» 17 / Isrâ  94:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 17 / Isrâ  Suresi: 94
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā : ve
2. مَنَعَ (MNA) = meneǎ : alıkoyan şey
3. النَّاسَ (ELNES) = n-nāse : insanları
4. أَنْ (ÊN) = en :
5. يُؤْمِنُوا (YÙMNVE) = yu'minū : iman etmekten
6. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
7. جَاءَهُمُ (CEÙHM) = cā'ehumu : kendilerine geldiği
8. الْهُدَىٰ (ELHD̃) = l-hudā : hidayet
9. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak
10. أَنْ (ÊN) = en :
11. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : demeleridir
12. أَبَعَثَ (ÊBAS̃) = ebeǎṧe : mı gönderdi?
13. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
14. بَشَرًا (BŞRE) = beşeran : bir insanı
15. رَسُولًا (RSVLE) = rasūlen : elçi olarak
ve | alıkoyan şey | insanları | | iman etmekten | zaman | kendilerine geldiği | hidayet | ancak | | demeleridir | mı gönderdi? | Allah | bir insanı | elçi olarak |

[] [MNA] [NVS] [] [EMN] [] [CYE] [HD̃Y] [] [] [GVL] [BAS̃] [] [BŞR] [RSL]
VME MNA ELNES ÊN YÙMNVE ÎZ̃ CEÙHM ELHD̃ ÎLE ÊN GELVE ÊBAS̃ ELLH BŞRE RSVLE

ve mā meneǎ n-nāse en yu'minū cā'ehumu l-hudā illā en ḳālū ebeǎṧe llahu beşeran rasūlen
وما منع الناس أن يؤمنوا إذ جاءهم الهدى إلا أن قالوا أبعث الله بشرا رسولا

 » 17 / Isrâ  Suresi: 94
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And what
منع م ن ع | MNA MNA meneǎ alıkoyan şey prevented
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāse insanları the people
أن | ÊN en that
يؤمنوا ا م ن | EMN YÙMNVE yu'minū iman etmekten they believe
إذ | ÎZ̃ zaman when
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehumu kendilerine geldiği came to them
الهدى ه د ي | HD̃Y ELHD̃ l-hudā hidayet the guidance
إلا | ÎLE illā ancak except
أن | ÊN en that
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū demeleridir they said,
أبعث ب ع ث | BAS̃ ÊBAS̃ ebeǎṧe mı gönderdi? """Has Allah sent"
الله | ELLH llahu Allah """Has Allah sent"
بشرا ب ش ر | BŞR BŞRE beşeran bir insanı a human
رسولا ر س ل | RSL RSVLE rasūlen elçi olarak "Messenger?"""

17:94 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | alıkoyan şey | insanları | | iman etmekten | zaman | kendilerine geldiği | hidayet | ancak | | demeleridir | mı gönderdi? | Allah | bir insanı | elçi olarak |

[] [MNA] [NVS] [] [EMN] [] [CYE] [HD̃Y] [] [] [GVL] [BAS̃] [] [BŞR] [RSL]
VME MNA ELNES ÊN YÙMNVE ÎZ̃ CEÙHM ELHD̃ ÎLE ÊN GELVE ÊBAS̃ ELLH BŞRE RSVLE

ve mā meneǎ n-nāse en yu'minū cā'ehumu l-hudā illā en ḳālū ebeǎṧe llahu beşeran rasūlen
وما منع الناس أن يؤمنوا إذ جاءهم الهدى إلا أن قالوا أبعث الله بشرا رسولا

[] [م ن ع] [ن و س] [] [ا م ن] [] [ج ي ا] [ه د ي] [] [] [ق و ل] [ب ع ث] [] [ب ش ر] [ر س ل]

 » 17 / Isrâ  Suresi: 94
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
منع م ن ع | MNA MNA meneǎ alıkoyan şey prevented
Mim,Nun,Ayn,
40,50,70,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الناس ن و س | NVS ELNES n-nāse insanları the people
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يؤمنوا ا م ن | EMN YÙMNVE yu'minū iman etmekten they believe
Ye,,Mim,Nun,Vav,Elif,
10,,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehumu kendilerine geldiği came to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الهدى ه د ي | HD̃Y ELHD̃ l-hudā hidayet the guidance
Elif,Lam,He,Dal,,
1,30,5,4,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā ancak except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū demeleridir they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أبعث ب ع ث | BAS̃ ÊBAS̃ ebeǎṧe mı gönderdi? """Has Allah sent"
,Be,Ayn,Se,
,2,70,500,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah """Has Allah sent"
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
بشرا ب ش ر | BŞR BŞRE beşeran bir insanı a human
Be,Şın,Re,Elif,
2,300,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
رسولا ر س ل | RSL RSVLE rasūlen elçi olarak "Messenger?"""
Re,Sin,Vav,Lam,Elif,
200,60,6,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve | مَنَعَ: alıkoyan şey | النَّاسَ: insanları | أَنْ: | يُؤْمِنُوا: iman etmekten | إِذْ: zaman | جَاءَهُمُ: kendilerine geldiği | الْهُدَىٰ: hidayet | إِلَّا: ancak | أَنْ: | قَالُوا: demeleridir | أَبَعَثَ: mı gönderdi? | اللَّهُ: Allah | بَشَرًا: bir insanı | رَسُولًا: elçi olarak |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve | منع MNA alıkoyan şey | الناس ELNES insanları | أن ÊN | يؤمنوا YÙMNWE iman etmekten | إذ ÎZ̃ zaman | جاءهم CEÙHM kendilerine geldiği | الهدى ELHD̃ hidayet | إلا ÎLE ancak | أن ÊN | قالوا GELWE demeleridir | أبعث ÊBAS̃ mı gönderdi? | الله ELLH Allah | بشرا BŞRE bir insanı | رسولا RSWLE elçi olarak |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve | meneǎ: alıkoyan şey | n-nāse: insanları | en: | yu'minū: iman etmekten | : zaman | cā'ehumu: kendilerine geldiği | l-hudā: hidayet | illā: ancak | en: | ḳālū: demeleridir | ebeǎṧe: mı gönderdi? | llahu: Allah | beşeran: bir insanı | rasūlen: elçi olarak |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: ve | MNA: alıkoyan şey | ELNES: insanları | ÊN: | YÙMNVE: iman etmekten | ÎZ̃: zaman | CEÙHM: kendilerine geldiği | ELHD̃: hidayet | ÎLE: ancak | ÊN: | GELVE: demeleridir | ÊBAS̃: mı gönderdi? | ELLH: Allah | BŞRE: bir insanı | RSVLE: elçi olarak |
Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat kendilerine doğru yolu gösteren bir peygamber geldi mi insanları inanmaktan meneden şey de Allah, hiçbir insanı peygamber olarak gönderir mi demeleridir zâten.
Adem Uğur : Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir.
Ahmed Hulusi : Kendilerine hakikat geldiğinde, insanların iman etmelerine mâni olan: "Allâh, rasûl bir beşer bâ's etti!" demeleridir.
Ahmet Tekin : Kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların buna inanmalarını sırf: 'Allah görevli Rasul olarak bir insanı mı gönderdi?' demeleri engellemiştir.
Ahmet Varol : İnsanları, kendilerine hidayet geldiğinde iman etmekten alıkoyan: 'Allah peygamber olarak bir insanı mı gönderdi?' demelerinden başka bir şey değildir.
Ali Bulaç : Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Allah, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir.
Ali Fikri Yavuz : Mekke’lilere doğru yolu gösteren peygamber, onlara Kur’an ile geldiği zaman, insanların iman etmelerine ancak şöyle demeleri engel oldu: “Allah bir insanı mı Peygamber gönderdi, (Peygamber olarak bir Melek göndermeliydi?)
Bekir Sadak : Insanlara dogruluk rehberi geldigi zaman, inanmalarina engel olan, sadece: «Allah peygamber olarak bir insan mi gonderdi?» demis olmalaridir.
Celal Yıldırım : Doğru yolu gösteren (Kur'ân) geldiğinde insanları inanmaktan alı1 koyan şey, sadece «Allah bir insanı mı peygamber olarak göndermiş ?!» demeleridir.
Diyanet İşleri : İnsanlara hidayet (Kur’an) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, “Allah, bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?” demeleri engel olmuştur.
Diyanet İşleri (eski) : İnsanlara doğruluk rehberi geldiği zaman, inanmalarına engel olan, sadece: 'Allah peygamber olarak bir insan mı gönderdi?' demiş olmalarıdır.
Diyanet Vakfi : Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, «Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?» demeleri engellemiştir.
Edip Yüksel : Kendilerine hidayet geldiğinde, halk: 'ALLAH bir insanı mı elçi olarak gönderdi,' diyerek inanmadı
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber gelince, insanların iman etmelerine engel olan sebep sadece: «Allah bir insanı mı Peygamber gönderdi?» demeleridir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kendilerine doğru yolu gösteren rehber geldiğinde insanların iman etmelerine ancak şöyle demeleri engel oldu: «Allah bir insanı mı peygamber gönderdi?»
Elmalılı Hamdi Yazır : Kendilerine doğru yolu gösteren hidayetci geldiğinde nâsın iyman etmelerine ancak şöyle demeleri mani' oldu: Allah bir beşeri mi Resul gönderdi?
Fizilal-il Kuran : İnsanlara doğru yol kılavuzu geldiğinde ona inanmamalarının tek gerekçesi, onların: «Allah bir insanı mı peygamber olarak gönderdi?» şeklindeki anlayışlarıdır.
Gültekin Onan : Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Tanrı, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir.
Hakkı Yılmaz : Ve insanlara yol gösterimi/Kur’ân gelince, kendilerinin iman etmelerine, sadece “Allah bir beşeri mi elçi gönderdi?” demeleri engel olur.
Hasan Basri Çantay : İnsanların — kendilerine hidâyet (rehberi) geldiği zaman îman etmelerini «Allah bir beşeri mi peygamber gönderdi?» demelerinden başka bir şey men' etmedi.
Hayrat Neşriyat : Kendilerine hidâyet rehberi geldiği zaman insanları îmân etmekten alıkoyan şey, ancak şöyle demeleri olmuştur: 'Allah bir insanı mı peygamber gönderdi?'
İbni Kesir : Onlara hidayet geldiği zaman; insanları inanmaktan alıkoyan, sadece: Allah peygamber olarak bir beşeri mi göndermiştir? demeleridir.
İskender Evrenosoğlu : Onlara hidayet geldiği zaman insanların inanmalarına, “Allah, insan resûl mü gönderdi?” demelerinden başka bir şey mani olmadı.
Muhammed Esed : (İşte bunun gibi,) insanlara (bir peygamber eliyle) doğru yol bilgisi geldiği zaman onları (ona) inanmaktan alıkoyan, onların: "Allah ölümlü bir insanı mı elçi olarak gönderdi?" diye itiraz etmelerinden başka bir şey değildir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Nâsı, kendilerine hidâyet geldiği vakit imân etmelerinden men eden şey, başka değil onların, «Allah bir beşeri mi resûl olarak gönderdi?» demeleri olmuştur.
Ömer Öngüt : Kendilerine hidayet rehberi geldiği zaman, insanları iman etmekten alıkoyan şey, sadece: “Allah peygamber olarak bir insanı mı gönderdi?” demeleri oldu.
Şaban Piriş : İnsanlara kılavuz geldiği halde, onların inanmasına “Allah elçi olarak bir insan mı gönderdi?” demeleri engel olmaktadır.
Suat Yıldırım : Zaten, insanların ekserisinin, kendilerine hidâyet geldiği halde iman etmemelerinin başlıca sebebi: "Allah bula bula bir insan mı seçip halka elçi gönderdi?" demeleridir.
Süleyman Ateş : Zâten kendilerine hidâyet geldiği zaman insanları doğru yola gelmekten alıkoyan şey, hep: "Allâh, bir insanı elçi mi gönderdi?" demeleridir.
Tefhim-ul Kuran : Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: «Allah, elçi olarak bir beşer mi gönderdi?» demelerinden başkası değildir.
Ümit Şimşek : Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları iman etmekten alıkoyan şey de 'Allah bir beşeri mi elçi olarak gönderdi?' demelerinden başka birşey değildir.
Yaşar Nuri Öztürk : Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}