» 7 / A’râf  42:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 42
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : ve kimseler
2. امَنُوا ( ËMNVE) = āmenū : inanan
3. وَعَمِلُوا (VAMLVE) = ve ǎmilū : ve yapanlar
4. الصَّالِحَاتِ (ELṦELḪET) = S-SāliHāti : iyi işler
5. لَا (LE) = lā :
6. نُكَلِّفُ (NKLF) = nukellifu : yüklemeyiz
7. نَفْسًا (NFSE) = nefsen : hiç kimseye
8. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkasını
9. وُسْعَهَا (VSAHE) = vus'ǎhā : gücünün yettiğinden
10. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte onlar
11. أَصْحَابُ (ÊṦḪEB) = eSHābu : halkıdır
12. الْجَنَّةِ (ELCNT) = l-cenneti : cennet
13. هُمْ (HM) = hum : onlar
14. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
15. خَالِدُونَ (ḢELD̃VN) = ḣālidūne : ebedi kalacaklardır
ve kimseler | inanan | ve yapanlar | iyi işler | | yüklemeyiz | hiç kimseye | başkasını | gücünün yettiğinden | işte onlar | halkıdır | cennet | onlar | orada | ebedi kalacaklardır |

[] [EMN] [AML] [ṦLḪ] [] [KLF] [NFS] [] [VSA] [] [ṦḪB] [CNN] [] [] [ḢLD̃]
VELZ̃YN ËMNVE VAMLVE ELṦELḪET LE NKLF NFSE ÎLE VSAHE ÊVLÙK ÊṦḪEB ELCNT HM FYHE ḢELD̃VN

velleƶīne āmenū ve ǎmilū S-SāliHāti nukellifu nefsen illā vus'ǎhā ulāike eSHābu l-cenneti hum fīhā ḣālidūne
والذين آمنوا وعملوا الصالحات لا نكلف نفسا إلا وسعها أولئك أصحاب الجنة هم فيها خالدون

 » 7 / A’râf  Suresi: 42
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve kimseler But those who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan believe
وعملوا ع م ل | AML VAMLVE ve ǎmilū ve yapanlar and do
الصالحات ص ل ح | ṦLḪ ELṦELḪET S-SāliHāti iyi işler [the] righteous deeds
لا | LE not
نكلف ك ل ف | KLF NKLF nukellifu yüklemeyiz We burden
نفسا ن ف س | NFS NFSE nefsen hiç kimseye any soul
إلا | ÎLE illā başkasını except
وسعها و س ع | VSA VSAHE vus'ǎhā gücünün yettiğinden (to) its capacity.
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte onlar Those
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābu halkıdır (are the) companions
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cenneti cennet (of) Paradise,
هم | HM hum onlar they
فيها | FYHE fīhā orada in it
خالدون خ ل د | ḢLD̃ ḢELD̃VN ḣālidūne ebedi kalacaklardır (will) abide forever.

7:42 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve kimseler | inanan | ve yapanlar | iyi işler | | yüklemeyiz | hiç kimseye | başkasını | gücünün yettiğinden | işte onlar | halkıdır | cennet | onlar | orada | ebedi kalacaklardır |

[] [EMN] [AML] [ṦLḪ] [] [KLF] [NFS] [] [VSA] [] [ṦḪB] [CNN] [] [] [ḢLD̃]
VELZ̃YN ËMNVE VAMLVE ELṦELḪET LE NKLF NFSE ÎLE VSAHE ÊVLÙK ÊṦḪEB ELCNT HM FYHE ḢELD̃VN

velleƶīne āmenū ve ǎmilū S-SāliHāti nukellifu nefsen illā vus'ǎhā ulāike eSHābu l-cenneti hum fīhā ḣālidūne
والذين آمنوا وعملوا الصالحات لا نكلف نفسا إلا وسعها أولئك أصحاب الجنة هم فيها خالدون

[] [ا م ن] [ع م ل] [ص ل ح] [] [ك ل ف] [ن ف س] [] [و س ع] [] [ص ح ب] [ج ن ن] [] [] [خ ل د]

 » 7 / A’râf  Suresi: 42
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve kimseler But those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āmenū inanan believe
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وعملوا ع م ل | AML VAMLVE ve ǎmilū ve yapanlar and do
Vav,Ayn,Mim,Lam,Vav,Elif,
6,70,40,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الصالحات ص ل ح | ṦLḪ ELṦELḪET S-SāliHāti iyi işler [the] righteous deeds
Elif,Lam,Sad,Elif,Lam,Ha,Elif,Te,
1,30,90,1,30,8,1,400,
N – accusative feminine plural active participle
اسم منصوب
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
نكلف ك ل ف | KLF NKLF nukellifu yüklemeyiz We burden
Nun,Kef,Lam,Fe,
50,20,30,80,
V – 1st person plural (form II) imperfect verb
فعل مضارع
نفسا ن ف س | NFS NFSE nefsen hiç kimseye any soul
Nun,Fe,Sin,Elif,
50,80,60,1,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā başkasını except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
وسعها و س ع | VSA VSAHE vus'ǎhā gücünün yettiğinden (to) its capacity.
Vav,Sin,Ayn,He,Elif,
6,60,70,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte onlar Those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābu halkıdır (are the) companions
,Sad,Ha,Elif,Be,
,90,8,1,2,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cenneti cennet (of) Paradise,
Elif,Lam,Cim,Nun,Te merbuta,
1,30,3,50,400,
"PN – genitive feminine proper noun → Paradise"
اسم علم مجرور
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
فيها | FYHE fīhā orada in it
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
خالدون خ ل د | ḢLD̃ ḢELD̃VN ḣālidūne ebedi kalacaklardır (will) abide forever.
Hı,Elif,Lam,Dal,Vav,Nun,
600,1,30,4,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِينَ: ve kimseler | امَنُوا: inanan | وَعَمِلُوا: ve yapanlar | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | لَا: | نُكَلِّفُ: yüklemeyiz | نَفْسًا: hiç kimseye | إِلَّا: başkasını | وُسْعَهَا: gücünün yettiğinden | أُولَٰئِكَ: işte onlar | أَصْحَابُ: halkıdır | الْجَنَّةِ: cennet | هُمْ: onlar | فِيهَا: orada | خَالِدُونَ: ebedi kalacaklardır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذين WELZ̃YN ve kimseler | آمنوا ËMNWE inanan | وعملوا WAMLWE ve yapanlar | الصالحات ELṦELḪET iyi işler | لا LE | نكلف NKLF yüklemeyiz | نفسا NFSE hiç kimseye | إلا ÎLE başkasını | وسعها WSAHE gücünün yettiğinden | أولئك ÊWLÙK işte onlar | أصحاب ÊṦḪEB halkıdır | الجنة ELCNT cennet | هم HM onlar | فيها FYHE orada | خالدون ḢELD̃WN ebedi kalacaklardır |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶīne: ve kimseler | āmenū: inanan | ve ǎmilū: ve yapanlar | S-SāliHāti: iyi işler | : | nukellifu: yüklemeyiz | nefsen: hiç kimseye | illā: başkasını | vus'ǎhā: gücünün yettiğinden | ulāike: işte onlar | eSHābu: halkıdır | l-cenneti: cennet | hum: onlar | fīhā: orada | ḣālidūne: ebedi kalacaklardır |
Kırık Meal (Transcript) : |VELZ̃YN: ve kimseler | ËMNVE: inanan | VAMLVE: ve yapanlar | ELṦELḪET: iyi işler | LE: | NKLF: yüklemeyiz | NFSE: hiç kimseye | ÎLE: başkasını | VSAHE: gücünün yettiğinden | ÊVLÙK: işte onlar | ÊṦḪEB: halkıdır | ELCNT: cennet | HM: onlar | FYHE: orada | ḢELD̃VN: ebedi kalacaklardır |
Abdulbaki Gölpınarlı : İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince; hiç kimseye takatinden aşırı bir teklifte bulunmayız, onlardır cennet ehli ve orada ebedî kalır onlar.
Adem Uğur : İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Ahmed Hulusi : İman edip imanının gereği fiiller ortaya koyanlara gelince. . . Ki biz, hiçbir nefsi, kapasitesinin üstündeki ile mükellef kılmayız; işte onlar cennet ehlidirler. . . Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ahmet Tekin : İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, -ki biz hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği hükümlerle mükellef tutmayız- işte onlar cennet ehlidir. Ve orada ebedî yaşayacaklar.
Ahmet Varol : İman edip iyi işler işleyenler ise -ki biz hiçbir canı yapabileceğinden fazlasıyla yükümlü tutmayız- işte onlar cennete girecek olanlardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
Ali Bulaç : İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Ali Fikri Yavuz : İman edip salih amel işleyenler (var ya) - ki biz herkese ancak gücünün yettiğini teklif ederiz- işte onlar, cennetliktirler, onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
Bekir Sadak : Inanan ve yararli is isleyenler ki kisiye ancak gucunun yetecegi kadar yukleriz iste cennetlikler onlardir, orada temelli kalacaklardir.
Celal Yıldırım : Onlar ki imân edip güzel-yararlı amellerde bulunurlar —ki biz her kişiye ancak güç getirebileceğini yükleriz— işte onlardır Cennet yaranları ve onlardır orada ebedî kalıcılar!
Diyanet İşleri : İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
Diyanet İşleri (eski) : İnanan ve yararlı iş işleyenler ki kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz işte cennetlikler onlardır, orada temelli kalacaklardır.
Diyanet Vakfi : İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Edip Yüksel : İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İman edenler ve iyi amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İman edip iyi işler yapan kimseler ise, -Biz kişiye gücünün üstünde birşey yüklemeyiz.- cennetin sakinleridirler ve orada sonsuza dek kalacaklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : İyman edib iyi iyi işler yapan kimseler -ki bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz- bunlar işte eshabı Cennettirler ve hep onda muhalleddirler
Fizilal-il Kuran : İman edip iyi ameller işleyenlere gelince biz hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemeyiz. Onlar orada ebedi olarak kalmak üzere cennetliktirler.
Gültekin Onan : İnanıp salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabıdır. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Hakkı Yılmaz : (42,43) "İman edenler ve düzeltmeye yönelik işler yapanlar; –ki Biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde bir şey yüklemeyiz– işte onlar cennet yâranlarıdır ve onlar, orada sonsuz olarak kalıcılardır. Ve göğüslerinde kinden, hınçtan, kıskançlıktan, hileden, hainlikten, garazdan ne varsa çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. Onlar, “Tüm övgüler, bize bunun için kılavuzluk eden Allah'adır. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi biz kılavuzlandığımız doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbimizin peygamberleri bize gerçek ile gelmiştir” derler. Ve onlara seslenilir: “İşte size cennet! Yapmış olduklarınızla buna vâris; son sahip oldunuz.” "
Hasan Basri Çantay : Îman edip de güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince:) — ki biz hiç bir kimseye gücü yeteceğinden başkasını yüklemeyiz— onlar cennetin yaranıdırlar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.
Hayrat Neşriyat : Îmân edip sâlih ameller işleyenler, ki (biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği (bir şey)ile mükellef tutmayız, işte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
İbni Kesir : İman edip te salih ameller işleyenlere gelince; Biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden baikasını yüklemeyiz. İşte onlar, cennetliklerdir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar.
İskender Evrenosoğlu : Âmenû olanlar (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar), kimseyi gücünden başka bir şeyle sorumlu tutmayız. İşte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalanlardır (kalacaklardır).
Muhammed Esed : Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler -(ki) şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır;
Ömer Nasuhi Bilmen : O kimseler ki imân ettiler ve iyi amellerde bulundular. Biz ise hiçbir nefsi, iktidarının fevkinde birşey ile mükellef kılmayız. İşte onlar cennet sahipleridir. Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ömer Öngüt : İman edip de sâlih ameller işleyenlere gelince, -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- işte onlar cennet ehlidirler, onlar orada ebedî kalacaklardır.
Şaban Piriş : İman eden ve doğruları yapanlar ise -ki biz kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz.- bunlar da cennetliklerdir. Onlar, orada ebedidirler.
Suat Yıldırım : İman edip makbul ve güzel işler yapanlar ise -ki hiç kimseye Biz gücünün yetmeyeceği yük yüklemeyiz- cennetlik olup, orada ebedî kalacaklardır.
Süleyman Ateş : İnanıp iyi işler yapanlar, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- İşte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.
Tefhim-ul Kuran : İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı) dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Ümit Şimşek : İman edip güzel işler yapanlara gelince: Biz kimseye gücünden fazla birşey yüklemeyiz. Onlar Cennet ehlidir; orada ebediyen kalacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk : İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}