» 7 / A’râf  92:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

 » 7 / A’râf  Suresi: 92
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
2. كَذَّبُوا (KZ̃BVE) = keƶƶebū : yalanlayan
3. شُعَيْبًا (ŞAYBE) = şuǎyben : Şu'ayb'i
4. كَأَنْ (KÊN) = keen : sanki gibi oldular
5. لَمْ (LM) = lem :
6. يَغْنَوْا (YĞNVE) = yeğnev : hiç oturmamış
7. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
8. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
9. كَذَّبُوا (KZ̃BVE) = keƶƶebū : yalanlayan
10. شُعَيْبًا (ŞAYBE) = şuǎyben : Şu'ayb'i
11. كَانُوا (KENVE) = kānū : oldular
12. هُمُ (HM) = humu : onlar
13. الْخَاسِرِينَ (ELḢESRYN) = l-ḣāsirīne : ziyana uğrayanlar
kimseler | yalanlayan | Şu'ayb'i | sanki gibi oldular | | hiç oturmamış | orada | kimseler | yalanlayan | Şu'ayb'i | oldular | onlar | ziyana uğrayanlar |

[] [KZ̃B] [] [] [] [ĞNY] [] [] [KZ̃B] [] [KVN] [] [ḢSR]
ELZ̃YN KZ̃BVE ŞAYBE KÊN LM YĞNVE FYHE ELZ̃YN KZ̃BVE ŞAYBE KENVE HM ELḢESRYN

elleƶīne keƶƶebū şuǎyben keen lem yeğnev fīhā elleƶīne keƶƶebū şuǎyben kānū humu l-ḣāsirīne
الذين كذبوا شعيبا كأن لم يغنوا فيها الذين كذبوا شعيبا كانوا هم الخاسرين

 » 7 / A’râf  Suresi: 92
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan denied
شعيبا | ŞAYBE şuǎyben Şu'ayb'i Shuaib
كأن | KÊN keen sanki gibi oldular (became) as if
لم | LM lem not
يغنوا غ ن ي | ĞNY YĞNVE yeğnev hiç oturmamış they (had) lived
فيها | FYHE fīhā orada therein.
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan denied
شعيبا | ŞAYBE şuǎyben Şu'ayb'i Shuaib,
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū oldular they were
هم | HM humu onlar them
الخاسرين خ س ر | ḢSR ELḢESRYN l-ḣāsirīne ziyana uğrayanlar the losers.

7:92 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kimseler | yalanlayan | Şu'ayb'i | sanki gibi oldular | | hiç oturmamış | orada | kimseler | yalanlayan | Şu'ayb'i | oldular | onlar | ziyana uğrayanlar |

[] [KZ̃B] [] [] [] [ĞNY] [] [] [KZ̃B] [] [KVN] [] [ḢSR]
ELZ̃YN KZ̃BVE ŞAYBE KÊN LM YĞNVE FYHE ELZ̃YN KZ̃BVE ŞAYBE KENVE HM ELḢESRYN

elleƶīne keƶƶebū şuǎyben keen lem yeğnev fīhā elleƶīne keƶƶebū şuǎyben kānū humu l-ḣāsirīne
الذين كذبوا شعيبا كأن لم يغنوا فيها الذين كذبوا شعيبا كانوا هم الخاسرين

[] [ك ذ ب] [] [] [] [غ ن ي] [] [] [ك ذ ب] [] [ك و ن] [] [خ س ر]

 » 7 / A’râf  Suresi: 92
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan denied
Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
شعيبا | ŞAYBE şuǎyben Şu'ayb'i Shuaib
Şın,Ayn,Ye,Be,Elif,
300,70,10,2,1,
"PN – accusative proper noun → Shuayb"
اسم علم منصوب
كأن | KÊN keen sanki gibi oldular (became) as if
Kef,,Nun,
20,,50,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يغنوا غ ن ي | ĞNY YĞNVE yeğnev hiç oturmamış they (had) lived
Ye,Ğayn,Nun,Vav,Elif,
10,1000,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيها | FYHE fīhā orada therein.
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶƶebū yalanlayan denied
Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
شعيبا | ŞAYBE şuǎyben Şu'ayb'i Shuaib,
Şın,Ayn,Ye,Be,Elif,
300,70,10,2,1,
"PN – accusative proper noun → Shuayb"
اسم علم منصوب
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū oldular they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
هم | HM humu onlar them
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
الخاسرين خ س ر | ḢSR ELḢESRYN l-ḣāsirīne ziyana uğrayanlar the losers.
Elif,Lam,Hı,Elif,Sin,Re,Ye,Nun,
1,30,600,1,60,200,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: kimseler | كَذَّبُوا: yalanlayan | شُعَيْبًا: Şu'ayb'i | كَأَنْ: sanki gibi oldular | لَمْ: | يَغْنَوْا: hiç oturmamış | فِيهَا: orada | الَّذِينَ: kimseler | كَذَّبُوا: yalanlayan | شُعَيْبًا: Şu'ayb'i | كَانُوا: oldular | هُمُ: onlar | الْخَاسِرِينَ: ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN kimseler | كذبوا KZ̃BWE yalanlayan | شعيبا ŞAYBE Şu'ayb'i | كأن KÊN sanki gibi oldular | لم LM | يغنوا YĞNWE hiç oturmamış | فيها FYHE orada | الذين ELZ̃YN kimseler | كذبوا KZ̃BWE yalanlayan | شعيبا ŞAYBE Şu'ayb'i | كانوا KENWE oldular | هم HM onlar | الخاسرين ELḢESRYN ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: kimseler | keƶƶebū: yalanlayan | şuǎyben: Şu'ayb'i | keen: sanki gibi oldular | lem: | yeğnev: hiç oturmamış | fīhā: orada | elleƶīne: kimseler | keƶƶebū: yalanlayan | şuǎyben: Şu'ayb'i | kānū: oldular | humu: onlar | l-ḣāsirīne: ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: kimseler | KZ̃BVE: yalanlayan | ŞAYBE: Şu'ayb'i | KÊN: sanki gibi oldular | LM: | YĞNVE: hiç oturmamış | FYHE: orada | ELZ̃YN: kimseler | KZ̃BVE: yalanlayan | ŞAYBE: Şu'ayb'i | KENVE: oldular | HM: onlar | ELḢESRYN: ziyana uğrayanlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şuayb'i yalanlayanlar, sanki oralarda hiç oturmamışlar, hiç yaşamamışlardı, Şuayb'i yalanlayanlar, asıl zarara uğramışlardı.
Adem Uğur : Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir.
Ahmed Hulusi : Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibi (yok oldular). . . Şuayb'ı yalanlayanlar, hüsrana uğrayanlar oldular.
Ahmet Tekin : Şuayb’i yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç yaşamamış, hiç güzel gün görmemiş gibiydiler. Şuayb’i yalanlayanlar, işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.
Ahmet Varol : Şu'ayb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Asıl zarara uğrayanlar Şu'ayb'ı yalanlayanlar oldu.
Ali Bulaç : Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orda 'hiç refah içinde yaşamamışlar' gibi oldular: Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar.
Ali Fikri Yavuz : Şuayb’ı tekzip edenler, sanki evlerinde bir şenlik tutmamışlardı. Şuayb’ı yalanlıyanlardır ki, onlar ziyan görenler olmuşlardır.
Bekir Sadak : suayb'i yalanlayanlar, yurtlarinda sanki hic yasamamislar gibi oldular, izleri bile kalmadi. Mahvolanlar,suayb'i yalanlayanlar oldu.
Celal Yıldırım : (91-92) Bunun üzerine onları müthiş sarsıntı yakalayıverdi ve (böylece) kendi yurtlarında oldukları yerde dizüstü çöküp kaldılar; Şuâyb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç şen-şatır yaşamamış gibi oldular. Şuâyb'ı yalanlayanlar ziyana uğrayanların tâ kendileri oldular.
Diyanet İşleri : Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu.
Diyanet İşleri (eski) : Şuayb'ı yalanlayanlar, yurtlarında sanki hiç yaşamamışlar gibi oldular, izleri bile kalmadı. Mahvolanlar, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu.
Diyanet Vakfi : Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir.
Edip Yüksel : Şuayb'ı yalanlayanlar sanki hiç orada yaşamamışlar gibi yok oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şu'ayb'ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç şenlik tutmamış gibi oldular. Şu'ayb'ı yalanlayanlar var ya işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç safa sürmemiş gibi oldular. Asıl zarara düşenler, Şuayb'ı yalanlayanlar olmuşlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şuaybı tekzib edenler sanki orada bir şenlik tutmamışlardı, Şuaybı tekzib edenler, husrane düşenler onlar olmuşlardı
Fizilal-il Kuran : Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl hüsrana uğrayanlar, asıl mahvolanlar oldular.
Gültekin Onan : Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç 'refah içinde yaşamamışlar' gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular (büyük hüsrana uğradılar).
Hakkı Yılmaz : (91,92) Bunun üzerine o müthiş sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. Şu‘ayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç oturmamış/zenginlik sürmemiş gibi oldular. Şu‘ayb'ı yalanlayanlar var ya, işte ziyana uğrayanlar, kendileri oldular.
Hasan Basri Çantay : Şuaybı yalanlayanlar zâten (yurdlarında) oturmuşlar gibi oldular. Şuaybı yalanlayanlardır ki en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.
Hayrat Neşriyat : Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç oturmamışlardı! (Evet!) Şuayb’ı yalanlayanlar, kendileri hüsrâna uğrayanlar oldular.
İbni Kesir : Şuayb'ı yalanlayanlar, zaten yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlamış olanlar; hüsrana uğrayanlar, işte onlar oldular.
İskender Evrenosoğlu : Şuayb (A.S)'ı tekzib edenler (yalanlayanlar), sanki orada hiç var olmamış gibiydi. Şuayb (A.S)'ı yalanlayanlar, onlar hüsranda oldular (nefslerini hüsrana düşürdüler).
Muhammed Esed : Onlar ki Şuaybı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi: Sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuaybı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi. Kendileri kaybeden kimseler oldular!
Ömer Nasuhi Bilmen : Şuayb'ı tekzîp edenler, sanki orada hiç kalmamışlar gibi oldular. Şuayb'i yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.
Ömer Öngüt : Şuayb'i yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Asıl ziyana uğrayanlar, Şuayb'i yalanlayanlar oldu.
Şaban Piriş : (91-92.) Onları dehşetli bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde çöküp kaldılar. Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orda hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanların asıl kendileri mahvoldu.
Suat Yıldırım : Şuayb’ı yalancı sayanlar... onlar değildi sanki vatanlarında, şen şakrak dolaşanlar!Şuayb’ı yalancı sayıp perişan etmek isteyenler... asıl perişan olanlar, işte onlar oldular.
Süleyman Ateş : Şu'ayb'i yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şu'ayb'i yalanlayanlar... işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.
Tefhim-ul Kuran : Şuayb'ı yalanlamakta olanlar, sanki orda 'hiç refah içinde yaşamamışlar' gibi oldular; Şuayb'ı yalanlamakta olanlar, asıl büyük hüsrana uğrayanlar oldular.
Ümit Şimşek : Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibiydi. Asıl ziyan edenler, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu.
Yaşar Nuri Öztürk : Şuayb'ı yalanlayanlar sanki o yerde hiç şenlik kurmamışlardı. Şuayb'ı yalanlayanlar hüsrana saplananların ta kendileriydi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}