» 43 / Zuhruf  Suresi:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63

Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Hâ, mîm.(43:1)
Bu parlak kitabın kadrini bilin(43:2)
Hakkâ biz onu Arabî olarak okunacak bir Kur'an kıldık ki akıl irdiresiniz(43:3)
Ve hakıkat o, bizim nezdimizdeki ana kitabda çok yüksek, çok hikmetlidir(43:4)
Siz müsrif bir kavm olduğunuz için şimdi sizden o öğüdü bertaraf mı edeceğiz?(43:5)
Halbuki evvelkiler içinde biz nice Peygamber gönderdik(43:6)
Hiçbir Peygamber de gelmiyordu ki kendilerine onunla mutlak eğlenmesinler.(43:7)
Onun için biz onlardan daha sert pençelileri helâk ettik ve evvelkilerin meseli geçti.(43:8)
Celâlim hakkı için sorsan onlara o Gökleri ve Yeri kim yarattı? Elbette diyecekler: onları o azîz, alîm yarattı(43:9)
O ki Arzı sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye size yollar açtı(43:10)
Ve o ki yukarıdan bir mikdar ile bir su indirmekte ve onunla ölü bir beldeye hayat neşretmekteyiz, işte siz de öyle çıkarılacaksınız(43:11)
Ve o ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için gemilerden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı(43:12)
Ki sırtlarına kurulasınız, sonra üzerine kurulduğunuzda rabbınızın ni'metini anıp diyesiniz: tenzih o sübhâne ki bunu bize müsahhar kılmış, yoksa biz bunu yanaştıramazdık(43:13)
Ve her halde biz dönüp dolaşıp rabbımıza varacağız(43:14)
Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakıkat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır(43:15)
Yoksa o, yaratıp durduğu mahlûklarından kendine kızlar edindi de oğullarla imtiyazı size mi verdi?(43:16)
Halbuki içlerinden biri o Rahmana fırlattığı mesel ile kendisi tebşir kılındığı vakıt yüzü simsiyah oluyor da kederinden yutkunup yutkunup dolukuyor(43:17)
Ya o zînet içinde yetiştirilecek de muhasamaya gelince beceremiyecek olanı öyle mi?(43:18)
Rahmanın kulları olan Melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler(43:19)
Bir de dediler ki Rahman dilese idi biz onlara tapmazdık, bu babda onların bir ılimleri yoktur sâde atıyorlar(43:20)
Yoksa biz onlara bundan evvel bir kitab vermişiz de ona mı tutunuyorlar?(43:21)
Hayır, şöyle dediler: bizler, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk, biz de onların izlerince giderek murada ireriz(43:22)
Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezîr gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız(43:23)
Ya, dedi: size atalarınızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğrusunu getirdimse de mi? Ha! dediler: biz o sizin gönderildiğiniz şeylere inanmıyoruz(43:24)
Onun üzerine biz de onlardan intikamını aldık da bak o tekzib edenlerin akıbeti nasıl oldu?(43:25)
Bir vakıt da İbrahim babasına ve kavmına dedi: haberiniz olsun ben o sizin taptıklarınızdan beriyim.(43:26)
O beni yaratandan başka, zira odur ki beni irdirecektir(43:27)
Ve onu ardında (zürriyyetinde) kalan bir kelime yaptı gerek ki rücu' edeler(43:28)
Fakat şunları ve atalarını ta kendilerine hakk ve bir Resuli mübîn gelinciye kadar müstefid edip yaşattım(43:29)
Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler(43:30)
Ve «ne olurdu şu Kur'an iki memleketten bir büyük adama indirilse idi» dediler(43:31)
Rabbının rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Onların o Dünya hayattaki maışetlerini aralarında biz taksim ettik ve bir kısmını diğerinin derecelerle üstüne çıkardık ki ba'zısı ba'zısını tutsun, çalıştırsın rabbının rahmeti ise onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır(43:32)
Ve eğer insanlar hep (küfre sapacak) bir ümmet olacak olması idi biz o Rahman’a küfreden kimselerin her halde evlerine gümüşten tavanlar ve üzerlerinde çıkacakları asansörler.(43:33)
Ve odalarına kapılar ve üzerlerine kurulacakları koltuklar kanepeler(43:34)
Ve altın ziynetler yapardık ve doğrusu bütün bunlar Dünya hayatın geçici metaı, rabbının ındinde. Âhıret ise korunan müttekîler içindir.(43:35)
Ve her kim Rahmanın zikrinden teâmî ederse biz ona bir Şeytan sardırırız artık o ona arkadaştır(43:36)
Ve her halde onlar onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar(43:37)
Nihayet bize geldiği vakıt ah, der: keşke benimle senin aranda iki maşrık bu'du olsa idi! sen ne kötü arkadaşmışın(43:38)
Böyle demek bugün size hiç de faide vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azâbda müştereksinizdir(43:39)
O halde sen mi işittireceksin o sağırlara? Yâhud hidâyet edeceksin, o körlere ve açık bir dalâl içinde bulunanlara(43:40)
Şu halde şayed biz seni alır götürür isek elbette onlardan intikam alacağız(43:41)
Yâhud onlara yaptığımız vaîdi sana gösterirsek şübhe yok ki biz ona da muktediriz(43:42)
Sen hemen o sana vahyolunana tutun muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin(43:43)
Ve muhakkak ki o, hem senin için, hem kavmin için bir şereftir ve ileride ondan mes'ul olacaksınız(43:44)
Senden evvel gönderdiklerimize sor Resullerimizden! biz Rahmandan başka ıbadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız?(43:45)
Celâlim hakkı için Musâyı âyetlerimizle Fir'avne ve cem'ıyyetine gönderdik, vardı haberiniz olsun, dedi: ben bütün âlemlerin rabbının Resulüyüm(43:46)
Vaktâ ki onlara böyle âyetlerimizle vardı, birdenbire onlar bunlara gülüverdiler(43:47)
Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu' edeler(43:48)
Bu halde diyorlardı ki: gel ey sâhir! bizim için rabbına bir duâ et, sende olan ahdi hurmetine, çünkü biz artık yola geleceğiz(43:49)
Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler(43:50)
Ve Fir'avn kavmının içinde şöyle bağırdı: ey kavmım! Mısır mülkü benim ve hep şu nehirler benim altımdan akıyor değil mi? Artık gözünüzü açsanız a(43:51)
Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor(43:52)
Eğer o dediği gibi ise üzerine altın bilezikler atılsa ya! Yâhud yanında Melâikeler dizilse gelse ya!(43:53)
Bu suretle kavmını istihfaf etti onlar da ona itaat eylediler çünkü dinden çıkmış fâsık bir kavm idiler(43:54)
Böyle vaktâ ki bizi gadaba da'vet ettiler biz de kendilerinden intikam aldık hepsini birden gark ediverdik(43:55)
Gark ediverdik de onları sonrakiler için hem bir selef hem bir mesel kıldık(43:56)
Ve vaktâ ki Meryemin oğlu bir mesel olarak ortaya atıldı derhal kavmin ondan çığrıştılar(43:57)
Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler(43:58)
Hayır o ilâh değil, halîs bir kuldur, biz ona in'am ettik ve kendisini Benî İsraîl için bir mesel yaptık(43:59)
Ve dilersek sizlerden de Melâike yaparız Arzda halef olurlar(43:60)
Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi' olun, işte bu yegâne doğru yoldur(43:61)
Ve sakın sizi Şeytan çelmesin, çünkü o size belli bir düşmandır(43:62)
Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba'zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin,(43:63)
haberiniz olsun Allah benim rabbım sizin de rabbınız ancak odur, onun için hep ona ıbadet edin, işte bu yegâne doğru yoldur(43:64)
Sonra o hizibler kendi aralarında ıhtilâf ettiler, onun için elîm bir günün azâbından vay o zulmedenlere(43:65)
Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar(43:66)
Dostlar o gün birbirlerine düşmandırlar, müstesnâ ancak müttekîler(43:67)
Ey benim kullarım! Size hiç korku yoktur bugün ve siz mahzun da olmıyacaksınız(43:68)
Benim âyetlerime iyman edip de halîs müsliman olan kullarım(43:69)
Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş'eler içinde(43:70)
Altından tepsiler ve küplerle üzerlerine dönülür dolaşır, nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep orada ve siz orada muhalledsiniz(43:71)
Ve işte bu, sizin çalıştığınız ameller sebebiyle vâris kılındığınız Cennet(43:72)
Sizin için onda çok meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz(43:73)
Haberiniz olsun ki mücrimler Cehennem azâbında muhalleddirler(43:74)
Kendilerinden o azâb gevşetilmez ve onlar onun içinde her ümidi kesmişlerdir(43:75)
Ve biz onlara zulmetmemişizdir ve lâkin kendileri zalim idiler(43:76)
Ve şöyle çığrışmaktadırlar: ya mâlik! Rabbın işimizi bitiriversin, o demiştir ki: her halde siz duracaksınız(43:77)
Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız(43:78)
İşi sıkı mı büktüler, fakat işte sıkı büken biziz(43:79)
Yoksa biz onların sirlerini ve fısıltılarını işitmeyiz mi sanıyorlar? Hayır işitiriz hem de yanlarında elçilerimiz vardır yazarlar(43:80)
De ki: Rahmanın bir veledi olsa ben ona tapanların birincisi olurdum(43:81)
Tenzih o sübhâna o Göklerin ve Yerin rabbı, rabbül'arşe onların vasıflarından(43:82)
Şimdi bırak onları dalsınlar, oynıya dursunlar tâ va'dolundukları günlerine çatasıya kadar(43:83)
Hem o odur ki Gökte de ilâh Yerde de ilâhdır ve hakîm odur alîm o(43:84)
Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü onun, saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz(43:85)
Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesnâ(43:86)
Celâlım hakkı için sorsan onlara: kendilerini kim yarattı elbette Allah derler, o halde nasıl çevrilirler?(43:87)
Onun ya rab! demesi hakkı için her halde onlar iymana gelmez bir kavımdırlar(43:88)
Şimdi sen onlardan sarfı nazar et de 'selâm!' de, artık ileride bileceklerdir!(43:89)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}