» 17 / Isrâ  26:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 17 / Isrâ  Suresi: 26
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَاتِ (V ËT) = ve āti : ve ver
2. ذَا (Z̃E) = ƶā :
3. الْقُرْبَىٰ (ELGRB) = l-ḳurbā : akrabaya
4. حَقَّهُ (ḪGH) = Haḳḳahu : hakkını
5. وَالْمِسْكِينَ (VELMSKYN) = velmiskīne : ve yoksula
6. وَابْنَ (VEBN) = vebne :
7. السَّبِيلِ (ELSBYL) = s-sebīli : ve yolcuya
8. وَلَا (VLE) = ve lā : (fakat)
9. تُبَذِّرْ (TBZ̃R) = tubeƶƶir : saçıp savurma
10. تَبْذِيرًا (TBZ̃YRE) = tebƶīran : savurarak
ve ver | | akrabaya | hakkını | ve yoksula | | ve yolcuya | (fakat) | saçıp savurma | savurarak |

[ETY] [] [GRB] [ḪGG] [SKN] [BNY] [SBL] [] [BZ̃R] [BZ̃R]
V ËT Z̃E ELGRB ḪGH VELMSKYN VEBN ELSBYL VLE TBZ̃R TBZ̃YRE

ve āti ƶā l-ḳurbā Haḳḳahu velmiskīne vebne s-sebīli ve lā tubeƶƶir tebƶīran
وآت ذا القربى حقه والمسكين وابن السبيل ولا تبذر تبذيرا

 » 17 / Isrâ  Suresi: 26
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وآت ا ت ي | ETY V ËT ve āti ve ver And give
ذا | Z̃E ƶā the relatives
القربى ق ر ب | GRB ELGRB l-ḳurbā akrabaya the relatives
حقه ح ق ق | ḪGG ḪGH Haḳḳahu hakkını his right,
والمسكين س ك ن | SKN VELMSKYN velmiskīne ve yoksula and the needy,
وابن ب ن ي | BNY VEBN vebne and the wayfarer,
السبيل س ب ل | SBL ELSBYL s-sebīli ve yolcuya and the wayfarer,
ولا | VLE ve lā (fakat) and (do) not
تبذر ب ذ ر | BZ̃R TBZ̃R tubeƶƶir saçıp savurma spend
تبذيرا ب ذ ر | BZ̃R TBZ̃YRE tebƶīran savurarak wastefully.

17:26 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve ver | | akrabaya | hakkını | ve yoksula | | ve yolcuya | (fakat) | saçıp savurma | savurarak |

[ETY] [] [GRB] [ḪGG] [SKN] [BNY] [SBL] [] [BZ̃R] [BZ̃R]
V ËT Z̃E ELGRB ḪGH VELMSKYN VEBN ELSBYL VLE TBZ̃R TBZ̃YRE

ve āti ƶā l-ḳurbā Haḳḳahu velmiskīne vebne s-sebīli ve lā tubeƶƶir tebƶīran
وآت ذا القربى حقه والمسكين وابن السبيل ولا تبذر تبذيرا

[ا ت ي] [] [ق ر ب] [ح ق ق] [س ك ن] [ب ن ي] [س ب ل] [] [ب ذ ر] [ب ذ ر]

 » 17 / Isrâ  Suresi: 26
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وآت ا ت ي | ETY V ËT ve āti ve ver And give
Vav,,Te,
6,,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
الواو عاطفة
فعل أمر
ذا | Z̃E ƶā the relatives
Zel,Elif,
700,1,
N – accusative masculine singular noun
اسم منصوب
القربى ق ر ب | GRB ELGRB l-ḳurbā akrabaya the relatives
Elif,Lam,Gaf,Re,Be,,
1,30,100,200,2,,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
حقه ح ق ق | ḪGG ḪGH Haḳḳahu hakkını his right,
Ha,Gaf,He,
8,100,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والمسكين س ك ن | SKN VELMSKYN velmiskīne ve yoksula and the needy,
Vav,Elif,Lam,Mim,Sin,Kef,Ye,Nun,
6,1,30,40,60,20,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine singular noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وابن ب ن ي | BNY VEBN vebne and the wayfarer,
Vav,Elif,Be,Nun,
6,1,2,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
السبيل س ب ل | SBL ELSBYL s-sebīli ve yolcuya and the wayfarer,
Elif,Lam,Sin,Be,Ye,Lam,
1,30,60,2,10,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā (fakat) and (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تبذر ب ذ ر | BZ̃R TBZ̃R tubeƶƶir saçıp savurma spend
Te,Be,Zel,Re,
400,2,700,200,
V – 2nd person masculine singular (form II) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
تبذيرا ب ذ ر | BZ̃R TBZ̃YRE tebƶīran savurarak wastefully.
Te,Be,Zel,Ye,Re,Elif,
400,2,700,10,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form II) verbal noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَاتِ: ve ver | ذَا: | الْقُرْبَىٰ: akrabaya | حَقَّهُ: hakkını | وَالْمِسْكِينَ: ve yoksula | وَابْنَ: | السَّبِيلِ: ve yolcuya | وَلَا: (fakat) | تُبَذِّرْ: saçıp savurma | تَبْذِيرًا: savurarak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وآت W ËT ve ver | ذا Z̃E | القربى ELGRB akrabaya | حقه ḪGH hakkını | والمسكين WELMSKYN ve yoksula | وابن WEBN | السبيل ELSBYL ve yolcuya | ولا WLE (fakat) | تبذر TBZ̃R saçıp savurma | تبذيرا TBZ̃YRE savurarak |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve āti: ve ver | ƶā: | l-ḳurbā: akrabaya | Haḳḳahu: hakkını | velmiskīne: ve yoksula | vebne: | s-sebīli: ve yolcuya | ve lā: (fakat) | tubeƶƶir: saçıp savurma | tebƶīran: savurarak |
Kırık Meal (Transcript) : |V ËT: ve ver | Z̃E: | ELGRB: akrabaya | ḪGH: hakkını | VELMSKYN: ve yoksula | VEBN: | ELSBYL: ve yolcuya | VLE: (fakat) | TBZ̃R: saçıp savurma | TBZ̃YRE: savurarak |
Abdulbaki Gölpınarlı : Akrabâya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçma, savurma.
Adem Uğur : Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.
Ahmed Hulusi : Yakınlara hakkını ver; yoksula ve yolda kalmışa da. . . (Fakat) ölçüsüz de dağıtma!
Ahmet Tekin : Akrabalara, çevresi çaresi olmayan yoksullara, yolda kalan muhtaç yolcuya, Allah’ın tanıdığı, belirlediği sorumluğu yerine getir, onların hakkını ver. Malını layık olmayan yerlerde harcayarak saçıp savurma.
Ahmet Varol : Yakına hakkını ver. Yoksula ve yolda kalmışa da. (Malını) saçıp savurma.
Ali Bulaç : Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
Ali Fikri Yavuz : Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber (malını) büsbütün saçıp savurma.
Bekir Sadak : Yakinina, duskune, yolcuya hakkini ver; elindekiler sacip savurma.
Celal Yıldırım : Yakınlara, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve sakın saçıp savurma.
Diyanet İşleri : Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
Diyanet İşleri (eski) : Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma.
Diyanet Vakfi : Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.
Edip Yüksel : Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da... Ancak saçıp savurma
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Akrabaya hakkını ver; yoksula, yolda kalmış olana da; bununla beraber saçıp savurma!
Elmalılı Hamdi Yazır : Karabet sahibine de hakkını ver, miskîne de, yolda kalmışa da, bununla beraber saçıp savurma
Fizilal-il Kuran : Akrabalarına, yoksula ve yarı yolda kalan yolcuya hakkını ver. Fakat savurganca davranma.
Gültekin Onan : Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
Hakkı Yılmaz : (26,27) "Yakınlık sahibine; yurtlarından çıkarılan fakirlere, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver. Ve yersiz/ kötülüğe harcama yapma. –Şüphesiz yersiz/ kötülüğe harcama yapanlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.– "
Hasan Basri Çantay : Hısıma, yoksula, yolda kalmışa hak (lar) ını ver. (Malını) israf ile saçıb savurma.
Hayrat Neşriyat : Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver; fakat isrâf ederek saçıp savurma!
İbni Kesir : Yakınlara hakkını ver. Miskine, yolcuya da. Ama saçıp savurma.
İskender Evrenosoğlu : Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!
Muhammed Esed : Ve (ey insanoğlu,) yakın(ların)a hak(lar)ını ver; düşküne de, yolda kalmışa da; ama sakın (elindekini) anlamsız, amaçsız bir biçimde saçıp savurma.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve karabet sahibine hakkını ver, düşküne de, parasız kalmış yolcuya da (ver). Ve saçıp savurma.
Ömer Öngüt : Akrabaya, yoksula, yolda kalana hakkını ver. Malını israf ile saçıp savurma.
Şaban Piriş : (26-27) Akrabaya, düşküne ve yolda kalmışa hakkını ver. Fakat, saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.
Suat Yıldırım : (26-27) Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.
Süleyman Ateş : Akrabâya, yoksula ve yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma.
Tefhim-ul Kuran : Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
Ümit Şimşek : Akrabaya, yoksullara, yolculara hakkını ver; israfla saçıp savurma.
Yaşar Nuri Öztürk : Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}