» 51 / Zâriyât  44:

Kuran Sırası: 51
İniş Sırası: 67
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60

 » 51 / Zâriyât  Suresi: 44
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَعَتَوْا (FATVE) = feǎtev : başkaldırdılar
2. عَنْ (AN) = ǎn : karşı
3. أَمْرِ (ÊMR) = emri : buyruğuna
4. رَبِّهِمْ (RBHM) = rabbihim : Rablerinin
5. فَأَخَذَتْهُمُ (FÊḢZ̃THM) = feeḣaƶethumu : bu yüzden onları yakaladı
6. الصَّاعِقَةُ (ELṦEAGT) = S-Sāǐḳatu : yıldırım
7. وَهُمْ (VHM) = vehum : ve onlar
8. يَنْظُرُونَ (YNƵRVN) = yenZurūne : bakıp dururlardı
başkaldırdılar | karşı | buyruğuna | Rablerinin | bu yüzden onları yakaladı | yıldırım | ve onlar | bakıp dururlardı |

[ATV] [] [EMR] [RBB] [EḢZ̃] [ṦAG] [] [NƵR]
FATVE AN ÊMR RBHM FÊḢZ̃THM ELṦEAGT VHM YNƵRVN

feǎtev ǎn emri rabbihim feeḣaƶethumu S-Sāǐḳatu vehum yenZurūne
فعتوا عن أمر ربهم فأخذتهم الصاعقة وهم ينظرون

 » 51 / Zâriyât  Suresi: 44
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فعتوا ع ت و | ATV FATVE feǎtev başkaldırdılar But they rebelled
عن | AN ǎn karşı against
أمر ا م ر | EMR ÊMR emri buyruğuna (the) Command
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rablerinin (of) their Lord,
فأخذتهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃THM feeḣaƶethumu bu yüzden onları yakaladı so seized them
الصاعقة ص ع ق | ṦAG ELṦEAGT S-Sāǐḳatu yıldırım the thunderbolt
وهم | VHM vehum ve onlar while they
ينظرون ن ظ ر | NƵR YNƵRVN yenZurūne bakıp dururlardı were looking.

51:44 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

başkaldırdılar | karşı | buyruğuna | Rablerinin | bu yüzden onları yakaladı | yıldırım | ve onlar | bakıp dururlardı |

[ATV] [] [EMR] [RBB] [EḢZ̃] [ṦAG] [] [NƵR]
FATVE AN ÊMR RBHM FÊḢZ̃THM ELṦEAGT VHM YNƵRVN

feǎtev ǎn emri rabbihim feeḣaƶethumu S-Sāǐḳatu vehum yenZurūne
فعتوا عن أمر ربهم فأخذتهم الصاعقة وهم ينظرون

[ع ت و] [] [ا م ر] [ر ب ب] [ا خ ذ ] [ص ع ق] [] [ن ظ ر]

 » 51 / Zâriyât  Suresi: 44
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فعتوا ع ت و | ATV FATVE feǎtev başkaldırdılar But they rebelled
Fe,Ayn,Te,Vav,Elif,
80,70,400,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن | AN ǎn karşı against
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
أمر ا م ر | EMR ÊMR emri buyruğuna (the) Command
,Mim,Re,
,40,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rablerinin (of) their Lord,
Re,Be,He,Mim,
200,2,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأخذتهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃THM feeḣaƶethumu bu yüzden onları yakaladı so seized them
Fe,,Hı,Zel,Te,He,Mim,
80,,600,700,400,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الصاعقة ص ع ق | ṦAG ELṦEAGT S-Sāǐḳatu yıldırım the thunderbolt
Elif,Lam,Sad,Elif,Ayn,Gaf,Te merbuta,
1,30,90,1,70,100,400,
"N – nominative feminine singular noun → Lightning"
اسم مرفوع
وهم | VHM vehum ve onlar while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
ينظرون ن ظ ر | NƵR YNƵRVN yenZurūne bakıp dururlardı were looking.
Ye,Nun,Zı,Re,Vav,Nun,
10,50,900,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَعَتَوْا: başkaldırdılar | عَنْ: karşı | أَمْرِ: buyruğuna | رَبِّهِمْ: Rablerinin | فَأَخَذَتْهُمُ: bu yüzden onları yakaladı | الصَّاعِقَةُ: yıldırım | وَهُمْ: ve onlar | يَنْظُرُونَ: bakıp dururlardı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فعتوا FATWE başkaldırdılar | عن AN karşı | أمر ÊMR buyruğuna | ربهم RBHM Rablerinin | فأخذتهم FÊḢZ̃THM bu yüzden onları yakaladı | الصاعقة ELṦEAGT yıldırım | وهم WHM ve onlar | ينظرون YNƵRWN bakıp dururlardı |
Kırık Meal (Okunuş) : |feǎtev: başkaldırdılar | ǎn: karşı | emri: buyruğuna | rabbihim: Rablerinin | feeḣaƶethumu: bu yüzden onları yakaladı | S-Sāǐḳatu: yıldırım | vehum: ve onlar | yenZurūne: bakıp dururlardı |
Kırık Meal (Transcript) : |FATVE: başkaldırdılar | AN: karşı | ÊMR: buyruğuna | RBHM: Rablerinin | FÊḢZ̃THM: bu yüzden onları yakaladı | ELṦEAGT: yıldırım | VHM: ve onlar | YNƵRVN: bakıp dururlardı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken Rablerinin emrine karşı azgınlıkta bulunmuşlardı da onları bir yıldırımdır, gelip helâk edivermişti ve onlar da bakıp duruyorlardı.
Adem Uğur : Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.
Ahmed Hulusi : Rablerinin emrine itaattan çıktılar! Bunun üzerine onlar bakıp dururlarken kendilerini yıldırım yakalayıverdi.
Ahmet Tekin : Rablerinin koyduğu düzene, şer’î hükümlere karşı geldiler. Onlar azâbı beklerlerken, başlarının üzerinde dolaşan felâketi hissede hissede onları yıldırım çarptı.
Ahmet Varol : Ancak Rablerinin emrine başkaldırdılar ve bu yüzden bakıp dururlarken kendilerini yıldırım çarptı.
Ali Bulaç : Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar; böylece bakıp dururlarken, onları yıldırım çarpıp yakaladı.
Ali Fikri Yavuz : Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. Bu yüzden bakınıb dururlarken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.
Bekir Sadak : Onlar Rablerinin buyrugundan cikmislardi; bunun uzerine kendilerini gozleri gore gore yildirim carpti.
Celal Yıldırım : Onlar ise azgınlık gösterip, Rablarının emrinin dışına çıkmışlardı. Bu yüzden bakıp dururken yıldırım onları yakalayıvermişti.
Diyanet İşleri : Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar Rablerinin buyruğundan çıkmışlardı; bunun üzerine kendilerini gözleri göre göre yıldırım çarptı.
Diyanet Vakfi : Rablerinin emrine karşı geldiler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpıverdi.
Edip Yüksel : Rab'lerinin emrine karşı geldiler. Bunun üzerine bakınırlarken onları bir yıldırım çarptı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlarsa Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. Bunun üzerine kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıp, çarptı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Rablerinin emrinden azgınlık ettiler (dışarı çıktılar), bu yüzden bakınıp dururlarken yıldırım kendilerini yakalayıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Rablarının emrinden azgınlık ettiler, bu yüzden o sâika kendilerini yakalayıverdi, bakınıp duruyorlardı
Fizilal-il Kuran : Rab'lerinin buyruğuna baş kaldırdılar, bu yüzden bakıp dururlarken onları yıldırım yakaladı.
Gültekin Onan : Ancak rablerinin buyruğuna baş kaldırdılar; böylece bakıp dururlarken, onları yıldırım çarpıp yakaladı.
Hakkı Yılmaz : (43,44) Semûd'da da alâmetler/ göstergeler vardır. Bir zaman onlara: “Belirli bir süreye kadar yararlanın!” denmişti. Sonra onlar Rablerinin emrinden çıktılar da kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıverdi.
Hasan Basri Çantay : Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. (Bu yüzden) kendilerine de göre göre, onları yıldırım tutuvermişdi.
Hayrat Neşriyat : Buna rağmen (onlar) Rablerinin emrine karşı geldiler; bu yüzden, onlar bakıp dururlarken o yıldırım kendilerini yakalayıverdi.
İbni Kesir : Onlar ise Rabblarının emrine başkaldırmışlardı, buyruğundan çıkmışlardı. Bunun üzerine kendilerini göz göre göre yıldırım çarpmıştı.
İskender Evrenosoğlu : Fakat Rab'lerinin emrinden çıktılar. Bunun üzerine, onlar bakıyorlarken, kendilerini yıldırım aldı.
Muhammed Esed : (çünkü) Rablerinin buyruğuna baş kaldırmışlardı; bunun üzerine, (ümitsizce) bakınıp dururlarken bir ceza şimşeği onları yakalamıştı,
Ömer Nasuhi Bilmen : (43-44) Semûd'da da (O'nun kıssasında da ibret vardır). O vakit onlara denilmişti ki, «Bir zamana kadar faidelenin.» Onlar ise Rablerinin emrine imtisalden kaçındılar, artık onları bakar oldukları halde yıldırım yakaladı.
Ömer Öngüt : Rablerinin buyruğuna başkaldırdılar. Bu yüzden bakıp dururken kendilerini yıldırım çarpmıştı.
Şaban Piriş : Rab’lerinin emrinden çıkmışlar, bakıp dururlarken onları yıldırım çarpmıştı.
Suat Yıldırım : Onlar Rab’lerinin emrinden uzaklaşıp azıtınca kendileri baka baka, o müthiş yıldırım onları çarpıverdi.
Süleyman Ateş : Rablerinin buyruğuna başkaldırdılar, bu yüzden onlar bakıp dururlarken, onları yıldırım yakaladı.
Tefhim-ul Kuran : Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar; böylece bakıp dururlarken, onları yıldırım çarpıp yakaladı.
Ümit Şimşek : Onlar Rablerinin emrine karşı geldiler. Onları da göz göre göre yıldırım yakaladı.
Yaşar Nuri Öztürk : Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}