» 16 / Nahl  46:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

 » 16 / Nahl  Suresi: 46
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أَوْ (ÊV) = ev : yahut
2. يَأْخُذَهُمْ (YÊḢZ̃HM) = ye'ḣuƶehum : kendilerini yakalamayacağından?
3. فِي (FY) = fī :
4. تَقَلُّبِهِمْ (TGLBHM) = teḳallubihim : dönüp dolaşırlarken
5. فَمَا (FME) = femā : değillerdir
6. هُمْ (HM) = hum : onlar
7. بِمُعْجِزِينَ (BMACZYN) = bimuǎ'cizīne : engel olacak da
yahut | kendilerini yakalamayacağından? | | dönüp dolaşırlarken | değillerdir | onlar | engel olacak da |

[] [EḢZ̃] [] [GLB] [] [] [ACZ]
ÊV YÊḢZ̃HM FY TGLBHM FME HM BMACZYN

ev ye'ḣuƶehum teḳallubihim femā hum bimuǎ'cizīne
أو يأخذهم في تقلبهم فما هم بمعجزين

 » 16 / Nahl  Suresi: 46
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أو | ÊV ev yahut Or
يأخذهم ا خ ذ | EḢZ̃ YÊḢZ̃HM ye'ḣuƶehum kendilerini yakalamayacağından? that He may seize them
في | FY in
تقلبهم ق ل ب | GLB TGLBHM teḳallubihim dönüp dolaşırlarken their going to and fro
فما | FME femā değillerdir then not
هم | HM hum onlar they
بمعجزين ع ج ز | ACZ BMACZYN bimuǎ'cizīne engel olacak da will be able to escape?

16:46 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

yahut | kendilerini yakalamayacağından? | | dönüp dolaşırlarken | değillerdir | onlar | engel olacak da |

[] [EḢZ̃] [] [GLB] [] [] [ACZ]
ÊV YÊḢZ̃HM FY TGLBHM FME HM BMACZYN

ev ye'ḣuƶehum teḳallubihim femā hum bimuǎ'cizīne
أو يأخذهم في تقلبهم فما هم بمعجزين

[] [ا خ ذ ] [] [ق ل ب] [] [] [ع ج ز]

 » 16 / Nahl  Suresi: 46
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أو | ÊV ev yahut Or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
يأخذهم ا خ ذ | EḢZ̃ YÊḢZ̃HM ye'ḣuƶehum kendilerini yakalamayacağından? that He may seize them
Ye,,Hı,Zel,He,Mim,
10,,600,700,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
تقلبهم ق ل ب | GLB TGLBHM teḳallubihim dönüp dolaşırlarken their going to and fro
Te,Gaf,Lam,Be,He,Mim,
400,100,30,2,5,40,
N – genitive masculine (form V) verbal noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فما | FME femā değillerdir then not
Fe,Mim,Elif,
80,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
بمعجزين ع ج ز | ACZ BMACZYN bimuǎ'cizīne engel olacak da will be able to escape?
Be,Mim,Ayn,Cim,Ze,Ye,Nun,
2,40,70,3,7,10,50,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
جار ومجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أَوْ: yahut | يَأْخُذَهُمْ: kendilerini yakalamayacağından? | فِي: | تَقَلُّبِهِمْ: dönüp dolaşırlarken | فَمَا: değillerdir | هُمْ: onlar | بِمُعْجِزِينَ: engel olacak da |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أو ÊW yahut | يأخذهم YÊḢZ̃HM kendilerini yakalamayacağından? | في FY | تقلبهم TGLBHM dönüp dolaşırlarken | فما FME değillerdir | هم HM onlar | بمعجزين BMACZYN engel olacak da |
Kırık Meal (Okunuş) : |ev: yahut | ye'ḣuƶehum: kendilerini yakalamayacağından? | : | teḳallubihim: dönüp dolaşırlarken | femā: değillerdir | hum: onlar | bimuǎ'cizīne: engel olacak da |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊV: yahut | YÊḢZ̃HM: kendilerini yakalamayacağından? | FY: | TGLBHM: dönüp dolaşırlarken | FME: değillerdir | HM: onlar | BMACZYN: engel olacak da |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yahut onu âciz bırakamayacaklarına göre dönüp dolaşırlarken tutup onları helâk etmeyeceğinden.
Adem Uğur : Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.
Ahmed Hulusi : Yahut onları dönüp dolaşırlarken aniden yakalamayacağından (emin mi oldular)? Onlar (Allâh'ı) âciz bırakamazlar!
Ahmet Tekin : Yahut onlar, servet, kudret ve ticaret sahibi olarak refah içinde ülke ülke dolaşırlarken, Allah’ın kendilerini yakalayamayacağından, cezalandırmayacağından emin mi oldular? Onlar Allah’ı âciz bırakacak, koyduğu kanunların dışına çıkacak, yakayı kurtaracak değildirler.
Ahmet Varol : Yahut dönüp dolaşmaları esnasında kendilerini yakalamasından. Ki onlar (Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.
Ali Bulaç : Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.
Ali Fikri Yavuz : Yahud gezip dolaşırlarken (Allah’ın azabı) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyiciler de değillerdir.
Bekir Sadak : (46-47) Veya hareket halindelerken (ki Allah'i aciz birakamazlar) ya da yok olmak endisesindeyken onlara azabin gelmesinden guvende midirler? Dogrusu Rabbin sefkatlidir, merhametlidir.
Celal Yıldırım : (46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.
Diyanet İşleri : Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir.
Diyanet İşleri (eski) : (46-47) Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.
Diyanet Vakfi : (45-46) Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.
Edip Yüksel : Yahut (yataklarında) dönüp dururlarken kendilerini yakalamayacağından..? Onlar kurtulamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yahut (rızık için) dolaşıp dururlarken (Allah'ın azabının) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyici de değillerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ya da dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalayamayacağından? Onlar Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : veya dönüp dolaşırken kendilerini yakalayıvermesinden, ki onlar âciz bırakacak değillerdir
Fizilal-il Kuran : Ya da ilahi azabın gezilerinden biri sırasında kendilerini yakalamayacağından emin midirler? Onların Allah'ın yapacağını engellemeleri sözkonusu değildir.
Gültekin Onan : Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken (tekallübihim), onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar [bu konuda Tanrı'yı] aciz bırakacak değildirler.
Hakkı Yılmaz : (45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
Hasan Basri Çantay : Yahud onlar dönüb dolaşırlarken (Allahın) kendilerini yakalayıvermesinden (bir eman mı aldılar) ki onlar (hiç bir suretle Allâhı) aaciz bırakıcı değildirler.
Hayrat Neşriyat : Veya dönüp dolaşırlarken (azâbın) kendilerini yakalayıvermesinden (mi emin oldular)? Hâlbuki onlar, (Allah’ı) âciz bırakıcı kimseler değillerdir.
İbni Kesir : Yahut onlar dönüp dolaşırken kendilerini yakalamasından mı? Allah'ı aciz bırakacak değillerdir.
İskender Evrenosoğlu : Veya onlar dönüp dolaşırlarken, Allah'ın onları yakalamasından (yakalamamasından) emin mi oldular? Ve onlar, (Allah'ı) aciz bırakamazlar.
Muhammed Esed : Yahut dönüp dururken hiçbir şekilde engel olamayacakları (bir azapla O'nun) kendilerini (apansız) yakalamayacağına,
Ömer Nasuhi Bilmen : Veya onları dönüp dolaşırlarken yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) Halbuki, onlar (Hak Teâlâ'yı) aciz bırakıcılar değildirler.
Ömer Öngüt : Yahut onlar dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Onlar âciz bırakacak değillerdir.
Şaban Piriş : Veya Onlar, dolaşıp dururlarken, kaçamayacakları bir azabın kendilerine gelmesinden güvende midirler?
Suat Yıldırım : (45-46) Şer planları hazırlayanlar, emin mi oldular: Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmesinden, yahut gezip dolaşırlarken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalamasından? Çünkü onlar, kaçıp kurtulacak durumda değildirler.
Süleyman Ateş : Yahut dönüp dolaşırlarken onun, kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Kendileri buna engel olacak değillerdir!
Tefhim-ul Kuran : Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler.
Ümit Şimşek : Yahut onlar dolaşıp dururlarken, asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermesinden mi emin oldular?
Yaşar Nuri Öztürk : Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}