» 12 / Yûsuf  96:

Kuran Sırası: 12
İniş Sırası: 53
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 96
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : zaman
2. أَنْ (ÊN) = en :
3. جَاءَ (CEÙ) = cā'e : geldiği
4. الْبَشِيرُ (ELBŞYR) = l-beşīru : müjdeci
5. أَلْقَاهُ (ÊLGEH) = elḳāhu : koyunca
6. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
7. وَجْهِهِ (VCHH) = vechihi : yüzü
8. فَارْتَدَّ (FERTD̃) = fertedde : derhal
9. بَصِيرًا (BṦYRE) = beSīran : görür oldu
10. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi ki
11. أَلَمْ (ÊLM) = elem :
12. أَقُلْ (ÊGL) = eḳul : demedim mi?
13. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
14. إِنِّي (ÎNY) = innī : elbett ben
15. أَعْلَمُ (ÊALM) = eǎ'lemu : bilirim
16. مِنَ (MN) = mine : -tan
17. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah-
18. مَا (ME) = mā : şeyleri
19. لَا (LE) = lā :
20. تَعْلَمُونَ (TALMVN) = teǎ'lemūne : sizin bilmediğiniz
zaman | | geldiği | müjdeci | koyunca | üzerine | yüzü | derhal | görür oldu | dedi ki | | demedim mi? | size | elbett ben | bilirim | -tan | Allah- | şeyleri | | sizin bilmediğiniz |

[] [] [CYE] [BŞR] [LGY] [] [VCH] [RD̃D̃] [BṦR] [GVL] [] [GVL] [] [] [ALM] [] [] [] [] [ALM]
FLME ÊN CEÙ ELBŞYR ÊLGEH AL VCHH FERTD̃ BṦYRE GEL ÊLM ÊGL LKM ÎNY ÊALM MN ELLH ME LE TALMVN

felemmā en cā'e l-beşīru elḳāhu ǎlā vechihi fertedde beSīran ḳāle elem eḳul lekum innī eǎ'lemu mine llahi teǎ'lemūne
فلما أن جاء البشير ألقاه على وجهه فارتد بصيرا قال ألم أقل لكم إني أعلم من الله ما لا تعلمون

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 96
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā zaman Then when
أن | ÊN en [that]
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e geldiği arrived
البشير ب ش ر | BŞR ELBŞYR l-beşīru müjdeci the bearer of glad tidings,
ألقاه ل ق ي | LGY ÊLGEH elḳāhu koyunca he cast it
على | AL ǎlā üzerine over
وجهه و ج ه | VCH VCHH vechihi yüzü his face,
فارتد ر د د | RD̃D̃ FERTD̃ fertedde derhal then returned (his) sight.
بصيرا ب ص ر | BṦR BṦYRE beSīran görür oldu then returned (his) sight.
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He said,
ألم | ÊLM elem """Did not"
أقل ق و ل | GVL ÊGL eḳul demedim mi? I say
لكم | LKM lekum size to you,
إني | ÎNY innī elbett ben indeed, I
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu bilirim [I] know
من | MN mine -tan from
الله | ELLH llahi Allah- Allah
ما | ME şeyleri what
لا | LE not
تعلمون ع ل م | ALM TALMVN teǎ'lemūne sizin bilmediğiniz "you know?"""

12:96 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | | geldiği | müjdeci | koyunca | üzerine | yüzü | derhal | görür oldu | dedi ki | | demedim mi? | size | elbett ben | bilirim | -tan | Allah- | şeyleri | | sizin bilmediğiniz |

[] [] [CYE] [BŞR] [LGY] [] [VCH] [RD̃D̃] [BṦR] [GVL] [] [GVL] [] [] [ALM] [] [] [] [] [ALM]
FLME ÊN CEÙ ELBŞYR ÊLGEH AL VCHH FERTD̃ BṦYRE GEL ÊLM ÊGL LKM ÎNY ÊALM MN ELLH ME LE TALMVN

felemmā en cā'e l-beşīru elḳāhu ǎlā vechihi fertedde beSīran ḳāle elem eḳul lekum innī eǎ'lemu mine llahi teǎ'lemūne
فلما أن جاء البشير ألقاه على وجهه فارتد بصيرا قال ألم أقل لكم إني أعلم من الله ما لا تعلمون

[] [] [ج ي ا] [ب ش ر] [ل ق ي] [] [و ج ه] [ر د د] [ب ص ر] [ق و ل] [] [ق و ل] [] [] [ع ل م] [] [] [] [] [ع ل م]

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 96
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā zaman Then when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
أن | ÊN en [that]
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
جاء ج ي ا | CYE CEÙ cā'e geldiği arrived
Cim,Elif,,
3,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
البشير ب ش ر | BŞR ELBŞYR l-beşīru müjdeci the bearer of glad tidings,
Elif,Lam,Be,Şın,Ye,Re,
1,30,2,300,10,200,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
ألقاه ل ق ي | LGY ÊLGEH elḳāhu koyunca he cast it
,Lam,Gaf,Elif,He,
,30,100,1,5,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
على | AL ǎlā üzerine over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
وجهه و ج ه | VCH VCHH vechihi yüzü his face,
Vav,Cim,He,He,
6,3,5,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فارتد ر د د | RD̃D̃ FERTD̃ fertedde derhal then returned (his) sight.
Fe,Elif,Re,Te,Dal,
80,1,200,400,4,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
بصيرا ب ص ر | BṦR BṦYRE beSīran görür oldu then returned (his) sight.
Be,Sad,Ye,Re,Elif,
2,90,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ألم | ÊLM elem """Did not"
,Lam,Mim,
,30,40,
INTG – prefixed interrogative alif
NEG – negative particle
الهمزة همزة استفهام
حرف نفي
أقل ق و ل | GVL ÊGL eḳul demedim mi? I say
,Gaf,Lam,
,100,30,
V – 1st person singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
لكم | LKM lekum size to you,
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
إني | ÎNY innī elbett ben indeed, I
,Nun,Ye,
,50,10,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu bilirim [I] know
,Ayn,Lam,Mim,
,70,30,40,
V – 1st person singular imperfect verb
فعل مضارع
من | MN mine -tan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah- Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ما | ME şeyleri what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تعلمون ع ل م | ALM TALMVN teǎ'lemūne sizin bilmediğiniz "you know?"""
Te,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
400,70,30,40,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: zaman | أَنْ: | جَاءَ: geldiği | الْبَشِيرُ: müjdeci | أَلْقَاهُ: koyunca | عَلَىٰ: üzerine | وَجْهِهِ: yüzü | فَارْتَدَّ: derhal | بَصِيرًا: görür oldu | قَالَ: dedi ki | أَلَمْ: | أَقُلْ: demedim mi? | لَكُمْ: size | إِنِّي: elbett ben | أَعْلَمُ: bilirim | مِنَ: -tan | اللَّهِ: Allah- | مَا: şeyleri | لَا: | تَعْلَمُونَ: sizin bilmediğiniz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME zaman | أن ÊN | جاء CEÙ geldiği | البشير ELBŞYR müjdeci | ألقاه ÊLGEH koyunca | على AL üzerine | وجهه WCHH yüzü | فارتد FERTD̃ derhal | بصيرا BṦYRE görür oldu | قال GEL dedi ki | ألم ÊLM | أقل ÊGL demedim mi? | لكم LKM size | إني ÎNY elbett ben | أعلم ÊALM bilirim | من MN -tan | الله ELLH Allah- | ما ME şeyleri | لا LE | تعلمون TALMWN sizin bilmediğiniz |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: zaman | en: | cā'e: geldiği | l-beşīru: müjdeci | elḳāhu: koyunca | ǎlā: üzerine | vechihi: yüzü | fertedde: derhal | beSīran: görür oldu | ḳāle: dedi ki | elem: | eḳul: demedim mi? | lekum: size | innī: elbett ben | eǎ'lemu: bilirim | mine: -tan | llahi: Allah- | : şeyleri | : | teǎ'lemūne: sizin bilmediğiniz |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: zaman | ÊN: | CEÙ: geldiği | ELBŞYR: müjdeci | ÊLGEH: koyunca | AL: üzerine | VCHH: yüzü | FERTD̃: derhal | BṦYRE: görür oldu | GEL: dedi ki | ÊLM: | ÊGL: demedim mi? | LKM: size | ÎNY: elbett ben | ÊALM: bilirim | MN: -tan | ELLH: Allah- | ME: şeyleri | LE: | TALMVN: sizin bilmediğiniz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Müjdeci gelip de gömleği gözlerine sürünce Yakup'un gözleri açıldı, görmeye başladı. Demedim mi size, şüphe yok ki Allah bana bildirmiştir, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim ben dedi.
Adem Uğur : Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi? dedi.
Ahmed Hulusi : Nihayet müjdeci geldiğinde, gömleği Yakup'un önüne koydular, (Yakup) hemen gerçeği gördü! (Yakup) dedi ki: "Size dememiş miydim, muhakkak ki ben Allâh hakkında sizin bilmediklerinizi bilirim. "
Ahmet Tekin : Müjdeci gelip, gömleği Yâkup’un yüzüne koyduğu zaman sevinçten gözleri sağlığına kavuşarak görmeye başladı. 'Ben size söylememiş miydim, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri Allah’tan gelen vahiylerle ben biliyorum' dedi.
Ahmet Varol : Müjdeci gelip onu (gömleği) yüzüne koyunca hemen görür hale döndü. (Bunun üzerine): 'Ben Allah'tan sizin bilmediğinizi biliyorum, dememiş miydim?' dedi.
Ali Bulaç : Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?"
Ali Fikri Yavuz : Fakat, hakikaten müjdeci gelip de gömleği (Yâkub’un) yüzüne bırakınca, gözü açılıverdi: “- Ben size, Allah katından vahy ile, sizin bilemiyeceklerinizi bilirim demedim mi?” dedi.
Bekir Sadak : Mujdeci gelip, gomlegi Yakub'un yuzune birakinca, hemen gozleri acildi. Bunun uzerine Yakub «Ben size, Allah katindan sizin bilmediginizi biliyorum dememis miydim?» dedi.
Celal Yıldırım : Ne var ki müjdeci gelip, gömleği Yâkub'un yüzüne sürünce, gözü açılıverdi. «Ben size, Allah'tan bilmediğinizi şüphesiz ben bilirim dememiş miydim?» dedi.
Diyanet İşleri : Müjdeci gelip gömleği Yakub’un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakub, “Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Müjdeci gelip, gömleği Yakub'un yüzüne bırakınca, hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine Yakub 'Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum dememiş miydim?' dedi.
Diyanet Vakfi : Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: «Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim» demedim mi! dedi.
Edip Yüksel : Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne atınca, tekrar görmeye başladı ve şöyle dedi: 'ALLAH'tan sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dememiş miydim?'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı. «Ben size demedim mi, ben Allah'dan sizin bilmediklerinizi bilirim.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Fakat ne zaman ki gerçekten müjdeci geldi, gömleği yüzüne bıraktı, gözü açılıverdi. «Ben size demedim mi, ben Allah tarafından sizin bilmeyeceklerinizi bilirim ?» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Fakat vaktâ ki hakıkaten müjdeci geldi gömleği yüzüne bıraktı gözü açılıverdi, ben size, dedi: Allahdan sizin bilemeyeceklerinizi bilirim demedim mi?
Fizilal-il Kuran : Hz. Yakub'un müjdeli haberi taşıyan oğlu gelip de gömleği babasının yüzüne sürünce, gözleri açılıverdi ve oğullarına «ben size Allah hakkında sizin bilmediklerinizi biliyorum demedim mi?» dedi.
Gültekin Onan : Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Tanrı'dan gerçekten biliyorum demedim mi?"
Hakkı Yılmaz : Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Ya‘kûb'un yüzüne koydu, hemen ayıplanan/ dalga geçilen hastalıktan kurtulmuş hâle geldi. “Ben size demedim mi, ben Allah'tan sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi.
Hasan Basri Çantay : Fakat müjdeci gelib de onu (Ya'kubun) yüzüne koyduğu, o da derhal (yeni başdan) görür bir haale geldiği zaman dedi ki: «Ben size bilmeyeceğiniz şeyleri Allahdan muhakkak biliyorum demedim mi»?
Hayrat Neşriyat : Nihâyet müjdeci gelip onu (o gömleği Ya'kubun) yüzüne koyunca, hemen(gözleri) görür hâle geri geldi. 'Size, 'Bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından şübhesiz ki ben biliyorum’ demedim mi?' dedi.
İbni Kesir : Fakat müjdeci gelip de onu yüzüne sürünce; derhal gördü ve dedi ki: Ben, size Allah katından sizin bilmeyeceğinizi biliyorum, dememiş miydim?
İskender Evrenosoğlu : Böylece müjdeci geldiği zaman onu (Yusuf'un gömleğini), onun (babasının) yüzüne sürdü. Görme hassası hemen geri döndü. Yâkub (A.S): “Ben size demedim mi? Gerçekten, ben sizin bilmediğiniz şeyleri Allah'tan (vahiy olarak) biliyorum.” dedi.
Muhammed Esed : Fakat ne zaman ki müjdeci çıkagelip (Yusuf'un gömleğini) o'nun yüzüne sürdü ve o'nun gözleri ışığına kavuştu, "Ben size, 'ben Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum' dememiş miydim?" diye haykırdı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki müjdeci geldi, onu yüzünün üzerine koydu, hemen görücü haline döndü. Dedi ki: «Ben size dememiş mi idim ki, sizin Allah'tan bilmeyeceklerinizi ben bilirim?»
Ömer Öngüt : Müjdeci gelip de gömleği Yakub'un gözüne sürünce, gözleri hemen açıldı. “Ben sizin bilmediklerinizi, Allah tarafından bilirim dememiş miydim?” dedi.
Şaban Piriş : Müjdeci gelip, gömleği Yakub’un yüzüne atınca, hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine: -Ben size, Allah tarafından sizin bilmediğinizi biliyorum dememiş miydim? dedi.
Suat Yıldırım : Müjdeci gelip de gömleği Yâkub’un yüzüne sürünce gözleri açıldı ve:"Ben sizin bilmediklerinizi Allah tarafından vahiy yolu ile bilirim dememiş miydim?" dedi.
Süleyman Ateş : Müjdeci gelip de (Yûsuf'un gömleği)ni (Ya'kub'un) yüzüne koyunca, derhal (gözü açıldı), görür oldu: "Size demedim mi ben, Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim?" dedi.
Tefhim-ul Kuran : Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: «Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?»
Ümit Şimşek : Müjdeci geldiğinde gömleği yüzüne sürdü ve gözü açıldı. 'Ben size Allah'ın lütfuyla sizin bilmediğinizi bilirim demedim mi?' dedi.
Yaşar Nuri Öztürk : Müjdeci gelip gömleği yüzünün üstüne bırakınca, gözü derhal görür hale geldi. Yakub: "Ben size demedim mi? Allah'ın izniyle sizin bilmediklerinizi bilirim." diye konuştu.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}