» 3 / Âl-i Imrân  66:

Kuran Sırası: 3
İniş Sırası: 89
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 66
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. هَا أَنْتُمْ (HE) = hā entum : işte siz böylesiniz
2. (ÊNTM) = :
3. هَٰؤُلَاءِ (HÙLEÙ) = hā'ulā'i : o kimseler ki
4. حَاجَجْتُمْ (ḪECCTM) = Hācectum : tartışıyorsunuz
5. فِيمَا (FYME) = fīmā : olan şey
6. لَكُمْ (LKM) = lekum : sizin
7. بِهِ (BH) = bihi : onun (hakkında)
8. عِلْمٌ (ALM) = ǐlmun : biraz bilginiz
9. فَلِمَ (FLM) = felime : ama neden?
10. تُحَاجُّونَ (TḪECVN) = tuHāccūne : tartışıyorsunuz
11. فِيمَا (FYME) = fīmā : hakkında
12. لَيْسَ (LYS) = leyse : olmayan
13. لَكُمْ (LKM) = lekum : sizin
14. بِهِ (BH) = bihi : onun (hakkında)
15. عِلْمٌ (ALM) = ǐlmun : bilginiz
16. وَاللَّهُ (VELLH) = vallahu : Allah
17. يَعْلَمُ (YALM) = yeǎ'lemu : bilir
18. وَأَنْتُمْ (VÊNTM) = veentum : ve siz
19. لَا (LE) = lā :
20. تَعْلَمُونَ (TALMVN) = teǎ'lemūne : bilmezsiniz
işte siz böylesiniz | | o kimseler ki | tartışıyorsunuz | olan şey | sizin | onun (hakkında) | biraz bilginiz | ama neden? | tartışıyorsunuz | hakkında | olmayan | sizin | onun (hakkında) | bilginiz | Allah | bilir | ve siz | | bilmezsiniz |

[] [] [] [ḪCC] [] [] [] [ALM] [] [ḪCC] [] [LYS] [] [] [ALM] [] [ALM] [] [] [ALM]
HE ÊNTM HÙLEÙ ḪECCTM FYME LKM BH ALM FLM TḪECVN FYME LYS LKM BH ALM VELLH YALM VÊNTM LE TALMVN

hā entum hā'ulā'i Hācectum fīmā lekum bihi ǐlmun felime tuHāccūne fīmā leyse lekum bihi ǐlmun vallahu yeǎ'lemu veentum teǎ'lemūne
ها أنتم هؤلاء حاججتم فيما لكم به علم فلم تحاجون فيما ليس لكم به علم والله يعلم وأنتم لا تعلمون

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 66
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ها | HE hā entum işte siz böylesiniz Here you are -
أنتم | ÊNTM
هؤلاء | HÙLEÙ hā'ulā'i o kimseler ki those who
حاججتم ح ج ج | ḪCC ḪECCTM Hācectum tartışıyorsunuz argued
فيما | FYME fīmā olan şey about what
لكم | LKM lekum sizin [for] you
به | BH bihi onun (hakkında) of it
علم ع ل م | ALM ALM ǐlmun biraz bilginiz (have some) knowledge.
فلم | FLM felime ama neden? Then why
تحاجون ح ج ج | ḪCC TḪECVN tuHāccūne tartışıyorsunuz (do) you argue
فيما | FYME fīmā hakkında about what
ليس ل ي س | LYS LYS leyse olmayan not
لكم | LKM lekum sizin for you
به | BH bihi onun (hakkında) of it
علم ع ل م | ALM ALM ǐlmun bilginiz (any) knowledge.
والله | VELLH vallahu Allah And Allah
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu bilir knows,
وأنتم | VÊNTM veentum ve siz while you
لا | LE (do) not
تعلمون ع ل م | ALM TALMVN teǎ'lemūne bilmezsiniz know.

3:66 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

işte siz böylesiniz | | o kimseler ki | tartışıyorsunuz | olan şey | sizin | onun (hakkında) | biraz bilginiz | ama neden? | tartışıyorsunuz | hakkında | olmayan | sizin | onun (hakkında) | bilginiz | Allah | bilir | ve siz | | bilmezsiniz |

[] [] [] [ḪCC] [] [] [] [ALM] [] [ḪCC] [] [LYS] [] [] [ALM] [] [ALM] [] [] [ALM]
HE ÊNTM HÙLEÙ ḪECCTM FYME LKM BH ALM FLM TḪECVN FYME LYS LKM BH ALM VELLH YALM VÊNTM LE TALMVN

hā entum hā'ulā'i Hācectum fīmā lekum bihi ǐlmun felime tuHāccūne fīmā leyse lekum bihi ǐlmun vallahu yeǎ'lemu veentum teǎ'lemūne
ها أنتم هؤلاء حاججتم فيما لكم به علم فلم تحاجون فيما ليس لكم به علم والله يعلم وأنتم لا تعلمون

[] [] [] [ح ج ج] [] [] [] [ع ل م] [] [ح ج ج] [] [ل ي س] [] [] [ع ل م] [] [ع ل م] [] [] [ع ل م]

 » 3 / Âl-i Imrân  Suresi: 66
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ها | HE hā entum işte siz böylesiniz Here you are -
He,Elif,
5,1,
VOC – prefixed vocative particle ha
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
أداة نداء
ضمير منفصل
أنتم | ÊNTM
,Nun,Te,Mim,
,50,400,40,

هؤلاء | HÙLEÙ hā'ulā'i o kimseler ki those who
He,,Lam,Elif,,
5,,30,1,,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
حاججتم ح ج ج | ḪCC ḪECCTM Hācectum tartışıyorsunuz argued
Ha,Elif,Cim,Cim,Te,Mim,
8,1,3,3,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيما | FYME fīmā olan şey about what
Fe,Ye,Mim,Elif,
80,10,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
لكم | LKM lekum sizin [for] you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
به | BH bihi onun (hakkında) of it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
علم ع ل م | ALM ALM ǐlmun biraz bilginiz (have some) knowledge.
Ayn,Lam,Mim,
70,30,40,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
فلم | FLM felime ama neden? Then why
Fe,Lam,Mim,
80,30,40,
REM – prefixed resumption particle
P – prefixed preposition lām
INTG – interrogative noun
الفاء استئنافية
جار ومجرور
تحاجون ح ج ج | ḪCC TḪECVN tuHāccūne tartışıyorsunuz (do) you argue
Te,Ha,Elif,Cim,Vav,Nun,
400,8,1,3,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form III) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيما | FYME fīmā hakkında about what
Fe,Ye,Mim,Elif,
80,10,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
ليس ل ي س | LYS LYS leyse olmayan not
Lam,Ye,Sin,
30,10,60,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض من اخوات «كان»
لكم | LKM lekum sizin for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
به | BH bihi onun (hakkında) of it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
علم ع ل م | ALM ALM ǐlmun bilginiz (any) knowledge.
Ayn,Lam,Mim,
70,30,40,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
والله | VELLH vallahu Allah And Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"REM – prefixed resumption particle
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو استئنافية
لفظ الجلالة مرفوع
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu bilir knows,
Ye,Ayn,Lam,Mim,
10,70,30,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
وأنتم | VÊNTM veentum ve siz while you
Vav,,Nun,Te,Mim,
6,,50,400,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
الواو عاطفة
ضمير منفصل
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تعلمون ع ل م | ALM TALMVN teǎ'lemūne bilmezsiniz know.
Te,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,70,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |هَا أَنْتُمْ: işte siz böylesiniz | : | هَٰؤُلَاءِ: o kimseler ki | حَاجَجْتُمْ: tartışıyorsunuz | فِيمَا: olan şey | لَكُمْ: sizin | بِهِ: onun (hakkında) | عِلْمٌ: biraz bilginiz | فَلِمَ: ama neden? | تُحَاجُّونَ: tartışıyorsunuz | فِيمَا: hakkında | لَيْسَ: olmayan | لَكُمْ: sizin | بِهِ: onun (hakkında) | عِلْمٌ: bilginiz | وَاللَّهُ: Allah | يَعْلَمُ: bilir | وَأَنْتُمْ: ve siz | لَا: | تَعْلَمُونَ: bilmezsiniz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ها HE işte siz böylesiniz | أنتم ÊNTM | هؤلاء HÙLEÙ o kimseler ki | حاججتم ḪECCTM tartışıyorsunuz | فيما FYME olan şey | لكم LKM sizin | به BH onun (hakkında) | علم ALM biraz bilginiz | فلم FLM ama neden? | تحاجون TḪECWN tartışıyorsunuz | فيما FYME hakkında | ليس LYS olmayan | لكم LKM sizin | به BH onun (hakkında) | علم ALM bilginiz | والله WELLH Allah | يعلم YALM bilir | وأنتم WÊNTM ve siz | لا LE | تعلمون TALMWN bilmezsiniz |
Kırık Meal (Okunuş) : |hā entum: işte siz böylesiniz | : | hā'ulā'i: o kimseler ki | Hācectum: tartışıyorsunuz | fīmā: olan şey | lekum: sizin | bihi: onun (hakkında) | ǐlmun: biraz bilginiz | felime: ama neden? | tuHāccūne: tartışıyorsunuz | fīmā: hakkında | leyse: olmayan | lekum: sizin | bihi: onun (hakkında) | ǐlmun: bilginiz | vallahu: Allah | yeǎ'lemu: bilir | veentum: ve siz | : | teǎ'lemūne: bilmezsiniz |
Kırık Meal (Transcript) : |HE: işte siz böylesiniz | ÊNTM: | HÙLEÙ: o kimseler ki | ḪECCTM: tartışıyorsunuz | FYME: olan şey | LKM: sizin | BH: onun (hakkında) | ALM: biraz bilginiz | FLM: ama neden? | TḪECVN: tartışıyorsunuz | FYME: hakkında | LYS: olmayan | LKM: sizin | BH: onun (hakkında) | ALM: bilginiz | VELLH: Allah | YALM: bilir | VÊNTM: ve siz | LE: | TALMVN: bilmezsiniz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şöyle-böyle bilginiz olan şeye dair tartışıp duruyorsunuz ama hiç bilginiz olmayan şeyde de ne diye tartışmaya kalkışırsınız? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Adem Uğur : İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.
Ahmed Hulusi : Az çok bildiğiniz konularda tartışıp durdunuz, neyse. . . Fakat hiç bilmediğiniz bir konuda neden tartışırsınız? Oysa Allâh bilir, siz bilmezsiniz!
Ahmet Tekin : İşte siz böylesiniz. Hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda deliller getirerek tartıştınız, anladık. Niçin hakkında bilginiz olmadığı konularda delil icat ederek tartışıyorsunuz? Bunları Allah biliyor, sizin bu konularda bilginiz yok, hiçbir şey bilemezsiniz.
Ahmet Varol : Siz şu (akıl edemeyen) kimseler! Diyelim ki, hakkında bilgi sahibi olduğunuz bir hususta tartışmaya girdiniz. Hakkında bilgi sahibi olmadığınız bir hususta niçin tartışıyorsunuz! Allah bilir, siz ise bilemezsiniz.
Ali Bulaç : İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.
Ali Fikri Yavuz : İşte siz, o kimselersiniz ki, hakkında biraz bilgi sahibi olduğunuz şeyde (kitabınızda olan âhir zaman Peygamberine âit vasıflarda) niçin münakaşa ettiniz; ya hiç bir bilginiz olmayan şeyde (İbrahim’in dini hakkında) niçin münakaşa edersiniz? Allah hakikati bilir; halbuki siz bilmezsiniz.
Bekir Sadak : Siz, hadi bilginiz olan sey uzerinde tartisanlarsiniz. Ama bilginiz olmayan sey hakkinda nicin tartisirsiniz. Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.
Celal Yıldırım : İşte siz böylesiniz; haydi bilginiz olan şey hakkında tartışıp durunuz, ama bilmediğiniz şey hakkında niye tartışırsınız ?! Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Diyanet İşleri : İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Diyanet İşleri (eski) : Siz, hadi bilginiz olan şey üzerinde tartışanlarsınız. Ama bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.
Diyanet Vakfi : İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.
Edip Yüksel : Bilgi sahibi olduğunuz konularda tartışıp duruyorsunuz! Peki hakkında hiç bir bilgiye sahip olamadığınız bir konuda nasıl tartışabiliyorsunuz? Siz bilmeyebilirsiniz; ama ALLAH bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte siz böylesiniz. Haydi biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız, ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte siz öylesiniz, diyelim ki, biraz bilginiz olan konuda tartıştınız. Ama hiç bilginiz olmayan konuda ne diye tartışırsınız? Oysa Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır : İşte siz öylesiniz, haydi biraz bilginiz olan şeyde münakaşa etdiniz, ya hiç bir ilminiz olmıyan şeyde niçin münakaşa edersiniz? Halbuki Allah bilir siz bilmiyorsunuz
Fizilal-il Kuran : Diyelim ki, hakkında bilgi sahibi olduğunuz İsa konusu üzerinde tartıştınız. Peki hiç bilmediğiniz bir konu üzerinde ne diye tartışıyorsunuz? Allah bilir fakat siz bilmezsiniz.
Gültekin Onan : İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp duruyorsunuz? Oysa Tanrı bilir, sizler bilmezsiniz.
Hakkı Yılmaz : İşte siz bunlarsınız. Biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız, peki, hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Ve Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Hasan Basri Çantay : İşte sizler onlarsınız ki hakkında (biraz) bilginiz olan şeyde (haydi) çekişdiniz (diyelim, ya) hiç bilgi (niz) olmayanlar hakkında haalâ neye çekişib duruyorsunuz? Halbuki (her şey'i) Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Hayrat Neşriyat : İşte siz öyle kimselersiniz ki, (haydi) hakkında (biraz) bilgi sâhibi olduğunuz şeyde(Mûsâ ve Îsâ mes’elesinde) tartıştınız; fakat hakkında hiç bilgi sâhibi olmadığınız şeyde(İbrâhîm mes’elesinde) niçin tartışıyorsunuz? Hâlbuki (onun gerçek mâhiyetini) Allah bilir, siz ise bilmezsiniz.
İbni Kesir : Siz, hadi bilginiz olan şey üzerine münakaşa eden kimselersiniz. Ya bilginiz olmayan şey üzerine niçin münakaşa ediyorsunuz? Halbuki Allah bilir, siz bilmezsiniz.
İskender Evrenosoğlu : İşte siz busunuz. Kendisine dair ilminiz olmayan bir şey hakkında tartıştınız. Artık bilginiz olmayan bir şey hakkında siz niçin tartışıyorsunuz? Ve Allah bilir ve siz bilmezsiniz.
Muhammed Esed : Siz, bilginiz olan şeyler hakkında tartışırdınız, ama hiç bilmediğiniz şey hakkında neden tartışıyorsunuz? Halbuki Allah (onu) bilir, ama siz bilmezsiniz:
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte siz o kimselersiniz ki, sizin için kendisine dair bilgi bulunan şeyde mücadelede bulundunuz. Artık sizin için kendisine ait bilgi bulunmayan şey hakkında ne için mücadelede bulunuyorsunuz? Halbuki Allah Teâlâ bilir, siz bilmezsiniz.
Ömer Öngüt : Hadi siz bilginiz olan şey hakkında tartışıyorsunuz. Fakat bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Oysa Allah her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.
Şaban Piriş : İşte siz öylesiniz, biraz bir şeyler bildiğiniz konuda hadi tartıştınız, ama bilginiz olmayan bir şey hakkında ne diye tartışıyorsunuz? Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz!
Suat Yıldırım : Haydi diyelim ki az çok bildiğiniz konularda tartışıyorsunuz. Peki ne diye hakkında bilginiz olmayan hususlarda tartışıyorsunuz! Halbuki işin doğrusunu Allah bilir, siz bilemezsiniz.
Süleyman Ateş : Haydi siz, biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız; ama hiç bilginiz olmayan şey hakkında neden tartışıyorsunuz? Allâh bilir, siz bilmezsiniz.
Tefhim-ul Kuran : İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hakkında hiç bilginiz olmayan şey konusunda ne diye tartışıp duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.
Ümit Şimşek : Siz ki, bir parça bilginiz olan konuda tartıştınız diyelim; hiçbir bilginiz olmayan şey hakkında nasıl oluyor da tartışmaya giriyorsunuz? Herşeyi Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte siz böyle insanlarsınız! Hakkında biraz bilginiz olan şeyde çekişmeye girdiniz. Peki, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyde neden tartışmaya giriyorsunuz? Allah bilir ama siz bilmezsiniz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}