» 9 / Tevbe  90:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

 » 9 / Tevbe  Suresi: 90
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَجَاءَ (VCEÙ) = ve cā'e : ve geldiler
2. الْمُعَذِّرُونَ (ELMAZ̃RVN) = l-muǎƶƶirūne : özür bahane eden
3. مِنَ (MN) = mine :
4. الْأَعْرَابِ (ELÊAREB) = l-eǎ'rābi : bedevi Araplar
5. لِيُؤْذَنَ (LYÙZ̃N) = liyu'ƶene : izin verilmesi için
6. لَهُمْ (LHM) = lehum : kendilerine
7. وَقَعَدَ (VGAD̃) = ve ḳaǎde : ve oturdular
8. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
9. كَذَبُوا (KZ̃BVE) = keƶebū : yalan söyleyen(ler)
10. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
11. وَرَسُولَهُ (VRSVLH) = ve rasūlehu : ve Elçisine
12. سَيُصِيبُ (SYṦYB) = seyuSību : erişecektir
13. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselere
14. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(lere)
15. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : onlardan
16. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : bir azab
17. أَلِيمٌ (ÊLYM) = elīmun : acıklı
ve geldiler | özür bahane eden | | bedevi Araplar | izin verilmesi için | kendilerine | ve oturdular | kimseler | yalan söyleyen(ler) | Allah'a | ve Elçisine | erişecektir | kimselere | inkar eden(lere) | onlardan | bir azab | acıklı |

[CYE] [AZ̃R] [] [ARB] [EZ̃N] [] [GAD̃] [] [KZ̃B] [] [RSL] [ṦVB] [] [KFR] [] [AZ̃B] [ELM]
VCEÙ ELMAZ̃RVN MN ELÊAREB LYÙZ̃N LHM VGAD̃ ELZ̃YN KZ̃BVE ELLH VRSVLH SYṦYB ELZ̃YN KFRVE MNHM AZ̃EB ÊLYM

ve cā'e l-muǎƶƶirūne mine l-eǎ'rābi liyu'ƶene lehum ve ḳaǎde elleƶīne keƶebū llahe ve rasūlehu seyuSību elleƶīne keferū minhum ǎƶābun elīmun
وجاء المعذرون من الأعراب ليؤذن لهم وقعد الذين كذبوا الله ورسوله سيصيب الذين كفروا منهم عذاب أليم

 » 9 / Tevbe  Suresi: 90
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجاء ج ي ا | CYE VCEÙ ve cā'e ve geldiler And came
المعذرون ع ذ ر | AZ̃R ELMAZ̃RVN l-muǎƶƶirūne özür bahane eden the ones who make excuses
من | MN mine of
الأعراب ع ر ب | ARB ELÊAREB l-eǎ'rābi bedevi Araplar the bedouins,
ليؤذن ا ذ ن | EZ̃N LYÙZ̃N liyu'ƶene izin verilmesi için that permission be granted
لهم | LHM lehum kendilerine to them,
وقعد ق ع د | GAD̃ VGAD̃ ve ḳaǎde ve oturdular and sat,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶebū yalan söyleyen(ler) lied
الله | ELLH llahe Allah'a (to) Allah
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūlehu ve Elçisine and His Messenger.
سيصيب ص و ب | ṦVB SYṦYB seyuSību erişecektir Will strike
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselere those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lere) disbelieved
منهم | MNHM minhum onlardan among them
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azab a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı painful.

9:90 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve geldiler | özür bahane eden | | bedevi Araplar | izin verilmesi için | kendilerine | ve oturdular | kimseler | yalan söyleyen(ler) | Allah'a | ve Elçisine | erişecektir | kimselere | inkar eden(lere) | onlardan | bir azab | acıklı |

[CYE] [AZ̃R] [] [ARB] [EZ̃N] [] [GAD̃] [] [KZ̃B] [] [RSL] [ṦVB] [] [KFR] [] [AZ̃B] [ELM]
VCEÙ ELMAZ̃RVN MN ELÊAREB LYÙZ̃N LHM VGAD̃ ELZ̃YN KZ̃BVE ELLH VRSVLH SYṦYB ELZ̃YN KFRVE MNHM AZ̃EB ÊLYM

ve cā'e l-muǎƶƶirūne mine l-eǎ'rābi liyu'ƶene lehum ve ḳaǎde elleƶīne keƶebū llahe ve rasūlehu seyuSību elleƶīne keferū minhum ǎƶābun elīmun
وجاء المعذرون من الأعراب ليؤذن لهم وقعد الذين كذبوا الله ورسوله سيصيب الذين كفروا منهم عذاب أليم

[ج ي ا] [ع ذ ر] [] [ع ر ب] [ا ذ ن] [] [ق ع د] [] [ك ذ ب] [] [ر س ل] [ص و ب] [] [ك ف ر] [] [ع ذ ب] [ا ل م]

 » 9 / Tevbe  Suresi: 90
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجاء ج ي ا | CYE VCEÙ ve cā'e ve geldiler And came
Vav,Cim,Elif,,
6,3,1,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
المعذرون ع ذ ر | AZ̃R ELMAZ̃RVN l-muǎƶƶirūne özür bahane eden the ones who make excuses
Elif,Lam,Mim,Ayn,Zel,Re,Vav,Nun,
1,30,40,70,700,200,6,50,
N – nominative masculine plural (form II) active participle
اسم مرفوع
من | MN mine of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الأعراب ع ر ب | ARB ELÊAREB l-eǎ'rābi bedevi Araplar the bedouins,
Elif,Lam,,Ayn,Re,Elif,Be,
1,30,,70,200,1,2,
"N – genitive masculine plural noun → Bedouin"
اسم مجرور
ليؤذن ا ذ ن | EZ̃N LYÙZ̃N liyu'ƶene izin verilmesi için that permission be granted
Lam,Ye,,Zel,Nun,
30,10,,700,50,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine singular passive imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
لهم | LHM lehum kendilerine to them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
وقعد ق ع د | GAD̃ VGAD̃ ve ḳaǎde ve oturdular and sat,
Vav,Gaf,Ayn,Dal,
6,100,70,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كذبوا ك ذ ب | KZ̃B KZ̃BVE keƶebū yalan söyleyen(ler) lied
Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
20,700,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'a (to) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
ورسوله ر س ل | RSL VRSVLH ve rasūlehu ve Elçisine and His Messenger.
Vav,Re,Sin,Vav,Lam,He,
6,200,60,6,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
سيصيب ص و ب | ṦVB SYṦYB seyuSību erişecektir Will strike
Sin,Ye,Sad,Ye,Be,
60,10,90,10,2,
FUT – prefixed future particle sa
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
حرف استقبال
فعل مضارع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselere those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lere) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
منهم | MNHM minhum onlardan among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azab a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı painful.
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَجَاءَ: ve geldiler | الْمُعَذِّرُونَ: özür bahane eden | مِنَ: | الْأَعْرَابِ: bedevi Araplar | لِيُؤْذَنَ: izin verilmesi için | لَهُمْ: kendilerine | وَقَعَدَ: ve oturdular | الَّذِينَ: kimseler | كَذَبُوا: yalan söyleyen(ler) | اللَّهَ: Allah'a | وَرَسُولَهُ: ve Elçisine | سَيُصِيبُ: erişecektir | الَّذِينَ: kimselere | كَفَرُوا: inkar eden(lere) | مِنْهُمْ: onlardan | عَذَابٌ: bir azab | أَلِيمٌ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وجاء WCEÙ ve geldiler | المعذرون ELMAZ̃RWN özür bahane eden | من MN | الأعراب ELÊAREB bedevi Araplar | ليؤذن LYÙZ̃N izin verilmesi için | لهم LHM kendilerine | وقعد WGAD̃ ve oturdular | الذين ELZ̃YN kimseler | كذبوا KZ̃BWE yalan söyleyen(ler) | الله ELLH Allah'a | ورسوله WRSWLH ve Elçisine | سيصيب SYṦYB erişecektir | الذين ELZ̃YN kimselere | كفروا KFRWE inkar eden(lere) | منهم MNHM onlardan | عذاب AZ̃EB bir azab | أليم ÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve cā'e: ve geldiler | l-muǎƶƶirūne: özür bahane eden | mine: | l-eǎ'rābi: bedevi Araplar | liyu'ƶene: izin verilmesi için | lehum: kendilerine | ve ḳaǎde: ve oturdular | elleƶīne: kimseler | keƶebū: yalan söyleyen(ler) | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | seyuSību: erişecektir | elleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden(lere) | minhum: onlardan | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |VCEÙ: ve geldiler | ELMAZ̃RVN: özür bahane eden | MN: | ELÊAREB: bedevi Araplar | LYÙZ̃N: izin verilmesi için | LHM: kendilerine | VGAD̃: ve oturdular | ELZ̃YN: kimseler | KZ̃BVE: yalan söyleyen(ler) | ELLH: Allah'a | VRSVLH: ve Elçisine | SYṦYB: erişecektir | ELZ̃YN: kimselere | KFRVE: inkar eden(lere) | MNHM: onlardan | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bedevîlerin bir kısmı özür dilemek ve izin almak için geldi, Allah'a ve Peygamberine yalan söyleyenler de oturup kaldı. İçlerinden kâfir olanlar, elemli bir azâba uğrayacak.
Adem Uğur : Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir.
Ahmed Hulusi : Bedevîlerden mazeret uyduranlar, savaşa katılmama izni almak için geldiler. . . Allâh'a ve Rasûlüne yalan söyleyenler de (mazeret bile göstermeden) oturup kaldılar. . . Onlardan hakikat bilgisini inkâr edenlere, acı bir azap isâbet edecektir.
Ahmet Tekin : Bedevî Araplar’dan mazeret beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Rasûlüne ikiyüzlü davranarak yalan söyleyen münafıklar da evlerinde oturup kaldılar. Onlardan kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, küfre saplananlara can yakıp inleten müthiş bir azap isabet edecektir.
Ahmet Varol : Bedevilerden özür beyan edenler kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Peygamberine karşı yalan söyleyenlerse yerlerinde oturdular. Onlardan inkar edenlere acıklı bir azap erişecektir.
Ali Bulaç : Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve elçisine yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan inkâr edenlere pek acı bir azab isabet edecektir.
Ali Fikri Yavuz : Bedevilerden özür ileri sürenler, Tebük savaşından geri kalmak için kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Rasûlüne yalan söyliyenler de (Yerlerinden kıpırdamayıp) oturdular. Şüphe yok ki, bunlardan kâfir olanlara çok acıklı bir azab isabet edecek.
Bekir Sadak : Bedevilerden, izin almak uzere, ozur beyan eden kimseler geldiler. Allah'a ve peygamberine yalan soyleyenler ise, ozur bile beyan etmeksizin geri kaldilar. Onlardan kafir olanlar can yakici azaba ugrayacaktir.
Celal Yıldırım : Bedevilerden kendilerine izin verilsin diye özür beyân edenler geldiler ; Allah'a ve Peygamberine karşı yalan söyleyenler de evlerinde oturdular ; bunlardan kâfir olanlara elbette elem verici bir azâb dokunacaktır.
Diyanet İşleri : Bedevîlerden mazeret ileri sürenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise (mazeret bile belirtmeden) oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem dolu bir azap isabet edecektir.
Diyanet İşleri (eski) : Bedevilerden, izin almak üzere, özür beyan eden kimseler geldiler. Allah'a ve Peygamberine yalan söyleyenler ise, özür bile beyan etmeksizin geri kaldılar. Onlardan kafir olanlar can yakıcı azaba uğrayacaktır.
Diyanet Vakfi : Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir.
Edip Yüksel : Araplardan özür uyduranlar, izin almak için sana geldiler. ALLAH ve elçisini yalanlayanlar böylece oturdular. İnkarcılarına acı bir azap dokunacaktır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldılar. Bunlardan kâfir olanlara acıklı bir azap isabet edecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah ve Resulüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Muhakkak onların kafir olanlarına acı bir azap değecek.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bedevîlerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler, Allaha ve Resulüne yalân söyleyenler de oturdular, muhakkak bunların kâfir olanlarına elîm bir azab isabet edecek
Fizilal-il Kuran : Bedevilerin mazeret uyduranları sefere çıkmamak için izin almaya geldiler. Allah'a ve peygamberine yalan söyleyenler ise, mazeret bile ileri sürmeden geri kaldılar. Onların içindeki kâfirler acıklı bir azaba çarpılacaklardır.
Gültekin Onan : Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Tanrı'ya ve elçisine yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan küfredenlere pek acı bir azab isabet edecektir.
Hakkı Yılmaz : "Bedevi Araplardan özür beyan edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Elçisi'ne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Bunlardan Kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden biri olan kimselere, yakında çok acıklı bir azap dokunacaktır. "
Hasan Basri Çantay : Bedevilerden özür dermiyan edenler kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allaha ve Resulüne yalan söyleyenler de oturub kaldılar). İçlerinden kâfir olanları pek acıklı bir azâb çarpacakdır.
Hayrat Neşriyat : Ve bedevîlerden özür bahâne edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler; Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise oturdu. Onlardan inkâr edenlere yakında (pek) elemli bir azab isâbet edecektir!
İbni Kesir : Bedevilerden özür beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Rasulüne yalan söyleyenler ise oturup kaldı. İçlerinden küfretmiş olanlara elim bir azab isabet edecektir.
İskender Evrenosoğlu : Ve bedevî Araplar'dan onlara izin verilmesi için özür beyan edenler ve Allah'a ve O'nun Resûl'üne yalan söyleyerek oturup, (geri) kalan kimseler geldiler. Onlardan kâfir olanlara elîm (acı) azap isabet edecek.
Muhammed Esed : Ve bu arada savaşta bağışık tutulmaları yönünde arzedilecek bir takım özürleri olan bedeviler (Elçiye) geldiler; Allahı ve Onun Elçisini yalanlamaya kalkışanlarsa (sadece) evde kalmakla yetindiler. Hakkı inkara yeltenen böylelerine pek çetin bir azap gelip çatacak.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bedevilerden mazeret dermeyan edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah Teâlâ'ya ve Resûlüne yalanları söyleyenler de oturdular. Onlardan kâfir olanlara elbette ki pek acıklı bir azap isabet edecektir.
Ömer Öngüt : Bedevilerden (savaşa katılmamak için) özür beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resul'üne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. (Ne geldiler ne de özür dilediler). Onlardan kâfir olanlara acıklı bir azap vardır.
Şaban Piriş : Bedevilerden özür beyan eden kimseler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resulü’ne yalan söyleyenler öte oturup kaldılar. Onlardan kafir olanlara acı bir azap dokunacaktır.
Suat Yıldırım : Bedevîlerden savaşa katılmamak için özürler uyduranlar, hiç değilse kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resulüne bağlılık iddiasında yalancı olanlar ise oturdular. Ne geldiler, ne de özür dilediler. O bedevîlerden kâfir olanlar, gayet acı bir azaba mâruz kalacaklardır.
Süleyman Ateş : Özür bahane eden bedevi Araplar, kendilerin(in savaşa katılmamasın)a izin verilmesi için geldiler; Allah'a ve Elçisine yalan söyleyenler oturdular. Onlardan inkâr edenlere, acı bir azâb erişecektir.
Tefhim-ul Kuran : Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan küfre sapanlara pek acıklı bir azab isabet edecektir.
Ümit Şimşek : Bedevîlerden özür beyan edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de evlerinde oturdular. Onlardan kâfir olanların başına acı bir azap gelecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi için geldiler; Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular. Onların küfre sapanlarına korkunç bir azap erişecektir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}