» 9 / Tevbe  122:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

 » 9 / Tevbe  Suresi: 122
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā : ve değillerdi
2. كَانَ (KEN) = kāne :
3. الْمُؤْمِنُونَ (ELMÙMNVN) = l-mu'minūne : inananlar
4. لِيَنْفِرُوا (LYNFRVE) = liyenfirū : sefere çıkacak
5. كَافَّةً (KEFT) = kāffeten : hepsi toptan
6. فَلَوْلَا (FLVLE) = felevlā : gerekmez mi?
7. نَفَرَ (NFR) = nefera : geri kalmaları
8. مِنْ (MN) = min :
9. كُلِّ (KL) = kulli : her
10. فِرْقَةٍ (FRGT) = firḳatin : kabileden
11. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : içlerinden
12. طَائِفَةٌ (ŦEÙFT) = Tāifetun : bir cemaatin
13. لِيَتَفَقَّهُوا (LYTFGHVE) = liyetefeḳḳahū : iyice öğrenmek için
14. فِي (FY) = fī :
15. الدِّينِ (ELD̃YN) = d-dīni : dini
16. وَلِيُنْذِرُوا (VLYNZ̃RVE) = veliyunƶirū : ve uyarmaları için
17. قَوْمَهُمْ (GVMHM) = ḳavmehum : kavimlerine
18. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
19. رَجَعُوا (RCAVE) = raceǔ : dönüp geldikleri
20. إِلَيْهِمْ (ÎLYHM) = ileyhim : onlara
21. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : belki
22. يَحْذَرُونَ (YḪZ̃RVN) = yeHƶerūne : sakınırlar diye
ve değillerdi | | inananlar | sefere çıkacak | hepsi toptan | gerekmez mi? | geri kalmaları | | her | kabileden | içlerinden | bir cemaatin | iyice öğrenmek için | | dini | ve uyarmaları için | kavimlerine | zaman | dönüp geldikleri | onlara | belki | sakınırlar diye |

[] [KVN] [EMN] [NFR] [KFF] [] [NFR] [] [KLL] [FRG] [] [ŦVF] [FGH] [] [D̃YN] [NZ̃R] [GVM] [] [RCA] [] [] [ḪZ̃R]
VME KEN ELMÙMNVN LYNFRVE KEFT FLVLE NFR MN KL FRGT MNHM ŦEÙFT LYTFGHVE FY ELD̃YN VLYNZ̃RVE GVMHM ÎZ̃E RCAVE ÎLYHM LALHM YḪZ̃RVN

ve mā kāne l-mu'minūne liyenfirū kāffeten felevlā nefera min kulli firḳatin minhum Tāifetun liyetefeḳḳahū d-dīni veliyunƶirū ḳavmehum iƶā raceǔ ileyhim leǎllehum yeHƶerūne
وما كان المؤمنون لينفروا كافة فلولا نفر من كل فرقة منهم طائفة ليتفقهوا في الدين ولينذروا قومهم إذا رجعوا إليهم لعلهم يحذرون

 » 9 / Tevbe  Suresi: 122
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve değillerdi And not
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
المؤمنون ا م ن | EMN ELMÙMNVN l-mu'minūne inananlar (for) the believers
لينفروا ن ف ر | NFR LYNFRVE liyenfirū sefere çıkacak that they go forth
كافة ك ف ف | KFF KEFT kāffeten hepsi toptan all together.
فلولا | FLVLE felevlā gerekmez mi? So if not
نفر ن ف ر | NFR NFR nefera geri kalmaları go forth
من | MN min from
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
فرقة ف ر ق | FRG FRGT firḳatin kabileden group
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
طائفة ط و ف | ŦVF ŦEÙFT Tāifetun bir cemaatin a party
ليتفقهوا ف ق ه | FGH LYTFGHVE liyetefeḳḳahū iyice öğrenmek için that they may obtain understanding
في | FY in
الدين د ي ن | D̃YN ELD̃YN d-dīni dini the religion,
ولينذروا ن ذ ر | NZ̃R VLYNZ̃RVE veliyunƶirū ve uyarmaları için and that they may warn
قومهم ق و م | GVM GVMHM ḳavmehum kavimlerine their people
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
رجعوا ر ج ع | RCA RCAVE raceǔ dönüp geldikleri they return
إليهم | ÎLYHM ileyhim onlara to them,
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
يحذرون ح ذ ر | ḪZ̃R YḪZ̃RVN yeHƶerūne sakınırlar diye beware.

9:122 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve değillerdi | | inananlar | sefere çıkacak | hepsi toptan | gerekmez mi? | geri kalmaları | | her | kabileden | içlerinden | bir cemaatin | iyice öğrenmek için | | dini | ve uyarmaları için | kavimlerine | zaman | dönüp geldikleri | onlara | belki | sakınırlar diye |

[] [KVN] [EMN] [NFR] [KFF] [] [NFR] [] [KLL] [FRG] [] [ŦVF] [FGH] [] [D̃YN] [NZ̃R] [GVM] [] [RCA] [] [] [ḪZ̃R]
VME KEN ELMÙMNVN LYNFRVE KEFT FLVLE NFR MN KL FRGT MNHM ŦEÙFT LYTFGHVE FY ELD̃YN VLYNZ̃RVE GVMHM ÎZ̃E RCAVE ÎLYHM LALHM YḪZ̃RVN

ve mā kāne l-mu'minūne liyenfirū kāffeten felevlā nefera min kulli firḳatin minhum Tāifetun liyetefeḳḳahū d-dīni veliyunƶirū ḳavmehum iƶā raceǔ ileyhim leǎllehum yeHƶerūne
وما كان المؤمنون لينفروا كافة فلولا نفر من كل فرقة منهم طائفة ليتفقهوا في الدين ولينذروا قومهم إذا رجعوا إليهم لعلهم يحذرون

[] [ك و ن] [ا م ن] [ن ف ر] [ك ف ف] [] [ن ف ر] [] [ك ل ل] [ف ر ق] [] [ط و ف] [ف ق ه] [] [د ي ن] [ن ذ ر] [ق و م] [] [ر ج ع] [] [] [ح ذ ر]

 » 9 / Tevbe  Suresi: 122
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve değillerdi And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
المؤمنون ا م ن | EMN ELMÙMNVN l-mu'minūne inananlar (for) the believers
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Vav,Nun,
1,30,40,,40,50,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
لينفروا ن ف ر | NFR LYNFRVE liyenfirū sefere çıkacak that they go forth
Lam,Ye,Nun,Fe,Re,Vav,Elif,
30,10,50,80,200,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
كافة ك ف ف | KFF KEFT kāffeten hepsi toptan all together.
Kef,Elif,Fe,Te merbuta,
20,1,80,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
فلولا | FLVLE felevlā gerekmez mi? So if not
Fe,Lam,Vav,Lam,Elif,
80,30,6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
نفر ن ف ر | NFR NFR nefera geri kalmaları go forth
Nun,Fe,Re,
50,80,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
Kef,Lam,
20,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
فرقة ف ر ق | FRG FRGT firḳatin kabileden group
Fe,Re,Gaf,Te merbuta,
80,200,100,400,
N – genitive feminine indefinite noun
اسم مجرور
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
طائفة ط و ف | ŦVF ŦEÙFT Tāifetun bir cemaatin a party
Tı,Elif,,Fe,Te merbuta,
9,1,,80,400,
N – nominative feminine singular indefinite noun
اسم مرفوع
ليتفقهوا ف ق ه | FGH LYTFGHVE liyetefeḳḳahū iyice öğrenmek için that they may obtain understanding
Lam,Ye,Te,Fe,Gaf,He,Vav,Elif,
30,10,400,80,100,5,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الدين د ي ن | D̃YN ELD̃YN d-dīni dini the religion,
Elif,Lam,Dal,Ye,Nun,
1,30,4,10,50,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ولينذروا ن ذ ر | NZ̃R VLYNZ̃RVE veliyunƶirū ve uyarmaları için and that they may warn
Vav,Lam,Ye,Nun,Zel,Re,Vav,Elif,
6,30,10,50,700,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
قومهم ق و م | GVM GVMHM ḳavmehum kavimlerine their people
Gaf,Vav,Mim,He,Mim,
100,6,40,5,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
رجعوا ر ج ع | RCA RCAVE raceǔ dönüp geldikleri they return
Re,Cim,Ayn,Vav,Elif,
200,3,70,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إليهم | ÎLYHM ileyhim onlara to them,
,Lam,Ye,He,Mim,
,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يحذرون ح ذ ر | ḪZ̃R YḪZ̃RVN yeHƶerūne sakınırlar diye beware.
Ye,Ha,Zel,Re,Vav,Nun,
10,8,700,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve değillerdi | كَانَ: | الْمُؤْمِنُونَ: inananlar | لِيَنْفِرُوا: sefere çıkacak | كَافَّةً: hepsi toptan | فَلَوْلَا: gerekmez mi? | نَفَرَ: geri kalmaları | مِنْ: | كُلِّ: her | فِرْقَةٍ: kabileden | مِنْهُمْ: içlerinden | طَائِفَةٌ: bir cemaatin | لِيَتَفَقَّهُوا: iyice öğrenmek için | فِي: | الدِّينِ: dini | وَلِيُنْذِرُوا: ve uyarmaları için | قَوْمَهُمْ: kavimlerine | إِذَا: zaman | رَجَعُوا: dönüp geldikleri | إِلَيْهِمْ: onlara | لَعَلَّهُمْ: belki | يَحْذَرُونَ: sakınırlar diye |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve değillerdi | كان KEN | المؤمنون ELMÙMNWN inananlar | لينفروا LYNFRWE sefere çıkacak | كافة KEFT hepsi toptan | فلولا FLWLE gerekmez mi? | نفر NFR geri kalmaları | من MN | كل KL her | فرقة FRGT kabileden | منهم MNHM içlerinden | طائفة ŦEÙFT bir cemaatin | ليتفقهوا LYTFGHWE iyice öğrenmek için | في FY | الدين ELD̃YN dini | ولينذروا WLYNZ̃RWE ve uyarmaları için | قومهم GWMHM kavimlerine | إذا ÎZ̃E zaman | رجعوا RCAWE dönüp geldikleri | إليهم ÎLYHM onlara | لعلهم LALHM belki | يحذرون YḪZ̃RWN sakınırlar diye |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve değillerdi | kāne: | l-mu'minūne: inananlar | liyenfirū: sefere çıkacak | kāffeten: hepsi toptan | felevlā: gerekmez mi? | nefera: geri kalmaları | min: | kulli: her | firḳatin: kabileden | minhum: içlerinden | Tāifetun: bir cemaatin | liyetefeḳḳahū: iyice öğrenmek için | : | d-dīni: dini | veliyunƶirū: ve uyarmaları için | ḳavmehum: kavimlerine | iƶā: zaman | raceǔ: dönüp geldikleri | ileyhim: onlara | leǎllehum: belki | yeHƶerūne: sakınırlar diye |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: ve değillerdi | KEN: | ELMÙMNVN: inananlar | LYNFRVE: sefere çıkacak | KEFT: hepsi toptan | FLVLE: gerekmez mi? | NFR: geri kalmaları | MN: | KL: her | FRGT: kabileden | MNHM: içlerinden | ŦEÙFT: bir cemaatin | LYTFGHVE: iyice öğrenmek için | FY: | ELD̃YN: dini | VLYNZ̃RVE: ve uyarmaları için | GVMHM: kavimlerine | ÎZ̃E: zaman | RCAVE: dönüp geldikleri | ÎLYHM: onlara | LALHM: belki | YḪZ̃RVN: sakınırlar diye |
Abdulbaki Gölpınarlı : İnananların hepsinin savaşa gitmesi lâzım değil; bir kısmı savaşa gitmeli, bir topluluk da çekinmelerini sağlamak için kavimleri savaştan dönüp gelerek onlarla buluşunca onları korkutmak için dîni hükümleri iyice öğrenmeye çalışmalıdır.
Adem Uğur : Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.
Ahmed Hulusi : İman edenlerin hepsinin birden sefere çıkmaları yerinde olmaz! Onlardan her bir topluluktan bir grubun, arkalarında kalması; Din'i iyice anlamaya çalışması gerekir. Onlar seferden geri döndüklerinde, belki sakınırlar diye, kavimlerini uyarmaları için!
Ahmet Tekin : Mü’minlerin, şehirlerini, yurtlarını tamamen terketmeleri, düzenlerini bozup dağılmaları, topyekün savaşa gitmeleri doğru değildir. Ülkelerinde devam ettirdikleri eğitimin yanında, mü’minlerin her kesiminden bir grup, dinde, ilimde ve teknikte, geniş ve derin bilgi elde etmek, anlayışlarını geliştirmek, kendi toplumlarına döndüklerinde, onları bilgilendirmek, uyarmak niyetiyle ilim tahsil etmek ve ilmî toplantılara katılmak için yeryüzündeki gelişmiş ilim merkezlerine gitmelidirler. Umulur ki, uyanık ve dikkatli davranarak kendilerini koruma imkânı kazanırlar.
Ahmet Varol : Mü'minlerin toptan savaşa çıkmaları uygun olmaz. Her kabileden bir grubun dini iyi öğrenmek ve kavimleri kendilerine döndüklerinde onları uyarmak üzere geride kalmaları gerekmez mi? Olur ki böylece sakınırlar.
Ali Bulaç : Mü'minlerin tümünün öne fırlayıp çıkmaları gerekmez. Öyleyse onlardan her bir topluluktan bir grup, çıktığında (bir grup da), dinde derin bir kavrayış edinmek (tafakkuhta bulunmak) ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarmak için (geride kalabilir). Umulur ki onlar da kaçınıp sakınırlar.
Ali Fikri Yavuz : Bununla beraber müminlerin hepsi toplanıp birden savaşa çıkmaları uygun değildir. Her kabileden büyük bir kısım savaşa gitmeli, onlardan bir kısmı da, din ilimlerini öğrenmek ve kabileleri savaştan kendilerine döndüğü zaman, onları Allah’ın azâbı ile korkutmak için, geri kalmalıdır. Olur ki, Allah’ın azâbından sakınırlar.
Bekir Sadak : Inananlar toptan savasa cikmamalidir. Her topluluktan bir taifenin dini iyi ogrenmek ve milletlerini geri donduklerinde uyarmak uzere geri kalmalari gerekli olmaz mi? Ki boylece belki yanlis hareketlerden cekinirler. *
Celal Yıldırım : Mü'minlerin toptan (hiç kimse geriye kalmamak şartiyle) savaşa çıkmaları uygun değildir. Her grup (kabile) savaşa çıkarken kendilerinden birkaç kişinin dinî ilimleri öğrenmeleri ve geri döndükleri zaman sakınırlar diye kavimlerini bu hususta uyarmaları (onlara öğrendiklerini öğretmeleri) gerekmez mi?
Diyanet İşleri : (Ne var ki) mü’minlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya! Umulur ki sakınırlar.
Diyanet İşleri (eski) : İnananlar toptan savaşa çıkmamalıdır. Her topluluktan bir taifenin dini iyi öğrenmek ve milletlerini geri döndüklerinde uyarmak üzere geri kalmaları gerekli olmaz mı? Ki böylece belki yanlış hareketlerden çekinirler.
Diyanet Vakfi : Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.
Edip Yüksel : (Mekke'de kalan) İnananların, topluca (Medine'ye hicret eden peygamberi ziyaret için) yola çıkmaları doğru olmaz. Her gruptan sadece bir kaç kişi, dini anlayıp öğrenmek için harekete geçmeli. Nitekim böylece, halklarına geri döndüklerinde, halklarının uyanık bulunması için onları uyarabilsinler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savaşa katılmaları uygun değildir. Her kabileden bir kısım insanlar da din ilimlerinde derinleşmeli ve kabileleri savaştan dönüp gelince onları uyarmalıdır ki, böylece Allah'ın azabından sakınırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bununla beraber müminlerin hepsi birden toplanıp seferber olacak değillerdir. Fakat her kabileden bir grup toplansa da dinde derinleşseler ve döndüklerinde toplumlarını uyarsalar, ola ki aykırı davranışta bulunmaktan kaçınırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bununla beraber mü'minlerin kâffesi birden toplanıp seferber olacak değillerdir, fakat her fırkadan bir taife toplansa da dinde fıkıh tahsıl etseler, ve döndükleri zaman kavmlerini inzar eyleseler, gerek ki sakınırlar
Fizilal-il Kuran : Mü'minlerin topyekün sefere çıkmaları gerekmez. Bunun yerine her kabileden bir grup, dinin özünü öğrenmek ve kötülüklerden kaçınırlar umudu ile soydaşlarını uyarmak için sefere çıkmalıdır.
Gültekin Onan : İnançlıların tümünün öne fırlayıp çıkmaları gerekmez. Öyleyse onlardan her bir topluluktan bir grup, çıktığında (bir grup da), dinde kavrayış (tefekkahu) (edinmek) ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarmak için (geride kalabilir). Umulur ki onlar da kaçınıp sakınırlar.
Hakkı Yılmaz : Mü’minlerin, önlem almaları için, hepsinin birden topyekün ayrılmaları/ seferber olmaları da olmazdı. Öyleyse, dinde derin bilgi elde etmeleri, toplumları kendilerine döndükleri zaman onları uyarmaları için onların her kesiminden bir grubun ayrılmaması gerekmez miydi?
Hasan Basri Çantay : (Bununla beraber) mü'minlerin hepsinin (topyekûn) savaşa çıkmaları lâyık değildir. O halde (onların her sınıfından yalınız birer zümre savaşa gitmeli), kimi de — dîn ve şerîat ilimlerini iyice öğrenmeleri ve kavmleri (savaşdan) dönüp kendilerine geldikleri zaman onları Allah azâbıyle korkutmaları için — (gitmeyip kalmalıdırlar). Olur ki (bu suretle mü'minler aykırı hareketlerden) kaçınırlar.
Hayrat Neşriyat : Bununla berâber, mü’minler hep berâber (cihâd için) seferber olacak değillerdir. Fakat onların her kabîlesinden bir tâifenin (sefere) çıkmaları, (diğerlerinin) dîni iyice öğrenmeleri ve (seferden) kendilerine döndükleri zaman, kavimlerini (Allah’ın tehdîd ettiği hususlarda, azâbı ile) korkutmaları gerekmez miydi? Tâ ki onlar (da günahlardan)sakınsınlar.
İbni Kesir : Mü'minlerin hepsi de seferber olacak değildirler. Her topluluktan bir taifenin dinini iyi öğrenmek ve kendisine döndüklerinde kavmini uyarmak üzere geri kalmaları gerekmez mi? Olur ki kaçınırlar. 9
İskender Evrenosoğlu : Mü'minlerin hepsinin birden sefere çıkması gerekmez (uygun olmaz). Böylece, her fırkadan bir grup sefere çıkmayıp, kendi kavimlerini, onlara geri döndükleri zaman, onları inzar etmeleri (uyarmaları) için, dîni çok iyi fıkıh etsinler! Böylece onlar hazer ederler (Allah'tan çekinirler).
Muhammed Esed : Bütün bunlarla birlikte, (savaş zamanı) müminlerin hepsinin toptan yola çıkması doğru olmaz; onların arasında her gruptan bazılarının seferden geri kalmaları, (bunun yerine) Din hakkında derin ve sağlam bir bilgi elde etmek yolunda çaba göstermeleri ve (böylece) seferden dönen kardeşlerini aydınlatmaya çalışmaları daha yerinde olacaktır; böylece belki, onlar (da) kötülüğe karşı kendilerini (daha iyi) korumuş olacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve maamafih bütün mü'minlerin birden toplanıp sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her bir fırkasından bir zümre dinde fekâhat sahibi olmaya çalışmalı ve kavimlerine dönünce de onları inzar etmelidirler. Umulur ki, onlar sakınırlar.
Ömer Öngüt : Müminlerin hepsinin de toptan savaşa çıkmaları doğru değildir. İçlerinde her sınıftan bir tâife, dini iyice öğrenmeleri ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz edip uyarmaları gerekmez mi? Umulur ki sakınırlar.
Şaban Piriş : Müminlerin toptan savaşa çıkmaları gerekmez. Her topluluktan bir grubun dinde derinleşmek ve kavimleri geri döndüklerinde onları uyarmak ve sakındırmak için savaşa gitmeleri gerekmez mi? Umulur ki sakınırlar.
Suat Yıldırım : Bununla beraber müminlerin hepsinin top yekün sefere çıkmaları uygun değildir. Öyleyse her topluluktan büyük kısmı savaşa çıkarken, bir takım da din hususunda sağlam bilgi sahibi olmak, dinî hükümleri öğrenmek için çalışmalı ve savaşa çıkanlar geri döndüklerinde kötülüklerden sakınmaları ümidiyle, onları uyarmalıdır.
Süleyman Ateş : İnsanların hepsi toptan sefere çıkacak değillerdi. Ama her kabileden bir cemâatin dini iyice öğrenmeleri ve dönüp kavimlerine geldiklerinde, sakınmaları umuduyla onları uyarmaları için sefere çıkmaları gerekmez miydi?
Tefhim-ul Kuran : Mü'minlerin tümünün öne fırlayıp çıkmaları gerekmez. Öyleyse onlardan her bir topluluktan bir grup, çıktığında (bir grup da), dinde derin bir kavrayış edinmek (tafakkuhta bulunmak) ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarıp korkutmak için (geride kalabilir) . Umulur ki onlar da kaçınıp sakınırlar.
Ümit Şimşek : Mü'minlerin hepsi birden savaşa çıkacak değildir. Her topluluktan bir kısmı savaşa çıkarken, içlerinden bir kısmı da dinleri hakkında iyice bilgi sahibi olmak için çalışmalıdır-tâ ki kavimleri geri döndüğünde, kötülükten sakınmaları için onları uyarsınlar.
Yaşar Nuri Öztürk : İnananların hepsinin birden savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grubun dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk geri döndüğünde, korunmaları ümidiyle onları uyarmak için arkada kalmaları gerekmez mi?


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}