» 8 / Enfâl  33:

Kuran Sırası: 8
İniş Sırası: 88
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 8 / Enfâl  Suresi: 33
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = vemā : oysa
2. كَانَ (KEN) = kāne : değildi
3. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
4. لِيُعَذِّبَهُمْ (LYAZ̃BHM) = liyuǎƶƶibehum : onlara azab edecek
5. وَأَنْتَ (VÊNT) = veente : ve sen
6. فِيهِمْ (FYHM) = fīhim : onların içinde bulundukça
7. وَمَا (VME) = ve mā : ve
8. كَانَ (KEN) = kāne : değildi
9. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
10. مُعَذِّبَهُمْ (MAZ̃BHM) = muǎƶƶibehum : onlara azab edecek
11. وَهُمْ (VHM) = vehum : ve onlar
12. يَسْتَغْفِرُونَ (YSTĞFRVN) = yesteğfirūne : istiğfar ederlerken
oysa | değildi | Allah | onlara azab edecek | ve sen | onların içinde bulundukça | ve | değildi | Allah | onlara azab edecek | ve onlar | istiğfar ederlerken |

[] [KVN] [] [AZ̃B] [] [] [] [KVN] [] [AZ̃B] [] [ĞFR]
VME KEN ELLH LYAZ̃BHM VÊNT FYHM VME KEN ELLH MAZ̃BHM VHM YSTĞFRVN

vemā kāne llahu liyuǎƶƶibehum veente fīhim ve mā kāne llahu muǎƶƶibehum vehum yesteğfirūne
وما كان الله ليعذبهم وأنت فيهم وما كان الله معذبهم وهم يستغفرون

 » 8 / Enfâl  Suresi: 33
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME vemā oysa But not
كان ك و ن | KVN KEN kāne değildi is
الله | ELLH llahu Allah (for) Allah
ليعذبهم ع ذ ب | AZ̃B LYAZ̃BHM liyuǎƶƶibehum onlara azab edecek that He punishes them
وأنت | VÊNT veente ve sen while you
فيهم | FYHM fīhim onların içinde bulundukça (are) among them,
وما | VME ve mā ve and not
كان ك و ن | KVN KEN kāne değildi is
الله | ELLH llahu Allah Allah
معذبهم ع ذ ب | AZ̃B MAZ̃BHM muǎƶƶibehum onlara azab edecek the One Who punishes them
وهم | VHM vehum ve onlar while they
يستغفرون غ ف ر | ĞFR YSTĞFRVN yesteğfirūne istiğfar ederlerken seek forgiveness.

8:33 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

oysa | değildi | Allah | onlara azab edecek | ve sen | onların içinde bulundukça | ve | değildi | Allah | onlara azab edecek | ve onlar | istiğfar ederlerken |

[] [KVN] [] [AZ̃B] [] [] [] [KVN] [] [AZ̃B] [] [ĞFR]
VME KEN ELLH LYAZ̃BHM VÊNT FYHM VME KEN ELLH MAZ̃BHM VHM YSTĞFRVN

vemā kāne llahu liyuǎƶƶibehum veente fīhim ve mā kāne llahu muǎƶƶibehum vehum yesteğfirūne
وما كان الله ليعذبهم وأنت فيهم وما كان الله معذبهم وهم يستغفرون

[] [ك و ن] [] [ع ذ ب] [] [] [] [ك و ن] [] [ع ذ ب] [] [غ ف ر]

 » 8 / Enfâl  Suresi: 33
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME vemā oysa But not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne değildi is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah (for) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
ليعذبهم ع ذ ب | AZ̃B LYAZ̃BHM liyuǎƶƶibehum onlara azab edecek that He punishes them
Lam,Ye,Ayn,Zel,Be,He,Mim,
30,10,70,700,2,5,40,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأنت | VÊNT veente ve sen while you
Vav,,Nun,Te,
6,,50,400,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
فيهم | FYHM fīhim onların içinde bulundukça (are) among them,
Fe,Ye,He,Mim,
80,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
وما | VME ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كان ك و ن | KVN KEN kāne değildi is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
معذبهم ع ذ ب | AZ̃B MAZ̃BHM muǎƶƶibehum onlara azab edecek the One Who punishes them
Mim,Ayn,Zel,Be,He,Mim,
40,70,700,2,5,40,
N – accusative masculine (form II) active participle
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وهم | VHM vehum ve onlar while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
يستغفرون غ ف ر | ĞFR YSTĞFRVN yesteğfirūne istiğfar ederlerken seek forgiveness.
Ye,Sin,Te,Ğayn,Fe,Re,Vav,Nun,
10,60,400,1000,80,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form X) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: oysa | كَانَ: değildi | اللَّهُ: Allah | لِيُعَذِّبَهُمْ: onlara azab edecek | وَأَنْتَ: ve sen | فِيهِمْ: onların içinde bulundukça | وَمَا: ve | كَانَ: değildi | اللَّهُ: Allah | مُعَذِّبَهُمْ: onlara azab edecek | وَهُمْ: ve onlar | يَسْتَغْفِرُونَ: istiğfar ederlerken |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME oysa | كان KEN değildi | الله ELLH Allah | ليعذبهم LYAZ̃BHM onlara azab edecek | وأنت WÊNT ve sen | فيهم FYHM onların içinde bulundukça | وما WME ve | كان KEN değildi | الله ELLH Allah | معذبهم MAZ̃BHM onlara azab edecek | وهم WHM ve onlar | يستغفرون YSTĞFRWN istiğfar ederlerken |
Kırık Meal (Okunuş) : |vemā: oysa | kāne: değildi | llahu: Allah | liyuǎƶƶibehum: onlara azab edecek | veente: ve sen | fīhim: onların içinde bulundukça | ve mā: ve | kāne: değildi | llahu: Allah | muǎƶƶibehum: onlara azab edecek | vehum: ve onlar | yesteğfirūne: istiğfar ederlerken |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: oysa | KEN: değildi | ELLH: Allah | LYAZ̃BHM: onlara azab edecek | VÊNT: ve sen | FYHM: onların içinde bulundukça | VME: ve | KEN: değildi | ELLH: Allah | MAZ̃BHM: onlara azab edecek | VHM: ve onlar | YSTĞFRVN: istiğfar ederlerken |
Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat sen, onların içinde oldukça onları azaplandırmaz ve gene yarlıganma dilerlerken Allah onlara azap vermez.
Adem Uğur : Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.
Ahmed Hulusi : Hâlbuki sen onların içindeyken Allâh onlara azap vermezdi (sen âlemlere rahmet olarak irsâl edilmiştin). . . Ayrıca, istiğfar edenler de varken, Allâh onlara azap edici değildir.
Ahmet Tekin : Halbuki sen onların içindeyken, Allah onları (senin kavmini) cezalandıracak değildir. Onlar (Mekke’de Kâbe’yi tavaf sırasında) dua ederek bağışlanma dileğinde bulunurlarken de, Allah onları cezalandıracak değildir.
Ahmet Varol : Oysa sen onların içinde olduğun sürece Allah onlara azap edecek değildi. Onlar bağışlanma diledikleri sürece de Allah onlara azap edici değildir.
Ali Bulaç : Oysa sen içlerinde bulunduğun sürece, Allah onları azablandıracak değildir. Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de, Allah onları azablandıracak değildir.
Ali Fikri Yavuz : Halbuki sen (Ey Rasûlüm), onların içindeyken Allah onlara azap verecek değildi. İstiğfar ettikleri halde de Allah onlara azap edecek değil...
Bekir Sadak : Oysa, sen iclerinde iken Allah onlara azabetmez. Onlar bagislanma dilerlerken de elbette Allah azap edecek degildir.
Celal Yıldırım : Oysa sen onların arasında iken Allah onlara azâb edecek değildir ve onların (arasında kalan mü'minler) istiğfar ederken Allah yine kendilerine azâb edici değildir.
Diyanet İşleri : Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
Diyanet İşleri (eski) : Oysa, sen içlerinde iken Allah onlara azabetmez. Onlar bağışlanma dilerlerken de elbette Allah azab edecek değildir.
Diyanet Vakfi : Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.
Edip Yüksel : Sen onların arasında bulunduğun sürece ALLAH onlara azap edecek değildir. Onlar, bağışlanma dilerlerken de ALLAH onları cezalandıracak değildir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azap edecek değildi. İstiğfar ederlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Halbuki sen içlerinde iken Allah onlara azâb edecek değil idi, istiğfar ettikleri halde de Allah onlara azâb edecek değil
Fizilal-il Kuran : Oysa sen aralarında bulundukça, Allah onları azaba çarptırmaz. Ayrıca bağışlanma dilerlerken de Allah onları azaba çarptırmaz.
Gültekin Onan : Oysa sen içlerinde bulunduğun sürece, Tanrı onları azablandıracak değildir. Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de Tanrı onları azablandıracak değildir.
Hakkı Yılmaz : Hâlbuki sen içlerinde iken Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma diledikleri sürece de Allah onlara azap edici değildir.
Hasan Basri Çantay : Halbuki sen içlerinde iken (Habîbim), Allah onları azâblandırıcı değildi. Onlar istiğfar ederlerken de Allah yine onları azâblandırıcı değildir.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki sen onların içinde iken Allah onlara azâb edecek değildi. Onlar istiğfâr ederken de Allah onlara azâb edici değildi.
İbni Kesir : Halbuki sen içlerinde iken; Allah onlara azab etmez. Onlar istiğfar ederken de Allah, yine onları azablandıracak değildir.
İskender Evrenosoğlu : Ve sen onların arasında iken; Allah, onları azaplandıracak değildir. Ve onlar mağfiret diliyorken (de) Allah, onları azaplandıran değildir.
Muhammed Esed : Ne var ki, Allah, (ey Peygamber) sen henüz onların arasında bulunurken, onları bu şekilde cezalandırmak istemedi; ayrıca Allah onları, (hala) af dileyebilecekleri bir safhada cezalandıracak da değildi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve halbuki, sen onların aralarında bulundukça Allah Teâlâ onlara azap edecek değildir. Ve onlar istiğfarda bulundukları halde de Allah Teâlâ onları azaplandırıcı değildir.
Ömer Öngüt : Sen içlerinde iken Allah onlara azap etmez. Onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
Şaban Piriş : Sen onların arasındayken Allah onlara azap etmez. Aralarında bağışlanma dileyenler oldukça Allah onlara azap etmez.
Suat Yıldırım : Halbuki sen onların aralarında bulunduğun müddetçe Allah onları azaba uğratmaz; eğer onlar istiğfar ederlerse Allah bu takdirde de onlara azab etmez.
Süleyman Ateş : Oysa sen onların içinde bulundukça Allâh, onlara azâb edecek değildi ve onlar istiğfar ederlerken (içlerinde istiğfar edenler var iken) de Allâh, onlara azâb edecek değildi.
Tefhim-ul Kuran : Oysa sen, içlerinde bulunduğun sürece, Allah onları azablandıracak değildir. Ve onlar, bağışlanma dilemektelerken de, Allah onları azablandıracak değildir.
Ümit Şimşek : Oysa sen aralarında olduğun müddetçe Allah onları cezalandıracak değildi. Onlar bağışlanma isterken de Allah onları cezalandıracak değildi.
Yaşar Nuri Öztürk : Oysaki, sen onların içinde iken Allah onlara azap etmeyecekti. Onlar, af dileyip dururken de Allah onlara azap etmezdi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}