Diyanet İşleri Meali |
|
(1-6) Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir.(51:1) | |
(7-8) Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz.(51:7) | |
Ondan (Peygamber’den) çevrilen çevrilir.(51:9) | |
(10-11) Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “Muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun!(51:10) | |
“Ceza günü ne zaman?” diye sorarlar.(51:12) | |
(13-14) Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): “Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur.”(51:13) | |
(15-16) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.(51:15) | |
Geceleri pek az uyurlardı.(51:17) | |
Seherlerde bağışlama dilerlerdi.(51:18) | |
Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.(51:19) | |
(20-21) Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?(51:20) | |
Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır.(51:22) | |
Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size va’dolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir.(51:23) | |
(Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?(51:24) | |
Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş, “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü).(51:25) | |
Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi.(51:26) | |
Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi.(51:27) | |
(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim’in içine bir korku düştü. Onlar, “korkma” dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler.(51:28) | |
Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi.(51:29) | |
Onlar dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”(51:30) | |
İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.(51:31) | |
(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”(51:32) | |
Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.(51:35) | |
Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık.(51:36) | |
Orada, elem dolu azaptan korkacaklar için bir ibret bıraktık.(51:37) | |
Mûsâ kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun’a göndermiştik.(51:38) | |
O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve “Bu bir büyücü veya delidir” dedi.(51:39) | |
Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.(51:40) | |
Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgârı göndermiştik.(51:41) | |
Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu.(51:42) | |
Semûd kavminde de ibretler vardır. Hani onlara, “Bir süreye kadar faydalanın bakalım” denmişti.(51:43) | |
Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.(51:44) | |
Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti, ne de başkasından yardım görebildiler.(51:45) | |
Bunlardan önce de Nûh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar fâsık bir toplum idiler.(51:46) | |
Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.(51:47) | |
Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.(51:48) | |
Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.(51:49) | |
O hâlde Allah’a koşun. Şüphesiz ben, size O’nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.(51:50) | |
Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.(51:51) | |
İşte böyle! Onlardan öncekilere hiçbir peygamber gelmemişti ki, “O bir büyücüdür” yahut “bir delidir” demiş olmasınlar.(51:52) | |
Onlar bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler (ki hep aynı şeyleri söylüyorlar)? Hayır, onlar azgın bir topluluktur.(51:53) | |
Onun için, onlardan yüz çevir. Artık kınanacak değilsin.(51:54) | |
Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.(51:55) | |
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.(51:56) | |
Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum.(51:57) | |
Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir.(51:58) | |
Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.(51:59) | |
Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkâr edenlerin hâline!(51:60) | |