» 8 / Enfâl  Suresi:

Kuran Sırası: 8
İniş Sırası: 88

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|yeselūneke: sana sorarlar | ǎni: -den | l-enfāli: ganimetler- | ḳuli: de ki | l-enfālu: ganimetler | lillahi: Allah'ındır | ve rrasūli: ve Elçi(si)nindir | fetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | ve eSliHū: ve düzeltin | ƶāte: hali | beynikum: aranızdaki | ve eTīǔ: ita'at edin | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | in: eğer | kuntum: siz (gerçekten) iseniz | mu'minīne: inananlar | (8:1)
|innemā: gerçekten | l-mu'minūne: Mü'minler | elleƶīne: o kimselerdir ki | iƶā: zaman | ƶukira: anıldığı | llahu: Allah | vecilet: ürperir | ḳulūbuhum: yürekleri | ve iƶā: ve zaman | tuliyet: okunduğu | ǎleyhim: kendilerine | āyātuhu: O'nun ayetleri | zādethum: artırır | īmānen: imanlarını | ve ǎlā: ve | rabbihim: Rablerine | yetevekkelūne: tevekkül ederler | (8:2)
|elleƶīne: o kimseler | yuḳīmūne: doğrulurlar | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve mimmā: ve -şeylerden | razeḳnāhum: rızıklandırdığımız- | yunfiḳūne: harcayanlar | (8:3)
|ulāike: işte | humu: onlardır | l-mu'minūne: mü'minler/doğrulaşmışlar/eminler | Haḳḳan: gerçek | lehum: onlara vardır | deracātun: dereceler | ǐnde: katında | rabbihim: Rablerinin | ve meğfiratun: ve bağışlanma | ve rizḳun: ve rızık | kerīmun: tükenmez | (8:4)
|kemā: gibi | eḣraceke: seni çıkardığı | rabbuke: Rabbinin | min: -den/dan | beytike: Yapı'n | bil-Haḳḳi: gerçek'le | veinne: ve Kİ | ferīḳan: bir kısmı | mine: -den | l-mu'minīne: mü'minler- | lekārihūne: bundan hoşlanmıyordu | (8:5)
|yucādilūneke: seninle tartışıyorlardı | : dair | l-Haḳḳi: hakka | beǎ'demā: sonra | tebeyyene: ortaya çıktıktan | keennemā: gibi | yusāḳūne: sürülüyorlarmış | ilā: | l-mevti: ölüme | vehum: ve onlar | yenZurūne: gözleri göre göre | (8:6)
|ve iƶ: o zaman | yeǐdukumu: size va'dediyordu | llahu: Allah | iHdā: birinin | T-Tāifeteyni: iki topluluktan | ennehā: muhakkak | lekum: sizin olduğunu | ve teve ddūne: siz de istiyordunuz | enne: gerçekten | ğayra: | ƶāti: hali | ş-şevketi: kuvvetsiz olanın | tekūnu: olmasını | lekum: sizin | veyurīdu: oysa istiyordu | llahu: Allah | en: | yuHiḳḳa: gerçekleştirmek | l-Haḳḳa: hakkı | bikelimātihi: sözleriyle | ve yeḳTaǎ: ve kesmek | dābira: ardını | l-kāfirīne: kafirlerin | (8:7)
|liyuHiḳḳa: ta ki gerçekleştirsin | l-Haḳḳa: hakkı | ve yubTile: ve ortadan kaldırsın | l-bāTile: batılı | velev: şayet | kerihe: istemese (bile) | l-mucrimūne: suçlular | (8:8)
|: hani | testeğīṧūne: siz yardım istiyordunuz | rabbekum: Rabbinizden | festecābe: karşılık vermişti | lekum: size | ennī: şüphesiz ben | mumiddukum: size yardım edeceğim | bielfin: bin | mine: ile | l-melāiketi: melekler | murdifīne: birbiri ardınca | (8:9)
|ve mā: ve | ceǎlehu: bunu yapmadı | llahu: Allah | illā: ancak (yaptı) | buşrā: müjde olsun diye | veliteTmeinne: ve yatışsın diye | bihi: bununla | ḳulūbukum: kalbiniz | ve mā: ve yoktur | n-neSru: yardım | illā: başkaca | min: | ǐndi: katından | llahi: Allah | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎzīzun: daima üstün | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (8:10)
|: O zaman | yuğaşşīkumu: sizi bürüyordu | n-nuǎāse: hafif bir uyku | emeneten: bir güven olmak üzere | minhu: O'ndan (Allah'tan) | ve yunezzilu: ve indiriyordu | ǎleykum: üzerinize | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: bir su | liyuTahhirakum: sizi temizlemek için | bihi: onunla | ve yuƶhibe: ve gidermek için | ǎnkum: sizden | ricze: pisliğini | ş-şeyTāni: şeytanın | veliyerbiTa: ve (birbirine) bağlamak için | ǎlā: üzerini | ḳulūbikum: kalblerinizin | ve yuṧebbite: ve pekiştirmek için | bihi: onunla | l-eḳdāme: ayakları(nızı) | (8:11)
|: hani | yūHī: vahyediyordu | rabbuke: Rabbin | ilā: | l-melāiketi: meleklere | ennī: şüphesiz ben | meǎkum: sizinle beraberim | feṧebbitū: siz pekiştirin | elleƶīne: kimseleri | āmenū: inananları | seulḳī: ben salacağım | : içine | ḳulūbi: yüreklerine | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar edenlerin | r-ruǎ'be: korku | feDribū: vurun | fevḳa: üstüne | l-eǎ'nāḳi: boyunların(ın) | veDribū: ve vurun | minhum: onların | kulle: her | benānin: parmağına | (8:12)
|ƶālike: böyle (olacak) | biennehum: çünkü onlar | şāḳḳū: karşı geldiler | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | ve men: kim | yuşāḳiḳi: karşı gelirse | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | feinne: muhakkak ki | llahe: Allah'ın | şedīdu: çetin olur | l-ǐḳābi: cezası | (8:13)
|ƶālikum: işte siz | feƶūḳūhu: şimdi tadın onu | ve enne: ve şüphesiz | lilkāfirīne: kafirler için vardır | ǎƶābe: azabı | n-nāri: ateş | (8:14)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | iƶā: ne zaman ki | leḳītumu: karşılaşırsanız | elleƶīne: kimselerle | keferū: inkar edenlerle | zeHfen: toplu halde | felā: asla | tuvellūhumu: onlara döndürmeyin | l-edbāra: arkalar(ınız)ı | (8:15)
|ve men: ve kim | yuvellihim: döner(kaçar)sa | yevmeiƶin: o gün | duburahu: arkasını | illā: dışında | muteHarrifen: bir tarafa çekilmek | liḳitālin: savaşmak için | ev: ya da | muteHayyizen: katılmak | ilā: | fietin: (başka) bir birliğe | feḳad: muhakkak | bā'e: uğrar | biğaDebin: bir gazaba | mine: -tan | llahi: Allah- | ve me'vāhu: ve onun yeri | cehennemu: cehennemdir | vebi'se: ve o ne kötü | l-meSīru: varılacak bir yerdir | (8:16)
|fe lem: | teḳtulūhum: onları siz öldürmediniz | velākinne: fakat | llahe: Allah | ḳatelehum: onları öldürdü | ve mā: | rameyte: sen atmadın | : zaman | rameyte: attığın | velākinne: fakat | llahe: Allah | ramā: attı | veliyubliye: sınamak için | l-mu'minīne: Mü'minleri | minhu: kendinden | belā'en: bir imtihanla | Hasenen: güzel | inne: doğrusu | llahe: Allah | semīǔn: işitendir | ǎlīmun: bilendir | (8:17)
|ƶālikum: işte size böyle yaptı | ve enne: çünkü | llahe: Allah | mūhinu: zayıflatır | keydi: tuzağını | l-kāfirīne: kafirlerin | (8:18)
|in: eğer | testeftiHū: fetih istiyorsanız | feḳad: işte | cā'ekumu: size geldi | l-fetHu: fetih | ve in: eğer | tentehū: vazgeçerseniz | fehuve: bu | ḣayrun: iyidir | lekum: sizin için | vein: ama yine | teǔdū: dönerseniz | neǔd: biz de döneriz | velen: | tuğniye: sağlayamaz | ǎnkum: size | fietukum: topluluğunuz | şey'en: hiçbir şey (yarar) | velev: şayet | keṧurat: çok da olsa | ve enne: çünkü | llahe: Allah | meǎ: beraberdir | l-mu'minīne: inananlarla | (8:19)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | eTīǔ: ita'at edin | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | ve lā: ve asla | tevellev: dönmeyin | ǎnhu: ondan | veentum: ve siz | tesmeǔne: işittiğiniz halde | (8:20)
|ve lā: ve asla | tekūnū: olmayın | kālleƶīne: gibi | ḳālū: diyenler | semiǎ'nā: işittik | vehum: ve onlar | : | yesmeǔne: işitmedikleri halde | (8:21)
|inne: şüphesiz | şerra: en kötüsü | d-devābbi: canlıların | ǐnde: katında | llahi: Allah | S-Summu: sağırlar | l-bukmu: ve dilsizlerdir | elleƶīne: onlar ki | : | yeǎ'ḳilūne: düşünmezler | (8:22)
|velev: şayet | ǎlime: bilseydi | llahu: Allah | fīhim: onlarda vardır | ḣayran: bir iyilik | leesmeǎhum: elbette onlara işittirirdi | velev: şayet | esmeǎhum: onlara işittirseydi de | letevellev: yine dönerlerdi | vehum: onlar | muǎ'riDūne: aldırmayarak | (8:23)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | stecībū: çağrısına koşun | lillahi: Allah'ın | velirrasūli: ve Elçisinin | iƶā: zaman | deǎākum: sizi çağırdığı | limā: şeylere | yuHyīkum: sizi yaşatacak | veǎ'lemū: ve bilin ki | enne: muhakkak | llahe: Allah | yeHūlu: girer | beyne: arasına | l-mer'i: kişi ile | ve ḳalbihi: onun kalbi | ve ennehu: ve siz | ileyhi: O'nun huzuruna | tuHşerūne: toplanacaksınız | (8:24)
|vetteḳū: sakının | fitneten: fitneden | : | tuSībenne: erişmekle kalmaz | elleƶīne: kimselere | Zelemū: haksızlık edenlere | minkum: aranızdan | ḣāSSaten: yalnızca | veǎ'lemū: bilin ki | enne: muhakkak | llahe: Allah'ın | şedīdu: çetindir | l-ǐḳābi: azabı | (8:25)
|veƶkurū: düşünün ki | : bir zaman | entum: siz | ḳalīlun: az idiniz | musteD'ǎfūne: hırpalanıyordunuz | : | l-erDi: yeryüzünde | teḣāfūne: korkuyordunuz | en: | yeteḣaTTafekumu: sizi kapıp götürmesinden | n-nāsu: insanların | fe āvākum: (Allah) sizi barındırdı | ve eyyedekum: ve sizi destekledi | bineSrihi: yardımıyle | ve razeḳakum: ve sizi besledi | mine: | T-Tayyibāti: güzel şeylerle | leǎllekum: belki | teşkurūne: şükredersiniz | (8:26)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | teḣūnū: hiyanet etmeyin | llahe: Allah'a | ve rrasūle: ve Elçisine | veteḣūnū: hiyanet ederek | emānātikum: emanetlerinize | veentum: ve siz | teǎ'lemūne: bildiğiniz halde | (8:27)
|veǎ'lemū: ve bilin ki | ennemā: şüphesiz | emvālukum: mallarınız | ve evlādukum: ve çocuklarınız | fitnetun: birer fitne(sınav)dır | ve enne: ve süphesiz | llahe: Allah('a gelince) | ǐndehu: o'nun yanındadır | ecrun: mükafat | ǎZīmun: büyük | (8:28)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | in: eğer | tetteḳū: korkarsanız | llahe: Allah'tan | yec'ǎl: O verir | lekum: size | furḳānen: iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış | ve yukeffir: ve örter | ǎnkum: sizin | seyyiātikum: kötülüklerinizi | ve yeğfir: ve bağışlar | lekum: sizi | vallahu: Allah | ƶū: sahibidir | l-feDli: lutuf | l-ǎZīmi: büyük | (8:29)
|ve iƶ: ve hani | yemkuru: tuzak kuruyorlardı | bike: sana | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar edenler | liyuṧbitūke: seni tutup bağlamaları için | ev: veya | yeḳtulūke: öldürmeleri için | ev: ya da | yuḣricūke: sürmeleri için | ve yemkurūne: onlar tuzak kurarlarken | ve yemkuru: tuzak kuruyordu | llahu: Allah da | vallahu: Allah | ḣayru: en iyisidir | l-mākirīne: tuzak kuranların | (8:30)
|ve iƶā: zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhim: onlara | āyātunā: ayetlerimiz | ḳālū: dediler | ḳad: muhakkak | semiǎ'nā: İşittik | lev: şayet | neşā'u: istesek | leḳulnā: biz de söyleriz | miṧle: gibisini | hāƶā: bunun | in: | hāƶā: bu | illā: ancak | esāTīru: masallarındandır | l-evvelīne: evvelkilerin | (8:31)
|ve iƶ: ve hani | ḳālū: demişlerdi | llahumme: Allah'ım | in: eğer | kāne: ise | hāƶā: bu | huve: (kişi) | l-Haḳḳa: bir gerçek | min: | ǐndike: senin yanından gelmiş | feemTir: yağdır | ǎleynā: başımıza | Hicāraten: taş | mine: | s-semāi: gökten | evi: yahut | 'tinā: bize getir | biǎƶābin: bir azab | elīmin: acıklı | (8:32)
|vemā: oysa | kāne: değildi | llahu: Allah | liyuǎƶƶibehum: onlara azab edecek | veente: ve sen | fīhim: onların içinde bulundukça | ve mā: ve | kāne: değildi | llahu: Allah | muǎƶƶibehum: onlara azab edecek | vehum: ve onlar | yesteğfirūne: istiğfar ederlerken | (8:33)
|vemā: neden | lehum: onlara | ellā: | yuǎƶƶibehumu: azabetmesin? | llahu: Allah | vehum: onlar | yeSuddūne: geri çevirdikleri | ǎni: | l-mescidi: Mescid-i | l-Harāmi: haramdan | vemā: ve | kānū: olmadıkları halde | evliyā'ehu: onun velisi | in: | evliyā'uhu: onun velileri | illā: sadece | l-mutteḳūne: korunanlardır | velākinne: fakat | ekṧerahum: çokları | : | yeǎ'lemūne: bilmezler | (8:34)
|ve mā: ve şey | kāne: olan | Salātuhum: SaLât'leri / Destekleri | ǐnde: katında | l-beyti: Beyt(ullah) | illā: başka | mukā'en: ıslık çalmadan | ve teSdiyeten: ve el çırpmadan | feƶūḳū: O halde tadın | l-ǎƶābe: azabı | bimā: dolayı | kuntum: olmanızdan | tekfurūne: inkar ediyor(lar) | (8:35)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | yunfiḳūne: harcarlar | emvālehum: mallarını | liyeSuddū: engel olmak için | ǎn: | sebīli: yoluna | llahi: Allah | feseyunfiḳūnehā: ve harcayacaklar | ṧumme: sonra (bu) | tekūnu: olacak | ǎleyhim: kendilerine | Hasraten: dert | ṧumme: nihayet | yuğlebūne: yenilecekler | velleƶīne: ve kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ilā: | cehenneme: cehenneme | yuHşerūne: sürüleceklerdir | (8:36)
|liyemiyze: ayıklasın diye | llahu: Allah | l-ḣabīṧe: murdarı | mine: | T-Tayyibi: temizden | ve yec'ǎle: ve koyup | l-ḣabīṧe: bütün murdarları | beǎ'Dehu: birini | ǎlā: üzerine | beǎ'Din: diğerinin | fe yerkumehu: yığsın da | cemīǎn: hepsini | fe yec'ǎlehu: atsın | : | cehenneme: cehenneme | ulāike: işte | humu: onlardır | l-ḣāsirūne: ziyana uğrayanlar | (8:37)
|ḳul: söyle | lilleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden(lere) | in: eğer | yentehū: vazgeçerlerse | yuğfer: bağışlanır | lehum: kendilerine | : olanlar | ḳad: | selefe: geçmiştekiler | vein: yok yine | yeǔdū: dönerlerse | feḳad: elbette | meDet: geçerlidir | sunnetu: kanunu | l-evvelīne: öncekilerin | (8:38)
|ve ḳātilūhum: ve onlarla savaşın | Hattā: kadar | : | tekūne: kalmayıncaya | fitnetun: fitne | ve yekūne: ve oluncaya (kadar) | d-dīnu: din | kulluhu: tamamen | lillahi: Allah'ın | feini: eğer | ntehev: son verirlerse | feinne: muhakkak ki | llahe: Allah | bimā: ne | yeǎ'melūne: yaptıklarını | beSīrun: görmektedir | (8:39)
|ve in: eğer | tevellev: dönerlerse | feǎ'lemū: bilin ki | enne: muhakkak | llahe: Allah | mevlākum: sizin sahibinizdir | niǎ'me: O, ne güzel | l-mevlā: sahip | ve niǎ'me: ve ne güzel | n-neSīru: yardımcıdır | (8:40)
|veǎ'lemū: bilin ki | ennemā: | ğanimtum: aldığınız ganimetlerin | min: | şey'in: herbirinin | feenne: muhakkak | lillahi: Allah'a aittir | ḣumusehu: beşte biri | velirrasūli: ve Elçisine | veliƶī: | l-ḳurbā: ve akrabalara | velyetāmā: ve yetimlere | velmesākīni: ve yoksullara | vebni: | s-sebīli: ve yolcu(lar)a | in: eğer | kuntum: iseniz | āmentum: inanmış | billahi: Allah'a | ve mā: ve | enzelnā: indirdiğimize | ǎlā: | ǎbdinā: kulumuza | yevme: gününde | l-furḳāni: ayrılma | yevme: günde | t-teḳā: karşılaştığı | l-cem'ǎāni: o iki topluluğun | vallahu: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: kadirdir | (8:41)
|: o vakit | entum: siz | bil-ǔdveti: vadinin | d-dunyā: yakın kenarında idiniz | ve hum: ve onlar da | bil-ǔdveti: vadinin | l-ḳuSvā: uzak kenarında idiler | ve rrakbu: ve kervan da | esfele: daha aşağıda idi | minkum: sizden | velev: ve eğer | tevāǎdtum: sözleşmiş olsaydınız dahi | lāḣteleftum: buluşamazdınız | : | l-mīǎādi: sözleştiğiniz vakitte | velākin: fakat bu | liyeḳDiye: yerine getirmesi içindir | llahu: Allah'ın | emran: bir işi | kāne: | mef'ǔlen: yapılması gereken | liyehlike: helak olsun diye | men: kimse | heleke: helak olan | ǎn: | beyyinetin: açık delille | ve yeHyā: ve yaşasın diye | men: kimse (de) | Hayye: yaşayan | ǎn: | beyyinetin: açık delille | ve inne: çünkü | llahe: Allah | lesemīǔn: işitendir | ǎlīmun: bilendir | (8:42)
|: hani | yurīkehumu: sana onları gösteriyordu | llahu: Allah | : | menāmike: uykunda | ḳalīlen: az | velev: ve eğer | erākehum: sana onları gösterseydi | keṧīran: çok | lefeşiltum: çekinirdiniz | veletenāzeǎ'tum: ve çekişirdiniz | : | l-emri: (savaş) iş(in)de | velākinne: fakat | llahe: Allah | selleme: kurtardı | innehu: doğrusu O | ǎlīmun: bilir | biƶāti: özünü | S-Sudūri: göğüslerin | (8:43)
|ve iƶ: ta ki | yurīkumūhum: onları gösteriyor | iƶi: zaman | t-teḳaytum: karşılaştığınız | : | eǎ'yunikum: sizin gözlerinize | ḳalīlen: az | ve yuḳallilukum: ve sizi de azaltıyordu | : | eǎ'yunihim: onların gözlerinde | liyeḳDiye: yerine getirmesi için | llahu: Allah'ın | emran: bir işi | kāne: | mef'ǔlen: yapılması gereken | ve ilā: ve | llahi: Allah'a | turceǔ: döndürülecektir | l-umūru: (bütün) işler | (8:44)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | iƶā: zaman | leḳītum: karşılaştığınız | fieten: bir toplulukla | feṧbutū: sebat edin | veƶkurū: ve anın | llahe: Allah'ı | keṧīran: çok | leǎllekum: belki | tufliHūne: başarıya erişirsiniz | (8:45)
|ve eTīǔ: ve ita'at edin | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | ve lā: | tenāzeǔ: birbirinizle çekişmeyin | fetefşelū: yoksa korkuya kapılırsınız da | ve teƶhebe: ve gider | rīHukum: gücünüz (devletiniz) | veSbirū: ve sabredin | inne: çünkü | llahe: Allah | meǎ: beraberdir | S-Sābirīne: sabredenlerle | (8:46)
|ve lā: | tekūnū: olmayın | kālleƶīne: gibi | ḣaracū: çıkan | min: -ndan | diyārihim: yurtları- | beTaran: çalım satarak | ve riā'e: ve gösteriş yaparak | n-nāsi: insanlara | ve yeSuddūne: ve men'edenler | ǎn: -ndan | sebīli: yolu- | llahi: Allah | vallahu: ve Allah | bimā: | yeǎ'melūne: onların bütün yaptıklarını | muHīTun: kuşatmıştı | (8:47)
|ve iƶ: O zaman | zeyyene: süslemiş | lehumu: onlara | ş-şeyTānu: şeytan | eǎ'mālehum: yaptıkları işi | ve ḳāle: ve demişti | : yoktur | ğālibe: yenecek kimse | lekumu: sizi | l-yevme: bugün | mine: -dan | n-nāsi: insanlar- | ve innī: ve elbette ben | cārun: yanınızdayım | lekum: sizin | felemmā: fakat ne zaman | terā'eti: birbirini görünce | l-fietāni: iki topluluk | nekeSa: (geriye) dönüp | ǎlā: üzerine | ǎḳibeyhi: iki ökçesi | ve ḳāle: ve dedi ki | innī: elbette ben | berī'un: uzağım | minkum: sizden | innī: elbette ben | erā: görüyorum | : şeyleri | : | teravne: sizin görmediğinizi | innī: elbette ben | eḣāfu: korkarım | llahe: Allah'tan | vallahu: zira Allah'ın | şedīdu: çetindir | l-ǐḳābi: cezası | (8:48)
|: o vakit | yeḳūlu: diyorlardı | l-munāfiḳūne: Münafıklar | velleƶīne: ve kimseler | : bulunan | ḳulūbihim: kalblerinde | meraDun: hastalık | ğarra: aldatmış | hā'ulā'i: bunları | dīnuhum: dinleri | vemen: oysa kim | yetevekkel: dayanırsa | ǎlā: | llahi: Allah'a | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎzīzun: daima galibtir | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (8:49)
|velev: ve keşke | terā: görseydin | : | yeteveffā: canlarını alırken | elleƶīne: kimseleri | keferū: o inkar eden(leri) | l-melāiketu: Melekler | yeDribūne: vuruyorlar | vucūhehum: yüzlerine | ve edbārahum: ve kıçlarına | veƶūḳū: haydi tadın | ǎƶābe: azabını | l-Harīḳi: yangın | (8:50)
|ƶālike: işte bu | bimā: yüzündendir | ḳaddemet: yapıp öne sürdüğü işler | eydīkum: ellerinizin | ve enne: yoksa şüphesiz | llahe: Allah | leyse: değildir | biZellāmin: zulmedici | lil'ǎbīdi: kullara | (8:51)
|kede'bi: tıpkı gidişi gibidir | āli: ailesi | fir'ǎvne: Fir'avn | velleƶīne: ve kimselerin | min: | ḳablihim: onlardan öncekilerin | keferū: (onlar da) inkar etmişlerdi | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | feeḣaƶehumu: onları yakalamıştı | llahu: Allah | biƶunūbihim: günahlarıyla | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ḳaviyyun: güçlüdür | şedīdu: çetindir | l-ǐḳābi: cezası | (8:52)
|ƶālike: bu böyledir | bienne: çünkü | llahe: Allah | lem: asla | yeku: | muğayyiran: değiştirmez | niǎ'meten: ni'meti | en'ǎmehā: onları nimetlendirdiği | ǎlā: | ḳavmin: bir millet | Hattā: sürece | yuğayyirū: değiştirmediği | : bulunanı | bienfusihim: kendilerinde | ve enne: ve şüphesiz | llahe: Allah | semīǔn: işitendir | ǎlīmun: bilendir | (8:53)
|kede'bi: (Evet) gidişi gibi | āli: ailesi | fir'ǎvne: Fir'avn | velleƶīne: ve kimselerin | min: | ḳablihim: onlardan öncekilerin | keƶƶebū: yalanlamışlardı | biāyāti: ayetlerini | rabbihim: Rablerinin | feehleknāhum: biz de onları mahvetmiştik | biƶunūbihim: günahlarıyle | ve eğraḳnā: ve boğmuştuk | āle: ailesini | fir'ǎvne: Fir'avn | ve kullun: ve hepsi de | kānū: | Zālimīne: zulmedicilerdi | (8:54)
|inne: şüphesiz | şerra: en kötüsü | d-devābbi: canlıların | ǐnde: göre | llahi: Allah'a | elleƶīne: kimselerdir | keferū: kafirlerdir | fe hum: artık onlar | : | yu'minūne: inanmazlar | (8:55)
|elleƶīne: kimseler | ǎāhedte: sen andlaşma yaptığın | minhum: kendileriyle | ṧumme: sonra | yenḳuDūne: bozarlar | ǎhdehum: andlaşmalarını | : | kulli: her | merratin: defasında | ve hum: ve onlar | : hiç | yetteḳūne: çekinmeden | (8:56)
|feimmā: bundan dolayı | teṧḳafennehum: onları yakalarsan | : | l-Harbi: savaşta | feşerrid: dağıt | bihim: onları | men: kimseleri de | ḣalfehum: arkalarında ki | leǎllehum: böylece | yeƶƶekkerūne: ibret alsınlar | (8:57)
|ve immā: ve eğer | teḣāfenne: korkarsan | min: | ḳavmin: bir kavmin | ḣiyāneten: hiyanet etmesinden | fenbiƶ: sen de davran | ileyhim: onlara | ǎlā: | sevā'in: aynı şekilde | inne: çünkü | llahe: Allah | : | yuHibbu: sevmez | l-ḣāinīne: hainleri | (8:58)
|ve lā: | yeHsebenne: sanmasınlar | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar edenler | sebeḳū: kaçabileceklerini | innehum: şüphesiz onlar | : | yuǎ'cizūne: (bizi) aciz bırakamazlar | (8:59)
|ve eǐddū: hazırlayın | lehum: onlara karşı | : | steTaǎ'tum: gücünüz yettiği kadar | min: | ḳuvvetin: kuvvet | ve min: | ribāTi: ve cihad için bağlanıp beslenen | l-ḣayli: atlar | turhibūne: korkutursunuz | bihi: bununla | ǎduvve: düşmanını | llahi: Allah'ın | ve ǎduvve kum: ve sizin düşmanınızı | ve āḣarīne: ve başkalarını | min: | dūnihim: onların dışında | : | teǎ'lemūnehumu: sizin bilmediğiniz | llahu: Allah'ın | yeǎ'lemuhum: bildiği | ve mā: ne ki | tunfiḳū: harcarsanız | min: | şey'in: herşeyden | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | yuveffe: tam olarak ödenir | ileykum: size | ve entum: ve siz | : | tuZlemūne: hiç haksızlığa uğratılmazsınız | (8:60)
|ve in: ve eğer | ceneHū: onlar yanaşırlarsa | lisselmi: barışa | fecneH: sen de yanaş | lehā: ona | ve teve kkel: ve dayan | ǎlā: | llahi: Allah'a | innehu: çünkü | huve: O | s-semīǔ: işitendir | l-ǎlīmu: bilendir | (8:61)
|vein: eğer | yurīdū: isterlerse | en: | yeḣdeǔke: sana hile yapmak | feinne: şüphesiz | Hasbeke: sana yeter | llahu: Allah | huve: O | lleƶī: ki | eyyedeke: seni destekledi | bineSrihi: yardımıyle | ve bil-mu'minīne: ve mü'minleri | (8:62)
|ve ellefe: ve uzlaştırdı | beyne: arasını | ḳulūbihim: onların kalblerinin | lev: şayet | enfeḳte: sen verseydin | : | : bulunan | l-erDi: yeryüzünde | cemīǎn: herşeyi | : | ellefte: yine de uzlaştıramazdın | beyne: arasını | ḳulūbihim: onların kalblerinin | velākinne: fakat | llahe: Allah | ellefe: uzlaştırdı | beynehum: onların arasını | innehu: çünkü O | ǎzīzun: daima üstündür | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (8:63)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | Hasbuke: sana yeter | llahu: Allah | ve meni: ve kimselere | ttebeǎke: sana tabi olanlara | mine: -den | l-mu'minīne: mü'minler- | (8:64)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | HarriDi: teşvik et | l-mu'minīne: mü'minleri | ǎlā: | l-ḳitāli: savaşa | in: eğer | yekun: olursa | minkum: sizden | ǐşrūne: yirmi (kişi) | Sābirūne: sabreden | yeğlibū: yenerler | miAeteyni: iki yüz(kafir)i | ve in: ve eğer | yekun: olursa | minkum: sizden | miAetun: yüz (kişi) | yeğlibū: yenerler | elfen: bin (kişiyi) | mine: -den | elleƶīne: kimseler- | keferū: kafir(ler) | biennehum: çünkü onlar | ḳavmun: bir topluluktur | : | yefḳahūne: anlamaz | (8:65)
|El-āne: şimdi | ḣaffefe: hafifletti | llahu: Allah | ǎnkum: sizden | ve ǎlime: ve bildi | enne: | fīkum: sizde bulunduğunu | Deǎ'fen: zayıflık | fein: bundan böyle | yekun: olsa | minkum: sizden | miAetun: yüz (kişi) | Sābiratun: sabreden | yeğlibū: yenerler | miAeteyni: iki yüz(kafir)i | ve in: ve eğer | yekun: olsa | minkum: sizden | elfun: bin (kişi) | yeğlibū: yenerler | elfeyni: iki bin(kafir)i | biiƶni: izniyle | llahi: Allah'ın | vallahu: Allah | meǎ: beraberdir | S-Sābirīne: sabredenlerle | (8:66)
|: | kāne: yakışmaz | linebiyyin: hiçbir peygambere | en: | yekūne: olmak | lehu: sahibi | esrā: esirler | Hattā: kadar | yuṧḣine: ağır basıncaya | : | l-erDi: yeryüzünde | turīdūne: siz istiyorsunuz | ǎraDe: geçici malını | d-dunyā: dünya | vallahu: Allah ise | yurīdu: istiyor | l-āḣirate: ahireti | vallahu: Allah | ǎzīzun: daima üstün | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (8:67)
|levlā: eğer olmasaydı | kitābun: bir yazı | mine: -tan | llahi: Allah- | sebeḳa: geçmiş | lemessekum: size mutlaka dokunurdu | fīmā: dolayı | eḣaƶtum: aldığınız fidyeden | ǎƶābun: bir azab | ǎZīmun: büyük | (8:68)
|fekulū: artık yeyin | mimmā: | ğanimtum: aldığınız ganimetten | Halālen: helal | Tayyiben: (ve) temiz olarak | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (8:69)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | ḳul: söyle | limen: kimselere | : bulunan | eydīkum: ellerinizde | mine: -den | l-esrā: esirler- | in: eğer | yeǎ'lemi: bilirse | llahu: Allah | : olduğunu | ḳulūbikum: sizin kalblerinizde | ḣayran: bir hayır | yu'tikum: size verir | ḣayran: daha hayırlısını | mimmā: (fidye)den | uḣiƶe: alınan | minkum: sizden | ve yeğfir: ve bağışlar | lekum: sizi | vallahu: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (8:70)
|vein: eğer | yurīdū: isterlerse | ḣiyāneteke: sana hainlik yapmak | feḳad: muhakkak | ḣānū: hainlik yapmışlardı | llahe: Allah'a da | min: | ḳablu: daha önce | feemkene: bu yüzden imkan verdi | minhum: onlara karşı | vallahu: Allah | ǎlīmun: bilendir | Hakīmun: yerli yerince yapandır | (8:71)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: onlar ki | āmenū: inandılar | ve hācerū: ve hicret ettiler | ve cāhedū: ve savaştılar | biemvālihim: mallarıyla | ve enfusihim: ve canlarıyla | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | velleƶīne: ve onlar ki | āvev: barındırdılar | ve neSarū: ve yardım ettiler | ulāike: işte onlar | beǎ'Duhum: bir kısmı | evliyā'u: velisidir | beǎ'Din: bir kısmının | velleƶīne: ve kimseler | āmenū: inanan(lar) | velem: ve | yuhācirū: hicret etmeyenler | : yoktur | lekum: size | min: -nden | velāyetihim: onların velayeti- | min: | şey'in: bir şey | Hattā: kadar | yuhācirū: onlar hicret edinceye | ve ini: fakat | stenSarūkum: yardım isterlerse | : | d-dīni: dinde | feǎleykumu: sizin üzerinize borçtur | n-neSru: yardım etmeniz | illā: yalnız olmaz | ǎlā: karşı | ḳavmin: bir topluma | beynekum: aranızda | ve beynehum: ve aralarında | mīṧāḳun: andlaşma bulunan | vallahu: Allah | bimā: | teǎ'melūne: yaptıklarınızı | beSīrun: görmektedir | (8:72)
|velleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | beǎ'Duhum: bazıları | evliyā'u: velisidirler | beǎ'Din: diğerlerinin | illā: | tef'ǎlūhu: eğer bunu yapmazsanız | tekun: olur | fitnetun: fitne | : | l-erDi: yeryüzünde | ve fesādun: ve bir kargaşa | kebīrun: büyük | (8:73)
|velleƶīne: onlar ki | āmenū: inandılar | ve hācerū: ve hicret ettiler | ve cāhedū: ve savaştılar | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | velleƶīne: ve onlar ki | āvev: barındırdılar | ve neSarū: ve yardım ettiler | ulāike: işte | humu: onlardır | l-mu'minūne: mü'minler | Haḳḳan: gerçek | lehum: onlar için vardır | meğfiratun: bağışlanma | ve rizḳun: ve rızık | kerīmun: bol | (8:74)
|velleƶīne: ve onlar ki | āmenū: inandılar | min: -dan | beǎ'du: sonra- | ve hācerū: ve hicret ettiler | ve cāhedū: ve savaştılar | meǎkum: sizinle beraber | feulāike: işte onlar | minkum: sizdendir | veūlū: ve sahipleri | l-erHāmi: rahim (akrabalar) | beǎ'Duhum: birbirlerine | evlā: daha yakındırlar | bibeǎ'Din: birbirlerine | : göre | kitābi: Kitabına | llahi: Allah'ın | inne: şüphesiz | llahe: Allah | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmun: bilir | (8:75)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}