» 37 / Sâffât  148:

Kuran Sırası: 37
İniş Sırası: 56
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182

 » 37 / Sâffât  Suresi: 148
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَامَنُوا (F ËMNVE) = fe āmenū : ve inandılar
2. فَمَتَّعْنَاهُمْ (FMTANEHM) = femetteǎ'nāhum : biz de onları geçindirdik
3. إِلَىٰ (ÎL) = ilā : kadar
4. حِينٍ (ḪYN) = Hīnin : bir süreye
ve inandılar | biz de onları geçindirdik | kadar | bir süreye |

[EMN] [MTA] [] [ḪYN]
F ËMNVE FMTANEHM ÎL ḪYN

fe āmenū femetteǎ'nāhum ilā Hīnin
فآمنوا فمتعناهم إلى حين

 » 37 / Sâffât  Suresi: 148
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فآمنوا ا م ن | EMN F ËMNVE fe āmenū ve inandılar And they believed,
فمتعناهم م ت ع | MTA FMTANEHM femetteǎ'nāhum biz de onları geçindirdik so We gave them enjoyment
إلى | ÎL ilā kadar for
حين ح ي ن | ḪYN ḪYN Hīnin bir süreye a while.

37:148 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve inandılar | biz de onları geçindirdik | kadar | bir süreye |

[EMN] [MTA] [] [ḪYN]
F ËMNVE FMTANEHM ÎL ḪYN

fe āmenū femetteǎ'nāhum ilā Hīnin
فآمنوا فمتعناهم إلى حين

[ا م ن] [م ت ع] [] [ح ي ن]

 » 37 / Sâffât  Suresi: 148
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فآمنوا ا م ن | EMN F ËMNVE fe āmenū ve inandılar And they believed,
Fe,,Mim,Nun,Vav,Elif,
80,,40,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فمتعناهم م ت ع | MTA FMTANEHM femetteǎ'nāhum biz de onları geçindirdik so We gave them enjoyment
Fe,Mim,Te,Ayn,Nun,Elif,He,Mim,
80,40,400,70,50,1,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلى | ÎL ilā kadar for
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
حين ح ي ن | ḪYN ḪYN Hīnin bir süreye a while.
Ha,Ye,Nun,
8,10,50,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
F ËMNVE FMTANEHM ÎL ḪYN

فآمنوا فمتعناهم إلى حين

 » 37 / Sâffât  Suresi: 148

: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَامَنُوا: ve inandılar | فَمَتَّعْنَاهُمْ: biz de onları geçindirdik | إِلَىٰ: kadar | حِينٍ: bir süreye |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فآمنوا F ËMNWE ve inandılar | فمتعناهم FMTANEHM biz de onları geçindirdik | إلى ÎL kadar | حين ḪYN bir süreye |
Kırık Meal (Okunuş) : |fe āmenū: ve inandılar | femetteǎ'nāhum: biz de onları geçindirdik | ilā: kadar | Hīnin: bir süreye |
Kırık Meal (Transcript) : |F ËMNVE: ve inandılar | FMTANEHM: biz de onları geçindirdik | ÎL: kadar | ḪYN: bir süreye |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken inandılar da onları muayyen bir zamana dek yaşattık, geçindirdik.
Adem Uğur : Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
Ahmed Hulusi : (Onlar) iman ettiler de, biz onları bir süre mutlu yaşattık.
Ahmet Tekin : O zaman, onlar iman ettiler. Biz de, bir vakte kadar, onları zevk-u safa içinde, refah içinde yaşattık.
Ahmet Varol : Sonunda iman ettiler. Biz de onları belli bir süreye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırdık.
Ali Bulaç : Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet (Yunus peygamberin gaybubetinde azab gören kavmi) ona iman ettiler de onları ömürlerinin sonuna kadar geçindirdik.
Bekir Sadak : Sonunda ona inandilar, bunun uzerine Biz de onlari bir sureye kadar gecindirdik.
Celal Yıldırım : Onlar da artık Ona imân ettiler. Bu sebeple biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik.
Diyanet İşleri : Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
Diyanet İşleri (eski) : Sonunda ona inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
Diyanet Vakfi : Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
Edip Yüksel : İnandılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık.
Elmalılı Hamdi Yazır : O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik
Fizilal-il Kuran : İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik.
Gültekin Onan : Sonunda ona inandılar, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
Hakkı Yılmaz : Sonunda inandılar, bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
Hasan Basri Çantay : Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik.
Hayrat Neşriyat : Sonunda îmân ettiler de onları bir zamâna kadar (dünya ni'metlerinden)faydalandırdık.
İbni Kesir : Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
İskender Evrenosoğlu : Böylece âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler). Bunun üzerine onları bir süre kadar metalandırdık (faydalandırdık).
Muhammed Esed : Onlar, (bu defa ona) inandılar; bunun üzerine Biz, verilen süre zarfında onlara mutlu bir hayat yaşattık.
Ömer Nasuhi Bilmen : (147-148) Ve O'nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).
Ömer Öngüt : Nihayet ona inandılar, biz de onları bir süreye kadar yararlandırıp geçindirdik.
Şaban Piriş : Ona iman ettiler, biz de onlara bir süreye kadar geçimlik verdik.
Suat Yıldırım : Yûnus onları tekrar hakka çağırınca, bu sefer iman ettiler. Biz de belirli bir süreye kadar onları hayattan istifade ettirdik.
Süleyman Ateş : İnandılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.
Tefhim-ul Kuran : Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
Ümit Şimşek : Onlar iman ettiler; Biz de onları belirli bir vakte kadar nimetlerimizden nasiplendirdik.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar inandılar. Biz de onları bir vakte kadar nimetlendirdik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}