» 16 / Nahl  34:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

 » 16 / Nahl  Suresi: 34
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَصَابَهُمْ (FÊṦEBHM) = feeSābehum : nihayet onlara ulaştı
2. سَيِّئَاتُ (SYÙET) = seyyiātu : kötülükleri
3. مَا (ME) = mā :
4. عَمِلُوا (AMLVE) = ǎmilū : yaptıklarının
5. وَحَاقَ (VḪEG) = ve Hāḳa : ve kuşattı
6. بِهِمْ (BHM) = bihim : onları
7. مَا (ME) = mā : şey
8. كَانُوا (KENVE) = kānū :
9. بِهِ (BH) = bihi : onunla
10. يَسْتَهْزِئُونَ (YSTHZÙVN) = yestehziūne : alay ettikleri
nihayet onlara ulaştı | kötülükleri | | yaptıklarının | ve kuşattı | onları | şey | | onunla | alay ettikleri |

[ṦVB] [SVE] [] [AML] [ḪYG] [] [] [KVN] [] [HZE]
FÊṦEBHM SYÙET ME AMLVE VḪEG BHM ME KENVE BH YSTHZÙVN

feeSābehum seyyiātu ǎmilū ve Hāḳa bihim kānū bihi yestehziūne
فأصابهم سيئات ما عملوا وحاق بهم ما كانوا به يستهزئون

 » 16 / Nahl  Suresi: 34
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأصابهم ص و ب | ṦVB FÊṦEBHM feeSābehum nihayet onlara ulaştı Then struck them
سيئات س و ا | SVE SYÙET seyyiātu kötülükleri (the) evil (results)
ما | ME (of) what
عملوا ع م ل | AML AMLVE ǎmilū yaptıklarının they did,
وحاق ح ي ق | ḪYG VḪEG ve Hāḳa ve kuşattı and surrounded
بهم | BHM bihim onları them
ما | ME şey what
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they used (to)
به | BH bihi onunla [of it]
يستهزئون ه ز ا | HZE YSTHZÙVN yestehziūne alay ettikleri mock.

16:34 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nihayet onlara ulaştı | kötülükleri | | yaptıklarının | ve kuşattı | onları | şey | | onunla | alay ettikleri |

[ṦVB] [SVE] [] [AML] [ḪYG] [] [] [KVN] [] [HZE]
FÊṦEBHM SYÙET ME AMLVE VḪEG BHM ME KENVE BH YSTHZÙVN

feeSābehum seyyiātu ǎmilū ve Hāḳa bihim kānū bihi yestehziūne
فأصابهم سيئات ما عملوا وحاق بهم ما كانوا به يستهزئون

[ص و ب] [س و ا] [] [ع م ل] [ح ي ق] [] [] [ك و ن] [] [ه ز ا]

 » 16 / Nahl  Suresi: 34
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأصابهم ص و ب | ṦVB FÊṦEBHM feeSābehum nihayet onlara ulaştı Then struck them
Fe,,Sad,Elif,Be,He,Mim,
80,,90,1,2,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سيئات س و ا | SVE SYÙET seyyiātu kötülükleri (the) evil (results)
Sin,Ye,,Elif,Te,
60,10,,1,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
ما | ME (of) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
عملوا ع م ل | AML AMLVE ǎmilū yaptıklarının they did,
Ayn,Mim,Lam,Vav,Elif,
70,40,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وحاق ح ي ق | ḪYG VḪEG ve Hāḳa ve kuşattı and surrounded
Vav,Ha,Elif,Gaf,
6,8,1,100,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
بهم | BHM bihim onları them
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ما | ME şey what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they used (to)
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
به | BH bihi onunla [of it]
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
يستهزئون ه ز ا | HZE YSTHZÙVN yestehziūne alay ettikleri mock.
Ye,Sin,Te,He,Ze,,Vav,Nun,
10,60,400,5,7,,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَصَابَهُمْ: nihayet onlara ulaştı | سَيِّئَاتُ: kötülükleri | مَا: | عَمِلُوا: yaptıklarının | وَحَاقَ: ve kuşattı | بِهِمْ: onları | مَا: şey | كَانُوا: | بِهِ: onunla | يَسْتَهْزِئُونَ: alay ettikleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأصابهم FÊṦEBHM nihayet onlara ulaştı | سيئات SYÙET kötülükleri | ما ME | عملوا AMLWE yaptıklarının | وحاق WḪEG ve kuşattı | بهم BHM onları | ما ME şey | كانوا KENWE | به BH onunla | يستهزئون YSTHZÙWN alay ettikleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |feeSābehum: nihayet onlara ulaştı | seyyiātu: kötülükleri | : | ǎmilū: yaptıklarının | ve Hāḳa: ve kuşattı | bihim: onları | : şey | kānū: | bihi: onunla | yestehziūne: alay ettikleri |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊṦEBHM: nihayet onlara ulaştı | SYÙET: kötülükleri | ME: | AMLVE: yaptıklarının | VḪEG: ve kuşattı | BHM: onları | ME: şey | KENVE: | BH: onunla | YSTHZÙVN: alay ettikleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yaptıkları kötülüğe uğradılar ve alay ettiklerinin cezâsını çektiler.
Adem Uğur : Sonunda yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi.
Ahmed Hulusi : Bu yüzden yaptıklarının getirisi olan kötülükler kendilerine isâbet etti ve kendisiyle alay edip durdukları şey kendilerini çepeçevre kuşattı.
Ahmet Tekin : Öyle ki, işledikleri kötülükler kendi başlarına yıkılmış, alay edip durdukları şey onları çepeçevre kuşatmıştı.
Ahmet Varol : Bu yüzden yaptıklarının kötülükleri onlara ulaştı ve alaya aldıkları şey kendilerini kuşattı.
Ali Bulaç : Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.
Ali Fikri Yavuz : Bunun için, yaptıkları fena işlerin cezası, başlarına felâket oldu ve alay edip durdukları o azab, kendilerini kuşatıverdi.
Bekir Sadak : Bu yuzden, isledikleri kotuluklere ugradilar ve alay ettikleri sey onlari kusatti. *
Celal Yıldırım : Bu sebeple, işledikleri kötülükler, onlara yetişip dokunmuş ve alaya aldıkları şey de onları kuşatmıştır.
Diyanet İşleri : Bu sebeple işledikleri kötülüklerin cezası onlara ulaştı ve alay ettikleri şey kendilerini kuşattı.
Diyanet İşleri (eski) : Bu yüzden, işledikleri kötülüklere uğradılar ve alay ettikleri şey onları kuşattı.
Diyanet Vakfi : Sonunda yaptıklarının cezası onlara ulaştı ve alay etmekte oldukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi.
Edip Yüksel : Yapmış olduklarının kötü sonuçları onlara dokundu ve alaya almış oldukları şeyler onları kuşattı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunun için, sonunda yaptıklarının cezası başlarına felaket oldu ve alay edip durdukları o azap, kendilerini kuşattı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onun için yaptıklarının fenalıkları başlarına musibet oldu ve alay ettikleri şey kendilerini sarıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onun için amellerinin fenalıkları başlarına musîbet oldu ve istihza ettikleri şey kendilerini sarıverdi
Fizilal-il Kuran : Sonunda yaptıkları kötülüklerin acı akıbeti ile yüzyüze geldiler, alay konusu ettikleri ilahi azabın pençesine düştüler.
Gültekin Onan : Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey kendilerini sarıp kuşatıverdi.
Hakkı Yılmaz : (33,34) "Onlar kendilerine, doğal güçlerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle yapmışlardı. Ve Allah onlara haksızlık etmedi, fakat onlar şirk koşarak kendilerine haksızlık etmişlerdi, yanlış; kendi zararlarına iş yapmışlardı. Bunun için, sonunda yaptıklarının cezası kendilerine isabet etti. Alay edip durdukları şey de kendilerini kuşattı. "
Hasan Basri Çantay : Onun için yapdıklarının cezası onları çarpmış, istihza edegeldikleri (hakıykat) çepçevre kendilerini kuşatıvermişdir.
Hayrat Neşriyat : Sonunda yaptıklarının cezâsı onlara isâbet etti ve kendisiyle alay eder oldukları şey onları kuşatıverdi.
İbni Kesir : Bunun için işledikleri kötülüklere uğradılar ve alay ettikleri şey onları kuşattı.
İskender Evrenosoğlu : Böylece yaptıkları kötü ameller, onlara isabet etti (ulaştı). Alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı.
Muhammed Esed : Öyle ki, işledikleri kötülükler kendi başlarına yıkılmış, alay edip durdukları şey onları çepeçevre kuşatmıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık onlara yapar oldukları şeylerin kötülükleri dokundu ve onları kendisiyle istihzâ eder oldukları şey sarıverdi.
Ömer Öngüt : Sonunda da yaptıklarının cezasına uğradılar ve alay ettikleri şey onları kuşatıverdi.
Şaban Piriş : Onlara, yaptıklarının kötülüğü dokundu ve onları alay ettikleri şey, çepeçevre kuşattı.
Suat Yıldırım : (33-34) Dini inkâr edenler ille kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin azap emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah zulmetmedi onlara, kendi canlarına zulmediyordu onlar! Kendilerini buldu, yaptıkları kötü işler. Sarıp kuşatıverdi onları alay ettikleri şeyler.
Süleyman Ateş : Nihâyet yaptıklarının kötülükleri onlara ulaştı ve alay ettikleri şey onları kuşattı.
Tefhim-ul Kuran : Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.
Ümit Şimşek : Yaptıkları şeyin kötülüğü başlarına geldi, alay ettikleri şey de onları kuşatıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonunda, yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey kendilerini sarıvermişti.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}