» 17 / Isrâ  60:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 17 / Isrâ  Suresi: 60
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (VÎZ̃) = ve iƶ : bir zaman
2. قُلْنَا (GLNE) = ḳulnā : demiştik
3. لَكَ (LK) = leke : sana
4. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
5. رَبَّكَ (RBK) = rabbeke : Rabbin
6. أَحَاطَ (ÊḪEŦ) = eHāTa : kuşatmıştır
7. بِالنَّاسِ (BELNES) = bin-nāsi : insanları
8. وَمَا (VME) = ve mā :
9. جَعَلْنَا (CALNE) = ceǎlnā : biz yapmadık
10. الرُّؤْيَا (ELRÙYE) = r-ru'yā : rü'yayı
11. الَّتِي (ELTY) = lletī :
12. أَرَيْنَاكَ (ÊRYNEK) = eraynāke : sana gösterdiğimiz
13. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
14. فِتْنَةً (FTNT) = fitneten : sınama (aracı)
15. لِلنَّاسِ (LLNES) = linnāsi : insanlar için
16. وَالشَّجَرَةَ (VELŞCRT) = ve şşecerate : ve ağacı
17. الْمَلْعُونَةَ (ELMLAVNT) = l-mel'ǔnete : la'netlenmiş
18. فِي (FY) = fī :
19. الْقُرْانِ (ELGR ËN) = l-ḳurāni : Kur'an'da
20. وَنُخَوِّفُهُمْ (VNḢVFHM) = ve nuḣavvifuhum : biz onları korkutuyoruz
21. فَمَا (FME) = femā : fakat
22. يَزِيدُهُمْ (YZYD̃HM) = yezīduhum : artırmıyor
23. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkasını
24. طُغْيَانًا (ŦĞYENE) = Tuğyānen : azgınlıklarından
25. كَبِيرًا (KBYRE) = kebīran : daha da fazla
bir zaman | demiştik | sana | şüphesiz | Rabbin | kuşatmıştır | insanları | | biz yapmadık | rü'yayı | | sana gösterdiğimiz | başka bir şey | sınama (aracı) | insanlar için | ve ağacı | la'netlenmiş | | Kur'an'da | biz onları korkutuyoruz | fakat | artırmıyor | başkasını | azgınlıklarından | daha da fazla |

[] [GVL] [] [] [RBB] [ḪVŦ] [NVS] [] [CAL] [REY] [] [REY] [] [FTN] [NVS] [ŞCR] [LAN] [] [GRE] [ḢVF] [] [ZYD̃] [] [ŦĞY] [KBR]
VÎZ̃ GLNE LK ÎN RBK ÊḪEŦ BELNES VME CALNE ELRÙYE ELTY ÊRYNEK ÎLE FTNT LLNES VELŞCRT ELMLAVNT FY ELGR ËN VNḢVFHM FME YZYD̃HM ÎLE ŦĞYENE KBYRE

ve iƶ ḳulnā leke inne rabbeke eHāTa bin-nāsi ve mā ceǎlnā r-ru'yā lletī eraynāke illā fitneten linnāsi ve şşecerate l-mel'ǔnete l-ḳurāni ve nuḣavvifuhum femā yezīduhum illā Tuğyānen kebīran
وإذ قلنا لك إن ربك أحاط بالناس وما جعلنا الرؤيا التي أريناك إلا فتنة للناس والشجرة الملعونة في القرآن ونخوفهم فما يزيدهم إلا طغيانا كبيرا

 » 17 / Isrâ  Suresi: 60
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ bir zaman And when
قلنا ق و ل | GVL GLNE ḳulnā demiştik We said
لك | LK leke sana to you,
إن | ÎN inne şüphesiz """Indeed,"
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbin your Lord
أحاط ح و ط | ḪVŦ ÊḪEŦ eHāTa kuşatmıştır has encompassed
بالناس ن و س | NVS BELNES bin-nāsi insanları "the mankind."""
وما | VME ve mā And not
جعلنا ج ع ل | CAL CALNE ceǎlnā biz yapmadık We made
الرؤيا ر ا ي | REY ELRÙYE r-ru'yā rü'yayı the vision
التي | ELTY lletī which
أريناك ر ا ي | REY ÊRYNEK eraynāke sana gösterdiğimiz We showed you
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
فتنة ف ت ن | FTN FTNT fitneten sınama (aracı) (as) a trial
للناس ن و س | NVS LLNES linnāsi insanlar için for mankind,
والشجرة ش ج ر | ŞCR VELŞCRT ve şşecerate ve ağacı and the tree
الملعونة ل ع ن | LAN ELMLAVNT l-mel'ǔnete la'netlenmiş the accursed
في | FY in
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an'da the Quran.
ونخوفهم خ و ف | ḢVF VNḢVFHM ve nuḣavvifuhum biz onları korkutuyoruz And We threaten them
فما | FME femā fakat but not
يزيدهم ز ي د | ZYD̃ YZYD̃HM yezīduhum artırmıyor it increases them
إلا | ÎLE illā başkasını except
طغيانا ط غ ي | ŦĞY ŦĞYENE Tuğyānen azgınlıklarından (in) transgression
كبيرا ك ب ر | KBR KBYRE kebīran daha da fazla great.

17:60 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bir zaman | demiştik | sana | şüphesiz | Rabbin | kuşatmıştır | insanları | | biz yapmadık | rü'yayı | | sana gösterdiğimiz | başka bir şey | sınama (aracı) | insanlar için | ve ağacı | la'netlenmiş | | Kur'an'da | biz onları korkutuyoruz | fakat | artırmıyor | başkasını | azgınlıklarından | daha da fazla |

[] [GVL] [] [] [RBB] [ḪVŦ] [NVS] [] [CAL] [REY] [] [REY] [] [FTN] [NVS] [ŞCR] [LAN] [] [GRE] [ḢVF] [] [ZYD̃] [] [ŦĞY] [KBR]
VÎZ̃ GLNE LK ÎN RBK ÊḪEŦ BELNES VME CALNE ELRÙYE ELTY ÊRYNEK ÎLE FTNT LLNES VELŞCRT ELMLAVNT FY ELGR ËN VNḢVFHM FME YZYD̃HM ÎLE ŦĞYENE KBYRE

ve iƶ ḳulnā leke inne rabbeke eHāTa bin-nāsi ve mā ceǎlnā r-ru'yā lletī eraynāke illā fitneten linnāsi ve şşecerate l-mel'ǔnete l-ḳurāni ve nuḣavvifuhum femā yezīduhum illā Tuğyānen kebīran
وإذ قلنا لك إن ربك أحاط بالناس وما جعلنا الرؤيا التي أريناك إلا فتنة للناس والشجرة الملعونة في القرآن ونخوفهم فما يزيدهم إلا طغيانا كبيرا

[] [ق و ل] [] [] [ر ب ب] [ح و ط] [ن و س] [] [ج ع ل] [ر ا ي] [] [ر ا ي] [] [ف ت ن] [ن و س] [ش ج ر] [ل ع ن] [] [ق ر ا] [خ و ف] [] [ز ي د] [] [ط غ ي] [ك ب ر]

 » 17 / Isrâ  Suresi: 60
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | VÎZ̃ ve iƶ bir zaman And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
قلنا ق و ل | GVL GLNE ḳulnā demiştik We said
Gaf,Lam,Nun,Elif,
100,30,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لك | LK leke sana to you,
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
إن | ÎN inne şüphesiz """Indeed,"
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbin your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أحاط ح و ط | ḪVŦ ÊḪEŦ eHāTa kuşatmıştır has encompassed
,Ha,Elif,Tı,
,8,1,9,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
بالناس ن و س | NVS BELNES bin-nāsi insanları "the mankind."""
Be,Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
2,1,30,50,1,60,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
جعلنا ج ع ل | CAL CALNE ceǎlnā biz yapmadık We made
Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
3,70,30,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الرؤيا ر ا ي | REY ELRÙYE r-ru'yā rü'yayı the vision
Elif,Lam,Re,,Ye,Elif,
1,30,200,,10,1,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
التي | ELTY lletī which
Elif,Lam,Te,Ye,
1,30,400,10,
REL – feminine singular relative pronoun
اسم موصول
أريناك ر ا ي | REY ÊRYNEK eraynāke sana gösterdiğimiz We showed you
,Re,Ye,Nun,Elif,Kef,
,200,10,50,1,20,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
فتنة ف ت ن | FTN FTNT fitneten sınama (aracı) (as) a trial
Fe,Te,Nun,Te merbuta,
80,400,50,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
للناس ن و س | NVS LLNES linnāsi insanlar için for mankind,
Lam,Lam,Nun,Elif,Sin,
30,30,50,1,60,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
والشجرة ش ج ر | ŞCR VELŞCRT ve şşecerate ve ağacı and the tree
Vav,Elif,Lam,Şın,Cim,Re,Te merbuta,
6,1,30,300,3,200,400,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun → Tree"
الواو عاطفة
اسم منصوب
الملعونة ل ع ن | LAN ELMLAVNT l-mel'ǔnete la'netlenmiş the accursed
Elif,Lam,Mim,Lam,Ayn,Vav,Nun,Te merbuta,
1,30,40,30,70,6,50,400,
N – accusative feminine passive participle
اسم منصوب
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an'da the Quran.
Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun,
1,30,100,200,,50,
"PN – genitive masculine proper noun → Quran"
اسم علم مجرور
ونخوفهم خ و ف | ḢVF VNḢVFHM ve nuḣavvifuhum biz onları korkutuyoruz And We threaten them
Vav,Nun,Hı,Vav,Fe,He,Mim,
6,50,600,6,80,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form II) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فما | FME femā fakat but not
Fe,Mim,Elif,
80,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
يزيدهم ز ي د | ZYD̃ YZYD̃HM yezīduhum artırmıyor it increases them
Ye,Ze,Ye,Dal,He,Mim,
10,7,10,4,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā başkasını except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
طغيانا ط غ ي | ŦĞY ŦĞYENE Tuğyānen azgınlıklarından (in) transgression
Tı,Ğayn,Ye,Elif,Nun,Elif,
9,1000,10,1,50,1,
N – accusative masculine indefinite verbal noun
اسم منصوب
كبيرا ك ب ر | KBR KBYRE kebīran daha da fazla great.
Kef,Be,Ye,Re,Elif,
20,2,10,200,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: bir zaman | قُلْنَا: demiştik | لَكَ: sana | إِنَّ: şüphesiz | رَبَّكَ: Rabbin | أَحَاطَ: kuşatmıştır | بِالنَّاسِ: insanları | وَمَا: | جَعَلْنَا: biz yapmadık | الرُّؤْيَا: rü'yayı | الَّتِي: | أَرَيْنَاكَ: sana gösterdiğimiz | إِلَّا: başka bir şey | فِتْنَةً: sınama (aracı) | لِلنَّاسِ: insanlar için | وَالشَّجَرَةَ: ve ağacı | الْمَلْعُونَةَ: la'netlenmiş | فِي: | الْقُرْانِ: Kur'an'da | وَنُخَوِّفُهُمْ: biz onları korkutuyoruz | فَمَا: fakat | يَزِيدُهُمْ: artırmıyor | إِلَّا: başkasını | طُغْيَانًا: azgınlıklarından | كَبِيرًا: daha da fazla |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ bir zaman | قلنا GLNE demiştik | لك LK sana | إن ÎN şüphesiz | ربك RBK Rabbin | أحاط ÊḪEŦ kuşatmıştır | بالناس BELNES insanları | وما WME | جعلنا CALNE biz yapmadık | الرؤيا ELRÙYE rü'yayı | التي ELTY | أريناك ÊRYNEK sana gösterdiğimiz | إلا ÎLE başka bir şey | فتنة FTNT sınama (aracı) | للناس LLNES insanlar için | والشجرة WELŞCRT ve ağacı | الملعونة ELMLAWNT la'netlenmiş | في FY | القرآن ELGR ËN Kur'an'da | ونخوفهم WNḢWFHM biz onları korkutuyoruz | فما FME fakat | يزيدهم YZYD̃HM artırmıyor | إلا ÎLE başkasını | طغيانا ŦĞYENE azgınlıklarından | كبيرا KBYRE daha da fazla |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: bir zaman | ḳulnā: demiştik | leke: sana | inne: şüphesiz | rabbeke: Rabbin | eHāTa: kuşatmıştır | bin-nāsi: insanları | ve mā: | ceǎlnā: biz yapmadık | r-ru'yā: rü'yayı | lletī: | eraynāke: sana gösterdiğimiz | illā: başka bir şey | fitneten: sınama (aracı) | linnāsi: insanlar için | ve şşecerate: ve ağacı | l-mel'ǔnete: la'netlenmiş | : | l-ḳurāni: Kur'an'da | ve nuḣavvifuhum: biz onları korkutuyoruz | femā: fakat | yezīduhum: artırmıyor | illā: başkasını | Tuğyānen: azgınlıklarından | kebīran: daha da fazla |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃: bir zaman | GLNE: demiştik | LK: sana | ÎN: şüphesiz | RBK: Rabbin | ÊḪEŦ: kuşatmıştır | BELNES: insanları | VME: | CALNE: biz yapmadık | ELRÙYE: rü'yayı | ELTY: | ÊRYNEK: sana gösterdiğimiz | ÎLE: başka bir şey | FTNT: sınama (aracı) | LLNES: insanlar için | VELŞCRT: ve ağacı | ELMLAVNT: la'netlenmiş | FY: | ELGR ËN: Kur'an'da | VNḢVFHM: biz onları korkutuyoruz | FME: fakat | YZYD̃HM: artırmıyor | ÎLE: başkasını | ŦĞYENE: azgınlıklarından | KBYRE: daha da fazla |
Abdulbaki Gölpınarlı : An o zamânı, hani sana demiştik ki hiç şüphe yok, Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır ve biz sana gösterdiğimiz rüyayı da, Kur'ân 'daki lânetlenmiş ağacı da ancak insanları sınamak için gösterdik ve onları korkutmadayız, fakat bu, ancak onların taşkınlıklarını arttırmada.
Adem Uğur : Hani sana: Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lânetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz.
Ahmed Hulusi : Hani sana: "Muhakkak ki Rabbin insanları (BinNas = insanların hakikati olarak) ihâta etmiştir" dedik. . . Sende oluşturduğumuz o görüşü (mirâc'da yaşadığını) ve Kurân'daki mel'un şecereyi (uzaklaştırılmış ağaç - beden yaşamını) de insanlar için yalnızca bir fitne (sınav objesi) kıldık! Biz onları korkutuyoruz. . . Fakat (bu), onların büyük taşkınlıklarından başka bir şeyi arttırmıyor. Not: (Yasak ağaca dokunmak, Üflenen ruh = Esmâ {El Veliyy} açığa çıkışı = şuur varlık olarak kayıtsız şekilde yaşayan Adem'in, bedenini {Havva} kendisi olarak kabullenmesi; cennet boyutunu Esmâ kuvveleriyle yaşarken, kendini beden vehmederek, bu kuvvelerden uzak düşmesi, beden kayıtlarıyla arzda - bedende yaşamak zorunda kalması. A. H. )
Ahmet Tekin : Hani sana: 'Rabbin geçmiş ve gelecek bütün insanları, insanların hayatlarını, davranışlarını ilmiyle kudretiyle çepeçevre kuşatmıştır' demiştik. Mirac gecesi çıplak gözle sana gösterdiğimiz rüya gibi görüntüleri ve Kur’ân’da rahmetten uzak kılınan ağacı, kaktüsü yalnızca insanları imtihan ve deneme vesilesi olarak düzenleyip hazırladık. Biz insanlara korku veren uyarılarda bulunuyoruz, bu onlarda büyük azgınlıklardan, azgınlıklarını artırmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Ahmet Varol : Hani sana: 'Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır' demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı ve Kur'an'da lanetlenmiş ağacı ancak insanlar için bir imtihan kıldık. Biz onları korkutuyoruz ama bu onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şeyi artırmıyor.
Ali Bulaç : Hani biz sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık, Kur'an'da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor.
Ali Fikri Yavuz : Vaktiyle sana şöyle vahyetmiştik: Muhakkak Rabbin, insanları (Kureyş kâfirlerini azab ile) kuşatmıştır. İsrâ gecesi, sana, o âlenen gösterdiğimizi ve Kur’ân’da lânet edilen (ve cehennem’in dibinde biten Zakkûm isimli) ağacı da, yalnız insanlara bir imtihan yaptık (insanlardan kimi İsrâ hâdisesini, kimi de cehennemde ağaç biteceğini inkâr etti). Biz, onları korkutuyoruz. Fakat bu, ancak onlara büyük bir taşkınlık ilâve ediyor.
Bekir Sadak : Sana: «Rabbin suphesiz insanlari kusatmistir» demistik; sana gosterdigimiz ruya ile ve Kuran'da lanetlenmis agacla, sadece insanlari denedik. Biz onlari korkutuyoruz, fakat bu onlara buyuk taskinlik vermekten baska bir seye yaramiyor. *
Celal Yıldırım : Hani biz sana, Rabbin gerçekten bütün insanları (ilmiyle, kudretiyle, saltanotiyle, tedbir ve tasarrufuyla) kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz görüntüyü (ya da rüyayı) ve Kur'ân'da lanetlenmiş ağacı sadece insanlara bir fitne (imtihan) kıldık ve onları (böylece) korkuturuz; bu da onlarda büyük bir taşkınlık ve azgınlıktan başka bir şey artırmaz.
Diyanet İşleri : Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur’an’da lânetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.
Diyanet İşleri (eski) : Sana: 'Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır' demiştik; sana gösterdiğimiz rüya ile ve Kuran'da lanetlenmiş ağaçla, sadece insanları denedik. Biz onları korkutuyoruz, fakat bu onlara büyük taşkınlık vermekten başka birşeye yaramıyor.
Diyanet Vakfi : Hani sana: Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır, demiştik. Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lânetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz.
Edip Yüksel : Rabbinin insanları kuşatmış olduğunu sana bildirmiştik. Fakat sana gösterdiğimiz görüntü ile ve Kuran'da lanetlenen ağaçla adece insanları denedik. Biz onları uyarırız, ancak bu, onların azgınlığına büyük bir katkıda bulunmaktan başka sonuç vermiyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Vaktiyle sana şöyle vahyettiğimizi hatırla: «Şüphesiz Rabbin insanları kuşatmıştır.» (İsrâ gecesi) sana açıkça gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur'ân'da lanet edilen ağacı da, yalnız insanlara bir imtihan için yapmışızdır. Biz onları, korkutuyoruz, fakat bu onlara ancak büyük bir taşkınlıktan başka bir sonuç vermiyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Unutma ki, vaktiyle sana: «Bil ki Rabbin o insanları kuşatmıştır.» dedik. Sana gösterdiğimiz (Mirac) temaşasını ve Ku'ran'da lanetlenmiş ağacı sadece insanlara bir imtihan için yapmışızdır. Biz onları tehdit ediyoruz; ama bu onlara büyük bir taşkınlığı artırmaktan başka netice vermiyor.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve unutma ki vaktiyle sana haberin olsun ki, dedik: rabbın o insanları ihata etmiştir, o sana gösterdiğimiz temaşayı ve Kur'anda lâ'net edilen ağacı da sırf insanlara bir imtihan için yapmışızdır, biz onları tehdid ediyoruz, o onlara büyük bir tuğyan artırmaktan başka netice vermiyor
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, hani sana «Rabbin insanları (Mekkeli müşrikleri) kuşatma altına aldı» dedik. (O gece) sana gösterdiğimiz görüntüleri ve Kur'an'da adı geçen lanetlenmiş ağacı da sırf insanlara bir sınav konusu olsun diye ortaya koyduk. Onları korkutuyoruz ama bu korkutmalarımız azgınlıklarını arttırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Gültekin Onan : Hani biz sana: "Muhakkak rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık, Kuran'da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor.
Hakkı Yılmaz : Ve hani Biz sana, “Şüphesiz Rabbin insanları kuşatmıştır” demiştik. Ve sana açıkça gösterdiğimiz o görüntüyü ve Kur’ân'da uzak durulmasını istediğimiz altın, mal-mülk tutkunluğunu da, yalnız insanlara bir imtihan için yapmışızdır. Ve Biz onları korkutuyoruz, fakat bu, onlara sadece büyük bir azgınlığı arttırıyor.
Hasan Basri Çantay : Sana: «Şübhesiz Rabbin insanları çepçevre kuşatmışdır» demişdik, hatırla. (Geceleyin) sana gösterdiğimiz o temaşayı ve Kur'anda lâ'net edilen ağacı biz (başka değil) ancak insanlara bir fitne (ve imtihan) yapdık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, onlarda büyük bir taşkınlıkdan başka bir şey artırmıyor.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Hani sana da: 'Şübhesiz ki Rabbin, insanları (ilim ve kudretiyle) kuşatmıştır (kimseden korkmadan teblîğe devâm et)!' demiştik. Sana (Mi'râcGecesi) gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur’ân’da lâ'netlenen (Cehennemdeki Zakkum)ağacı(nı) da ancak insanlar için bir imtihan yaptık. Çünki (biz) onları korkutuyoruz, fakat(bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey artırmıyor.
İbni Kesir : Hani sana demiştik ki: Rabbın gerçekten insanları kuşatmıştır. Sonra göstermiş olduğumuz rüyayı sadece insanlar için bir imtihan kıldık. Kur'an'da lanetlenmiş olan ağacı da. Biz onları korkutuyoruz ama bu, onlara büyük bir azgınlık vermekten başka bir şeyi artırmıyor.
İskender Evrenosoğlu : Rabbinin, insanları muhakkak (rahmeti ve ilmiyle) ihata ettiğini (kapladığını) sana söylemiştik. Sana (kalp gözü ile) gösterdiğimiz o rüyeti ve Kur'ân-ı Kerim'deki lânetlenmiş ağacı (zakkum ağacı), insanlara sadece fitne (imtihan) kıldık. Ve Biz, onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onların büyük azgınlıklarından (büyük günahlarından) başka bir şeyi arttırmıyor.
Muhammed Esed : Hani, sana (ey Peygamber,) "Rabbin (sınırsız kudret ve ilmiyle) insanları kuşatmıştır; bu sana gösterdiğimiz görüntü de, Kuran'da lanetlenen (cehennem) ağacı da insanlar için yalnızca bir sınama olacaktır. Şimdi (cehennemden bahsederek) insanlara korku veren bir uyarıda bulunuyoruz, ama (hakkı inkara niyetli oldukları sürece) bu (uyarı) onların sadece büyüklük taslayarak küstahça azgınlık, taşkınlık yapmalarını artırıyor" demiştik.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve sana demiştik ki: «Senin Rabbin şüphesiz bütün nâsı ihata etmiştir ve sana göstermiş olduğumuz temaşayı ve Kur'an'daki lânet edilmiş olan ağacı da nâsa ancak bir imtihan için kılmıştık ve onları korkutuyoruz. Halbuki onlara pek büyük bir taşkınlıktan başka bir şey artırmış olmuyor.»
Ömer Öngüt : Hani sana demiştik ki: “Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır. ” Sana gösterdiğimiz o rüyâyı ve Kur'an'da lânetlenen ağacı sadece insanlar için bir imtihan kıldık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu korkutmamız onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şeyi artırmıyor.
Şaban Piriş : Sana “Rabbin tüm insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı da ve Kur’an’da lanetlenmiş ağacı da insanlar için bir imtihan yaptık. Onları korkutuyoruz, ancak bu onların büyük taşkınlıklarından başka bir şeyini artırmıyor.
Suat Yıldırım : Unutma ki vaktiyle sana: "Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır." demiştik. Gerek miraçta sana gösterdiğimiz temaşayı, gerek Kur’ân’da lânetlenen ve cehennemin dibinde biten o zakkum ağacını, sırf insanları deneme vesilesi kıldık. Biz onları tehdit ediyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Süleyman Ateş : Bir zaman sana: "Rabbin insanları kuşatmıştır, (suçluları cezalandırmak üzeredir)" demiştik. Sana gösterdiğimiz rü'yâyı ve Kur'ân'da la'netlenmiş ağacı, insanları(n imanını) sınama (aracı) yaptık. Biz onları (çeşitli biçimlerde) korkutuyoruz. Fakat korkutmamız onların azgınlıklarını daha da artırmaktan başka bir katkı yapmıyor.
Tefhim-ul Kuran : Ey Muhammed bir zaman sana: «Şüphesiz Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır.» demiştik. Sana gösterdiğimiz rüyayı ve Kur'an'da lanetlenen ağacı ancak insanlara bir fitne (sınama aracı) yaptık. Biz onları arka arkaya korkutuyoruz, fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şeyi artırmaya yaramıyor.
Ümit Şimşek : Sana 'Rabbin insanları kuşatmıştır' dediğimiz zamanı hatırla. Sana gösterdiğimiz manzaraları ve Kur'ân'daki lânetlenmiş ağacı da Biz insanlar için bir sınama vesilesi yaptık. Biz onları böylece korkutuyoruz; fakat bu onları azdırdıkça azdırıyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Hani, sana: "Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır." demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı/soyu da insanları sınamak dışında bir sebeple göndermedik. Biz onları korkutuyoruz ama bu onların kudurganlığını artırmaktan başka bir katkı sağlamıyor.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}