Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
O tozdurup savuranlara,(51:1) | |
Derken bir ağırlık taşıyanlara,(51:2) | |
Derken bir kolaylıkla akanlara,(51:3) | |
Derken bir emir taksim edenlere andolsun ki,(51:4) | |
O size vaad edilen elbette doğrudur.(51:5) | |
Ceza ve hesap günü şüphesiz olacaktır.(51:6) | |
Yollara sahip göğe andolsun ki,(51:7) | |
Siz elbette çelişkili sözler içindesiniz.(51:8) | |
Ondan çevrilen (imana) çevrilir.(51:9) | |
Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler!(51:10) | |
Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.(51:11) | |
Onlar: «Hesap ve ceza günü ne zaman?» diye soruyorlar.(51:12) | |
O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.(51:13) | |
Onlara: «Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!» denecektir.(51:14) | |
(15-16) Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.(51:15) | |
Onlar geceleyin pek az uyurlardı.(51:17) | |
Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bağışlanma dilerlerdi.(51:18) | |
Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı.(51:19) | |
(20-21) Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz?(51:20) | |
Sizin rızkınız da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.(51:22) | |
Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, herhalde haktır. O tıpkı sizin konuşmanız gibi gerçektir.(51:23) | |
Ey Muhammed! İbrahim'in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?(51:24) | |
Hani onlar İbrahim'in huzuruna girmişlerdi de «Selam sana!» demişlerdi. İbrahim: «Size de selam» demiş, ve içinden: «Bunlar tanınmamış bir topluluk!» diye geçirmişti.(51:25) | |
İbrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzağı (eti) getirdi.(51:26) | |
Onu önlerine sürerek: «Yemez misiniz?» dedi.(51:27) | |
Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düştü. Onlar İbrahim'e: «Korkma!» dediler ve onu çok bilgili bir oğul ile müjdelediler.(51:28) | |
Bunun üzerine karısı (Sâre) bir çığlık atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: «Ben kısır bir kocakarıyım, nasıl çocuğum olur?» dedi.(51:29) | |
Misafir melekler: «Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve hikmet sahibidir. Herşeyi hakkıyla bilir.» dediler.(51:30) | |
İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: «Acaba sizin asıl önemli işiniz nedir ey elçiler?» dedi.(51:31) | |
Onlar: «Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.(51:32) | |
Onların üzerine çamurdan pişirilmiş sert taşlar yağdıracağız.(51:33) | |
O taşlardan herbirinin haddi aşanlardan kime isabet edeceği Rabbin katında işaretlenmiştir.» dediler.(51:34) | |
Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.(51:35) | |
Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkından başka kimseyi de bulamadık.(51:36) | |
Biz orada acı bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nişanesi bıraktık.(51:37) | |
Musa'nın kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.(51:38) | |
Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmiş, onun hakkında: «Bu bir sihirbazdır, ya da bir delidir.» demişti.(51:39) | |
Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.(51:40) | |
Âd kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani biz onların üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermiştik.(51:41) | |
O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.(51:42) | |
Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani onlara: «Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanıp, geçinin!» denmişti.(51:43) | |
Onlarsa Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. Bunun üzerine kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıp, çarptı.(51:44) | |
Artık onlar, ne kendi kendilerine ayağa kalkabildiler, ne de yardım gördüler.(51:45) | |
Daha önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar yoldan çıkmış fâsık bir kavimdiler.(51:46) | |
Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.(51:47) | |
Yeryüzünü de biz döşedik. Bakın biz onu ne güzel döşüyoruz!(51:48) | |
Biz her şeyden iki çift yarattık. Umulur ki, iyice düşünürsünüz.(51:49) | |
Ey Muhammed! de ki: «Öyleyse Allah'a koşun, gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.(51:50) | |
Allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın (O'na ortak koşmayın). Gerçekten ben size O'nun tarafından gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.»(51:51) | |
Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkında da mutlaka: «Bir sihirbazdır veya bir delidir.» dediler.(51:52) | |
Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayır onlar azgın bir kavimdir.(51:53) | |
Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin.(51:54) | |
Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir.(51:55) | |
Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.(51:56) | |
Ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.(51:57) | |
Şüphesiz ki, rızık veren O sağlam kuvvet sahibi olan Allah'tır.(51:58) | |
Şüphesiz ki, zulmedenlerin geçmiş arkadaşlarının payı gibi, dolgun bir azab payı vardır. Ama şimdi onu acele istemesinler.(51:59) | |
Kendilerine vaad edilen günlerinde uğrayacakları azabdan dolayı vay inkâr edenlerin haline!.(51:60) | |