» 12 / Yûsuf  90:

Kuran Sırası: 12
İniş Sırası: 53
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 90
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler
2. أَإِنَّكَ (ÊÎNK) = einneke : yoksa sen misin?
3. لَأَنْتَ (LÊNT) = leente : sen
4. يُوسُفُ (YVSF) = yūsufu : Yusuf
5. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi
6. أَنَا (ÊNE) = enā : ben
7. يُوسُفُ (YVSF) = yūsufu : Yusuf'um
8. وَهَٰذَا (VHZ̃E) = ve hāƶā : ve bu da
9. أَخِي (ÊḢY) = eḣī : kardeşimdir
10. قَدْ (GD̃) = ḳad : muhakkak
11. مَنَّ (MN) = menne : lutfetti
12. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
13. عَلَيْنَا (ALYNE) = ǎleynā : bize
14. إِنَّهُ (ÎNH) = innehu : doğrusu o
15. مَنْ (MN) = men : kim
16. يَتَّقِ (YTG) = yetteḳi : korkarsa
17. وَيَصْبِرْ (VYṦBR) = ve yeSbir : ve sabrederse
18. فَإِنَّ (FÎN) = feinne : şüphesiz
19. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
20. لَا (LE) = lā :
21. يُضِيعُ (YŽYA) = yuDīǔ : zayi etmez
22. أَجْرَ (ÊCR) = ecra : ecrini
23. الْمُحْسِنِينَ (ELMḪSNYN) = l-muHsinīne : iyilik edenlerin
dediler | yoksa sen misin? | sen | Yusuf | dedi | ben | Yusuf'um | ve bu da | kardeşimdir | muhakkak | lutfetti | Allah | bize | doğrusu o | kim | korkarsa | ve sabrederse | şüphesiz | Allah | | zayi etmez | ecrini | iyilik edenlerin |

[GVL] [] [] [] [GVL] [] [] [] [EḢV] [] [MNN] [] [] [] [] [VGY] [ṦBR] [] [] [] [ŽYA] [ECR] [ḪSN]
GELVE ÊÎNK LÊNT YVSF GEL ÊNE YVSF VHZ̃E ÊḢY GD̃ MN ELLH ALYNE ÎNH MN YTG VYṦBR FÎN ELLH LE YŽYA ÊCR ELMḪSNYN

ḳālū einneke leente yūsufu ḳāle enā yūsufu ve hāƶā eḣī ḳad menne llahu ǎleynā innehu men yetteḳi ve yeSbir feinne llahe yuDīǔ ecra l-muHsinīne
قالوا أإنك لأنت يوسف قال أنا يوسف وهذا أخي قد من الله علينا إنه من يتق ويصبر فإن الله لا يضيع أجر المحسنين

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 90
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler They said,
أإنك | ÊÎNK einneke yoksa sen misin? """Are you indeed,"
لأنت | LÊNT leente sen surely you,
يوسف | YVSF yūsufu Yusuf "Yusuf?"""
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi He said,
أنا | ÊNE enā ben """I am"
يوسف | YVSF yūsufu Yusuf'um Yusuf
وهذا | VHZ̃E ve hāƶā ve bu da and this
أخي ا خ و | EḢV ÊḢY eḣī kardeşimdir (is) my brother.
قد | GD̃ ḳad muhakkak Indeed,
من م ن ن | MNN MN menne lutfetti Allah has been gracious
الله | ELLH llahu Allah Allah has been gracious
علينا | ALYNE ǎleynā bize to us.
إنه | ÎNH innehu doğrusu o Indeed, he
من | MN men kim who
يتق و ق ي | VGY YTG yetteḳi korkarsa fears Allah
ويصبر ص ب ر | ṦBR VYṦBR ve yeSbir ve sabrederse and (is) patient,
فإن | FÎN feinne şüphesiz then indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
لا | LE (does) not
يضيع ض ي ع | ŽYA YŽYA yuDīǔ zayi etmez let go waste
أجر ا ج ر | ECR ÊCR ecra ecrini (the) reward
المحسنين ح س ن | ḪSN ELMḪSNYN l-muHsinīne iyilik edenlerin "(of) the good-doers."""

12:90 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dediler | yoksa sen misin? | sen | Yusuf | dedi | ben | Yusuf'um | ve bu da | kardeşimdir | muhakkak | lutfetti | Allah | bize | doğrusu o | kim | korkarsa | ve sabrederse | şüphesiz | Allah | | zayi etmez | ecrini | iyilik edenlerin |

[GVL] [] [] [] [GVL] [] [] [] [EḢV] [] [MNN] [] [] [] [] [VGY] [ṦBR] [] [] [] [ŽYA] [ECR] [ḪSN]
GELVE ÊÎNK LÊNT YVSF GEL ÊNE YVSF VHZ̃E ÊḢY GD̃ MN ELLH ALYNE ÎNH MN YTG VYṦBR FÎN ELLH LE YŽYA ÊCR ELMḪSNYN

ḳālū einneke leente yūsufu ḳāle enā yūsufu ve hāƶā eḣī ḳad menne llahu ǎleynā innehu men yetteḳi ve yeSbir feinne llahe yuDīǔ ecra l-muHsinīne
قالوا أإنك لأنت يوسف قال أنا يوسف وهذا أخي قد من الله علينا إنه من يتق ويصبر فإن الله لا يضيع أجر المحسنين

[ق و ل] [] [] [] [ق و ل] [] [] [] [ا خ و] [] [م ن ن] [] [] [] [] [و ق ي] [ص ب ر] [] [] [] [ض ي ع] [ا ج ر] [ح س ن]

 » 12 / Yûsuf  Suresi: 90
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أإنك | ÊÎNK einneke yoksa sen misin? """Are you indeed,"
,,Nun,Kef,
,,50,20,
INTG – prefixed interrogative alif
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
الهمزة همزة استفهام
حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لأنت | LÊNT leente sen surely you,
Lam,,Nun,Te,
30,,50,400,
EMPH – emphatic prefix lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
اللام لام التوكيد
ضمير منفصل
يوسف | YVSF yūsufu Yusuf "Yusuf?"""
Ye,Vav,Sin,Fe,
10,6,60,80,
"PN – nominative masculine proper noun → Yusuf"
اسم علم مرفوع
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أنا | ÊNE enā ben """I am"
,Nun,Elif,
,50,1,
PRON – 1st person singular personal pronoun
ضمير منفصل
يوسف | YVSF yūsufu Yusuf'um Yusuf
Ye,Vav,Sin,Fe,
10,6,60,80,
"PN – nominative masculine proper noun → Yusuf"
اسم علم مرفوع
وهذا | VHZ̃E ve hāƶā ve bu da and this
Vav,He,Zel,Elif,
6,5,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
اسم اشارة
أخي ا خ و | EḢV ÊḢY eḣī kardeşimdir (is) my brother.
,Hı,Ye,
,600,10,
N – nominative masculine singular noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مرفوع والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قد | GD̃ ḳad muhakkak Indeed,
Gaf,Dal,
100,4,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
من م ن ن | MNN MN menne lutfetti Allah has been gracious
Mim,Nun,
40,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah has been gracious
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
علينا | ALYNE ǎleynā bize to us.
Ayn,Lam,Ye,Nun,Elif,
70,30,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
إنه | ÎNH innehu doğrusu o Indeed, he
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
من | MN men kim who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يتق و ق ي | VGY YTG yetteḳi korkarsa fears Allah
Ye,Te,Gaf,
10,400,100,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
ويصبر ص ب ر | ṦBR VYṦBR ve yeSbir ve sabrederse and (is) patient,
Vav,Ye,Sad,Be,Re,
6,10,90,2,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
فعل مضارع مجزوم
فإن | FÎN feinne şüphesiz then indeed,
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الفاء استئنافية
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
لا | LE (does) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يضيع ض ي ع | ŽYA YŽYA yuDīǔ zayi etmez let go waste
Ye,Dad,Ye,Ayn,
10,800,10,70,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
أجر ا ج ر | ECR ÊCR ecra ecrini (the) reward
,Cim,Re,
,3,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
المحسنين ح س ن | ḪSN ELMḪSNYN l-muHsinīne iyilik edenlerin "(of) the good-doers."""
Elif,Lam,Mim,Ha,Sin,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,8,60,50,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا: dediler | أَإِنَّكَ: yoksa sen misin? | لَأَنْتَ: sen | يُوسُفُ: Yusuf | قَالَ: dedi | أَنَا: ben | يُوسُفُ: Yusuf'um | وَهَٰذَا: ve bu da | أَخِي: kardeşimdir | قَدْ: muhakkak | مَنَّ: lutfetti | اللَّهُ: Allah | عَلَيْنَا: bize | إِنَّهُ: doğrusu o | مَنْ: kim | يَتَّقِ: korkarsa | وَيَصْبِرْ: ve sabrederse | فَإِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | لَا: | يُضِيعُ: zayi etmez | أَجْرَ: ecrini | الْمُحْسِنِينَ: iyilik edenlerin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE dediler | أإنك ÊÎNK yoksa sen misin? | لأنت LÊNT sen | يوسف YWSF Yusuf | قال GEL dedi | أنا ÊNE ben | يوسف YWSF Yusuf'um | وهذا WHZ̃E ve bu da | أخي ÊḢY kardeşimdir | قد GD̃ muhakkak | من MN lutfetti | الله ELLH Allah | علينا ALYNE bize | إنه ÎNH doğrusu o | من MN kim | يتق YTG korkarsa | ويصبر WYṦBR ve sabrederse | فإن FÎN şüphesiz | الله ELLH Allah | لا LE | يضيع YŽYA zayi etmez | أجر ÊCR ecrini | المحسنين ELMḪSNYN iyilik edenlerin |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū: dediler | einneke: yoksa sen misin? | leente: sen | yūsufu: Yusuf | ḳāle: dedi | enā: ben | yūsufu: Yusuf'um | ve hāƶā: ve bu da | eḣī: kardeşimdir | ḳad: muhakkak | menne: lutfetti | llahu: Allah | ǎleynā: bize | innehu: doğrusu o | men: kim | yetteḳi: korkarsa | ve yeSbir: ve sabrederse | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | : | yuDīǔ: zayi etmez | ecra: ecrini | l-muHsinīne: iyilik edenlerin |
Kırık Meal (Transcript) : |GELVE: dediler | ÊÎNK: yoksa sen misin? | LÊNT: sen | YVSF: Yusuf | GEL: dedi | ÊNE: ben | YVSF: Yusuf'um | VHZ̃E: ve bu da | ÊḢY: kardeşimdir | GD̃: muhakkak | MN: lutfetti | ELLH: Allah | ALYNE: bize | ÎNH: doğrusu o | MN: kim | YTG: korkarsa | VYṦBR: ve sabrederse | FÎN: şüphesiz | ELLH: Allah | LE: | YŽYA: zayi etmez | ÊCR: ecrini | ELMḪSNYN: iyilik edenlerin |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yoksa dediler, sen Yûsuf musun? Ben dedi Yûsuf'um, bu da kardeşim. Allah lûtfetti bize. Şüphe yok ki kim çekinir ve sabrederse mutlaka Allah, bu çeşit iyilik edenlerin ecrini zâyi etmez.
Adem Uğur : Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusufum, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.
Ahmed Hulusi : (Kardeşler) dediler ki: "Aa! Sen, evet sen gerçekten Yusuf'sun?". . . (Yusuf) dedi ki: "Ben Yusuf'um ve bu da kardeşimdir. . . Gerçekten Allâh bize lütfu ihsanda bulundu. . . Zira kim korunur ve sabreder ise, muhakkak ki Allâh iyilik yapanların karşılığını boşa çıkarmaz. "
Ahmet Tekin : Onlar: 'Yoksa sen, gerçekten Yûsuf musun?' dediler. 'Ben Yûsuf’um. Bu da kardeşim. Birbirimize kavuşmayı Allah bize lütfetti. Çünkü kim Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur ve sabrederek mücadeleye devam ederse, Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idarecilerin ve müslümanların mükâfatını zâyi etmez.' dedi.
Ahmet Varol : 'Yoksa sen gerçekten Yusuf musun?' dediler. O da: 'Ben Yusuf'um. Bu da kerdeşimdir. Allah bize lütfetti. Kim sakınır ve sabrederse; şüphesiz Allah iyilik edenlerin karşılıklarını boşa çıkarmaz' dedi.
Ali Bulaç : "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."
Ali Fikri Yavuz : Onlar: Yoksa sen, Yûsuf musun? dediler. O da: “- Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Gerçekten Allah bize lutfetti. Doğrusu, kim Allah’dan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse, muhakkak ki Allah bu gibi muhsinlerin mükâfatını zayi etmez.” dedi.
Bekir Sadak : «Yoksa sen Yusuf musun?» dediler. «Ben Yusuf'um, bu da kardesim. Allah bize iyilikte bulundu; dogrusu kim kotulukten sakinir ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananlarin ecrini katiyen zayi etmez» dedi. .
Celal Yıldırım : (Onlar bu sorudan onun Yûsuf olduğunu anlayarak) «Yoksa sen Yûsuf musun ?» dediler. O da «Evet. ben Yûsuf'um, bu da kardeşimdir. Allah bize iyilik ve yardımda bulundu. Çünkü doğrusu kim korkup sakınır ve sabrederse, elbette Allah iyilerin mükâfatını zayi' etmez» dedi.
Diyanet İşleri : Kardeşleri, “Yoksa sen, sen Yûsuf musun?” dediler. O da, “Ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Allah, bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : 'Yoksa sen Yusuf musun?' dediler. 'Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi davrananların ecrini katiyen zayi etmez' dedi. .
Diyanet Vakfi : Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.
Edip Yüksel : 'Yoksa sen, sen gerçekten Yusuf musun,' dediler. 'Ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir. ALLAH bize iyilikte bulundu. Kim erdemli davranır ve sabrederse elbette ALLAH güzel davrananları ödülsüz bırakmaz,' dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar «Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?» dediler. O da «Ben Yusuf'um, bu da kardeşim» dedi, «Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : «A a.! Sen Yusuf musun?» dediler. Ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Allah bize lütfuyla iyilikte bulundu; bir gerçektir ki, kim Allah'tan korkar ve sabrederse, muhakkak Allah iyilerin mükafatını zayi etmez.» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : A a, sen, sen Yusüf müsün? dediler. Ben, dedi: Yusüfüm, bu da kardeşim, Allah bize lutfile in'am buyurdu. Hakikat bu; her kim Allahdan korkar ve sabr ederse her halde Allah, muhsinlerin ecrini zayi' etmez
Fizilal-il Kuran : Kardeşleri «Yoksa sen Yusuf musun?» dediler. O da dedi ki; «Evet, ben Yusuf'um, bu da kardeşimdir. Allah bize lütufta bulundu. Kuşku yok ki, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, Allah iyilik edenleri asla ödülsüz bırakmaz.»
Gültekin Onan : "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?' dediler. "Ben Yusufum" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Tanrı bize lütufda bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Tanrı, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."
Hakkı Yılmaz : Yûsuf'un kardeşleri: “Yoksa sen, sahiden Yûsuf musun?” dediler. Yûsuf: “Ben Yûsuf'um, bu da kardeşim. Kesinlikle, Allah bizi nimetlendirdi. Şüphesiz kim Allah'ın koruması altına girer ve sabrederse, artık hiç şüphesiz Allah, iyi-güzel işler yapanların ödülünü kaybetmez” dedi.
Hasan Basri Çantay : «A, sen, sen, saahi Yuusuf musun?» dediler. O da: «Ben, dedi, Yuusufum. Bu da kardeşim. Allah bize (selâmet ve kerametle) lûtfetdi. Zîrâ hakıykat şudur ki: Kim (Allahdan) korkar, (belâlara) katlanırsa her halde Allah iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmez».
Hayrat Neşriyat : (Onlar:) 'Yoksa sen, gerçekten sen, Yûsuf musun?' dediler. (O da:) '(Evet) ben Yûsuf’um, bu da kardeşim! Şübhesiz ki Allah bize lütufta bulundu. Doğrusu şu ki, kim(Allah’dan) sakınır ve sabrederse, artık şübhesiz Allah, iyilik edenlerin mükâfâtını zâyi' etmez' dedi.
İbni Kesir : Dediler ki: Yoksa sen gerçekten Yusuf musun? O da dedi ki: Ben, Yusuf'um, bu da kardeşim. Doğrusu Allah, size lutfetti. Çünkü kim sakınır ve sabrederse; muhakkak ki Allah, ihsan edenlerin ecrini zayi etmez.
İskender Evrenosoğlu : “Gerçekten sen misin? Mutlaka sen Yusuf'sun!” dediler. “Ben Yusuf'um ve bu benim kardeşim. Allah bizi ni'metlendirdi. Çünkü kim takva sahibi olur ve sabrederse, o taktirde, muhakkak ki; Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez.”
Muhammed Esed : "Ne? Yoksa sen Yusuf musun?" diye haykırdılar. "Ben Yusuf'um" dedi, "ve bu da benim kardeşim. Allah bize lütfetti. Gerçek şu ki, kişi Allah'a karşı duyarlı ve bilinçli olmaya çalışıyor ve güçlüklere göğüs geriyorsa, bilsin ki, Allah iyilikte bulunanların emeklerini boşa çıkarmaz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «A sen evet... Muhakkak sen Yusuf musun?» Dedi ki: «Ben Yusuf'um ve bu da kardeşimdir. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ bizim üzerimize âtifette bulundu. Çünkü her kim ittika'da bulunur ve sabrederse, artık muhakkak ki, Allah Teâlâ muhsinlerin mükâfaatını zâyi etmez.»
Ömer Öngüt : “Yoksa sen Yusuf musun?” dediler. O da dedi ki: “Evet ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Allah bize lütfetti. Doğrusu kim Allah'tan korkar, ibtilâlara sabrederse, bilsin ki Allah muhsinlerin (iyi harekette bulunanların) mükâfatını katiyyen zâyi etmez. ”
Şaban Piriş : - Yoksa sen Yusuf musun? dediler. -Ben Yusuf’um, bu da kardeşim. Allah bize bağışta bulundu; doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse bilsin ki Allah iyi kimseleri mükafatsız bırakmaz, dedi.
Suat Yıldırım : "Aa! Sen, yoksa sen Yusuf musun?" dediler. O da: "Evet ben Yusuf’um, bu da kardeşim! Gerçekten Allah bizi lütfuna mazhar etti. Şu kesindir ki, kim Allah’ı sayıp haramlardan sakınır, itaatlara devam ve imtihanlara sabrederse, Allah da böyle güzel hareket edenlerin mükâfatını asla zayi etmez."
Süleyman Ateş : "A, yoksa sen, Yûsuf musun?" dediler. "Ben Yûsuf'um, bu da kardeşimdir, dedi. Allâh bize lutfetti (bizi korudu, yüceltti), doğrusu kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, Allâh iyilik edenlerin ecrini zayi etmez."
Tefhim-ul Kuran : «Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?» dediler. «Ben Yusuf'um» dedi. «Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz.»
Ümit Şimşek : 'Sakın sen Yusuf olmayasın?' dediler. 'Ben Yusuf'um, bu da kardeşim,' dedi. 'Allah bize lütufta bulundu. Kim kötülükten sakınır ve sabrederse, hiç şüphe yok ki Allah iyilik yapan ve iyi kulluk edenlerin ödülünü zayi etmez.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Sen, yoksa sen Yûsuf musun?" "Evet, dedi, ben Yûsuf'um. İşte şu da kardeşim. Allah bize lütufta bulundu. Kim Allah'tan korkar, sabrederse Allah güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}