» 11 / Hûd  64:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

 » 11 / Hûd  Suresi: 64
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ويَا (VYE) = ve yā : ve EY/HEY/AH
2. قَوْمِ (GVM) = ḳavmi : kavmim
3. هَٰذِهِ (HZ̃H) = hāƶihi : şu
4. نَاقَةُ (NEGT) = nāḳatu : dişi devesi
5. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
6. لَكُمْ (LKM) = lekum : sizin için
7. ايَةً ( ËYT) = āyeten : bir mucizedir
8. فَذَرُوهَا (FZ̃RVHE) = feƶerūhā : onu bırakın
9. تَأْكُلْ (TÊKL) = te'kul : otlasın
10. فِي (FY) = fī :
11. أَرْضِ (ÊRŽ) = erDi : toprağında
12. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
13. وَلَا (VLE) = ve lā :
14. تَمَسُّوهَا (TMSVHE) = temessūhā : ona dokundurmayın
15. بِسُوءٍ (BSVÙ) = bisū'in : bir kötülük
16. فَيَأْخُذَكُمْ (FYÊḢZ̃KM) = feye'ḣuƶekum : yoksa sizi yakalar
17. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : bir azap
18. قَرِيبٌ (GRYB) = ḳarībun : yakın
ve EY/HEY/AH | kavmim | şu | dişi devesi | Allah'ın | sizin için | bir mucizedir | onu bırakın | otlasın | | toprağında | Allah'ın | | ona dokundurmayın | bir kötülük | yoksa sizi yakalar | bir azap | yakın |

[Y] [GVM] [] [NVG] [] [] [EYY] [VZ̃R] [EKL] [] [ERŽ] [] [] [MSS] [SVE] [EḢZ̃] [AZ̃B] [GRB]
VYE GVM HZ̃H NEGT ELLH LKM ËYT FZ̃RVHE TÊKL FY ÊRŽ ELLH VLE TMSVHE BSVÙ FYÊḢZ̃KM AZ̃EB GRYB

ve yā ḳavmi hāƶihi nāḳatu llahi lekum āyeten feƶerūhā te'kul erDi llahi ve lā temessūhā bisū'in feye'ḣuƶekum ǎƶābun ḳarībun
ويا قوم هذه ناقة الله لكم آية فذروها تأكل في أرض الله ولا تمسوها بسوء فيأخذكم عذاب قريب

 » 11 / Hûd  Suresi: 64
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويا ي | Y VYE ve yā ve EY/HEY/AH "and ""O!"
قوم ق و م | GVM GVM ḳavmi kavmim Nation
هذه | HZ̃H hāƶihi şu This
ناقة ن و ق | NVG NEGT nāḳatu dişi devesi she-camel
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
لكم | LKM lekum sizin için (is) for you
آية ا ي ي | EYY ËYT āyeten bir mucizedir a Sign,
فذروها و ذ ر | VZ̃R FZ̃RVHE feƶerūhā onu bırakın so leave her
تأكل ا ك ل | EKL TÊKL te'kul otlasın to eat
في | FY in
أرض ا ر ض | ERŽ ÊRŽ erDi toprağında the earth
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
ولا | VLE ve lā and (do) not
تمسوها م س س | MSS TMSVHE temessūhā ona dokundurmayın touch her
بسوء س و ا | SVE BSVÙ bisū'in bir kötülük with harm,
فيأخذكم ا خ ذ | EḢZ̃ FYÊḢZ̃KM feye'ḣuƶekum yoksa sizi yakalar lest will seize you
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azap a punishment
قريب ق ر ب | GRB GRYB ḳarībun yakın "impending."""

11:64 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve EY/HEY/AH | kavmim | şu | dişi devesi | Allah'ın | sizin için | bir mucizedir | onu bırakın | otlasın | | toprağında | Allah'ın | | ona dokundurmayın | bir kötülük | yoksa sizi yakalar | bir azap | yakın |

[Y] [GVM] [] [NVG] [] [] [EYY] [VZ̃R] [EKL] [] [ERŽ] [] [] [MSS] [SVE] [EḢZ̃] [AZ̃B] [GRB]
VYE GVM HZ̃H NEGT ELLH LKM ËYT FZ̃RVHE TÊKL FY ÊRŽ ELLH VLE TMSVHE BSVÙ FYÊḢZ̃KM AZ̃EB GRYB

ve yā ḳavmi hāƶihi nāḳatu llahi lekum āyeten feƶerūhā te'kul erDi llahi ve lā temessūhā bisū'in feye'ḣuƶekum ǎƶābun ḳarībun
ويا قوم هذه ناقة الله لكم آية فذروها تأكل في أرض الله ولا تمسوها بسوء فيأخذكم عذاب قريب

[ي] [ق و م] [] [ن و ق] [] [] [ا ي ي] [و ذ ر] [ا ك ل] [] [ا ر ض] [] [] [م س س] [س و ا] [ا خ ذ ] [ع ذ ب] [ق ر ب]

 » 11 / Hûd  Suresi: 64
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويا ي | Y VYE ve yā ve EY/HEY/AH "and ""O!"
Vav,Ye,Elif,
6,10,1,

قوم ق و م | GVM GVM ḳavmi kavmim Nation
Gaf,Vav,Mim,
100,6,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
الواو عاطفة
أداة نداء
اسم مرفوع والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
هذه | HZ̃H hāƶihi şu This
He,Zel,He,
5,700,5,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
ناقة ن و ق | NVG NEGT nāḳatu dişi devesi she-camel
Nun,Elif,Gaf,Te merbuta,
50,1,100,400,
"N – nominative feminine noun → Camel"
اسم مرفوع
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
لكم | LKM lekum sizin için (is) for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
آية ا ي ي | EYY ËYT āyeten bir mucizedir a Sign,
,Ye,Te merbuta,
,10,400,
N – accusative feminine singular indefinite noun
اسم منصوب
فذروها و ذ ر | VZ̃R FZ̃RVHE feƶerūhā onu bırakın so leave her
Fe,Zel,Re,Vav,He,Elif,
80,700,200,6,5,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
تأكل ا ك ل | EKL TÊKL te'kul otlasın to eat
Te,,Kef,Lam,
400,,20,30,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
أرض ا ر ض | ERŽ ÊRŽ erDi toprağında the earth
,Re,Dad,
,200,800,
"N – genitive feminine noun → Earth"
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ولا | VLE ve lā and (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تمسوها م س س | MSS TMSVHE temessūhā ona dokundurmayın touch her
Te,Mim,Sin,Vav,He,Elif,
400,40,60,6,5,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بسوء س و ا | SVE BSVÙ bisū'in bir kötülük with harm,
Be,Sin,Vav,,
2,60,6,,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
فيأخذكم ا خ ذ | EḢZ̃ FYÊḢZ̃KM feye'ḣuƶekum yoksa sizi yakalar lest will seize you
Fe,Ye,,Hı,Zel,Kef,Mim,
80,10,,600,700,20,40,
CAUS – prefixed particle of cause
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
الفاء سببية
فعل مضارع منصوب والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azap a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
قريب ق ر ب | GRB GRYB ḳarībun yakın "impending."""
Gaf,Re,Ye,Be,
100,200,10,2,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ويَا: ve EY/HEY/AH | قَوْمِ: kavmim | هَٰذِهِ: şu | نَاقَةُ: dişi devesi | اللَّهِ: Allah'ın | لَكُمْ: sizin için | ايَةً: bir mucizedir | فَذَرُوهَا: onu bırakın | تَأْكُلْ: otlasın | فِي: | أَرْضِ: toprağında | اللَّهِ: Allah'ın | وَلَا: | تَمَسُّوهَا: ona dokundurmayın | بِسُوءٍ: bir kötülük | فَيَأْخُذَكُمْ: yoksa sizi yakalar | عَذَابٌ: bir azap | قَرِيبٌ: yakın |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويا WYE ve EY/HEY/AH | قوم GWM kavmim | هذه HZ̃H şu | ناقة NEGT dişi devesi | الله ELLH Allah'ın | لكم LKM sizin için | آية ËYT bir mucizedir | فذروها FZ̃RWHE onu bırakın | تأكل TÊKL otlasın | في FY | أرض ÊRŽ toprağında | الله ELLH Allah'ın | ولا WLE | تمسوها TMSWHE ona dokundurmayın | بسوء BSWÙ bir kötülük | فيأخذكم FYÊḢZ̃KM yoksa sizi yakalar | عذاب AZ̃EB bir azap | قريب GRYB yakın |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yā : ve EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | hāƶihi: şu | nāḳatu: dişi devesi | llahi: Allah'ın | lekum: sizin için | āyeten: bir mucizedir | feƶerūhā: onu bırakın | te'kul: otlasın | : | erDi: toprağında | llahi: Allah'ın | ve lā: | temessūhā: ona dokundurmayın | bisū'in: bir kötülük | feye'ḣuƶekum: yoksa sizi yakalar | ǎƶābun: bir azap | ḳarībun: yakın |
Kırık Meal (Transcript) : |VYE: ve EY/HEY/AH | GVM: kavmim | HZ̃H: şu | NEGT: dişi devesi | ELLH: Allah'ın | LKM: sizin için | ËYT: bir mucizedir | FZ̃RVHE: onu bırakın | TÊKL: otlasın | FY: | ÊRŽ: toprağında | ELLH: Allah'ın | VLE: | TMSVHE: ona dokundurmayın | BSVÙ: bir kötülük | FYÊḢZ̃KM: yoksa sizi yakalar | AZ̃EB: bir azap | GRYB: yakın |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey kavmim, işte şu Allah'ın dişi devesi, size bir mûcize. Bırakın onu da yeryüzünde yiyip gezsin ve ona kötülükle dokunmayın, sonra pek yakın bir azap gelip çatar size.
Adem Uğur : Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin (içsin). Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.
Ahmed Hulusi : "Ey kavmim! İşte size bir işaret, Allâh'ın (kendi hâlinde) dişi devesi. . . Onu bırakın Allâh arzında yesin. . . Ona kötü amaçla dokunmayın. . . Yoksa yakın bir azap sizi yakalar. "
Ahmet Tekin : 'Ey kavmim, bu, benim hak peygamber olduğumu gösteren, sizin için bir mûcize olan Allah’ın dişi devesidir. Bırakın onu, Allah’ın arazisinde yesin, içsin. Kötü bir maksatla ona el sürmeyin. Ona zarar verirseniz eğer, ilâhî bir ceza, tez zamanda işinizi bitirir.'
Ahmet Varol : Ey kavmim! Allah'ın şu dişi devesi sizin için bir mucizedir. Onu bırakın Allah'ın toprağında otlasın. Ona bir kötülük etmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar.'
Ali Bulaç : "Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah'ın devesi; onu serbest bırakın, Allah'ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyeti)yle dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir."
Ali Fikri Yavuz : Ey kavmim! İşte bu gördüğünüz, Allah’ın dişi devesi, size bir mûcizedir. Onu kendi haline bırakın, Allah’ın arzından yayılsın otlasın. Ona fena bir maksadla el sürmeyin, sonra sizi peşin bir azap yakalar.”
Bekir Sadak : «Ey milletim! Bu, size bir ayet olarak, Allah'in devesidir. Birakin onu, Allah'in topraginda otlasin; ona fenalik etmeyin,yoksa siz hemen azaba ugrarsiniz»
Celal Yıldırım : Ey kavmim, işte bu size bir âyet (mu'cize, açık belge) olarak Allah'ın (belirlediği) dişi devedir; bırakın da Allah'ın arzında otlayadursun;ona kötülükle dokunmayın, yoksa çok yakın bir azâb sizi ya kalayı verir,
Diyanet İşleri : “Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah’ın dişi bir devesi. Bırakın onu, Allah’ın arzında yayılıp otlasın. Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Ey milletim! Bu, size bir ayet olarak, Allah'ın devesidir. Bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın; ona fenalık etmeyin, yoksa siz hemen azaba uğrarsınız'
Diyanet Vakfi : Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin (içsin). Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.
Edip Yüksel : 'Ey halkım, ALLAH'ın bu devesi sizin için bir ayettir. ALLAH'ın toprağında bırakın otlansın. Ona kötülük dokundurmayın. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ey kavmim! İşte şu, Allah'ın dişi devesi, size bir mucizedir. Bırakın onu Allah'ın yer yüzünde (otlaklarında) otlasın. Ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakın bir azap yakalar.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey kavmim, işte şu Allah'ın dişi devesi size bir mucizedir; bırakın onu, Allah'ın toprağında yayılsın ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar!» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem ey kavmim, işte şu: «Allahın nâkasi» size âyet, bırakın onu Allahın Arzında yayılsın, ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakın bir azâb yakalar
Fizilal-il Kuran : Ey soydaşlarım, bu Allah'ın devesidir, size bir mucize olarak gönderildi; bırakın onu Allah'ın toprağında dolaşıp yesin içsin; ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa yakın vadeli bir azaba çarpılırsınız.
Gültekin Onan : "Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Tanrı'nın devesi; onu serbest bırakın, Tanrı'nın arzında yesin. Ona kötülük (etmek niyetiy)le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir."
Hakkı Yılmaz : (63,64) "Sâlih dedi ki: Ey toplumum! Eğer ben Rabbimden apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana Kendinden bir rahmet vermişse… Bu durum karşısında O'na asi olursam beni Allah'tan kim korur? O zaman sizin de bana zarardan başka katkınız olmaz. Ve ey toplumum! İşte size alâmet/gösterge olarak salât [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma] görevi. Artık onu bırakın, Allah'ın yeryüzünde uygulansın. Ve ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalayıverir. "
Hasan Basri Çantay : «Ey kavmim, işte size bir âyet (bir mu'cize) olmak üzere Allahın şu dişi devesi! Artık onu (serbest) bırakın. Allahın arzında yesin. Ona fenalık edib dokunmayın. Binnetîce sizi yakın bir azâb yakalar».
Hayrat Neşriyat : 'Ey kavmim! İşte bu, size bir mu'cize olarak Allah’ın dişi devesidir; artık onu(serbest) bırakın, Allah’ın arzında yesin (içsin)! Ona bir kötülükle dokunmayın! Yoksa sizi yakın bir azab yakalar.'
İbni Kesir : Ey kavmim; bu, size bir ayet olarak Allah'ın yarattığı dişi devedir, bırakın onu da Allah'ın toprağında otlasın. Ona kötü maksadla dokunmayın. Yoksa siz, pek yakın bir azaba uğrarsınız.
İskender Evrenosoğlu : Ve ey kavmim! Bu Allah'ın (dişi) devesi, sizin için bir âyettir (mucize). Artık onu serbest bırakın. Allah'ın arzından yesin. Ve ona kötülükle dokunmayın. Aksi halde sizi, yakın bir azap yakalar.
Muhammed Esed : Ve "Ey kavmim!" diye, devam etti, "Bu, Allah'a ait olan dişi deve sizin için bir işaret olacaktır; bunun için, onu bırakın Allah'ın arzında otlasın; ona bir kötülük yapmayın, yoksa beklenmedik bir azaba duçar olursunuz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ve ey kavmim! İşte şu sizin için bir mucize olmak üzere Allah'ın bir dişi devesidir. Artık onu bırakınız, Allah'ın arzında otlasın ve ona bir kötülükle dokunmayınız, sonra sizi pek yakın bir azap yakalar.»
Ömer Öngüt : “Ey Kavmim! İşte size âyet (mucize) olarak Allah'ın devesi! Onu kendi hâline bırakın, Allah'ın arzında yesin, içsin. Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Sonra sizi yakın bir azap yakalar. ”
Şaban Piriş : -Ey halkım, Bu, size açık bir belge olarak Allah’ın devesidir. Onu bırakın, Allah’ın arzında yayılsın. Ona kötülük etmeyin; yoksa sizi çok yakında bir azap çarpar.
Suat Yıldırım : (63-64) Salih: "Ey benim halkım!" dedi, "Şimdi söyleyin bakayım: Şayet ben Rabbimden gelen kesin delile dayanıyorsam ve O bana tarafından bir nübüvvet lütfetmişse? Peki bu durumda ben kalkıp Allah’a isyan edersem, O’nun cezasından kim beni kurtarabilir? Sizin bana hiçbir faydanız olamaz, olsa olsa ziyanımı artırırsınız. Hem Ey halkım! İşte size mûcize olarak Allah’ın devesi! Bırakın onu Allah’ın mülkünde yayılsın, yesin içsin. Sakın kötü bir maksatla ona el sürmeyin, yoksa çok geçmez sizi bir azap kıstırıverir."
Süleyman Ateş : "Ey kavmim, işte şu, Allâh'ın devesi, size bir mu'cizedir. Bırakın onu, Allâh'ın arzında yesin, ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azâb yakalar!"
Tefhim-ul Kuran : «Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah'ın devesi; onu serbest bırakın, Allah'ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyetiy) le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir.»
Ümit Şimşek : 'Ey kavmim, işte şu Allah'ın devesi size bir âyettir. Onu bırakın, Allah'ın arzında otlasın. Sakın ona kötü bir niyetle el sürmeyin; yoksa yakın bir azap sizi çarpar.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}