» 26 / Su’arâ  63:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 63
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَأَوْحَيْنَا (FÊVḪYNE) = feevHaynā : diye vahyettik
2. إِلَىٰ (ÎL) = ilā :
3. مُوسَىٰ (MVS) = mūsā : Musa'ya
4. أَنِ (ÊN) = eni :
5. اضْرِبْ (EŽRB) = Drib : vur
6. بِعَصَاكَ (BAṦEK) = biǎSāke : değneğinle
7. الْبَحْرَ (ELBḪR) = l-beHra : denize
8. فَانْفَلَقَ (FENFLG) = fenfeleḳa : sonra yarıldı
9. فَكَانَ (FKEN) = fe kāne : ve oldu
10. كُلُّ (KL) = kullu : her
11. فِرْقٍ (FRG) = firḳin : bölüm
12. كَالطَّوْدِ (KELŦVD̃) = kāTTavdi : bir dağ gibi
13. الْعَظِيمِ (ELAƵYM) = l-ǎZīmi : kocaman
diye vahyettik | | Musa'ya | | vur | değneğinle | denize | sonra yarıldı | ve oldu | her | bölüm | bir dağ gibi | kocaman |

[VḪY] [] [] [] [ŽRB] [AṦV] [BḪR] [FLG] [KVN] [KLL] [FRG] [ŦVD̃] [AƵM]
FÊVḪYNE ÎL MVS ÊN EŽRB BAṦEK ELBḪR FENFLG FKEN KL FRG KELŦVD̃ ELAƵYM

feevHaynā ilā mūsā eni Drib biǎSāke l-beHra fenfeleḳa fe kāne kullu firḳin kāTTavdi l-ǎZīmi
فأوحينا إلى موسى أن اضرب بعصاك البحر فانفلق فكان كل فرق كالطود العظيم

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 63
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأوحينا و ح ي | VḪY FÊVḪYNE feevHaynā diye vahyettik Then We inspired
إلى | ÎL ilā to
موسى | MVS mūsā Musa'ya Musa,
أن | ÊN eni [that]
اضرب ض ر ب | ŽRB EŽRB Drib vur """Strike"
بعصاك ع ص و | AṦV BAṦEK biǎSāke değneğinle with your staff
البحر ب ح ر | BḪR ELBḪR l-beHra denize "the sea."""
فانفلق ف ل ق | FLG FENFLG fenfeleḳa sonra yarıldı So it parted
فكان ك و ن | KVN FKEN fe kāne ve oldu and became
كل ك ل ل | KLL KL kullu her each
فرق ف ر ق | FRG FRG firḳin bölüm part
كالطود ط و د | ŦVD̃ KELŦVD̃ kāTTavdi bir dağ gibi like the mountain
العظيم ع ظ م | AƵM ELAƵYM l-ǎZīmi kocaman [the] great.

26:63 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

diye vahyettik | | Musa'ya | | vur | değneğinle | denize | sonra yarıldı | ve oldu | her | bölüm | bir dağ gibi | kocaman |

[VḪY] [] [] [] [ŽRB] [AṦV] [BḪR] [FLG] [KVN] [KLL] [FRG] [ŦVD̃] [AƵM]
FÊVḪYNE ÎL MVS ÊN EŽRB BAṦEK ELBḪR FENFLG FKEN KL FRG KELŦVD̃ ELAƵYM

feevHaynā ilā mūsā eni Drib biǎSāke l-beHra fenfeleḳa fe kāne kullu firḳin kāTTavdi l-ǎZīmi
فأوحينا إلى موسى أن اضرب بعصاك البحر فانفلق فكان كل فرق كالطود العظيم

[و ح ي] [] [] [] [ض ر ب] [ع ص و] [ب ح ر] [ف ل ق] [ك و ن] [ك ل ل] [ف ر ق] [ط و د] [ع ظ م]

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 63
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فأوحينا و ح ي | VḪY FÊVḪYNE feevHaynā diye vahyettik Then We inspired
Fe,,Vav,Ha,Ye,Nun,Elif,
80,,6,8,10,50,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
موسى | MVS mūsā Musa'ya Musa,
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – genitive masculine proper noun → Musa"
اسم علم مجرور
أن | ÊN eni [that]
,Nun,
,50,
INT – particle of interpretation
حرف تفسير
اضرب ض ر ب | ŽRB EŽRB Drib vur """Strike"
Elif,Dad,Re,Be,
1,800,200,2,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
بعصاك ع ص و | AṦV BAṦEK biǎSāke değneğinle with your staff
Be,Ayn,Sad,Elif,Kef,
2,70,90,1,20,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
البحر ب ح ر | BḪR ELBḪR l-beHra denize "the sea."""
Elif,Lam,Be,Ha,Re,
1,30,2,8,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
فانفلق ف ل ق | FLG FENFLG fenfeleḳa sonra yarıldı So it parted
Fe,Elif,Nun,Fe,Lam,Gaf,
80,1,50,80,30,100,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form VII) perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
فكان ك و ن | KVN FKEN fe kāne ve oldu and became
Fe,Kef,Elif,Nun,
80,20,1,50,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء عاطفة
فعل ماض
كل ك ل ل | KLL KL kullu her each
Kef,Lam,
20,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
فرق ف ر ق | FRG FRG firḳin bölüm part
Fe,Re,Gaf,
80,200,100,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
كالطود ط و د | ŦVD̃ KELŦVD̃ kāTTavdi bir dağ gibi like the mountain
Kef,Elif,Lam,Tı,Vav,Dal,
20,1,30,9,6,4,
P – prefixed preposition ka
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
العظيم ع ظ م | AƵM ELAƵYM l-ǎZīmi kocaman [the] great.
Elif,Lam,Ayn,Zı,Ye,Mim,
1,30,70,900,10,40,
ADJ – genitive masculine singular adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَأَوْحَيْنَا: diye vahyettik | إِلَىٰ: | مُوسَىٰ: Musa'ya | أَنِ: | اضْرِبْ: vur | بِعَصَاكَ: değneğinle | الْبَحْرَ: denize | فَانْفَلَقَ: sonra yarıldı | فَكَانَ: ve oldu | كُلُّ: her | فِرْقٍ: bölüm | كَالطَّوْدِ: bir dağ gibi | الْعَظِيمِ: kocaman |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأوحينا FÊWḪYNE diye vahyettik | إلى ÎL | موسى MWS Musa'ya | أن ÊN | اضرب EŽRB vur | بعصاك BAṦEK değneğinle | البحر ELBḪR denize | فانفلق FENFLG sonra yarıldı | فكان FKEN ve oldu | كل KL her | فرق FRG bölüm | كالطود KELŦWD̃ bir dağ gibi | العظيم ELAƵYM kocaman |
Kırık Meal (Okunuş) : |feevHaynā: diye vahyettik | ilā: | mūsā: Musa'ya | eni: | Drib: vur | biǎSāke: değneğinle | l-beHra: denize | fenfeleḳa: sonra yarıldı | fe kāne: ve oldu | kullu: her | firḳin: bölüm | kāTTavdi: bir dağ gibi | l-ǎZīmi: kocaman |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊVḪYNE: diye vahyettik | ÎL: | MVS: Musa'ya | ÊN: | EŽRB: vur | BAṦEK: değneğinle | ELBḪR: denize | FENFLG: sonra yarıldı | FKEN: ve oldu | KL: her | FRG: bölüm | KELŦVD̃: bir dağ gibi | ELAƵYM: kocaman |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken Mûsâ'ya, sopanı denize vur diye vahyettik. Vurunca deniz hemen yarıldı ve her parçası, koca bir dağa döndü.
Adem Uğur : Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.
Ahmed Hulusi : Musa'ya: "Asan ile denize vur" diye vahyettik. . . (Vurunca) patladı, ikiye yarıldı. . . Sonra her bir yan büyük bir dağ gibi oldu.
Ahmet Tekin : Mûsâ’ya: 'Asân ile denize vur' diye vahyettik. Mûsâ denize vurunca, deniz yarıldı. Hemen her su parçası koca bir dağ haline geldi.
Ahmet Varol : Bunun üzerine Musa'ya: 'Asanla denize vur' diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı ve her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Ali Bulaç : Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Ali Fikri Yavuz : Bunun üzerine Mûsa’ya: “-Asânı denize vur.” diye vahy ettik. Vurunca parçalandı, her bir parça kocaman dağ gibi oldu.
Bekir Sadak : Bunun uzerine Biz Musa'ya: «Degneginle denize vur» diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrildi, her parcasi yuce bir dag gibiydi.
Celal Yıldırım : Bunun üzerine Musâ'ya: «Asâ'nı denize vur!» diye vahyettik. Böylece deniz yarılıverdi de her parçası büyük bir dağ gibi (yükselip kaldı).
Diyanet İşleri : Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun üzerine Biz Musa'ya: 'Değneğinle denize vur' diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi.
Diyanet Vakfi : Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.
Edip Yüksel : Musa'ya, 'Değneğini denize vur,' diye vahyettik. Bunun üzerine yarıldı ve her bölüm koca bir tepe gibi oldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bunun üzerine Musa'ya «Vur asân ile denize» diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine Musa'ya: «Vur asan ile denize» diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ oluverdi,
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi
Fizilal-il Kuran : O sırada Musa'ya; «Değneğinle denize vur» diye vahyettik. Bunun üzerine deniz yarılarak içinde oniki yol açıldı. Denizin her parçası yüce bir dağ gibi oldu.
Gültekin Onan : Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Hakkı Yılmaz : Sonra Mûsâ'ya: “Vur birikimini o bol suya/nehire!” diye vahyettik. Sonra o bol su/nehir yarıldı/barajlar yapıldı da, her bir parça baraj, ulular ulusu bir dağ gibi oluverdi.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu.
Hayrat Neşriyat : Bunun üzerine Mûsâ’ya: 'Asânla denize vur!' diye vahyettik. (Vurunca deniz)hemen yarıldı (ve on iki yol açıldı) da herbir parça (pek) büyük dağ gibi oluverdi!
İbni Kesir : Bunun üzerine Musa'ya vahyettik ki: Asanı denize vur. O, hemen yarıldı ve her parçası yüce bir dağ gibi oldu.
İskender Evrenosoğlu : O zaman Musa (A.S)'a: “Asanı denize vur.” diye vahyettik. Hemen deniz infilâk etti (patlayarak yarıldı ve ikiye ayrıldı). Böylece her parça büyük ve yüksek dağ gibi oldu.
Muhammed Esed : Bunun üzerine, Musa'ya: "Asanla denize vur!" diye vahyettik. (Musa söyleneni yapınca) deniz ortadan yarıldı; öyle ki, açılan yolun her iki yanında sular koca dağlar gibi yükseldi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık Mûsa'ya vahyettik ki, asan ile denize vur, (vurunca) derhal yarıldı, hemen her parça pek büyük dağ gibi oluverdi.
Ömer Öngüt : Biz de Musa'ya: “Âsânı denize vur!” diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibi oldu.
Şaban Piriş : İşte o sırada, Musa’ya: -Asanı denize vur, diye vahyettik. O, hemen yarıldı ve her parçası koca bir dağ gibi oluverdi.
Suat Yıldırım : Biz Mûsâ’ya: "Asânı denize vur!" diye vahyettik. Vurur vurmaz deniz yarıldı, öyle ki birer koridor gibi açılan yolun iki yanında sular büyük dağlar gibi yükseldi.
Süleyman Ateş : Mûsâ'ya: "Değneğinle denize vur!" diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı, (on iki yol açıldı). Her bölüm, kocaman bir dağ gibi oldu.
Tefhim-ul Kuran : Bunun üzerine Musa'ya: «Asanla denize vur» diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Ümit Şimşek : Musa'ya 'Asânı denize vur' diye vahyettik. Deniz yarıldı; öyle ki, herbir parçası koca bir dağ gibiydi.
Yaşar Nuri Öztürk : Bunun üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}