» 9 / Tevbe  86:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

 » 9 / Tevbe  Suresi: 86
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (VÎZ̃E) = ve iƶā : zaman
2. أُنْزِلَتْ (ÊNZLT) = unzilet : indirildiği
3. سُورَةٌ (SVRT) = sūratun : bir sure
4. أَنْ (ÊN) = en : diye
5. امِنُوا ( ËMNVE) = āminū : inanın
6. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
7. وَجَاهِدُوا (VCEHD̃VE) = ve cāhidū : ve cihadedin
8. مَعَ (MA) = meǎ : beraber
9. رَسُولِهِ (RSVLH) = rasūlihi : Elçisiyle
10. اسْتَأْذَنَكَ (ESTÊZ̃NK) = ste'ƶeneke : senden izin istediler
11. أُولُو (ÊVLV) = ūlū : sahibi olanlar
12. الطَّوْلِ (ELŦVL) = T-Tavli : servet
13. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : içlerinden
14. وَقَالُوا (VGELVE) = ve ḳālū : ve dediler
15. ذَرْنَا (Z̃RNE) = ƶernā : bizi bırak
16. نَكُنْ (NKN) = nekun : olalım
17. مَعَ (MA) = meǎ : beraber
18. الْقَاعِدِينَ (ELGEAD̃YN) = l-ḳāǐdīne : oturanlarla
zaman | indirildiği | bir sure | diye | inanın | Allah'a | ve cihadedin | beraber | Elçisiyle | senden izin istediler | sahibi olanlar | servet | içlerinden | ve dediler | bizi bırak | olalım | beraber | oturanlarla |

[] [NZL] [SVR] [] [EMN] [] [CHD̃] [] [RSL] [EZ̃N] [EVL] [ŦVL] [] [GVL] [VZ̃R] [KVN] [] [GAD̃]
VÎZ̃E ÊNZLT SVRT ÊN ËMNVE BELLH VCEHD̃VE MA RSVLH ESTÊZ̃NK ÊVLV ELŦVL MNHM VGELVE Z̃RNE NKN MA ELGEAD̃YN

ve iƶā unzilet sūratun en āminū billahi ve cāhidū meǎ rasūlihi ste'ƶeneke ūlū T-Tavli minhum ve ḳālū ƶernā nekun meǎ l-ḳāǐdīne
وإذا أنزلت سورة أن آمنوا بالله وجاهدوا مع رسوله استأذنك أولو الطول منهم وقالوا ذرنا نكن مع القاعدين

 » 9 / Tevbe  Suresi: 86
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
أنزلت ن ز ل | NZL ÊNZLT unzilet indirildiği was revealed
سورة س و ر | SVR SVRT sūratun bir sure a Surah
أن | ÊN en diye "that;"
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āminū inanın believe
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
وجاهدوا ج ه د | CHD̃ VCEHD̃VE ve cāhidū ve cihadedin and strive
مع | MA meǎ beraber with
رسوله ر س ل | RSL RSVLH rasūlihi Elçisiyle His Messenger,
استأذنك ا ذ ن | EZ̃N ESTÊZ̃NK ste'ƶeneke senden izin istediler ask your permission
أولو ا و ل | EVL ÊVLV ūlū sahibi olanlar (the) men
الطول ط و ل | ŦVL ELŦVL T-Tavli servet (of) wealth
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
وقالوا ق و ل | GVL VGELVE ve ḳālū ve dediler and said,
ذرنا و ذ ر | VZ̃R Z̃RNE ƶernā bizi bırak """Leave us,"
نكن ك و ن | KVN NKN nekun olalım (to) be
مع | MA meǎ beraber with
القاعدين ق ع د | GAD̃ ELGEAD̃YN l-ḳāǐdīne oturanlarla "those who sit."""

9:86 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | indirildiği | bir sure | diye | inanın | Allah'a | ve cihadedin | beraber | Elçisiyle | senden izin istediler | sahibi olanlar | servet | içlerinden | ve dediler | bizi bırak | olalım | beraber | oturanlarla |

[] [NZL] [SVR] [] [EMN] [] [CHD̃] [] [RSL] [EZ̃N] [EVL] [ŦVL] [] [GVL] [VZ̃R] [KVN] [] [GAD̃]
VÎZ̃E ÊNZLT SVRT ÊN ËMNVE BELLH VCEHD̃VE MA RSVLH ESTÊZ̃NK ÊVLV ELŦVL MNHM VGELVE Z̃RNE NKN MA ELGEAD̃YN

ve iƶā unzilet sūratun en āminū billahi ve cāhidū meǎ rasūlihi ste'ƶeneke ūlū T-Tavli minhum ve ḳālū ƶernā nekun meǎ l-ḳāǐdīne
وإذا أنزلت سورة أن آمنوا بالله وجاهدوا مع رسوله استأذنك أولو الطول منهم وقالوا ذرنا نكن مع القاعدين

[] [ن ز ل] [س و ر] [] [ا م ن] [] [ج ه د] [] [ر س ل] [ا ذ ن] [ا و ل] [ط و ل] [] [ق و ل] [و ذ ر] [ك و ن] [] [ق ع د]

 » 9 / Tevbe  Suresi: 86
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | VÎZ̃E ve iƶā zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
أنزلت ن ز ل | NZL ÊNZLT unzilet indirildiği was revealed
,Nun,Ze,Lam,Te,
,50,7,30,400,
V – 3rd person feminine singular (form IV) passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
سورة س و ر | SVR SVRT sūratun bir sure a Surah
Sin,Vav,Re,Te merbuta,
60,6,200,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
أن | ÊN en diye "that;"
,Nun,
,50,
INT – particle of interpretation
حرف تفسير
آمنوا ا م ن | EMN ËMNVE āminū inanın believe
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
وجاهدوا ج ه د | CHD̃ VCEHD̃VE ve cāhidū ve cihadedin and strive
Vav,Cim,Elif,He,Dal,Vav,Elif,
6,3,1,5,4,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form III) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مع | MA meǎ beraber with
Mim,Ayn,
40,70,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
رسوله ر س ل | RSL RSVLH rasūlihi Elçisiyle His Messenger,
Re,Sin,Vav,Lam,He,
200,60,6,30,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
استأذنك ا ذ ن | EZ̃N ESTÊZ̃NK ste'ƶeneke senden izin istediler ask your permission
Elif,Sin,Te,,Zel,Nun,Kef,
1,60,400,,700,50,20,
V – 3rd person masculine singular (form X) perfect verb
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أولو ا و ل | EVL ÊVLV ūlū sahibi olanlar (the) men
,Vav,Lam,Vav,
,6,30,6,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الطول ط و ل | ŦVL ELŦVL T-Tavli servet (of) wealth
Elif,Lam,Tı,Vav,Lam,
1,30,9,6,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
منهم | MNHM minhum içlerinden among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
وقالوا ق و ل | GVL VGELVE ve ḳālū ve dediler and said,
Vav,Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
6,100,1,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ذرنا و ذ ر | VZ̃R Z̃RNE ƶernā bizi bırak """Leave us,"
Zel,Re,Nun,Elif,
700,200,50,1,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل أمر و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
نكن ك و ن | KVN NKN nekun olalım (to) be
Nun,Kef,Nun,
50,20,50,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
مع | MA meǎ beraber with
Mim,Ayn,
40,70,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
القاعدين ق ع د | GAD̃ ELGEAD̃YN l-ḳāǐdīne oturanlarla "those who sit."""
Elif,Lam,Gaf,Elif,Ayn,Dal,Ye,Nun,
1,30,100,1,70,4,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: zaman | أُنْزِلَتْ: indirildiği | سُورَةٌ: bir sure | أَنْ: diye | امِنُوا: inanın | بِاللَّهِ: Allah'a | وَجَاهِدُوا: ve cihadedin | مَعَ: beraber | رَسُولِهِ: Elçisiyle | اسْتَأْذَنَكَ: senden izin istediler | أُولُو: sahibi olanlar | الطَّوْلِ: servet | مِنْهُمْ: içlerinden | وَقَالُوا: ve dediler | ذَرْنَا: bizi bırak | نَكُنْ: olalım | مَعَ: beraber | الْقَاعِدِينَ: oturanlarla |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E zaman | أنزلت ÊNZLT indirildiği | سورة SWRT bir sure | أن ÊN diye | آمنوا ËMNWE inanın | بالله BELLH Allah'a | وجاهدوا WCEHD̃WE ve cihadedin | مع MA beraber | رسوله RSWLH Elçisiyle | استأذنك ESTÊZ̃NK senden izin istediler | أولو ÊWLW sahibi olanlar | الطول ELŦWL servet | منهم MNHM içlerinden | وقالوا WGELWE ve dediler | ذرنا Z̃RNE bizi bırak | نكن NKN olalım | مع MA beraber | القاعدين ELGEAD̃YN oturanlarla |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: zaman | unzilet: indirildiği | sūratun: bir sure | en: diye | āminū: inanın | billahi: Allah'a | ve cāhidū: ve cihadedin | meǎ: beraber | rasūlihi: Elçisiyle | ste'ƶeneke: senden izin istediler | ūlū: sahibi olanlar | T-Tavli: servet | minhum: içlerinden | ve ḳālū: ve dediler | ƶernā: bizi bırak | nekun: olalım | meǎ: beraber | l-ḳāǐdīne: oturanlarla |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎZ̃E: zaman | ÊNZLT: indirildiği | SVRT: bir sure | ÊN: diye | ËMNVE: inanın | BELLH: Allah'a | VCEHD̃VE: ve cihadedin | MA: beraber | RSVLH: Elçisiyle | ESTÊZ̃NK: senden izin istediler | ÊVLV: sahibi olanlar | ELŦVL: servet | MNHM: içlerinden | VGELVE: ve dediler | Z̃RNE: bizi bırak | NKN: olalım | MA: beraber | ELGEAD̃YN: oturanlarla |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'a inanın ve Peygamberinin maiyetinde savaşın diye bir sûre indirilince içlerinden malı, kudreti olanlar, senden izin isterler ve bırak bizi de oturanlarla kalalım derler.
Adem Uğur : Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler.
Ahmed Hulusi : "Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allâh'a iman edin ve Rasûlü ile beraber mücahede edin" diye bir sûre inzâl edildiğinde, içlerinden zengin olanlar (cihada çıkmamak için) senden izin istediler ve "bırak bizi, evlerinde oturanlarla beraber olalım" dediler.
Ahmet Tekin : 'Allah’a iman edin, Rasûlüyle birlikte hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edin, savaşın' diye bir sûre indirildiği zaman onlardan savaşa katılmaya güçleri yetebilecek olanlar senden izin istediler. 'Bırak bizi, savaşa giden orduya katılma mükellefiyetleri olmayan, sakatlar, düşkünler, hastalar, mazeret sahipleri ve çoluk çocukla beraber biz de burada kalalım' dediler.
Ahmet Varol : 'Allah'a iman edin ve Peygamberiyle birlikte cihad edin' diye bir sure indirildiğinde, onlardan varlık sahibi olanlar senden izin istediler ve: 'Bizi bırak, oturanlarla birlikte olalım' dediler.
Ali Bulaç : "Allah'a iman edin, O'nun elçisi ile cihada çıkın" diye bir sûre indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip: "Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım" dediler.
Ali Fikri Yavuz : “Allah’a iman edin ve Rasûlünün maiyyetinde cihada gidin” diye bir süre indirildiği zaman, içlerinde servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve : “- Bırak bizi oturanlarla beraber olalım” dediler.
Bekir Sadak : «Allah'a inanin ve peygamberinin yaninda savasin» diye bir sure inmis olsa, onlarin gucu yetenleri sizden izin isterler ve «Bizi birak oturanlarla beraber kalalim» derler.
Celal Yıldırım : Allah'a imân edin ve Peygamberiyle beraber savaşın, diye bir sûre indiği zaman, onlardan servet sahipleri senden izin isterler: «Bizi bırak da (evlerinde) oturan (kadın)larla birlikte olalım» derler.
Diyanet İşleri : “Allah’a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin” diye bir sûre indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve “Bizi bırak da oturup kalanlarla birlikte olalım” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : 'Allah'a inanın ve Peygamberinin yanında savaşın' diye bir sure inmiş olsa, onların gücü yetenleri sizden izin isterler ve 'Bizi bırak oturanlarla beraber kalalım' derler.
Diyanet Vakfi : «Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin» diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler.
Edip Yüksel : 'ALLAH'a inanın, elçisiyle birlikte cihad edin,' diye bir sure indiği zaman, onların güçlü ve varlıklı olanları bile senden izin istediler ve, 'Bizi bırak oturanlarla beraber olalım,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin.» diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve «Bırak bizi oturanlarla beraber oturalım.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'a iman edin ve Resulü ile beraber cihada gidin! diye bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar senden izin istediler ve: «Bırak bizi oturanlarla beraber olalım!» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allaha iyman edin ve Resulünün maiyyetinde cihada gidin diye bir sûre indirildiği zaman içlerinde servet sahibi olanlar senden izin istediler ve «bırak bizi oturanlarla beraber olalım» dediler
Fizilal-il Kuran : Allah'a inanınız ve peygamberi ile birlikte cihad ediniz direktifini içeren bir sure indiğinde onların içindeki zenginler senden izin isteyerek «Bizi bırak evlerinde oturanlarla birlikte olalım» derler.
Gültekin Onan : "Tanrı'ya inanın, O'nun elçisi ile cihada çıkın" diye bir sure indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar senden izin isteyip: "Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım" dediler.
Hakkı Yılmaz : (86,87) Ve “Allah'a iman edin ve Elçisi ile birlikte çaba harcayın” diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan güç [mal, mülk, evlat] sahibi olanlar senden izin istediler ve “Bırak bizi oturanlarla beraber olalım” dediler. Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalpleri de damgalandı/ mühürlendi. Artık onlar iyice kavrayıp anlamazlar.
Hasan Basri Çantay : «Allaha îman edin, Resulünün maiyyetinde cihâda gidin» diye bir sûre indirildiği zaman içlerinden servet saahibi olanlar senden izin isteyib: «Bırak bizi, (harbe gidemeyib) oturanlarla beraber olalım» dediler.
Hayrat Neşriyat : 'Allah’a îmân edin ve Resûlü ile berâber cihâd edin!' diye bir sûre indirildiğinde, içlerinden servet sâhibi olanlar, senden izin istedi ve: 'Bizi bırak, (evlerinde) oturan(kadın)larla berâber olalım!' dediler.
İbni Kesir : Allah'a iman edin, Rasulü ile birlikte cihad edin, diye bir sure indirildiğinde; içlerinden gücü yetenler senden izin isteyip: Bizi bırak da oturanlarla birlikte kalalım, derler.
İskender Evrenosoğlu : Ve Allah'a âmenû olmak (Allah'a ulaşmayı dilemek) ve O'nun Resûl'ü ile beraber cihad etmek (için) bir sure indirildiği zaman onlardan servet sahipleri senden izin istediler. Ve (şöyle) dediler: “Bizi bırak, kalanlarla (oturanlarla) beraber olalım.”
Muhammed Esed : (Gerçekten de hakkı inkar ediyor onlar:) çünkü vahiy yoluyla: "Allaha inanın ve Onun Elçisiyle beraber (Onun yolunda savaşın" diye çağrıldıklarında, onlardan (savaşa katılmaya) pekala güç yetirebilecek durumda olanlar (bile), "bizi bırak, evde kalanlarla birlikte kalalım" diyerek senden izin istediler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah Teâlâ'ya imân edin ve peygamberinin mâiyetinde cihadda bulunun diye bir sûre indiği zaman, onlardan kudret ve servet sahipleri senden izin dilediler ve, «Bizi bırak, oturanlar ile beraber olalım,» dediler.
Ömer Öngüt : “Allah'a inanın, Resul'ü ile beraber cihad edin!” diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: “Bizi bırak! Oturanlarla beraber olalım. ” dediler.
Şaban Piriş : Allah’a iman edin ve O’nun Resulü’nün yanında cihad edin! diye bir sûre indirilse; onlardan gücü yetenler: ‘Bizi bırak, oturanlarla beraber olalım!’ diyerek senden izin isterler.
Suat Yıldırım : "Allah’a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indiği zaman,onlardan servet ve imkân sahibi kimseler senden sefere katılmamak için izin istediler ve "Bırak, biz de evlerinde oturan kadınlar ve özürlülerle birlikte oturalım" dediler.
Süleyman Ateş : "Allah'a inanın, Elçisiyle beraber cihâdedin!" diye bir sûre indirildiği zaman içlerinden servet sâhibi olanlar, senden izin istediler: "Bizi bırak, oturanlarla beraber oturalım." dediler.
Tefhim-ul Kuran : «Allah'a iman edin, O'nun Resulü ile cihada çıkın» diye bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip: «Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım» dediler.
Ümit Şimşek : 'Allah'a iman edin ve Onun Resulüyle birlikte cihad edin' diye bir sûre indirildiğinde, onlardan gücü ve imkânı yerinde olanlar senden izin istediler ve 'Bizi bırak da evlerinde oturanlarla birlikte kalalım' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : "Allah'a inanın, O'nun resulüyle beraber savaşa çıkın" anlamında bir sure indirildiği zaman, onların imkân ve servet sahibi olanları, senden izin isteyerek şöyle demişlerdi: "Bırak bizi, oturanlarla beraber olalım."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}