İbni Kesir Meali |
|
Andolsun; saf bağlayıp duranlara.(37:1) | |
Haykırıp sürenlere.(37:2) | |
Zikir okumakta olanlara.(37:3) | |
Ki, sizin ilahınız muhakkak ki bir tektir.(37:4) | |
Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbıdır. Ve doğruların da Rabbıdır.(37:5) | |
Doğrusu Biz; dünya göğünü bir süsle, yıldızlarla süsledik.(37:6) | |
Ve onu inatçı her şeytandan koruduk.(37:7) | |
Onlar Mele-i Ala'yı dinleyemezler ve her yönden sürülerek atılırlar.(37:8) | |
Kovularak. Ve onlar için sürekli bir azab vardır.(37:9) | |
Ancak çalıp çırpan olursa; onu da hemen delip geçen yakıcı bir alev takib eder.(37:10) | |
Onlara sor; yaratış bakımından kendileri mi daha zordur, yoksa bizim yaratmış olduklarımız mı? Doğrusu Biz; onları cıvık bir çamurdan yarattık.(37:11) | |
Hayır, sen; şaşırıp kaldın, onlarsa alay edip duruyorlar.(37:12) | |
Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.(37:13) | |
Bir ayet gördüklerinde, onu eğlenceye alırlar.(37:14) | |
Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüdür.(37:15) | |
Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?(37:16) | |
Veya önceki babalarımız mı?(37:17) | |
De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak.(37:18) | |
O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.(37:19) | |
Ve dediler ki: Vay bize, bu; din günüdür.(37:20) | |
Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.(37:21) | |
Zulmetmiş olanları ve onların eşlerini toplayın. Onların taptıklarını da;(37:22) | |
Allah'tan başka. Ve onları cehennem yoluna götürün.(37:23) | |
Durdurun onları. Çünkü onlar sorumludurlar.(37:24) | |
Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?(37:25) | |
Hayır; onlar bugün, teslim olmuşlardır.(37:26) | |
Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.(37:27) | |
Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.(37:28) | |
Onlar da derler ki: Hayır, siz zaten iman edenler olmamıştınız.(37:29) | |
Bizim, sizin üstünüzde bir hakimiyetimiz de yoktu. Aksine siz, azgınlar topluluğu oldunuz.(37:30) | |
Bunu için Rabbımızın sözü, üzerimize hak oldu. Doğrusu biz, tadacak olanlarız.(37:31) | |
Sizi azdırdık; çünkü biz de azgınlardan olmuştuk.(37:32) | |
Artık o gün onlar, muhakkak ki azabda ortaktırlar.(37:33) | |
Biz, suçlulara muhakkak böyle yaparız.(37:34) | |
Çünkü onlara; Allah'tan başka ilah yoktur, denildiğinde, büyüklük taslarlardı.(37:35) | |
Ve derlerdi ki: Deli bir şair için mi ilahlarımızı terkedeceğiz?(37:36) | |
Hayır, O; hakkı getirmiş ve peygamberleri tasdik etmişti.(37:37) | |
Elbette siz, elim azabı tadacaksınız.(37:38) | |
Ve yapmış olduğunuzdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.(37:39) | |
Ancak Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.(37:40) | |
İşte onlar için, ma'lum bir rızık vardır.(37:41) | |
Ve meyveler. Onlar, ikram edilenlerdir;(37:42) | |
Naim cennetlerinde,(37:43) | |
Karşılıklı tahtlar üzerinde.(37:44) | |
Kendilerine kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur,(37:45) | |
Ki bembeyazdır, içenlere zevk verir.(37:46) | |
Başağrısı yoktur onda ve sarhoş da etmez.(37:47) | |
Yanlarında el değmemiş ve bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş iri gözlüler vardır.(37:48) | |
Sanki onlar, saklı bir yumurta gibidirler.(37:49) | |
İçlerinden bir sözcü der ki: Benim bir dostum vardı.(37:51) | |
Derdi ki: Sen de mi tasdik edenlerdensin?(37:52) | |
Öldüğümüz, toprak ve bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi ceza göreceğiz?(37:53) | |
Siz, onu bilir misiniz? dedi.(37:54) | |
Bir bakar ve onu cehennemin ortasında görmüştür.(37:55) | |
Dedi ki: Allah'a andolsun ki; az kaldı beni de mahvedecektin.(37:56) | |
Rabbımın lutfu olmasaydı, ben de oraya götürülenlerden olacaktım.(37:57) | |
Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?(37:58) | |
Ancak ilk ölümümüz müstesna, ve azablandırılmayacağız da.(37:59) | |
İşte bu, şüphesiz büyük kurtuluştur.(37:60) | |
Çalışanlar bunun gibisi için çalışsınlar.(37:61) | |
Konak yeri olarak bu mu hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı?(37:62) | |
Doğrusu Biz, onu; zalimler için bir fitne yaptık.(37:63) | |
O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.(37:64) | |
Tomurcukları şeytanların başları gibidir.(37:65) | |
Onlar muhakkak ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır.(37:66) | |
Sonra onlar için, üzerine kaynar su katılmış içkiler de vardır.(37:67) | |
Sonra onların dönüşü muhakkak, yine cehennemedir.(37:68) | |
Doğrusu onlar, babalarını sapıklar olarak bulmuşlardı.(37:69) | |
Yine de onların izlerinde koşturuluyorlardı.(37:70) | |
Andolsun ki; onlardan önce geçenlerin çoğu da sapıtmıştı.(37:71) | |
Ve andolsun ki; onlara, uyarıcılar göndermiştik.(37:72) | |
Bir bak; uyarılanların akıbeti nice oldu.(37:73) | |
Andolsun ki; Nuh, Bize niyaz etmişti. Ne güzel icabet edenleriz Biz.(37:75) | |
Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.(37:76) | |
Ve onun soyunu süreklilerin kendisi kıldık.(37:77) | |
Sonrakiler arasında ona da bıraktık.(37:78) | |
Alemler içinde selam olsun Nuh'a.(37:79) | |
Biz, ihsan edenleri; işte böyle mükafatlandırırız.(37:80) | |
Doğrusu o; Bizim inanmış kullarımızdandı.(37:81) | |
Sonra diğerlerini suda boğduk.(37:82) | |
Muhakkak ki İbrahim de onun yolunda olanlardandı.(37:83) | |
Çünkü Rabbına selim bir kalb ile gelmişti.(37:84) | |
Hani babasına ve kavmine demişti ki: Neye ibadet ediyorsunuz?(37:85) | |
Yalancılık etmek için mi, Allah'tan başka tanrılar mı istiyorsunuz?(37:86) | |
Alemlerin Rabbı hakkındaki zannınız nedir?(37:87) | |
Derken yıldızlara bir göz atarak baktı.(37:88) | |
Doğrusu ben, rahatsızım, dedi.(37:89) | |
Bunun üzerine arkalarını dönüp uzaklaştılar.(37:90) | |
O da, tanrılarına yönelip dedi ki: Yemiyor musunuz?(37:91) | |
Ne o, konuşmuyor musunuz?(37:92) | |
Nihayet üzerlerine yürüyüp sağıyla vurdu.(37:93) | |
Bunun üzerine koşarak ona geldiler.(37:94) | |
Dedi ki: Yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?(37:95) | |
Halbuki sizi de, yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.(37:96) | |
Haydin; dediler, onun için bir bina yapın da onu alevli ateşe atın.(37:97) | |
Ona hile yapmak istediler. Biz de onları en aşağılar kıldık.(37:98) | |
O, dedi ki: Doğrusu ben, Rabbıma gidiyorum. O beni hidayete erdirir.(37:99) | |
Rabbım, bana salihlerden ihsan et.(37:100) | |
Biz de ona, hilim sahibi bir oğul müjdeledik.(37:101) | |
O, kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcuğum; doğrusu ben, rüyada iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin? O da dedi ki: Babacığım; sana emrolunanı yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun.(37:102) | |
İkisi de teslim olunca, babası; oğlunu alnı üzere yatırdı.(37:103) | |
Biz, ona şöyle seslendik: Ey İbrahim;(37:104) | |
Sen rü'yayı gerçekleştirdin. Elbette Biz, ihsan edenleri böylece mükafatlandırırız.(37:105) | |
Muhakkak ki bu, apaçık bir imtihandı.(37:106) | |
Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.(37:107) | |
Selam olsun İbrahim'e.(37:109) | |
Biz, ihsan edenleri işte böyle mükafatlandırırız.(37:110) | |
Muhakkak ki o, mü'min kullarımızdandı.(37:111) | |
Ona salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik.(37:112) | |
Onu da, İshak'ı da mübarek kıldık. O ikisinin soyundan ihsan eden de vardır, kendisine açıkça zulmeden de.(37:113) | |
Andolsun ki; Musa ve Harun'a da lutuf da bulunmuştuk.(37:114) | |
O ikisini de, kavimlerini de büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.(37:115) | |
Onlara yardım etmiştik de galibler onlar oldu.(37:116) | |
Her ikisine de apaçık anlaşılan kitab vermiştik.(37:117) | |
Ve onları doğru yola hidayet etmiştik.(37:118) | |
Sonrakiler arasında; ikisini de bıraktık.(37:119) | |
Musa ve Harun'a selam olsun.(37:120) | |
Muhakkak ki Biz, ihsan edenleri böyle mükafatlandırırız.(37:121) | |
Doğrusu o ikisi de, mü'min kullarımızdandı.(37:122) | |
Muhakkak ki İlyas da peygamberlerdendi.(37:123) | |
Hani kavmine demişti ki: Siz, hiç korkmaz mısınız?(37:124) | |
Yaratıcıların en güzelini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız?(37:125) | |
Sizin de Rabbınız, önceki babalarınızın da Rabbı olan Allah'ı.(37:126) | |
Fakat bunlar, onu yalanlamışlardı. Muhakkak ki onlar da cehenneme götürüleceklerdir.(37:127) | |
Yalnız Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.(37:128) | |
Selam olsun İlyas'a.(37:130) | |
İşte Biz, ihsan edenleri böyle mükafatlandırırız.(37:131) | |
Muhakkak ki Lut da peygamberlerdendi.(37:133) | |
Hani Biz, onu ve ailesini topluca kurtarmıştık.(37:134) | |
Geridekiler arasında kalan bir kocakarı müstesna.(37:135) | |
Sonra diğerlerini yerle bir etmiştik.(37:136) | |
Doğrusu siz, sabahleyin onlara uğrar üzerlerinden geçersiniz.(37:137) | |
Geceleyin de. Hala akletmez misiniz?(37:138) | |
Muhakkak ki Yunus da peygamberlerdendi.(37:139) | |
Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.(37:140) | |
Kur'a çekmişti de yenilenlerden olmuştu.(37:141) | |
Yenilgiye uğramışken, bir balık yutmuştu onu.(37:142) | |
Eğer o, tesbih edenlerden olmasaydı.(37:143) | |
Tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.(37:144) | |
Rahatsız bir halde iken Biz, onu açıklık bir yere attık.(37:145) | |
Ve onun için geniş yapraklı bir bitki yetiştirdik.(37:146) | |
Onu yüz bin veya daha fazlasına elçi gönderdik.(37:147) | |
Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.(37:148) | |
Şimdi sen, onlara sor, kızlar senin Rabbının da, oğlanlar onların mı?(37:149) | |
Yoksa, Biz, melekleri dişi olarak yarattık da onlar buna şahid miydiler?(37:150) | |
İyi bilin ki; gerçekten onlar, iftiralarından ötürü şöyle diyorlar:(37:151) | |
Allah doğurdu. Hiç şüphesiz onlar yalancılardır.(37:152) | |
Kızları, oğullara tercih mi etmiş?(37:153) | |
Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?(37:154) | |
Hiç düşünmüyor musunuz?(37:155) | |
Yoksa sizin apaçık bir deliliniz mi var?(37:156) | |
Eğer sadıklardan iseniz kitabınızı getirin.(37:157) | |
O'nunla cinnler arasında bir neseb bağı uydurdular. Andolsun ki; cinnler de, onların götürüleceklerini bilmektedirler.(37:158) | |
Allah, onların nitelendirdiklerinden münezzehtir.(37:159) | |
Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.(37:160) | |
Muhakkak ki sizler ve taptıklarınız,(37:161) | |
O'na karşı hiç fitneleyebilecek değilsiniz.(37:162) | |
Tabii cehenneme girecek olan müstesna.(37:163) | |
Bizim her birimizin belirli bir makamı vardır.(37:164) | |
Ve muhakkak ki biz; saf bağlayıp duranlarız.(37:165) | |
Ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.(37:166) | |
Onlar her ne kadar şöyle diyor idiyseler de;(37:167) | |
Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir zikir bulunsaydı;(37:168) | |
Biz de elbet Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları olurduk.(37:169) | |
Sonunda O'na küfrettiler, ama ilerde bileceklerdir.(37:170) | |
Andolsun ki; Bizim, gönderilen kullarımız hakkında sözümüz geçmiştir:(37:171) | |
Onlar muhakkak yardım görenlerdir.(37:172) | |
Ve şüphesiz ki Bizim askerlerimiz; onlar galiblerdir.(37:173) | |
Sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.(37:174) | |
Gözetleyiver onları, ilerde göreceklerdir.(37:175) | |
Yoksa azabımızı mı çabucak istiyorlar?(37:176) | |
Fakat o, yurtlarına indiğinde uyarılanların sabahı ne kötü olur.(37:177) | |
Gözetleyiver, ilerde göreceklerdir.(37:179) | |
Tenzih ederiz senin izzet sahibi Rabbını, onların nitelemekte olduklarından.(37:180) | |
Selam olsun peygamberlere.(37:181) | |
Hamd olsun, alemlerin Rabbı Allah'a.(37:182) | |