» 43 / Zuhruf  83:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 83
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَذَرْهُمْ (FZ̃RHM) = feƶerhum : bırak onları
2. يَخُوضُوا (YḢVŽVE) = yeḣūDū : dalsınlar
3. وَيَلْعَبُوا (VYLABVE) = ve yel'ǎbū : ve oynasınlar
4. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : kadar
5. يُلَاقُوا (YLEGVE) = yulāḳū : kavuşuncaya
6. يَوْمَهُمُ (YVMHM) = yevmehumu : günlerine
7. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
8. يُوعَدُونَ (YVAD̃VN) = yūǎdūne : kendilerine vadedilen
bırak onları | dalsınlar | ve oynasınlar | kadar | kavuşuncaya | günlerine | | kendilerine vadedilen |

[VZ̃R] [ḢVŽ] [LAB] [] [LGY] [YVM] [] [VAD̃]
FZ̃RHM YḢVŽVE VYLABVE ḪT YLEGVE YVMHM ELZ̃Y YVAD̃VN

feƶerhum yeḣūDū ve yel'ǎbū Hattā yulāḳū yevmehumu lleƶī yūǎdūne
فذرهم يخوضوا ويلعبوا حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 83
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فذرهم و ذ ر | VZ̃R FZ̃RHM feƶerhum bırak onları So leave them
يخوضوا خ و ض | ḢVŽ YḢVŽVE yeḣūDū dalsınlar (to) converse vainly
ويلعبوا ل ع ب | LAB VYLABVE ve yel'ǎbū ve oynasınlar and play
حتى | ḪT Hattā kadar until
يلاقوا ل ق ي | LGY YLEGVE yulāḳū kavuşuncaya they meet
يومهم ي و م | YVM YVMHM yevmehumu günlerine their Day
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne kendilerine vadedilen they are promised

43:83 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bırak onları | dalsınlar | ve oynasınlar | kadar | kavuşuncaya | günlerine | | kendilerine vadedilen |

[VZ̃R] [ḢVŽ] [LAB] [] [LGY] [YVM] [] [VAD̃]
FZ̃RHM YḢVŽVE VYLABVE ḪT YLEGVE YVMHM ELZ̃Y YVAD̃VN

feƶerhum yeḣūDū ve yel'ǎbū Hattā yulāḳū yevmehumu lleƶī yūǎdūne
فذرهم يخوضوا ويلعبوا حتى يلاقوا يومهم الذي يوعدون

[و ذ ر] [خ و ض] [ل ع ب] [] [ل ق ي] [ي و م] [] [و ع د]

 » 43 / Zuhruf  Suresi: 83
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فذرهم و ذ ر | VZ̃R FZ̃RHM feƶerhum bırak onları So leave them
Fe,Zel,Re,He,Mim,
80,700,200,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
يخوضوا خ و ض | ḢVŽ YḢVŽVE yeḣūDū dalsınlar (to) converse vainly
Ye,Hı,Vav,Dad,Vav,Elif,
10,600,6,800,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ويلعبوا ل ع ب | LAB VYLABVE ve yel'ǎbū ve oynasınlar and play
Vav,Ye,Lam,Ayn,Be,Vav,Elif,
6,10,30,70,2,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حتى | ḪT Hattā kadar until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يلاقوا ل ق ي | LGY YLEGVE yulāḳū kavuşuncaya they meet
Ye,Lam,Elif,Gaf,Vav,Elif,
10,30,1,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يومهم ي و م | YVM YVMHM yevmehumu günlerine their Day
Ye,Vav,Mim,He,Mim,
10,6,40,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne kendilerine vadedilen they are promised
Ye,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun,
10,6,70,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَذَرْهُمْ: bırak onları | يَخُوضُوا: dalsınlar | وَيَلْعَبُوا: ve oynasınlar | حَتَّىٰ: kadar | يُلَاقُوا: kavuşuncaya | يَوْمَهُمُ: günlerine | الَّذِي: | يُوعَدُونَ: kendilerine vadedilen |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فذرهم FZ̃RHM bırak onları | يخوضوا YḢWŽWE dalsınlar | ويلعبوا WYLABWE ve oynasınlar | حتى ḪT kadar | يلاقوا YLEGWE kavuşuncaya | يومهم YWMHM günlerine | الذي ELZ̃Y | يوعدون YWAD̃WN kendilerine vadedilen |
Kırık Meal (Okunuş) : |feƶerhum: bırak onları | yeḣūDū: dalsınlar | ve yel'ǎbū: ve oynasınlar | Hattā: kadar | yulāḳū: kavuşuncaya | yevmehumu: günlerine | lleƶī: | yūǎdūne: kendilerine vadedilen |
Kırık Meal (Transcript) : |FZ̃RHM: bırak onları | YḢVŽVE: dalsınlar | VYLABVE: ve oynasınlar | ḪT: kadar | YLEGVE: kavuşuncaya | YVMHM: günlerine | ELZ̃Y: | YVAD̃VN: kendilerine vadedilen |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bırak onları, vaadedilen güne ulaşıncaya dek didinip oynasınlar.
Adem Uğur : Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar.
Ahmed Hulusi : Bırak onları, vadolundukları sürece kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar!
Ahmet Tekin : Onları kendi hallerine bırak. Tehdit edildikleri günle karşılaşıncaya kadar, bâtıla dalıp, bilgisizce ileri geri konuşarak oynasınlar.
Ahmet Varol : Artık sen onları bırak, vaadedildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsın ve oynasınlar.
Ali Bulaç : Artık onları bırak; onlara vadedilen günlerine kadar, dalsınlar ve oynaya dursunlar.
Ali Fikri Yavuz : Şimdi bırak onları (bâtıl inançlarına) dalsınlar, oynaya dursunlar; tâ vaad edildikleri (kıyamet) günlerine kavuşuncaya kadar...
Bekir Sadak : Birak onlari, kendilerine soz verilen gune kavusana kadar, dalsinlar, oynasinlar.
Celal Yıldırım : Bırak onları, (tehdîd anlamında) va'd olundukları günlerine kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar.
Diyanet İşleri : Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar.
Diyanet İşleri (eski) : Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar.
Diyanet Vakfi : Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar.
Edip Yüksel : Bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynasınlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şimdi sen bırak onları, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar batıla dalsınlar oynasınlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi bırak onları dalsınlar, oynaya dursunlar, va'dolunduklan günleri (gelip) çatasıya kadar!
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi bırak onları dalsınlar, oynıya dursunlar tâ va'dolundukları günlerine çatasıya kadar
Fizilal-il Kuran : Bırak onları, kendilerine söylenen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oyalansınlar!
Gültekin Onan : Artık onları bırak; onlara vadedilen günlerine kadar dalsınlar ve oynaya dursunlar.
Hakkı Yılmaz : Sen hemen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar boşa uğraşsınlar ve oynayadursunlar.
Hasan Basri Çantay : (Şimdilik) sen bırak onları, (baatılın içine) dalsınlar, (dünyâlarında) oynaya dursunlar. Nihayet (azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşdurulacaklardır.
Hayrat Neşriyat : O hâlde bırak onları, tehdîd edilegeldikleri günlerine kavuşuncaya kadar (bâtıla)dalsınlar, oynasınlar!
İbni Kesir : Bırak onları, kendilerine vaadedilen güne ulaşıncaya kadar dalsınlar, oyalanıp dursunlar.
İskender Evrenosoğlu : Artık onları bırak! Vaadolundukları güne mülâki oluncaya (kavuşuncaya) kadar boş şeylere dalsınlar ve oynasınlar.
Muhammed Esed : Onları bırak da vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar beyhude konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar!
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık onları bırak, (beyhûde işlere) dalsınlar ve oyalanadursunlar. O vaadolundukları günlerine mülâki olacaklarına değin.
Ömer Öngüt : Bırak onları! Kendilerine vâdedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynayıp dursunlar.
Şaban Piriş : Bırak onları, kendilerine vaat edilen güne kavuşuncaya kadar dalsınlar ve oynaya dursunlar.
Suat Yıldırım : Kendilerine bildirilen o hesap gününe kavuşuncaya kadar, onları kendi hallerine bırak, batıllarına dalsınlar, varsın oyalansınlar.
Süleyman Ateş : Bırak onları, kendilerine söylenen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oynasınlar.
Tefhim-ul Kuran : Artık sen onları bırak; onlar vadedilen kendi günlerine kadar, dalsınlar ve oynaya dursunlar.
Ümit Şimşek : Bırak onları, dalsınlar, eğlensinler, vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar.
Yaşar Nuri Öztürk : Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}