSY FNSY fenesiye fakat unuttu "but he forgot;"
ولم | VLM velem ve and not
نجد و ج د | VCD̃ NCD̃ necid biz bulmadık We found
له | LH lehu onda in him
عزما ع ز م | AZM AZME ǎzmen bir azim determination.

20:115 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | biz emretmiştik | | Adem'e | | önceden | fakat unuttu | ve | biz bulmadık | onda | bir azim |

[] [AHD̃] [] [] [] [GBL] [NSY] [] [VCD̃] [] [AZM]
VLGD̃ AHD̃NE ÎL ËD̃M MN GBL FNSY VLM NCD̃ LH AZME

veleḳad ǎhidnā ilā ādeme min ḳablu fenesiye velem necid lehu ǎzmen
ولقد عهدنا إلى آدم من قبل فنسي ولم نجد له عزما

[] [ع ه د] [] [] [] [ق ب ل] [ن س ي] [] [و ج د] [] [ع ز م]

 » 20 / Tâ-Hâ  Suresi: 115
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
عهدنا ع ه د | AHD̃ AHD̃NE ǎhidnā biz emretmiştik We made a covenant
Ayn,He,Dal,Nun,Elif,
70,5,4,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā with
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
آدم | ËD̃M ādeme Adem'e Adam
,Dal,Mim,
,4,40,
"PN – genitive masculine proper noun → Adam"
اسم علم مجرور بالفتحة بدلاً من الكسرة لأنه ممنوع من الصرف
من | MN min before,
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳablu önceden before,
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
N – genitive noun
اسم مجرور
فنسي ن س ي | NSY FNSY fenesiye fakat unuttu "but he forgot;"
Fe,Nun,Sin,Ye,
80,50,60,10,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
ولم | VLM velem ve and not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
نجد و ج د | VCD̃ NCD̃ necid biz bulmadık We found
Nun,Cim,Dal,
50,3,4,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
له | LH lehu onda in him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
عزما ع ز م | AZM AZME ǎzmen bir azim determination.
Ayn,Ze,Mim,Elif,
70,7,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | عَهِدْنَا: biz emretmiştik | إِلَىٰ: | ادَمَ: Adem'e | مِنْ: | قَبْلُ: önceden | فَنَسِيَ: fakat unuttu | وَلَمْ: ve | نَجِدْ: biz bulmadık | لَهُ: onda | عَزْمًا: bir azim |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | عهدنا AHD̃NE biz emretmiştik | إلى ÎL | آدم ËD̃M Adem'e | من MN | قبل GBL önceden | فنسي FNSY fakat unuttu | ولم WLM ve | نجد NCD̃ biz bulmadık | له LH onda | عزما AZME bir azim |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | ǎhidnā: biz emretmiştik | ilā: | ādeme: Adem'e | min: | ḳablu: önceden | fenesiye: fakat unuttu | velem: ve | necid: biz bulmadık | lehu: onda | ǎzmen: bir azim |
Kırık Meal (Transcript) : |VLGD̃: ve andolsun | AHD̃NE: biz emretmiştik | ÎL: | ËD̃M: Adem'e | MN: | GBL: önceden | FNSY: fakat unuttu | VLM: ve | NCD̃: biz bulmadık | LH: onda | AZME: bir azim |
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki daha önce Âdem'le de ahitleşmiştik de unutmuştu ve onu, bilerek, isteyerek günah işleyen bir adam olarak da bulmamıştık.
Adem Uğur : Andolsun biz, daha önce de Âdem'e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık.
Ahmed Hulusi : Bundan önce Adem'i bilgilendirmiştik. . . (Fakat) O unuttu. . . Onu (uyarıyı uygulamada) azîmli bulmadık.
Ahmet Tekin : Andolsun, daha önce de, Âdem’e yerine getirmesi gereken emirler ve tavsiyeler vahyetmiştik. O bunları unuttu. Biz onda bir azim, kararlı bir davranış, bir gayret bulamadık.
Ahmet Varol : Andolsun biz daha önce Adem'e ahid vermiştik ancak o unuttu. Biz onda bir kararlılık bulmadık. [7]
Ali Bulaç : Andolsun, biz bundan önce Adem'e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
Ali Fikri Yavuz : Doğrusu bundan önce Adem’e (bu ağaçtan yeme diye) emr ettik de unuttu. Biz onda, bir sabır ve sebat bulmadık.
Bekir Sadak : And olsun ki daha once Adem'e secde edin» demistik; iblis'ten baska hepsi secde etmis, o cekinmisti. *
Celal Yıldırım : And olsun ki daha önce Âdem'e de emrimizi vermiştik, ama o unuttu, onda bir azim de görmedik.
Diyanet İşleri : Andolsun, bundan önce biz Âdem’e (cennetteki ağacın meyvesinden yeme, diye) emrettik. O ise bunu unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki daha önce 'Adem'e secde edin' demiştik; İblis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti.
Diyanet Vakfi : Andolsun biz, daha önce de Âdem'e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık.
Edip Yüksel : Geçmişte Adem'den söz almıştık; ancak unuttu. Biz onda bir azim ve kararlılık görmedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gerçek şu ki, bundan önce Adem'e bir emir verdik, ama o unuttu ve Biz onda bir azim de bulmadık.
Elmalılı Hamdi Yazır : Filhakıka bundan evvel Âdeme ahid verdik de unuttu ve biz onda bir azim bulmadık
Fizilal-il Kuran : Biz vaktiyle Adem'e o yasak ağacın meyvasından yememesini tembih ettik. Fakat o bu tembihimizi unuttu. Onda güçlü irade bulamadık.
Gültekin Onan : Andolsun, biz bundan önce Adem'e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun Biz, bundan önce Âdem'den söz aldık da o aklından çıkardı, yapmadı ve Biz, onda bir kararlılık bulmadık.
Hasan Basri Çantay : Andolsun biz bundan evvel Âdeme de vahy (ve emr) etmişizdir. Fakat unutdu o. Biz onda bir azim bulmadık.
Hayrat Neşriyat : And olsun ki, daha önce Âdem’e (yasaklandığı o ağaçtan yememesi için) emir vermiştik; fakat (o bunu) unuttu. (Biz) onda bir azim (bir isyan kasdı ve emrimizde sebat)da bulmadık.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, daha önce Adem'e de ahid vermiştik. Fakat o unuttu ve Biz onda bir azim bulmadık.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki Âdem (A.S)'a ahd verdik, fakat o unuttu. Ve onu, azîmli bulmadık.
Muhammed Esed : Ve gerçek şu ki, biz Adem'e önceden buyruğumuzu ulaştırmıştık; ne var ki o bunu unuttu; o'nu, yaratılışındaki amaçta azimli ve gayretli bulmadık.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kasem olsun ki, bundan evvel Âdem'e de tavsiyede bulunmuştuk. O ise unuttu ve O'nun için bir azm bulmadık.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz daha önce Âdem'e de ahid vermiştik. Fakat o unuttu. Biz onda azim bulmadık.
Şaban Piriş : Daha önceleri biz, Adem’e öğüt vermiştik, Fakat onu unuttu. Onu azimli bulmadık.
Suat Yıldırım : Doğrusu Biz daha önce Âdem’e de vahiy ve emir vermiştik, ne var ki o ahdi unuttu, onda bir azim bulamadık.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, önceden Âdem'e (o ağaçtan yememesini) emretmiştik, unuttu. Biz onda bir azim (ve sebât) bulmadık.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz bundan önce Adem'e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
Ümit Şimşek : Biz daha önce Âdem'e de buyruğumuzu iletmiştik. Fakat o bunu unutuverdi. Doğrusu Biz onda bir azim bulmadık.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, biz daha önce Âdem'e ahit verdik de unuttu; biz onda bir kararlılık bulamadık.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}