» 6 / En’âm  123:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

 » 6 / En’âm  Suresi: 123
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَذَٰلِكَ (VKZ̃LK) = ve keƶālike : ve böylece
2. جَعَلْنَا (CALNE) = ceǎlnā : yaptık
3. فِي (FY) = fī :
4. كُلِّ (KL) = kulli : her
5. قَرْيَةٍ (GRYT) = ḳaryetin : kentin
6. أَكَابِرَ (ÊKEBR) = ekābira : büyüklerini
7. مُجْرِمِيهَا (MCRMYHE) = mucrimīhā : (oranın) suçluları
8. لِيَمْكُرُوا (LYMKRVE) = liyemkurū : tuzak kursunlar diye
9. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
10. وَمَا (VME) = ve mā : (oysa)
11. يَمْكُرُونَ (YMKRVN) = yemkurūne : onlar tuzak kurmazlar
12. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkasına
13. بِأَنْفُسِهِمْ (BÊNFSHM) = bienfusihim : kendilerinden
14. وَمَا (VME) = ve mā :
15. يَشْعُرُونَ (YŞARVN) = yeş'ǔrūne : ama farkında değillerdir
ve böylece | yaptık | | her | kentin | büyüklerini | (oranın) suçluları | tuzak kursunlar diye | orada | (oysa) | onlar tuzak kurmazlar | başkasına | kendilerinden | | ama farkında değillerdir |

[] [CAL] [] [KLL] [GRY] [KBR] [CRM] [MKR] [] [] [MKR] [] [NFS] [] [ŞAR]
VKZ̃LK CALNE FY KL GRYT ÊKEBR MCRMYHE LYMKRVE FYHE VME YMKRVN ÎLE BÊNFSHM VME YŞARVN

ve keƶālike ceǎlnā kulli ḳaryetin ekābira mucrimīhā liyemkurū fīhā ve mā yemkurūne illā bienfusihim ve mā yeş'ǔrūne
وكذلك جعلنا في كل قرية أكابر مجرميها ليمكروا فيها وما يمكرون إلا بأنفسهم وما يشعرون

 » 6 / En’âm  Suresi: 123
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve böylece And thus
جعلنا ج ع ل | CAL CALNE ceǎlnā yaptık We placed
في | FY in
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
قرية ق ر ي | GRY GRYT ḳaryetin kentin city
أكابر ك ب ر | KBR ÊKEBR ekābira büyüklerini greatest
مجرميها ج ر م | CRM MCRMYHE mucrimīhā (oranın) suçluları (of) its criminals,
ليمكروا م ك ر | MKR LYMKRVE liyemkurū tuzak kursunlar diye so that they plot
فيها | FYHE fīhā orada therein.
وما | VME ve mā (oysa) And not
يمكرون م ك ر | MKR YMKRVN yemkurūne onlar tuzak kurmazlar they plot
إلا | ÎLE illā başkasına except
بأنفسهم ن ف س | NFS BÊNFSHM bienfusihim kendilerinden against themselves
وما | VME ve mā and not
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARVN yeş'ǔrūne ama farkında değillerdir they perceive.

6:123 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve böylece | yaptık | | her | kentin | büyüklerini | (oranın) suçluları | tuzak kursunlar diye | orada | (oysa) | onlar tuzak kurmazlar | başkasına | kendilerinden | | ama farkında değillerdir |

[] [CAL] [] [KLL] [GRY] [KBR] [CRM] [MKR] [] [] [MKR] [] [NFS] [] [ŞAR]
VKZ̃LK CALNE FY KL GRYT ÊKEBR MCRMYHE LYMKRVE FYHE VME YMKRVN ÎLE BÊNFSHM VME YŞARVN

ve keƶālike ceǎlnā kulli ḳaryetin ekābira mucrimīhā liyemkurū fīhā ve mā yemkurūne illā bienfusihim ve mā yeş'ǔrūne
وكذلك جعلنا في كل قرية أكابر مجرميها ليمكروا فيها وما يمكرون إلا بأنفسهم وما يشعرون

[] [ج ع ل] [] [ك ل ل] [ق ر ي] [ك ب ر] [ج ر م] [م ك ر] [] [] [م ك ر] [] [ن ف س] [] [ش ع ر]

 » 6 / En’âm  Suresi: 123
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve böylece And thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef,
6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
جعلنا ج ع ل | CAL CALNE ceǎlnā yaptık We placed
Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
3,70,30,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
Kef,Lam,
20,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
قرية ق ر ي | GRY GRYT ḳaryetin kentin city
Gaf,Re,Ye,Te merbuta,
100,200,10,400,
N – genitive feminine indefinite noun
اسم مجرور
أكابر ك ب ر | KBR ÊKEBR ekābira büyüklerini greatest
,Kef,Elif,Be,Re,
,20,1,2,200,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
مجرميها ج ر م | CRM MCRMYHE mucrimīhā (oranın) suçluları (of) its criminals,
Mim,Cim,Re,Mim,Ye,He,Elif,
40,3,200,40,10,5,1,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ليمكروا م ك ر | MKR LYMKRVE liyemkurū tuzak kursunlar diye so that they plot
Lam,Ye,Mim,Kef,Re,Vav,Elif,
30,10,40,20,200,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيها | FYHE fīhā orada therein.
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وما | VME ve mā (oysa) And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يمكرون م ك ر | MKR YMKRVN yemkurūne onlar tuzak kurmazlar they plot
Ye,Mim,Kef,Re,Vav,Nun,
10,40,20,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLE illā başkasına except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
بأنفسهم ن ف س | NFS BÊNFSHM bienfusihim kendilerinden against themselves
Be,,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
2,,50,80,60,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARVN yeş'ǔrūne ama farkında değillerdir they perceive.
Ye,Şın,Ayn,Re,Vav,Nun,
10,300,70,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَذَٰلِكَ: ve böylece | جَعَلْنَا: yaptık | فِي: | كُلِّ: her | قَرْيَةٍ: kentin | أَكَابِرَ: büyüklerini | مُجْرِمِيهَا: (oranın) suçluları | لِيَمْكُرُوا: tuzak kursunlar diye | فِيهَا: orada | وَمَا: (oysa) | يَمْكُرُونَ: onlar tuzak kurmazlar | إِلَّا: başkasına | بِأَنْفُسِهِمْ: kendilerinden | وَمَا: | يَشْعُرُونَ: ama farkında değillerdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكذلك WKZ̃LK ve böylece | جعلنا CALNE yaptık | في FY | كل KL her | قرية GRYT kentin | أكابر ÊKEBR büyüklerini | مجرميها MCRMYHE (oranın) suçluları | ليمكروا LYMKRWE tuzak kursunlar diye | فيها FYHE orada | وما WME (oysa) | يمكرون YMKRWN onlar tuzak kurmazlar | إلا ÎLE başkasına | بأنفسهم BÊNFSHM kendilerinden | وما WME | يشعرون YŞARWN ama farkında değillerdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve keƶālike: ve böylece | ceǎlnā: yaptık | : | kulli: her | ḳaryetin: kentin | ekābira: büyüklerini | mucrimīhā: (oranın) suçluları | liyemkurū: tuzak kursunlar diye | fīhā: orada | ve mā: (oysa) | yemkurūne: onlar tuzak kurmazlar | illā: başkasına | bienfusihim: kendilerinden | ve mā: | yeş'ǔrūne: ama farkında değillerdir |
Kırık Meal (Transcript) : |VKZ̃LK: ve böylece | CALNE: yaptık | FY: | KL: her | GRYT: kentin | ÊKEBR: büyüklerini | MCRMYHE: (oranın) suçluları | LYMKRVE: tuzak kursunlar diye | FYHE: orada | VME: (oysa) | YMKRVN: onlar tuzak kurmazlar | ÎLE: başkasına | BÊNFSHM: kendilerinden | VME: | YŞARVN: ama farkında değillerdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve böylece her şehirde, hîleler, düzenler kursunlar diye o şehrin günahkârlarını büyülttük, yücelttik, onlar ancak kendilerine karşı hîlekârlıkta bulunurlar ama bilmezler.
Adem Uğur : Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar.
Ahmed Hulusi : Böylece her şehirde ekâbiri (önde gelenleri), oranın suçluları kıldık ki, orada tuzak kursunlar. . . (Gerçekte) kendilerinden başkasına tuzak kurmuyorlar, farkında değiller!
Ahmet Tekin : Senin İslama davetine karşı savaş açan fasıkları, müşrikleri Mekkede güç-kuvvet, servet ve iktidar sahipleri haline getirdiğimiz gibi, İslama planlı cephe alarak müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştıran, yok eden suçluları her ülkede büyük servet, güç ve iktidar sahipleri haline getirdik. Onlar bulundukları ülkelerde halkı hak yoldan uzaklaştırıyor, aldatıyor, asılsız iddialarını, soygun düzenlerini yürütmeyi sürdürüyorlar. Gerçekte onlar kendilerini ve birbirlerini aldatmaya devam ediyorlar. Bunun farkında değiller.
Ahmet Varol : Bu şekilde her kentin suçlularını orada hile yapsınlar diye ileri gelen kimseler kıldık. Onlar gerçekte ancak kendilerine hile yapmaktadırlar ama bunun bilincinde değiller.
Ali Bulaç : Böylece biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli düzenler kursunlar diye- oranın suçlu günahkarları kıldık. Oysa onlar, hileli düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.
Ali Fikri Yavuz : Mekke’de olduğu gibi, her beldede de en büyük günâhkârları (mücrimleri yüksek) mevkide bulunduruyoruz ki, orada hile yapsınlar. Halbuki onlar, hileyi ancak kendilerine yapıyorlar da farkında değillerdir.
Bekir Sadak : Bunun gibi, her kasabanin bir takim ileri gelenlerini orada hile yapan suclular kildik. Oysa yalniz kendilerine hile yaparlar da farkina varmazlar.
Celal Yıldırım : İşte bunun gibi, her kasabanın ileri gelenlerini, orada hile yapıp birtakım işler çevirsinler diye o kasabanın suç işleyenleri yaptık. Oysa onlar ancak kendilerini aldatıp hile yaparlar da farkında olmazlar.
Diyanet İşleri : İşte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. Hâlbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. Ama farkında olmuyorlar.
Diyanet İşleri (eski) : Bunun gibi, her kasabanın bir takım ileri gelenlerini orada hile yapan suçlular kıldık. Oysa yalnız kendilerine hile yaparlar da farkına varmazlar.
Diyanet Vakfi : Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar.
Edip Yüksel : Her ülkenin önde gelen suçlularına, orada hile ve entrika yapmaları için izin verdik. Aslında kendilerinden başkasını kandırmıyorlar. Ama farkında değiller.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Böylece her şehirde o şehrin günahkarlarının büyüklerini, orada hilekarlık yapsınlar diye, işbaşında bulundurmaktayız. Oysa onlar, hilekarlığı başkalarına değil, kendilerine yapıyorlar da farkına varamıyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Böyle her karyede de mücrimlerinin büyüklerini mevki'de bulundurmaktayızdır ki orada mekir yapsınlar, halbuki bunlar, mekri başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar
Fizilal-il Kuran : Tıpkı bunun gibi her kentin kimi ileri gelenlerini o kentin hakka karşı komplo düzenleyen azılı günahkârları yaptık. Aslında onlar kendilerine karşı komplo düzenlerler, ama bunun farkında değildirler.
Gültekin Onan : Böylece biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli düzenler kursunlar diye- oranın suçlu günahkarları kıldık. Oysa onlar, hileli düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.
Hakkı Yılmaz : Ve Biz böylece, her kentte ileri gelenleri, orada hileler çevirsinler diye oranın suçluları yaptık. Hâlbuki bunlar, kötülüğü yalnızca kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.
Hasan Basri Çantay : (Mekkede olduğu gibi) her şehir ve kasabada da oraların günahkârlarını, o yerlerde hıylekârlık etsinler diye, büyük (tanınmış) adamlar (dan) yapdık. Halbuki onlar hıylekârlığı (başkasına değil) ancak kendilerine yaparlarda farkında olmazlar.
Hayrat Neşriyat : Ve böylece, her şehirde oranın günahkârlarını, ileri gelenler kıldık ki, orada(insanları, îmandan men' etmek için kendilerince) tuzak kursunlar! Hâlbuki ancak kendilerine tuzak kurarlar da farkına varmazlar.
İbni Kesir : Ve böylece her kasabada hile yapsınlar diye oranın ileri gelenlerini suçlular kıldık. Halbuki yalnız kendilerine hile yaparlar da farkına varmazlar.
İskender Evrenosoğlu : Ve işte böylece, her kasabada (şehirde) onun mücrimlerini (günah işleyenlerini), orada sahtekârlık (hile) yapmaları için liderler yaptık. Kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farkında değiller.
Muhammed Esed : Ve işte böylece her ülkenin önde gelenlerini, hile ve entrika peşinde koşan suçlular durumuna sokarız: ama çevirdikleri entrikalar yalnız kendi aleyhlerine olur; ve onu da anlamazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve böylece her bir beldede günahkârlarını büyükler kıldık ki, orada hilede bulunsunlar. Halbuki, onlar hilekarlık yapmazlar, ancak kendilerine yapmış olurlar da farkına varamazlar.
Ömer Öngüt : Böylece biz her memleketin ileri gelenlerini (kodamanlarını veya idarecilerini) en büyük günahkârlar yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki onlar aslında yalnız kendilerini aldatıp hile yaparlar, amma farkında olmazlar.
Şaban Piriş : Keza her memleketin suçlularını, orada hile düzmeleri için iş başına getirdik. Oysa yalnız kendilerine hile yaparlar da farkında olmazlar.
Suat Yıldırım : Mekke’de olduğu gibi her şehirde de ileri gelen mücrimleri, yüksek mevkilerde bulundururuz ki oralarda hîleler çevirsinler. Onlar böyle yapmakla kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.
Süleyman Ateş : Böylece her kentin büyüklerini, oranın suçluları yaptık ki, orada tuzak kursunlar (her kentin ileri gelenlerine, tuzak kurmaları için fırsat verdik). Onlar kendilerinden başkasına tuzak kurmuyorlar, ama farkında değiller.
Tefhim-ul Kuran : Böylece biz, her ülkenin önde gelenlerini -orada hileli düzenler kursunlar diye- oranın suçlu-günahkârları kıldık. Oysa onlar, hileli düzeni ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.
Ümit Şimşek : Mekke'de olduğu gibi, her beldede Biz oranın mücrimlerini, tuzaklarını kurmalarına fırsat vermek için, büyük mevkilere getirdik. Aslında onlar kendilerine tuzak kuruyorlar da farkına varmıyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz bu şekide her kentte/her medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki, orada oyunlar tezgâhlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değillir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}