» 16 / Nahl  62:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

 » 16 / Nahl  Suresi: 62
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَيَجْعَلُونَ (VYCALVN) = ve yec'ǎlūne : ve isnad ediyorlar
2. لِلَّهِ (LLH) = lillahi : Allah'a
3. مَا (ME) = mā : şeyi
4. يَكْرَهُونَ (YKRHVN) = yekrahūne : hoşlanmadıkları
5. وَتَصِفُ (VTṦF) = ve teSifu : ve uyduruyorlar
6. أَلْسِنَتُهُمُ (ÊLSNTHM) = elsinetuhumu : onların dilleri
7. الْكَذِبَ (ELKZ̃B) = l-keƶibe : yalan
8. أَنَّ (ÊN) = enne : hakkında
9. لَهُمُ (LHM) = lehumu : kendilerinin olacağı
10. الْحُسْنَىٰ (ELḪSN) = l-Husnā : en güzel sonucun
11. لَا (LE) = lā : hiç yok ki
12. جَرَمَ (CRM) = cerame : şüphe
13. أَنَّ (ÊN) = enne : mutlaka
14. لَهُمُ (LHM) = lehumu : onlara vardır
15. النَّارَ (ELNER) = n-nāra : ateş
16. وَأَنَّهُمْ (VÊNHM) = ve ennehum : ve onlar
17. مُفْرَطُونَ (MFRŦVN) = mufraTūne : ona sürüleceklerdir
ve isnad ediyorlar | Allah'a | şeyi | hoşlanmadıkları | ve uyduruyorlar | onların dilleri | yalan | hakkında | kendilerinin olacağı | en güzel sonucun | hiç yok ki | şüphe | mutlaka | onlara vardır | ateş | ve onlar | ona sürüleceklerdir |

[CAL] [] [] [KRH] [VṦF] [LSN] [KZ̃B] [] [] [ḪSN] [] [CRM] [] [] [NVR] [] [FRŦ]
VYCALVN LLH ME YKRHVN VTṦF ÊLSNTHM ELKZ̃B ÊN LHM ELḪSN LE CRM ÊN LHM ELNER VÊNHM MFRŦVN

ve yec'ǎlūne lillahi yekrahūne ve teSifu elsinetuhumu l-keƶibe enne lehumu l-Husnā cerame enne lehumu n-nāra ve ennehum mufraTūne
ويجعلون لله ما يكرهون وتصف ألسنتهم الكذب أن لهم الحسنى لا جرم أن لهم النار وأنهم مفرطون

 » 16 / Nahl  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويجعلون ج ع ل | CAL VYCALVN ve yec'ǎlūne ve isnad ediyorlar And they assign
لله | LLH lillahi Allah'a to Allah
ما | ME şeyi what
يكرهون ك ر ه | KRH YKRHVN yekrahūne hoşlanmadıkları they dislike
وتصف و ص ف | VṦF VTṦF ve teSifu ve uyduruyorlar and assert
ألسنتهم ل س ن | LSN ÊLSNTHM elsinetuhumu onların dilleri their tongues
الكذب ك ذ ب | KZ̃B ELKZ̃B l-keƶibe yalan the lie
أن | ÊN enne hakkında that
لهم | LHM lehumu kendilerinin olacağı for them
الحسنى ح س ن | ḪSN ELḪSN l-Husnā en güzel sonucun (is) the best.
لا | LE hiç yok ki No
جرم ج ر م | CRM CRM cerame şüphe doubt
أن | ÊN enne mutlaka that
لهم | LHM lehumu onlara vardır for them
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāra ateş (is) the Fire
وأنهم | VÊNHM ve ennehum ve onlar and that they
مفرطون ف ر ط | FRŦ MFRŦVN mufraTūne ona sürüleceklerdir (will) be abandoned.

16:62 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve isnad ediyorlar | Allah'a | şeyi | hoşlanmadıkları | ve uyduruyorlar | onların dilleri | yalan | hakkında | kendilerinin olacağı | en güzel sonucun | hiç yok ki | şüphe | mutlaka | onlara vardır | ateş | ve onlar | ona sürüleceklerdir |

[CAL] [] [] [KRH] [VṦF] [LSN] [KZ̃B] [] [] [ḪSN] [] [CRM] [] [] [NVR] [] [FRŦ]
VYCALVN LLH ME YKRHVN VTṦF ÊLSNTHM ELKZ̃B ÊN LHM ELḪSN LE CRM ÊN LHM ELNER VÊNHM MFRŦVN

ve yec'ǎlūne lillahi yekrahūne ve teSifu elsinetuhumu l-keƶibe enne lehumu l-Husnā cerame enne lehumu n-nāra ve ennehum mufraTūne
ويجعلون لله ما يكرهون وتصف ألسنتهم الكذب أن لهم الحسنى لا جرم أن لهم النار وأنهم مفرطون

[ج ع ل] [] [] [ك ر ه] [و ص ف] [ل س ن] [ك ذ ب] [] [] [ح س ن] [] [ج ر م] [] [] [ن و ر] [] [ف ر ط]

 » 16 / Nahl  Suresi: 62
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويجعلون ج ع ل | CAL VYCALVN ve yec'ǎlūne ve isnad ediyorlar And they assign
Vav,Ye,Cim,Ayn,Lam,Vav,Nun,
6,10,3,70,30,6,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لله | LLH lillahi Allah'a to Allah
Lam,Lam,He,
30,30,5,
"P – prefixed preposition lām
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يكرهون ك ر ه | KRH YKRHVN yekrahūne hoşlanmadıkları they dislike
Ye,Kef,Re,He,Vav,Nun,
10,20,200,5,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وتصف و ص ف | VṦF VTṦF ve teSifu ve uyduruyorlar and assert
Vav,Te,Sad,Fe,
6,400,90,80,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
ألسنتهم ل س ن | LSN ÊLSNTHM elsinetuhumu onların dilleri their tongues
,Lam,Sin,Nun,Te,He,Mim,
,30,60,50,400,5,40,
"N – nominative masculine plural noun → Tongue
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الكذب ك ذ ب | KZ̃B ELKZ̃B l-keƶibe yalan the lie
Elif,Lam,Kef,Zel,Be,
1,30,20,700,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
أن | ÊN enne hakkında that
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
لهم | LHM lehumu kendilerinin olacağı for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
الحسنى ح س ن | ḪSN ELḪSN l-Husnā en güzel sonucun (is) the best.
Elif,Lam,Ha,Sin,Nun,,
1,30,8,60,50,,
N – nominative feminine singular noun
اسم مرفوع
لا | LE hiç yok ki No
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
جرم ج ر م | CRM CRM cerame şüphe doubt
Cim,Re,Mim,
3,200,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
أن | ÊN enne mutlaka that
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
لهم | LHM lehumu onlara vardır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāra ateş (is) the Fire
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وأنهم | VÊNHM ve ennehum ve onlar and that they
Vav,,Nun,He,Mim,
6,,50,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
مفرطون ف ر ط | FRŦ MFRŦVN mufraTūne ona sürüleceklerdir (will) be abandoned.
Mim,Fe,Re,Tı,Vav,Nun,
40,80,200,9,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) passive participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَيَجْعَلُونَ: ve isnad ediyorlar | لِلَّهِ: Allah'a | مَا: şeyi | يَكْرَهُونَ: hoşlanmadıkları | وَتَصِفُ: ve uyduruyorlar | أَلْسِنَتُهُمُ: onların dilleri | الْكَذِبَ: yalan | أَنَّ: hakkında | لَهُمُ: kendilerinin olacağı | الْحُسْنَىٰ: en güzel sonucun | لَا: hiç yok ki | جَرَمَ: şüphe | أَنَّ: mutlaka | لَهُمُ: onlara vardır | النَّارَ: ateş | وَأَنَّهُمْ: ve onlar | مُفْرَطُونَ: ona sürüleceklerdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويجعلون WYCALWN ve isnad ediyorlar | لله LLH Allah'a | ما ME şeyi | يكرهون YKRHWN hoşlanmadıkları | وتصف WTṦF ve uyduruyorlar | ألسنتهم ÊLSNTHM onların dilleri | الكذب ELKZ̃B yalan | أن ÊN hakkında | لهم LHM kendilerinin olacağı | الحسنى ELḪSN en güzel sonucun | لا LE hiç yok ki | جرم CRM şüphe | أن ÊN mutlaka | لهم LHM onlara vardır | النار ELNER ateş | وأنهم WÊNHM ve onlar | مفرطون MFRŦWN ona sürüleceklerdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yec'ǎlūne: ve isnad ediyorlar | lillahi: Allah'a | : şeyi | yekrahūne: hoşlanmadıkları | ve teSifu: ve uyduruyorlar | elsinetuhumu: onların dilleri | l-keƶibe: yalan | enne: hakkında | lehumu: kendilerinin olacağı | l-Husnā: en güzel sonucun | : hiç yok ki | cerame: şüphe | enne: mutlaka | lehumu: onlara vardır | n-nāra: ateş | ve ennehum: ve onlar | mufraTūne: ona sürüleceklerdir |
Kırık Meal (Transcript) : |VYCALVN: ve isnad ediyorlar | LLH: Allah'a | ME: şeyi | YKRHVN: hoşlanmadıkları | VTṦF: ve uyduruyorlar | ÊLSNTHM: onların dilleri | ELKZ̃B: yalan | ÊN: hakkında | LHM: kendilerinin olacağı | ELḪSN: en güzel sonucun | LE: hiç yok ki | CRM: şüphe | ÊN: mutlaka | LHM: onlara vardır | ELNER: ateş | VÊNHM: ve onlar | MFRŦVN: ona sürüleceklerdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'a, kendilerinin bile hoşlanmadıkları şeyleri atfederler ve dilleri de güzel ve hayırlı sonucun kendilerine mukadder olduğunu yalan yere söyler durur. Hiç şüphe yok ki onlarındır ateş ve tezcek, herkesten önce onlar girerler ateşe.
Adem Uğur : Kendilerinin hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. En güzel sonucun kendilerinin olduğunu anlatan dilleri de yalanın örneğini veriyor. Hiç şüphesiz onlar için sadece ateş vardır ve onlar, (ateşe) terkolunacaklar.
Ahmed Hulusi : (Müşrikler) hoşlanmadıkları şeyleri Allâh'a yakıştırırlar (melekler kızlarıdır diyerek). . . Üstelik de yalan söyleyip, en güzel geleceğin kendilerine ait olduğunu iddia ederler. Şüphesiz onlara ateş vardır ve onlar en önde götürüleceklerdir.
Ahmet Tekin : Müşrikler, kendilerinin hoşlanmadıkları şeyleri Allah’a yakıştırıyorlar. Dilleri, yalan yere en güzel mükâfatın kendilerine ait olduğunu ifade ediyor. Hiç şüphesiz onlar için ateş, cehennem vardır. Onlar, herkesten önce cehenneme atılacaklar ve unutulacaklar.
Ahmet Varol : Kendilerinin hoşlanmadıklarını Allah'a isnad ediyorlar; dilleri de en güzelin kendilerinin olacağı konusunda yalan uyduruyor. Şüphesiz onlar için ateş (cehennem) vardır ve onlar (orada) öncüdürler.
Ali Bulaç : Onlar, Allah'a, hoşlarına gitmeyen şeyleri uygun görürler, dilleri de yalan olarak en güzel olanın 'kendilerinin olduğunu' düzmektedir. Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar, (cehennemde) öncülerdir.
Ali Fikri Yavuz : Hem kendilerinin hoşlanmamakta oldukları kızları Allah’a isnad ediyorlar, hem de: “-En güzel akıbet onlarınmış.” diye dilleri kendilerine yalan söylüyor. Çare yok, ateş onların... Oraya en önde gidip kalacaklardır.
Bekir Sadak : Begenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, guzel seylerin kendilerine ait oldugunu yalan yere soyler durur. Cehennemin onlarin oldugunda ve onceden oraya gideceklerinde suphe yoktur.
Celal Yıldırım : Hoşlanmadıkları şeyleri Allah'a ait kılarlar. Dilleri ise yalan söyler de en güzel şeyleri kendilerine nisbet ederler. Şüphe yok ki, ateş onlarındır ve elbette Cehennem'e ilk varanlar da onlardır.
Diyanet İşleri : Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah’a isnad ederler. En güzel sonuç kendilerininmiş diye dilleri de yalan uyduruyor. Hiç şüphe yok ki onlara cehennem vardır ve onlar oraya en önde sokulacaklardır.
Diyanet İşleri (eski) : Beğenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere söyler durur. Cehennemin onların olduğunda ve önceden oraya gideceklerinde şüphe yoktur.
Diyanet Vakfi : Kendilerinin hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. En güzel sonucun kendilerinin olduğunu anlatan dilleri de yalanın örneğini veriyor. Hiç şüphesiz onlar için sadece ateş vardır ve onlar, (ateşe) terkolunacaklar.
Edip Yüksel : Hoşlanmadıkları şeyleri ALLAH'a malediyorlar ve kendilerinin iyi hakkettikleri yalanını dillerinde geveliyorlar. Elbette, ateşe terkedilecekler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Müşrikler, kendilerinin hoşlanmadıkları şeyleri, Allah'a isnad ediyorlar. Dilleri, en güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere durmadan söyler. Hiç şüphesiz onlar için, sadece ateş vardır. Oraya en önde gidip kalacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar, kendilerinin hoşlanmayacakları şeyleri Allah'a isnat ediyorlar, dilleri de en güzel akıbetin kendilerinin olduğuna ait yalan söylüyor. Doğrusu, onların hakkı sadece ateştir ve onlar en önde gidecekler o ateşe!
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem Allaha kendilerinin hoşlanmıyacakları şeyler isnad ediyorlar, hem de dilleri kendilerine yalan söylüyor: en güzel akıbet onlarınmış! Doğrusu ateş onların, hem onlar ona en önde gidecekler
Fizilal-il Kuran : Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a yakıştırırlar. Buna rağmen en güzel akıbet kendilerinin olacak diye asılsız kuruntular gevelerler. Oysa, hiç kuşku yok ki, yerleri cehennemdir, oraya öncelikle gireceklerdir.
Gültekin Onan : Onlar, Tanrı'ya, hoşlarına gitmeyen şeyleri uygun görürler, dilleri de yalan olarak en güzel olanın 'kendilerinin olduğunu' düzmektedir. Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar, (cehennemde) öncülerdir.
Hakkı Yılmaz : Ve beğenmediklerini Allah için ayırırlar. Ve dilleri, en güzelin kendilerine ait olduğunu, yalan yere söyler durur. Hiç şüphesiz onlar için ancak ateş vardır ve onlar, önden itileceklerdir.
Hasan Basri Çantay : Onlar Allah kendilerinin bile hoşlanmamakda oldukları şeyleri isnâd ederler, dilleri de yalan yere en güzel (aakıbet) in muhakkak kendilerine has olduğunu söyler. Hiç şüphe yokdur ki onların hakkı ateşdir ve onlar (cehennemin) öncüler (i) dir.
Hayrat Neşriyat : Hem beğenmeyecekleri şeyleri Allah’a isnâd ediyorlar, hem de en güzel (âkıbet)gerçekten kendilerininmiş diye dilleri yalan söylüyor. Hiç şübhesiz ki, onlar için ateş vardır ve onlar (ona) gerçekten en önde götürülecek kimselerdir!
İbni Kesir : Hoşlanmadıklarını Allah'a mal ederler. Dilleri de güzel şeylerin kendilerinde olduğunu yalan yere söyler durur. Şüphesiz cehennem onlarındır. Ve onlar, gerçekten aşırı gidenlerdir.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar, kerih gördükleri (beğenmedikleri) şeyleri (kızları) Allah'a isnat ederler (has kılarlar). Ve onların dilleri, en güzelin “onlara ait olduğu” yalanını söyler. Ateşin (cehennemin), onların olduğuna şüphe yok. Ve muhakkak ki onlar, ifratta olanlar (aşırı davrananlar)dır.
Muhammed Esed : Ve bir de, hoşlanmadıkları şeyi (önce) Allah'a yakıştırırlar; sonra da kalkıp bunu dile getirirken, sanki en güzel, en erdemli olan neyse onu hak etmişler gibi, gerçek dışı, yalan açıklamalarda bulunurlar. Aslında, onlar sadece ateşi hak etmektedirler ve şüphesiz kendileri (Allah'ın rahmetinden) uzak tutulacaklar!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Allah için kendilerinin hoşlanmadıklarını isnat ederler ve dilleri yalanı söylüyor ki, onlar için elbette en güzel akıbet vardır. Şüphe yok ki onlar için ateş vardır. Ve onlar mutlaka o ateşte terkedilmişlerdir.
Ömer Öngüt : Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a nisbet ederler. Güzel şeylerin ise kendilerinin olduğunu anlatan dilleri de yalan söylüyor. Hiç şüphesiz ki onlar için sadece ateş vardır ve onlar ateşe sürüleceklerdir.
Şaban Piriş : Hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah’a mal ederler ve yalana alışkın dilleri en güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu ifade eder. Kuşkusuz onlara ait olan “ateş”tir. Ve onlar “cehennem”e doldurulacaklardır.
Suat Yıldırım : Hem utanmadan, kendilerinin beğenmedikleri şeyleri Allah’a yakıştırıyor,O’nun dinini, peygamberini hafife alıyorlar, hem de en güzel âkıbetin kendilerini beklediği yalanını uyduruyorlar. Beklesinler bakalım!Onlara olsa olsa ateş vardır!Hem de oraya gireceklerin başında olacaklardır.
Süleyman Ateş : Kendilerinin hoşlanmadıkları şeyi Allah'a veriyorlar, üstelik de dilleri, "En güzel sonuç, kendilerinin olacak" diye yalan söylüyor. Onlara mutlaka ateş vardır ve onlar ona sürüleceklerdir!
Tefhim-ul Kuran : Onlar, Allah'a, hoşlarına gitmeyen şeyleri uygun görürler, dilleri de yalan olarak en güzel olanın 'kendilerinin olduğunu' düzmektedir. Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar, (cehennemde) öncülerdir.
Ümit Şimşek : Kendilerinin hoşlanmadığı şeyi Allah'a yakıştırıyorlar; bir de kendilerini güzel bir âkıbetin beklediğine dair dilleriyle yalan uyduruyorlar. Hiç kuşkusuz onların hakkı ateştir ve oraya herkesten önce gireceklerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}