» 26 / Su’arâ  4:

Kuran Sırası: 26
İniş Sırası: 47
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 4
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنْ (ÎN) = in : eğer
2. نَشَأْ (NŞÊ) = neşe' : dilesek
3. نُنَزِّلْ (NNZL) = nunezzil : indiririz
4. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onların üzerine
5. مِنَ (MN) = mine : -ten
6. السَّمَاءِ (ELSMEÙ) = s-semāi : gök-
7. ايَةً ( ËYT) = āyeten : bir mu'cize
8. فَظَلَّتْ (FƵLT) = feZellet : ve oluverir
9. أَعْنَاقُهُمْ (ÊANEGHM) = eǎ'nāḳuhum : boyunları
10. لَهَا (LHE) = lehā : ona
11. خَاضِعِينَ (ḢEŽAYN) = ḣāDiǐyne : eğilip kalmış
eğer | dilesek | indiririz | onların üzerine | -ten | gök- | bir mu'cize | ve oluverir | boyunları | ona | eğilip kalmış |

[] [ŞYE] [NZL] [] [] [SMV] [EYY] [ƵLL] [ANG] [] [ḢŽA]
ÎN NŞÊ NNZL ALYHM MN ELSMEÙ ËYT FƵLT ÊANEGHM LHE ḢEŽAYN

in neşe' nunezzil ǎleyhim mine s-semāi āyeten feZellet eǎ'nāḳuhum lehā ḣāDiǐyne
إن نشأ ننزل عليهم من السماء آية فظلت أعناقهم لها خاضعين

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 4
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN in eğer If
نشأ ش ي ا | ŞYE NŞÊ neşe' dilesek We will,
ننزل ن ز ل | NZL NNZL nunezzil indiririz We can send down
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların üzerine to them
من | MN mine -ten from
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gök- the sky
آية ا ي ي | EYY ËYT āyeten bir mu'cize a Sign
فظلت ظ ل ل | ƵLL FƵLT feZellet ve oluverir so would bend
أعناقهم ع ن ق | ANG ÊANEGHM eǎ'nāḳuhum boyunları their necks
لها | LHE lehā ona to it
خاضعين خ ض ع | ḢŽA ḢEŽAYN ḣāDiǐyne eğilip kalmış (in) humility.

26:4 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

eğer | dilesek | indiririz | onların üzerine | -ten | gök- | bir mu'cize | ve oluverir | boyunları | ona | eğilip kalmış |

[] [ŞYE] [NZL] [] [] [SMV] [EYY] [ƵLL] [ANG] [] [ḢŽA]
ÎN NŞÊ NNZL ALYHM MN ELSMEÙ ËYT FƵLT ÊANEGHM LHE ḢEŽAYN

in neşe' nunezzil ǎleyhim mine s-semāi āyeten feZellet eǎ'nāḳuhum lehā ḣāDiǐyne
إن نشأ ننزل عليهم من السماء آية فظلت أعناقهم لها خاضعين

[] [ش ي ا] [ن ز ل] [] [] [س م و] [ا ي ي] [ظ ل ل] [ع ن ق] [] [خ ض ع]

 » 26 / Su’arâ  Suresi: 4
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN in eğer If
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
نشأ ش ي ا | ŞYE NŞÊ neşe' dilesek We will,
Nun,Şın,,
50,300,,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
ننزل ن ز ل | NZL NNZL nunezzil indiririz We can send down
Nun,Nun,Ze,Lam,
50,50,7,30,
V – 1st person plural (form II) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların üzerine to them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN mine -ten from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gök- the sky
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,,
1,30,60,40,1,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
آية ا ي ي | EYY ËYT āyeten bir mu'cize a Sign
,Ye,Te merbuta,
,10,400,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
فظلت ظ ل ل | ƵLL FƵLT feZellet ve oluverir so would bend
Fe,Zı,Lam,Te,
80,900,30,400,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
أعناقهم ع ن ق | ANG ÊANEGHM eǎ'nāḳuhum boyunları their necks
,Ayn,Nun,Elif,Gaf,He,Mim,
,70,50,1,100,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لها | LHE lehā ona to it
Lam,He,Elif,
30,5,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
خاضعين خ ض ع | ḢŽA ḢEŽAYN ḣāDiǐyne eğilip kalmış (in) humility.
Hı,Elif,Dad,Ayn,Ye,Nun,
600,1,800,70,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنْ: eğer | نَشَأْ: dilesek | نُنَزِّلْ: indiririz | عَلَيْهِمْ: onların üzerine | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | ايَةً: bir mu'cize | فَظَلَّتْ: ve oluverir | أَعْنَاقُهُمْ: boyunları | لَهَا: ona | خَاضِعِينَ: eğilip kalmış |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN eğer | نشأ NŞÊ dilesek | ننزل NNZL indiririz | عليهم ALYHM onların üzerine | من MN -ten | السماء ELSMEÙ gök- | آية ËYT bir mu'cize | فظلت FƵLT ve oluverir | أعناقهم ÊANEGHM boyunları | لها LHE ona | خاضعين ḢEŽAYN eğilip kalmış |
Kırık Meal (Okunuş) : |in: eğer | neşe': dilesek | nunezzil: indiririz | ǎleyhim: onların üzerine | mine: -ten | s-semāi: gök- | āyeten: bir mu'cize | feZellet: ve oluverir | eǎ'nāḳuhum: boyunları | lehā: ona | ḣāDiǐyne: eğilip kalmış |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: eğer | NŞÊ: dilesek | NNZL: indiririz | ALYHM: onların üzerine | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | ËYT: bir mu'cize | FƵLT: ve oluverir | ÊANEGHM: boyunları | LHE: ona | ḢEŽAYN: eğilip kalmış |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dileseydik gökten bir delîl indirirdik onlara, onun karşısında başlarını eğerlerdi, kalakalırlardı.
Adem Uğur : Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
Ahmed Hulusi : Eğer dilesek semâdan üzerlerine bir mucize inzâl ederiz de, zorunlu olarak boyunları bükülüp, hükmü kabul ederler!
Ahmet Tekin : Bizim sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa, onların üzerlerine gökten bir âyet, bir mûcize indiririz. Bu mûcizeden dolayı toplu olarak boyun eğmek mecburiyetinde kalırlar.
Ahmet Varol : Dilersek onların üzerlerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğilir kalır.
Ali Bulaç : Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Ali Fikri Yavuz : Biz eğer dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (iman etmelerini gerektirecek bir delâlet) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır (artık hiç biri isyan etmez).
Bekir Sadak : Biz dilesek onlara gokten bir mucize inidiririz de ona boyun egip kalirlar.
Celal Yıldırım : Biz isteseydik onlara gökten bir âyet (acık bir belge ya da mu'cize) indirirdik de onlar ona boyun eğip eğilirlerdi.
Diyanet İşleri : Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.
Diyanet İşleri (eski) : Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
Diyanet Vakfi : Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
Edip Yüksel : Dilesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dilersek üzerlerine gökten bir ayet (mucize) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Dilersek üzerlerine Semadan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır
Fizilal-il Kuran : Eğer dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de karşısında boyunları eğik kalır.
Gültekin Onan : Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Hakkı Yılmaz : Eğer Biz dilersek, {Hıcr 90: o yemincilere indirdiğimiz şey gibi }
Hakkı Yılmaz : "onlara gökten bir alâmet [gösterge; ışın, radyasyon ve meteorlar, tayfun, sel] indiririz de onların boyunları, ona boyun eğenler oluverirdi. "
Hasan Basri Çantay : Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır.
Hayrat Neşriyat : Dilesek, onlara gökten bir mu'cize indiririz de boyunları ona eğilip kalanlar (olarak inanmaya mecbûr) olurlar.
İbni Kesir : Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.
İskender Evrenosoğlu : Eğer dileseydik gökten onlara âyet indirirdik. Böylece onların boyunlarını gölgelerdi de (hükmü altına alırdı da) ona itaat ederlerdi.
Muhammed Esed : Eğer dileseydik, onlara gökten öyle bir alamet indirirdik ki, onun karşısında boyunları bükülür, hemen baş eğerlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar.
Ömer Öngüt : Biz dilersek onların üzerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de ona boyun eğmek zorunda kalırlar.
Şaban Piriş : Dilersek, üzerlerine gökten bir işaret indiririz de boyunları öne eğilip kalır.
Suat Yıldırım : Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir mûcize indirirdik ki, onun karşısında ister istemez boyun bükerlerdi.
Süleyman Ateş : Dilesek onların üzerine gökten bir mu'cize indiririz de boyunları ona eğilir (inanırlar).
Tefhim-ul Kuran : Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Ümit Şimşek : Eğer dileseydik, onlara gökyüzünden bir âyet indirirdik de ister istemez ona boyun eğerlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}