Kırık Meal (Arapça) : |قَالُوا : dediler | فَمَا : nedir? | جَزَاؤُهُ : cezası | إِنْ : eğer | كُنْتُمْ : iseniz | كَاذِبِينَ : yalancı | Kırık Meal (Harekesiz) : |قالوا GELWE dediler | فما FME nedir? | جزاؤه CZEÙH cezası | إن ÎN eğer | كنتم KNTM iseniz | كاذبين KEZ̃BYN yalancı | Kırık Meal (Okunuş) : |ḳālū : dediler | femā : nedir? | cezā'uhu : cezası | in : eğer | kuntum : iseniz | kāƶibīne : yalancı | Kırık Meal (Transcript) : |GELVE : dediler | FME : nedir? | CZEÙH : cezası | ÎN : eğer | KNTM : iseniz | KEZ̃BYN : yalancı | Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara, yalan söylüyorsanız hangi cezâya râzısınız dediler. Adem Uğur : (Yusuf'un adamları) dediler ki: Peki, siz yalancıysanız bunun cezası nedir? Ahmed Hulusi : (Mısırlılar) dediler ki: "Eğer yalan söylüyorsanız onun cezası nedir?" Ahmet Tekin : Yûsuf’un adamları:
'Peki yalanınız ortaya çıkarsa, cezası nedir?' dediler. Ahmet Varol : (Yusuf'un adamları): 'Peki, eğer yalan söylüyorsanız (çalanın) cezası nedir?' dediler. Ali Bulaç : "Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?" Ali Fikri Yavuz : Onlar dediler ki, şimdi yalancı çıkarsanız, hırsızın cezası nedir? Bekir Sadak : «alanci iseniz, hirsizligin cezasi nedir?» dediler. Celal Yıldırım : Eğer yalan söylüyorsanız, hırsızlığın cezası nedir diye sordular. Diyanet İşleri : Onlar, “Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?” dediler. Diyanet İşleri (eski) : 'Yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?' dediler. Diyanet Vakfi : (Yusuf'un adamları) dediler ki: Peki, siz yalancıysanız bunun cezası nedir? Edip Yüksel : Dediler: 'Peki, yalan söylüyorsanız onun cezası nedir?' Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Peki yalancı çıkarsanız onun (hırsızlık edenin) cezası nedir?» dediler. Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi yalancı çıkarsanız cezası ne? dediler. Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi, dediler: yalancı çıkarsanız cezası ne? Fizilal-il Kuran : Görevliler; «Peki eğer yalan söylüyorsanız, size göre hırsızlığın cezası nedir?» dediler. Gültekin Onan : "Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?" Hakkı Yılmaz : Görevliler: “Eğer yalancılar iseniz, hırsızlık edenin cezası nedir?” dediler. Hasan Basri Çantay : «Şimdi, dediler, yalancılar iseniz (çalanın) cezası nedir»? Hayrat Neşriyat : (O nidâ edenler:) 'Eğer yalancılar iseniz o hâlde (sizin şeriatınıza göre) bunun cezâsı nedir? (Hükmünüzü siz verin!)' dediler. İbni Kesir : Eğer yalancılar iseniz; bunun cezası nedir? dediler. İskender Evrenosoğlu : “Eğer siz yalan söylüyorsanız, o taktirde onun cezası nedir?” dediler. Muhammed Esed : (Mısırlılar:) "Peki, eğer yalan söylüyorsanız, bu (yaptığınızın) cezası nedir?" dediler. Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «Eğer siz yalancı kimseler oldunuz ise onun cezası nedir?» Ömer Öngüt : (Yusuf'un adamları): “Yalan söylüyorsanız bunun cezası ne olacak?” dediler. Şaban Piriş : -Yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir? dediler. Suat Yıldırım : Görevliler: "Peki, yalancı çıkarsanız, cezası ne?" dediler. Süleyman Ateş : (Yûsuf'un adamları): "Peki, dediler, ya yalancı çıkarsanız o(hırsızlık ede)nin cezâsı nedir?" Tefhim-ul Kuran : «Öyleyse» dediler. «Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?» Ümit Şimşek : 'Yalancı çıkarsanız bunun cezası nedir?' dediler. Yaşar Nuri Öztürk : Sordular: "Eğer yalan söylüyorsanız, hırsızlığı yapanın cezası nedir?"