» 11 / Hûd  28:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 28
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : dedi ki
2. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
3. قَوْمِ (GVM) = ḳavmi : kavmim
4. أَرَأَيْتُمْ (ÊRÊYTM) = eraeytum : Ne dersiniz?
5. إِنْ (ÎN) = in : eğer
6. كُنْتُ (KNT) = kuntu : ben isem
7. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzere
8. بَيِّنَةٍ (BYNT) = beyyinetin : bir delil
9. مِنْ (MN) = min : -den
10. رَبِّي (RBY) = rabbī : Rabbim-
11. وَاتَانِي (V ËTENY) = ve ātānī : ve bana vermişse
12. رَحْمَةً (RḪMT) = raHmeten : bir rahmet
13. مِنْ (MN) = min :
14. عِنْدِهِ (AND̃H) = ǐndihi : katından
15. فَعُمِّيَتْ (FAMYT) = feǔmmiyet : bu gizli bırakılmış ise
16. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : size
17. أَنُلْزِمُكُمُوهَا (ÊNLZMKMVHE) = enulzimukumūhā : biz sizi zorlayacak mıyız?
18. وَأَنْتُمْ (VÊNTM) = veentum : siz
19. لَهَا (LHE) = lehā : onu
20. كَارِهُونَ (KERHVN) = kārihūne : istemediğiniz halde
dedi ki | EY/HEY/AH | kavmim | Ne dersiniz? | eğer | ben isem | üzere | bir delil | -den | Rabbim- | ve bana vermişse | bir rahmet | | katından | bu gizli bırakılmış ise | size | biz sizi zorlayacak mıyız? | siz | onu | istemediğiniz halde |

[GVL] [Y] [GVM] [REY] [] [KVN] [] [BYN] [] [RBB] [ETY] [RḪM] [] [AND̃] [AMY] [] [LZM] [] [] [KRH]
GEL YE GVM ÊRÊYTM ÎN KNT AL BYNT MN RBY V ËTENY RḪMT MN AND̃H FAMYT ALYKM ÊNLZMKMVHE VÊNTM LHE KERHVN

ḳāle ḳavmi eraeytum in kuntu ǎlā beyyinetin min rabbī ve ātānī raHmeten min ǐndihi feǔmmiyet ǎleykum enulzimukumūhā veentum lehā kārihūne
قال يا قوم أرأيتم إن كنت على بينة من ربي وآتاني رحمة من عنده فعميت عليكم أنلزمكموها وأنتم لها كارهون

 » 11 / Hûd  Suresi: 28
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He said,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
قوم ق و م | GVM GVM ḳavmi kavmim Nation
أرأيتم ر ا ي | REY ÊRÊYTM eraeytum Ne dersiniz? Do you see
إن | ÎN in eğer if
كنت ك و ن | KVN KNT kuntu ben isem I was
على | AL ǎlā üzere on
بينة ب ي ن | BYN BYNT beyyinetin bir delil (the) clear proof
من | MN min -den from
ربي ر ب ب | RBB RBY rabbī Rabbim- my Lord,
وآتاني ا ت ي | ETY V ËTENY ve ātānī ve bana vermişse while He has given me
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet mercy
من | MN min from
عنده ع ن د | AND̃ AND̃H ǐndihi katından Himself
فعميت ع م ي | AMY FAMYT feǔmmiyet bu gizli bırakılmış ise but (it) has been obscured
عليكم | ALYKM ǎleykum size from you,
أنلزمكموها ل ز م | LZM ÊNLZMKMVHE enulzimukumūhā biz sizi zorlayacak mıyız? should We compel you (to accept) it
وأنتم | VÊNTM veentum siz while you (are)
لها | LHE lehā onu averse to it?
كارهون ك ر ه | KRH KERHVN kārihūne istemediğiniz halde averse to it?

11:28 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

dedi ki | EY/HEY/AH | kavmim | Ne dersiniz? | eğer | ben isem | üzere | bir delil | -den | Rabbim- | ve bana vermişse | bir rahmet | | katından | bu gizli bırakılmış ise | size | biz sizi zorlayacak mıyız? | siz | onu | istemediğiniz halde |

[GVL] [Y] [GVM] [REY] [] [KVN] [] [BYN] [] [RBB] [ETY] [RḪM] [] [AND̃] [AMY] [] [LZM] [] [] [KRH]
GEL YE GVM ÊRÊYTM ÎN KNT AL BYNT MN RBY V ËTENY RḪMT MN AND̃H FAMYT ALYKM ÊNLZMKMVHE VÊNTM LHE KERHVN

ḳāle ḳavmi eraeytum in kuntu ǎlā beyyinetin min rabbī ve ātānī raHmeten min ǐndihi feǔmmiyet ǎleykum enulzimukumūhā veentum lehā kārihūne
قال يا قوم أرأيتم إن كنت على بينة من ربي وآتاني رحمة من عنده فعميت عليكم أنلزمكموها وأنتم لها كارهون

[ق و ل] [ي] [ق و م] [ر ا ي] [] [ك و ن] [] [ب ي ن] [] [ر ب ب] [ا ت ي] [ر ح م] [] [ع ن د] [ع م ي] [] [ل ز م] [] [] [ك ر ه]

 » 11 / Hûd  Suresi: 28
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle dedi ki He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

قوم ق و م | GVM GVM ḳavmi kavmim Nation
Gaf,Vav,Mim,
100,6,40,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
أداة نداء
اسم مرفوع والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أرأيتم ر ا ي | REY ÊRÊYTM eraeytum Ne dersiniz? Do you see
,Re,,Ye,Te,Mim,
,200,,10,400,40,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كنت ك و ن | KVN KNT kuntu ben isem I was
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
على | AL ǎlā üzere on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
بينة ب ي ن | BYN BYNT beyyinetin bir delil (the) clear proof
Be,Ye,Nun,Te merbuta,
2,10,50,400,
N – genitive feminine singular indefinite noun
اسم مجرور
من | MN min -den from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ربي ر ب ب | RBB RBY rabbī Rabbim- my Lord,
Re,Be,Ye,
200,2,10,
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وآتاني ا ت ي | ETY V ËTENY ve ātānī ve bana vermişse while He has given me
Vav,,Te,Elif,Nun,Ye,
6,,400,1,50,10,
CIRC – prefixed circumstantial particle
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 1st person singular object pronoun
الواو حالية
فعل ماض والياء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet mercy
Re,Ha,Mim,Te merbuta,
200,8,40,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عنده ع ن د | AND̃ AND̃H ǐndihi katından Himself
Ayn,Nun,Dal,He,
70,50,4,5,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فعميت ع م ي | AMY FAMYT feǔmmiyet bu gizli bırakılmış ise but (it) has been obscured
Fe,Ayn,Mim,Ye,Te,
80,70,40,10,400,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine singular (form II) passive perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض مبني للمجهول
عليكم | ALYKM ǎleykum size from you,
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
أنلزمكموها ل ز م | LZM ÊNLZMKMVHE enulzimukumūhā biz sizi zorlayacak mıyız? should We compel you (to accept) it
,Nun,Lam,Ze,Mim,Kef,Mim,Vav,He,Elif,
,50,30,7,40,20,40,6,5,1,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
PRON – 2nd person masculine plural first object pronoun
PRON – 3rd person feminine singular second object pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به اول و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به ثان
وأنتم | VÊNTM veentum siz while you (are)
Vav,,Nun,Te,Mim,
6,,50,400,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
لها | LHE lehā onu averse to it?
Lam,He,Elif,
30,5,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
كارهون ك ر ه | KRH KERHVN kārihūne istemediğiniz halde averse to it?
Kef,Elif,Re,He,Vav,Nun,
20,1,200,5,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: dedi ki | يَا: EY/HEY/AH | قَوْمِ: kavmim | أَرَأَيْتُمْ: Ne dersiniz? | إِنْ: eğer | كُنْتُ: ben isem | عَلَىٰ: üzere | بَيِّنَةٍ: bir delil | مِنْ: -den | رَبِّي: Rabbim- | وَاتَانِي: ve bana vermişse | رَحْمَةً: bir rahmet | مِنْ: | عِنْدِهِ: katından | فَعُمِّيَتْ: bu gizli bırakılmış ise | عَلَيْكُمْ: size | أَنُلْزِمُكُمُوهَا: biz sizi zorlayacak mıyız? | وَأَنْتُمْ: siz | لَهَا: onu | كَارِهُونَ: istemediğiniz halde |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL dedi ki | يا YE EY/HEY/AH | قوم GWM kavmim | أرأيتم ÊRÊYTM Ne dersiniz? | إن ÎN eğer | كنت KNT ben isem | على AL üzere | بينة BYNT bir delil | من MN -den | ربي RBY Rabbim- | وآتاني W ËTENY ve bana vermişse | رحمة RḪMT bir rahmet | من MN | عنده AND̃H katından | فعميت FAMYT bu gizli bırakılmış ise | عليكم ALYKM size | أنلزمكموها ÊNLZMKMWHE biz sizi zorlayacak mıyız? | وأنتم WÊNTM siz | لها LHE onu | كارهون KERHWN istemediğiniz halde |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: dedi ki | : EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | eraeytum: Ne dersiniz? | in: eğer | kuntu: ben isem | ǎlā: üzere | beyyinetin: bir delil | min: -den | rabbī: Rabbim- | ve ātānī: ve bana vermişse | raHmeten: bir rahmet | min: | ǐndihi: katından | feǔmmiyet: bu gizli bırakılmış ise | ǎleykum: size | enulzimukumūhā: biz sizi zorlayacak mıyız? | veentum: siz | lehā: onu | kārihūne: istemediğiniz halde |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: dedi ki | YE: EY/HEY/AH | GVM: kavmim | ÊRÊYTM: Ne dersiniz? | ÎN: eğer | KNT: ben isem | AL: üzere | BYNT: bir delil | MN: -den | RBY: Rabbim- | V ËTENY: ve bana vermişse | RḪMT: bir rahmet | MN: | AND̃H: katından | FAMYT: bu gizli bırakılmış ise | ALYKM: size | ÊNLZMKMVHE: biz sizi zorlayacak mıyız? | VÊNTM: siz | LHE: onu | KERHVN: istemediğiniz halde |
Abdulbaki Gölpınarlı : Nûh, ey kavmim dedi, ya ben Rabbimden apaçık bir delille gelmişsem ve katından bana bir rahmet vermişse, fakat bunu, siz görmüyorsanız. İstemediğiniz halde kabûl etmeniz için de sizi zorlayacak mıyım ki?
Adem Uğur : (Nuh) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
Ahmed Hulusi : (Nuh) dedi ki: "Ey halkım. . . Gördünüz mü? Ya Rabbimden bir açık kanıtım varsa ve O indînden bir rahmet (nübüvvet) vermiş de siz bunu değerlendiremiyorsanız? Siz ondan hoşlanmadığınız hâlde, biz size onu zorla mı kabul ettireceğiz?"
Ahmet Tekin : Nuh: 'Ey kavmim, eğer ben Rabbimden gelen apaçık hak bir delile, kitap ve şeriata dayanarak görevimi yapıyorsam, O bana, kendi katından bir rahmet vermiş, size de, bunu görecek göz nasip olmamışsa, buna ne diyeceksiniz? Siz bunu hoş karşılamazken, biz sizi onu kabule mi zorlayalım?' dedi.
Ahmet Varol : (Nuh) dedi ki: 'Ey kavmim! Ne dersiniz? Ben Rabbimden bir delil üzere isem ve O bana katından bir rahmet vermiş de bu sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Siz istemediğiniz halde biz sizi buna zorlayacak mıyız?
Ali Bulaç : Dedi ki: "Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"
Ali Fikri Yavuz : Nûh şöyle dedi: “-Ey Kavmim! Söyleyin bakayım, fikriniz nedir? Eğer ben Rabbimden verilen açık bir burhan (mûcize) üzerinde isem (Bu benim Peygamberlik dâvamı doğruluyorsa), bir de Allah bana kendi katından bir Peygamberlik vermiş de, size, onu görecek göz verilmemişse, istemediğiniz halde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?
Bekir Sadak : Nuh: «Ey milletim! Rabbimin katindan bir delilim bulunsa ve bana yine katindan bir rahmet vermis de bunlar sizden gizlenmis olsa, soyleyin bana, hoslanmadiginiz halde zorla sizi bunlara mecbur mu ederiz?» dedi.
Celal Yıldırım : Nûh : «Ey kavmim !» dedi, «ne dersiniz, eğer ben Rabbimden gelen açık bir kanıt üzere isem ve O kendi katından bana bir rahmet vermiş de o size kapalı kalmışsa, ondan tiksinip hoşlanmadığınız halde sizi ona zorlayabilir miyim ?»
Diyanet İşleri : Nûh dedi ki: “Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şâyet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet vermiş de siz ona karşı kör kalmışsanız, onu istemediğiniz hâlde, biz sizi ona zorlayacak mıyız?”
Diyanet İşleri (eski) : Nuh: 'Ey milletim! Rabbimin katından bir delilim bulunsa ve bana yine katından bir rahmet vermiş de bunlar sizden gizlenmiş olsa, söyleyin bana, hoşlanmadığınız halde zorla sizi bunlara mecbur mu ederiz?' dedi.
Diyanet Vakfi : (Nuh) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
Edip Yüksel : Dedi ki: 'Ey halkım, ya ben Rabbimden gelen kesin bir kanıta sahip isem ve bana bir rahmet vermiş de bunlar gözünüze görünmüyorsa? Siz onu istemezken sizi ona biz mi zorlayacağız?'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nuh dedi ki; «Ey kavmim! Peki şu söyleyeceğime ne diyeceksiniz? Ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O, bana kendi tarafından bir rahmet bahşetmişse, size de onu görecek göz verilmemişse biz, istemediğiniz halde onu size zorla mı kabul ettireceğiz?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nuh: «Ey kavmim, ne dersiniz? Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzerinde isem ve O, bana katından bir rahmet vermiş de size onu görecek göz verilmemişse, onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey kavmim! dedi: söyleyin bakayım reyiniz nedir? Eğer ben rabbımdan (bir beyyine) açık bir bürhan üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet bahşetmiş de size onu görecek göz verilmemiş ise biz size onu istemediğiniz halde ilzam mı edeceğiz?
Fizilal-il Kuran : Nuh dedi ki; «Ey soydaşlarım, baksanıza, eğer ben Rabbimden gelen açık belgelere dayanıyorsam, eğer O bana kendi katından bir rahmet verdi ise de siz bunu görmekten yoksun bırakıldı iseniz, istemediğiniz halde sizi bu açık belgeleri ve bu rahmeti kabul etmeye mi zorlayacağız?»
Gültekin Onan : Dedi ki: "Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"
Hakkı Yılmaz : Nûh, “Ey toplumum! Hiç düşündünüz mü, ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O, bana Kendi tarafından bir rahmet bahşetmiş de bu size saklı tutulmuşsa?! –Biz, siz ondan hoşlanmadığınız hâlde sizi ona zorlar mıyız?”–
Hakkı Yılmaz : dedi.
Hasan Basri Çantay : (Nuh) dedi ki: «Ya ben (da'vâmın sıdkına şâhid olmak üzere) Rabbimden (gelen) apaçık bir bürhan üzerinde isem? O, bana kendi katından bir rahmet vermiş de bunlar siz (in kör gözleriniz) den gizli bırakılmışsa? Söyleyin bana ey kavmim? Sizi ona, kendiniz hoş görmeyib dururken de zorlayacak mıyız (sanki)»?
Hayrat Neşriyat : (Nûh) dedi ki: 'Ey kavmim! Söyleyin bakalım; ya (ben) Rabbimden apaçık bir delîl üzerinde isem ve (O), bana kendi katından bir rahmet vermiş de, (o rahmet) size gizli bırakılmış ise? Siz onu istemeyen kimseler olduğunuz hâlde, (biz) sizi ona zorlayacak mıyız?'
İbni Kesir : Nuh dedi ki: Ey kavmim; eğer Rabbım tarafından bir delilim bulunur ve O, katından bana ihsan eder de bunlar sizden gizli kalırsa; onu istemediğiniz halde size zorla mı kabul ettireceğiz?
İskender Evrenosoğlu : Dedi ki: “Ey kavmim! Sizin reyiniz (görüşünüz) bu mu? Eğer ben, Rabbimden bir beyyine üzerinde isem ve bana Kendi katından bir rahmet verdi ise ve artık o, size gizli tutulduysa ve siz onu kerih görüyorken, sizi ona mecbur mu edelim (zorlayalım mı)?”
Muhammed Esed : (Nuh:) "Ey kavmim!" dedi, "Ne dersiniz, ya benim, Rabbimin katından apaçık bir kanıta dayandığım; Onun katından bana (aydınlatıcı) bir rahmetin, (bir vahyin) bahşedildiği doğruysa ve siz de buna karşı kör kalmışsanız, söyleyin, hoşunuza gitmediği halde onu görüp fark etmeniz için sizi zorlayabilir miyiz?"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dedi ki: «Ey kavmim! Bana haber veriniz, eğer ben Rabbimden bir açık bürhan üzere oldum ise ve kendi cânibinden bana bir rahmet vermiş ise, sizin üzerinize ise gizli kalmış ise artık siz onu kerih gördüğünüz halde onu size ilzam mı edeceğiz?»
Ömer Öngüt : Nuh dedi ki: “Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş de, bu sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise buna ne dersiniz? Hoşlanmadığınız halde, biz sizi ona zorlayacak mıyız?”
Şaban Piriş : -Ey Halkım, dedi. Sonunu düşündünüz mü? Eğer ben, Rabbim tarafından açık bir belge ile gelmişsem ve O’nun yanından bana, bir rahmet verilmişse; siz de bunu görmüyorsanız? İstemediğiniz halde sizi (onu kabul edin diye) zorluyor muyuz?
Suat Yıldırım : Nuh şöyle cevap verdi: "Ey benim halkım! Düşünün bir kere: Ya ben Rabbimden gelen çok âşikâr bir belgeye, kesin delile dayanıyorsam, ya O, bana tarafından bir nübüvvet vermiş, bunlar size gizli kalmış da siz görememişseniz?Ne yapalım, istemediğiniz o rahmete girmeye sizi zorlayabilir miyiz?"
Süleyman Ateş : Dedi ki: "Ey kavmim, bakın, ya ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O), kendi katından bana bir rahmet vermiş de, o (rahmet) sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Şimdi siz onu istemezken, biz sizi o(Tanrı rahmeti)ne zorla mı sokacağız?"
Tefhim-ul Kuran : Dedi ki: «Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu), sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?
Ümit Şimşek : Nuh 'Söyleyin bana, ey kavmim,' dedi. 'Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzere isem ve O bana kendi katından bir rahmet bağışlamış da siz buna karşı körlük içinde kalmışsanız, istemediğiniz halde biz size bunu zorla mı kabul ettireceğiz?
Yaşar Nuri Öztürk : Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün! Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}