» 38 / Sâd  17:

Kuran Sırası: 38
İniş Sırası: 38
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 38 / Sâd  Suresi: 17
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. اصْبِرْ (EṦBR) = İSbir : sabret
2. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
3. مَا (ME) = mā : şeylere
4. يَقُولُونَ (YGVLVN) = yeḳūlūne : onların dedikleri
5. وَاذْكُرْ (VEZ̃KR) = veƶkur : ve an
6. عَبْدَنَا (ABD̃NE) = ǎbdenā : kulumuz
7. دَاوُودَ (D̃EVVD̃) = dāvūde : Davud'u
8. ذَا (Z̃E) = ƶā : sahibi
9. الْأَيْدِ (ELÊYD̃) = l-eydi : güç
10. إِنَّهُ (ÎNH) = innehu : çünkü o
11. أَوَّابٌ (ÊVEB) = evvābun : (bize) çok başvururdu
sabret | | şeylere | onların dedikleri | ve an | kulumuz | Davud'u | sahibi | güç | çünkü o | (bize) çok başvururdu |

[ṦBR] [] [] [GVL] [Z̃KR] [ABD̃] [] [] [EYD̃] [] [EVB]
EṦBR AL ME YGVLVN VEZ̃KR ABD̃NE D̃EVVD̃ Z̃E ELÊYD̃ ÎNH ÊVEB

İSbir ǎlā yeḳūlūne veƶkur ǎbdenā dāvūde ƶā l-eydi innehu evvābun
اصبر على ما يقولون واذكر عبدنا داوود ذا الأيد إنه أواب

 » 38 / Sâd  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
اصبر ص ب ر | ṦBR EṦBR İSbir sabret Be patient
على | AL ǎlā over
ما | ME şeylere what
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne onların dedikleri they say,
واذكر ذ ك ر | Z̃KR VEZ̃KR veƶkur ve an and remember
عبدنا ع ب د | ABD̃ ABD̃NE ǎbdenā kulumuz Our slave,
داوود | D̃EVVD̃ dāvūde Davud'u Dawood,
ذا | Z̃E ƶā sahibi the possessor of strength.
الأيد ا ي د | EYD̃ ELÊYD̃ l-eydi güç the possessor of strength.
إنه | ÎNH innehu çünkü o Indeed, he (was)
أواب ا و ب | EVB ÊVEB evvābun (bize) çok başvururdu repeatedly turning.

38:17 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

sabret | | şeylere | onların dedikleri | ve an | kulumuz | Davud'u | sahibi | güç | çünkü o | (bize) çok başvururdu |

[ṦBR] [] [] [GVL] [Z̃KR] [ABD̃] [] [] [EYD̃] [] [EVB]
EṦBR AL ME YGVLVN VEZ̃KR ABD̃NE D̃EVVD̃ Z̃E ELÊYD̃ ÎNH ÊVEB

İSbir ǎlā yeḳūlūne veƶkur ǎbdenā dāvūde ƶā l-eydi innehu evvābun
اصبر على ما يقولون واذكر عبدنا داوود ذا الأيد إنه أواب

[ص ب ر] [] [] [ق و ل] [ذ ك ر] [ع ب د] [] [] [ا ي د] [] [ا و ب]

 » 38 / Sâd  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
اصبر ص ب ر | ṦBR EṦBR İSbir sabret Be patient
Elif,Sad,Be,Re,
1,90,2,200,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
على | AL ǎlā over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
ما | ME şeylere what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne onların dedikleri they say,
Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Nun,
10,100,6,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
واذكر ذ ك ر | Z̃KR VEZ̃KR veƶkur ve an and remember
Vav,Elif,Zel,Kef,Re,
6,1,700,20,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular imperative verb
الواو عاطفة
فعل أمر
عبدنا ع ب د | ABD̃ ABD̃NE ǎbdenā kulumuz Our slave,
Ayn,Be,Dal,Nun,Elif,
70,2,4,50,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
داوود | D̃EVVD̃ dāvūde Davud'u Dawood,
Dal,Elif,Vav,Vav,Dal,
4,1,6,6,4,
"PN – accusative proper noun → David"
اسم علم منصوب
ذا | Z̃E ƶā sahibi the possessor of strength.
Zel,Elif,
700,1,
N – accusative masculine singular noun
اسم منصوب
الأيد ا ي د | EYD̃ ELÊYD̃ l-eydi güç the possessor of strength.
Elif,Lam,,Ye,Dal,
1,30,,10,4,
N – genitive plural noun
اسم مجرور
إنه | ÎNH innehu çünkü o Indeed, he (was)
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أواب ا و ب | EVB ÊVEB evvābun (bize) çok başvururdu repeatedly turning.
,Vav,Elif,Be,
,6,1,2,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |اصْبِرْ: sabret | عَلَىٰ: | مَا: şeylere | يَقُولُونَ: onların dedikleri | وَاذْكُرْ: ve an | عَبْدَنَا: kulumuz | دَاوُودَ: Davud'u | ذَا: sahibi | الْأَيْدِ: güç | إِنَّهُ: çünkü o | أَوَّابٌ: (bize) çok başvururdu |
Kırık Meal (Harekesiz) : |اصبر EṦBR sabret | على AL | ما ME şeylere | يقولون YGWLWN onların dedikleri | واذكر WEZ̃KR ve an | عبدنا ABD̃NE kulumuz | داوود D̃EWWD̃ Davud'u | ذا Z̃E sahibi | الأيد ELÊYD̃ güç | إنه ÎNH çünkü o | أواب ÊWEB (bize) çok başvururdu |
Kırık Meal (Okunuş) : |İSbir: sabret | ǎlā: | : şeylere | yeḳūlūne: onların dedikleri | veƶkur: ve an | ǎbdenā: kulumuz | dāvūde: Davud'u | ƶā: sahibi | l-eydi: güç | innehu: çünkü o | evvābun: (bize) çok başvururdu |
Kırık Meal (Transcript) : |EṦBR: sabret | AL: | ME: şeylere | YGVLVN: onların dedikleri | VEZ̃KR: ve an | ABD̃NE: kulumuz | D̃EVVD̃: Davud'u | Z̃E: sahibi | ELÊYD̃: güç | ÎNH: çünkü o | ÊVEB: (bize) çok başvururdu |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sabret ne derlerse ve an güçlü kuvvetli kulumuz Dâvûd'u, şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah'a yönelirdi.
Ahmed Hulusi : Onların dediklerine sabret ve kuvvet sahibi Davud'u zikret (hatırla). . . Muhakkak ki O, evvab (hakikatine dönen) idi.
Ahmet Tekin : Rasulüm, onların söyledikleri mantıksız, çirkin, incitici sözlere sabrederek mücadeleye devam et. Bizi ilâh tanıyan, candan müslüman, güç-kuvvet, devlet-teşkilat, iktidar ve ihsan sahibi, vakarlı, saygılı kulumuz Dâvûd’u, o kuvvet sahibi zâtı hatırlayarak insanlara anlat. O, hep zikir ve tesbih ile bize yönelmişti.
Ahmet Varol : Sen onların dediklerine sabret ve güçlü kulumuz Davud'u an. Çünkü o (her tutumunda Allah'a) yönelen biriydi.
Ali Bulaç : Sen onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelen biriydi.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, şimdi) sen onların dediklerine (Kâfirlerin tekzibine) sabret de (ibadette) kuvvetli kulumuz Davûd’u hatırla. Çünkü o, Allah’ın rızasına daima dönendi.
Bekir Sadak : Onlarin soylediklerine sabret; guclu kulumuz Davud'u an; o, daima Allah'a yonelirdi.
Celal Yıldırım : Onların söylediklerine sabret ve bizim güçlü kudretli kulumuz Davud'u an. Doğrusu O, Allah'a çokça yönelip gönül veren idi.
Diyanet İşleri : Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güçlü kulumuz Dâvûd’u hatırla. O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.
Diyanet İşleri (eski) : Onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Davud'u an; o, daima Allah'a yönelirdi.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah'a yönelirdi.
Edip Yüksel : Onların sözlerine karşı sabırlı ol, becerikli bir kulumuz olan Davud'u anımsa; o (Tanrı'ya) sürekli itaat ederdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davud'u hatırla. Çünkü o, zikir ve tesbih ile bize yönelmişti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şimdi sen onların dediklerine sabret de güçlü kulumuz Davud'u an! Çünkü o evvab (içli, zikir ve tesbih ile Bize çok yönelen biri) idi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri' yapar (evvab) idi
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed! Onların söylediklerine sabret, kulumuz, Davut'u an. Çünkü o daima Allah'a yönelirdi.
Gültekin Onan : Sen onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla; o [her tutum ve davranışında Tanrı'ya] dönen / yönelen (evvab) biriydi.
Hakkı Yılmaz : Sen onların dediklerine sabret ve güçlerin sahibi kulumuz Dâvûd'u hatırla. Şüphesiz o, Rabbine çokça dönendi.
Hasan Basri Çantay : (Habîbim) onlar ne derlerse sabret. Kulumuzu, o kuvvet saahibi Dâvudu hatırla. Çünkü o, dâima (Allahın rızaasına) dönen bir (zât) di.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Onların söylemekte olduklarına sabret ve kuvvet sâhibi kulumuz Dâvûd’u hatırla! Doğrusu o, dâimâ (Allah’a) yönelen bir kimse idi.
İbni Kesir : Onların söylediklerine sabret... Ve güçlü kulunuz Davud'u hatırla. Muhakkak ki o, hep Allah'a yönelirdi.
İskender Evrenosoğlu : Onların söylediklerine sabret, güç kuvvet sahibi kulumuz Dâvud (a.s)'ı zikret (hatırla). Muhakkak ki o, evvab idi (Allah'a ulaşmıştı).
Muhammed Esed : (Ama sen, yine,) onların söyledikleri her şeye sabırla katlan ve güçlü bir iradeye sahip bulunan kulumuz Davud'u hatırla! O, her zaman Bize yönelirdi:
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediklerine karşı sabret ve kulumuz kuvvet sahibi Dâvûd'u yâd et, şüphe yok ki, o, çok (Hakk'a) dönen bir zât idi.
Ömer Öngüt : Resulüm! Onların söylediklerine sabret. Bizim güçlü kulumuz Davut'u an! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi.
Şaban Piriş : Onların söylediklerine sabırlı ol ve bize yönelmiş olan güçlü kulumuz Davud’u hatırla!
Suat Yıldırım : Onlar ne derlerse desinler sen sabret ve güçlü kuvvetli bir kulumuz olan Davud’u hatırla. Çünkü o daima Allah’a yönelirdi.
Süleyman Ateş : Onların dediklerine sabret de güçlü kulumuz Dâvûd'u an; çünkü o (bize) çok başvururdu.
Tefhim-ul Kuran : Onların söylemekte olduklarına karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelip dönen biriydi.
Ümit Şimşek : Sen onların söylediklerine sabret ve güçlü kulumuz Davud'u hatırla. O, Allah'a yönelmiş bir kimseydi.
Yaşar Nuri Öztürk : Onların dediklerine sabret! O kuvvet sahibi kulumuz Davûd'u an! O, tespih nağmeleri döktüren bir kul idi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}