» 16 / Nahl  101:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

 » 16 / Nahl  Suresi: 101
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. بَدَّلْنَا (BD̃LNE) = beddelnā : değiştirdiğimiz
3. ايَةً ( ËYT) = āyeten : bir ayeti
4. مَكَانَ (MKEN) = mekāne : yerine
5. ايَةٍ ( ËYT) = āyetin : bir ayet
6. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : ve Allah
7. أَعْلَمُ (ÊALM) = eǎ'lemu : bilirken
8. بِمَا (BME) = bimā : ne
9. يُنَزِّلُ (YNZL) = yunezzilu : indirdiğini
10. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : derler
11. إِنَّمَا (ÎNME) = innemā : şüphesiz
12. أَنْتَ (ÊNT) = ente : sen
13. مُفْتَرٍ (MFTR) = mufterin : iftira ediyorsun
14. بَلْ (BL) = bel : hayır
15. أَكْثَرُهُمْ (ÊKS̃RHM) = ekṧeruhum : onların çokları
16. لَا (LE) = lā :
17. يَعْلَمُونَ (YALMVN) = yeǎ'lemūne : bilmiyorlar
ve zaman | değiştirdiğimiz | bir ayeti | yerine | bir ayet | ve Allah | bilirken | ne | indirdiğini | derler | şüphesiz | sen | iftira ediyorsun | hayır | onların çokları | | bilmiyorlar |

[] [BD̃L] [EYY] [KVN] [EYY] [] [ALM] [] [NZL] [GVL] [] [] [FRY] [] [KS̃R] [] [ALM]
VÎZ̃E BD̃LNE ËYT MKEN ËYT VELLH ÊALM BME YNZL GELVE ÎNME ÊNT MFTR BL ÊKS̃RHM LE YALMVN

ve iƶā beddelnā āyeten mekāne āyetin vallahu eǎ'lemu bimā yunezzilu ḳālū innemā ente mufterin bel ekṧeruhum yeǎ'lemūne
وإذا بدلنا آية مكان آية والله أعلم بما ينزل قالوا إنما أنت مفتر بل أكثرهم لا يعلمون

 » 16 / Nahl  Suresi: 101
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
بدلنا ب د ل | BD̃L BD̃LNE beddelnā değiştirdiğimiz We substitute
آية ا ي ي | EYY ËYT āyeten bir ayeti a Verse
مكان ك و ن | KVN MKEN mekāne yerine (in) place
آية ا ي ي | EYY ËYT āyetin bir ayet (of) a Verse,
والله | VELLH vallahu ve Allah and Allah -
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu bilirken (is) most knowing
بما | BME bimā ne of what
ينزل ن ز ل | NZL YNZL yunezzilu indirdiğini He sends down
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū derler they say,
إنما | ÎNME innemā şüphesiz """Only"
أنت | ÊNT ente sen you
مفتر ف ر ي | FRY MFTR mufterin iftira ediyorsun "(are) an inventor."""
بل | BL bel hayır Nay,
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧeruhum onların çokları most of them
لا | LE (do) not
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bilmiyorlar know.

16:101 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | değiştirdiğimiz | bir ayeti | yerine | bir ayet | ve Allah | bilirken | ne | indirdiğini | derler | şüphesiz | sen | iftira ediyorsun | hayır | onların çokları | | bilmiyorlar |

[] [BD̃L] [EYY] [KVN] [EYY] [] [ALM] [] [NZL] [GVL] [] [] [FRY] [] [KS̃R] [] [ALM]
VÎZ̃E BD̃LNE ËYT MKEN ËYT VELLH ÊALM BME YNZL GELVE ÎNME ÊNT MFTR BL ÊKS̃RHM LE YALMVN

ve iƶā beddelnā āyeten mekāne āyetin vallahu eǎ'lemu bimā yunezzilu ḳālū innemā ente mufterin bel ekṧeruhum yeǎ'lemūne
وإذا بدلنا آية مكان آية والله أعلم بما ينزل قالوا إنما أنت مفتر بل أكثرهم لا يعلمون

[] [ب د ل] [ا ي ي] [ك و ن] [ا ي ي] [] [ع ل م] [] [ن ز ل] [ق و ل] [] [] [ف ر ي] [] [ك ث ر] [] [ع ل م]

 » 16 / Nahl  Suresi: 101
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
بدلنا ب د ل | BD̃L BD̃LNE beddelnā değiştirdiğimiz We substitute
Be,Dal,Lam,Nun,Elif,
2,4,30,50,1,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
آية ا ي ي | EYY ËYT āyeten bir ayeti a Verse
,Ye,Te merbuta,
,10,400,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
مكان ك و ن | KVN MKEN mekāne yerine (in) place
Mim,Kef,Elif,Nun,
40,20,1,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
آية ا ي ي | EYY ËYT āyetin bir ayet (of) a Verse,
,Ye,Te merbuta,
,10,400,
N – genitive feminine singular indefinite noun
اسم مجرور
والله | VELLH vallahu ve Allah and Allah -
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو عاطفة
لفظ الجلالة مرفوع
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu bilirken (is) most knowing
,Ayn,Lam,Mim,
,70,30,40,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
بما | BME bimā ne of what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
ينزل ن ز ل | NZL YNZL yunezzilu indirdiğini He sends down
Ye,Nun,Ze,Lam,
10,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
فعل مضارع
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū derler they say,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إنما | ÎNME innemā şüphesiz """Only"
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
أنت | ÊNT ente sen you
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
مفتر ف ر ي | FRY MFTR mufterin iftira ediyorsun "(are) an inventor."""
Mim,Fe,Te,Re,
40,80,400,200,
N – genitive masculine indefinite (form VIII) active participle
اسم مجرور
بل | BL bel hayır Nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧeruhum onların çokları most of them
,Kef,Se,Re,He,Mim,
,20,500,200,5,40,
N – nominative masculine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bilmiyorlar know.
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | بَدَّلْنَا: değiştirdiğimiz | ايَةً: bir ayeti | مَكَانَ: yerine | ايَةٍ: bir ayet | وَاللَّهُ: ve Allah | أَعْلَمُ: bilirken | بِمَا: ne | يُنَزِّلُ: indirdiğini | قَالُوا: derler | إِنَّمَا: şüphesiz | أَنْتَ: sen | مُفْتَرٍ: iftira ediyorsun | بَلْ: hayır | أَكْثَرُهُمْ: onların çokları | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmiyorlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | بدلنا BD̃LNE değiştirdiğimiz | آية ËYT bir ayeti | مكان MKEN yerine | آية ËYT bir ayet | والله WELLH ve Allah | أعلم ÊALM bilirken | بما BME ne | ينزل YNZL indirdiğini | قالوا GELWE derler | إنما ÎNME şüphesiz | أنت ÊNT sen | مفتر MFTR iftira ediyorsun | بل BL hayır | أكثرهم ÊKS̃RHM onların çokları | لا LE | يعلمون YALMWN bilmiyorlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | beddelnā: değiştirdiğimiz | āyeten: bir ayeti | mekāne: yerine | āyetin: bir ayet | vallahu: ve Allah | eǎ'lemu: bilirken | bimā: ne | yunezzilu: indirdiğini | ḳālū: derler | innemā: şüphesiz | ente: sen | mufterin: iftira ediyorsun | bel: hayır | ekṧeruhum: onların çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmiyorlar |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: ve zaman | BD̃LNE: değiştirdiğimiz | ËYT: bir ayeti | MKEN: yerine | ËYT: bir ayet | VELLH: ve Allah | ÊALM: bilirken | BME: ne | YNZL: indirdiğini | GELVE: derler | ÎNME: şüphesiz | ÊNT: sen | MFTR: iftira ediyorsun | BL: hayır | ÊKS̃RHM: onların çokları | LE: | YALMVN: bilmiyorlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bir âyeti, başka bir âyetin yerine koyup hükmünü değiştirdik mi, Allah neyi indireceğini daha iyi bildiği halde, sen derler, ancak bir iftirâcısın; halbuki onların çoğu bilmez.
Adem Uğur : Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- "Sen ancak bir iftiracısın" dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.
Ahmed Hulusi : Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimizde, "Sen yalnızca bir iftiracısın!" dediler. Allâh neyi inzâl ettiğini daha iyi bilir! Bilakis, onların çoğunluğu bilmezler.
Ahmet Tekin : Biz geçmiş kitaplardaki bir âyetin yerine Kur’ân ile başka bir âyeti getirdiğimiz zaman, -ki Allah neyi indireceğini iyi bilir- : 'Bu Kur’ân’ı sen uyduruyor, Allah’a iftira ediyorsun' derler. Kesinlikle hayır. Onların çoğu ilimden yoksun insanlar, neshin-geçmiş kutsal kitapları yürürlükten kaldırmanın hikmetini bilemezler.
Ahmet Varol : Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimizde -ki Allah ne indirdiğini pek iyi bilir-: 'Sen ancak bir iftiracısın' derler. Hayır; onların çoğu bilmiyor.
Ali Bulaç : Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi bilir.- "Sen yalnızca iftira edicisin" dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Ali Fikri Yavuz : Biz, bir âyetin yerine, bir âyeti değiştirip getirdiğimiz zaman (önceki âyetin hükmünü kaldırdığımız vakit) Allah ne indirdiğini pek iyi bilmişken, kâfirler dediler ki: “- Sen, ancak bir iftiracısın.” Hayır, onların çoğu Kur’ân’ın hakikatını ve hüküm değiştirmenin faydasını bilmezler.
Bekir Sadak : Bir ayetin yerini baska bir ayetle degistirdigimizde, ki Allah ne indirdigini gayet iyi bilir onlar, «Sen sadece uyduruyorsun» derler. Hayir, oyle degildir, ama onlarin cogu bunu bilmezler.
Celal Yıldırım : Biz bir âyeti başka bir âyetin yerine koyup değiştirdiğimizde —ki Allah indireceğini daha iyi bilir— onlar, sen ancak uyduruyorsun, derler. Hayır, onların çoğu (hakikati) bilmezler.
Diyanet İşleri : Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Diyanet İşleri (eski) : Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimizde, ki Allah ne indirdiğini gayet iyi bilir onlar, 'Sen sadece uyduruyorsun' derler. Hayır, öyle değildir, ama onların çoğu bunu bilmezler.
Diyanet Vakfi : Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- «Sen ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.
Edip Yüksel : Biz bir delilin yerine bir başka delili getirdiğimiz zaman ki ALLAH neyi indirdiğini iyi bilir 'Sen, ancak bir iftiracısın!,' derler. Gerçekten çokları bilmiyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: «Sen, ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir ayeti bir ayetin yerine bedel yaptığımız zaman Allah indirdiğini ve indireceğini en iyi bilirken o şeytan dostları: «Sen yalnızca bir iftiracısın!» dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir âyeti bir âyetin yerine bedel yaptığımız vakıt Allah indirdiğine ve indireceğine a'lem iken o Şeytan yârânı: «Sen sırf bir müfterîsin» dediler, hayır onların çoğu bilmezler
Fizilal-il Kuran : Biz herhangi bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman kâfirler sana «Sen bunu yalandan uyduruyorsun» derler. Oysa Allah kullarına ne mesaj indireceğini herkesden iyi bilir. Aslında onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.
Gültekin Onan : Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, Tanrı neyi indirdiğini daha iyi bilir... "Sen yalnızca iftira edicisin" dediler. Hayır onların çoğu bilmezler.
Hakkı Yılmaz : Ve Biz bir âyet yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman –Allah ne indirdiğini daha iyi bilen olmasına rağmen– onlar, “Sen, ancak bir uydurucusun” dediler. İşin doğrusu onların çoğu bilmiyorlar.
Hasan Basri Çantay : Biz bir âyeti diğer bir âyetin yerine (bunu nesh ederek) getirdiğimiz vakit — ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilendir — dediler ki: «Sen ancak bir iftiracısın». Hayır, onların pek çoğu bilmezler.
Hayrat Neşriyat : Bir âyetin yerine (onun hükmünü kaldıran) başka bir âyet getirdiğimiz zaman, ki Allah ne indirdiğini daha iyi bilendir, (kâfirler:) 'Sen ancak bir iftirâcısın!' derler. Hayır! Onların çoğu bilmiyorlar.
İbni Kesir : Biz, bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman; Allah ne indirdiğini gayet iyi bilirken, onlar: Sen sadece uyduruyorsun, derler. Hayır onların çoğu bunu bilmezler.
İskender Evrenosoğlu : Biz, bir âyeti değiştirerek (onun) yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman: “Allah neyi indireceğini bildiğine göre sen sadece bir müfterisin (iftira edensin).” dediler. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
Muhammed Esed : Biz bir ayetin yerine bir başka ayeti getirdiğimizde -ki Allah adım adım ne indirdiğini bütünüyle bilmektedir- (hakkı inkar edenler), "Sen sadece uyduruyorsun!" derler. Oysa onların çoğu bilmeyen, anlamayan kimselerdir!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Biz bir âyeti bir âyetin yerine tebdîl edince, Allah ise indirdiğine pek ziyâde alîmdir. Dediler ki: «Sen şüphesiz bir iftiracısın.» Hayır. Onların ekserisi bilmezler.
Ömer Öngüt : Allah ne indireceğini pek iyi bildiği halde, biz bir âyeti başka bir âyetin yerine getirdiğimiz zaman: “Sen ancak iftiracısın. ” derler. Hayır! Onların çoğu bilmezler.
Şaban Piriş : Bir ayetin yerini başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman -ki Allah ne indirdiğini çok iyi bilir- şöyle derler: “sen ancak uyduruyorsun.” Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.
Suat Yıldırım : Biz bir âyetin yerine onun hükmünü neshedecek başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah göndereceği âyetleri pek iyi bilmektedir- onlar: "Sen iftiracının tekisin!" dediler. Hayır, hiç de öyle değil! Onların çoğu işin gerçeğini bilmiyorlar.
Süleyman Ateş : Biz bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman, -Allâh ne indirdiğini bilirken- "Sen (Allah'a) iftirâ ediyorsun (bu sözleri kendin uydurup Allâh'ın üstüne atıyorsun)" derler. Hayır, onların çokları bilmiyorlar.
Tefhim-ul Kuran : Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir- «Sen yalnızca iftira edicisin» dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Ümit Şimşek : Biz bir âyetin yerine başka bir âyet getirdiğimizde-ki Allah peyderpey indirdiklerini çok iyi bilir-onlar 'Sen iftiracının birisin' derler. Onların çoğu, işin aslını bilmiyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}