» 29 / Ankebût  65:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

 » 29 / Ankebût  Suresi: 65
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَإِذَا (FÎZ̃E) = fe iƶā : zaman
2. رَكِبُوا (RKBVE) = rakibū : bindikleri
3. فِي (FY) = fī :
4. الْفُلْكِ (ELFLK) = l-fulki : gemiye
5. دَعَوُا (D̃AVE) = deǎvu : yalvarırlar
6. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
7. مُخْلِصِينَ (MḢLṦYN) = muḣliSīne : halis kılarak
8. لَهُ (LH) = lehu : yalnız O'na
9. الدِّينَ (ELD̃YN) = d-dīne : dini
10. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : fakat
11. نَجَّاهُمْ (NCEHM) = neccāhum : onları salimen çıkarınca
12. إِلَى (ÎL) = ilā :
13. الْبَرِّ (ELBR) = l-berri : karaya
14. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : hemen
15. هُمْ (HM) = hum : onlar
16. يُشْرِكُونَ (YŞRKVN) = yuşrikūne : ortak koşarlar
zaman | bindikleri | | gemiye | yalvarırlar | Allah'a | halis kılarak | yalnız O'na | dini | fakat | onları salimen çıkarınca | | karaya | hemen | onlar | ortak koşarlar |

[] [RKB] [] [FLK] [D̃AV] [] [ḢLṦ] [] [D̃YN] [] [NCV] [] [BRR] [] [] [ŞRK]
FÎZ̃E RKBVE FY ELFLK D̃AVE ELLH MḢLṦYN LH ELD̃YN FLME NCEHM ÎL ELBR ÎZ̃E HM YŞRKVN

fe iƶā rakibū l-fulki deǎvu llahe muḣliSīne lehu d-dīne felemmā neccāhum ilā l-berri iƶā hum yuşrikūne
فإذا ركبوا في الفلك دعوا الله مخلصين له الدين فلما نجاهم إلى البر إذا هم يشركون

 » 29 / Ankebût  Suresi: 65
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإذا | FÎZ̃E fe iƶā zaman And when
ركبوا ر ك ب | RKB RKBVE rakibū bindikleri they embark
في | FY [in]
الفلك ف ل ك | FLK ELFLK l-fulki gemiye the ship,
دعوا د ع و | D̃AV D̃AVE deǎvu yalvarırlar they call
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
مخلصين خ ل ص | ḢLṦ MḢLṦYN muḣliSīne halis kılarak (being) sincere
له | LH lehu yalnız O'na to Him
الدين د ي ن | D̃YN ELD̃YN d-dīne dini (in) the religion.
فلما | FLME felemmā fakat But when
نجاهم ن ج و | NCV NCEHM neccāhum onları salimen çıkarınca He delivers them
إلى | ÎL ilā to
البر ب ر ر | BRR ELBR l-berri karaya the land,
إذا | ÎZ̃E iƶā hemen behold,
هم | HM hum onlar they
يشركون ش ر ك | ŞRK YŞRKVN yuşrikūne ortak koşarlar associate partners (with Him)

29:65 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

zaman | bindikleri | | gemiye | yalvarırlar | Allah'a | halis kılarak | yalnız O'na | dini | fakat | onları salimen çıkarınca | | karaya | hemen | onlar | ortak koşarlar |

[] [RKB] [] [FLK] [D̃AV] [] [ḢLṦ] [] [D̃YN] [] [NCV] [] [BRR] [] [] [ŞRK]
FÎZ̃E RKBVE FY ELFLK D̃AVE ELLH MḢLṦYN LH ELD̃YN FLME NCEHM ÎL ELBR ÎZ̃E HM YŞRKVN

fe iƶā rakibū l-fulki deǎvu llahe muḣliSīne lehu d-dīne felemmā neccāhum ilā l-berri iƶā hum yuşrikūne
فإذا ركبوا في الفلك دعوا الله مخلصين له الدين فلما نجاهم إلى البر إذا هم يشركون

[] [ر ك ب] [] [ف ل ك] [د ع و] [] [خ ل ص] [] [د ي ن] [] [ن ج و] [] [ب ر ر] [] [] [ش ر ك]

 » 29 / Ankebût  Suresi: 65
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإذا | FÎZ̃E fe iƶā zaman And when
Fe,,Zel,Elif,
80,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
T – time adverb
الفاء عاطفة
ظرف زمان
ركبوا ر ك ب | RKB RKBVE rakibū bindikleri they embark
Re,Kef,Be,Vav,Elif,
200,20,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY [in]
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الفلك ف ل ك | FLK ELFLK l-fulki gemiye the ship,
Elif,Lam,Fe,Lam,Kef,
1,30,80,30,20,
"N – genitive masculine noun → Ship"
اسم مجرور
دعوا د ع و | D̃AV D̃AVE deǎvu yalvarırlar they call
Dal,Ayn,Vav,Elif,
4,70,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
مخلصين خ ل ص | ḢLṦ MḢLṦYN muḣliSīne halis kılarak (being) sincere
Mim,Hı,Lam,Sad,Ye,Nun,
40,600,30,90,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
له | LH lehu yalnız O'na to Him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
الدين د ي ن | D̃YN ELD̃YN d-dīne dini (in) the religion.
Elif,Lam,Dal,Ye,Nun,
1,30,4,10,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
فلما | FLME felemmā fakat But when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
نجاهم ن ج و | NCV NCEHM neccāhum onları salimen çıkarınca He delivers them
Nun,Cim,Elif,He,Mim,
50,3,1,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
البر ب ر ر | BRR ELBR l-berri karaya the land,
Elif,Lam,Be,Re,
1,30,2,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إذا | ÎZ̃E iƶā hemen behold,
,Zel,Elif,
,700,1,
SUR – surprise particle
حرف فجاءة
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
يشركون ش ر ك | ŞRK YŞRKVN yuşrikūne ortak koşarlar associate partners (with Him)
Ye,Şın,Re,Kef,Vav,Nun,
10,300,200,20,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَإِذَا: zaman | رَكِبُوا: bindikleri | فِي: | الْفُلْكِ: gemiye | دَعَوُا: yalvarırlar | اللَّهَ: Allah'a | مُخْلِصِينَ: halis kılarak | لَهُ: yalnız O'na | الدِّينَ: dini | فَلَمَّا: fakat | نَجَّاهُمْ: onları salimen çıkarınca | إِلَى: | الْبَرِّ: karaya | إِذَا: hemen | هُمْ: onlar | يُشْرِكُونَ: ortak koşarlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فإذا FÎZ̃E zaman | ركبوا RKBWE bindikleri | في FY | الفلك ELFLK gemiye | دعوا D̃AWE yalvarırlar | الله ELLH Allah'a | مخلصين MḢLṦYN halis kılarak | له LH yalnız O'na | الدين ELD̃YN dini | فلما FLME fakat | نجاهم NCEHM onları salimen çıkarınca | إلى ÎL | البر ELBR karaya | إذا ÎZ̃E hemen | هم HM onlar | يشركون YŞRKWN ortak koşarlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |fe iƶā: zaman | rakibū: bindikleri | : | l-fulki: gemiye | deǎvu: yalvarırlar | llahe: Allah'a | muḣliSīne: halis kılarak | lehu: yalnız O'na | d-dīne: dini | felemmā: fakat | neccāhum: onları salimen çıkarınca | ilā: | l-berri: karaya | iƶā: hemen | hum: onlar | yuşrikūne: ortak koşarlar |
Kırık Meal (Transcript) : |FÎZ̃E: zaman | RKBVE: bindikleri | FY: | ELFLK: gemiye | D̃AVE: yalvarırlar | ELLH: Allah'a | MḢLṦYN: halis kılarak | LH: yalnız O'na | ELD̃YN: dini | FLME: fakat | NCEHM: onları salimen çıkarınca | ÎL: | ELBR: karaya | ÎZ̃E: hemen | HM: onlar | YŞRKVN: ortak koşarlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gemiye bindiler mi din husûsunda yalnız onu tanıyarak ihlâsla Allah'ı çağırırlar, fakat onları karaya çıkarıp da kurtardık mı o zaman derhal şirk koşarlar.
Adem Uğur : Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Ahmed Hulusi : Gemiye bindikleri vakit, inançlarını sırf O'na yönlendirerek Allâh'a dua ederler. . . Onları karaya (çıkarıp) kurtarınca, bir de bakarsın onlar şirk koşuyorlar!
Ahmet Tekin : Gemilere bindikleri zaman, Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek, samimi davranıp Allah’a dua ederler. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir de bakarsın ki, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşuyorlar.
Ahmet Varol : Gemiye bindiklerinde dini yalnız Allah'a has kılarak yalnız O'na dua ederler. Sonuçta onları karaya çıkarıp kurtarınca hemen ortak koşarlar.
Ali Bulaç : Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar.
Ali Fikri Yavuz : (Onlar öyle bir küfür ve inad içindedirler ki) gemiye bindikleri zaman, (denizde boğulma korkusu ile) dini Allah’a halis kılarak (ihlâs sahibi müminler gibi) O’na dua ederler. Fakat onları karaya çıkarıb (Allah) kurtardı mı, hemen Allah’a ortak koşarlar (eski küfür hallerine dönerler).
Bekir Sadak : (65-66) Gemiye bindikleri zaman,dini yalniz Allah'a haskilarak O'na yalvarirlar; ama Allah onlari karaya cikararak kurtarinca, kendilerine verdigi nimete nankorluk ederek O'na hemen es kosarlar. Zevklensinler bakalim, yakinda bileceklerdir.
Celal Yıldırım : Gemiye bindikleri zaman, dini dindarlığı Allah'a has kılarak samimiyetle O'na duâ edip yalvarırlar. Kendilerini kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsın onlar (Allah'a) ortak koşarlar.
Diyanet İşleri : Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. Onları kurtarıp karaya çıkardığı zaman ise bir de bakarsın ki, Allah’a ortak koşuyorlar.
Diyanet İşleri (eski) : (65-66) Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O'na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.
Diyanet Vakfi : Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Edip Yüksel : Gemiye bindikleri zaman, dini sadece ALLAH'a ait kılarak O'nu çağırırlar. Ne zaman ki onları denizden kurtarırız ortak koşmaya tekrar başlarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Baksana gemiye bindiklerinde dini Allah'a has kılarak O'na ihlasla dua ederler. Derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal (Allah'a) ortak koşmaya koyulurlar;
Elmalılı Hamdi Yazır : Baksan a gemiye bindiklerinde dini Allaha halîs kılarak ona muhlisâne duâ ederler de derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar
Fizilal-il Kuran : Onlar gemiye bindikleri zaman sırf Allah'a yönelik bir inançla O'na yalvarırlar. Fakat Allah onları denizin tehlikelerinden kurtararak karaya çıkarınca hemen eski puta tapan inançlarına dönerler.
Gültekin Onan : Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Tanrı'ya yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar.
Hakkı Yılmaz : (65,66) İşte onlar, gemiye bindiklerinde, dini yalnız Allah'a özgü kılarak O'na yalvarırlar. Sonra ne zaman ki onları karaya çıkarıp kurtardı, bir de bakarsın ki onlar, kendilerine verdiklerimize iyilikbilmezlik etmek ve kazançlı çıkmak için Allah'ın ortakları olduğunu kabul ediyorlar. Artık onlar, yakında bilecekler.
Hasan Basri Çantay : (Baksan a) gemiye bindikleri zaman — dîn (i) yalınız Kendisine (ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle ve (haalis ve) muhlis (insan) lar olarak — Allâhı (nasıl) çağırırlar! Fakat biz onları selâmetle karaya çıkarınca da hemen Allaha eş katanlar onlardır.
Hayrat Neşriyat : Bununla berâber, gemiye bindikleri zaman, dinde O’na (karşı) ihlaslı (samîmî)kimseler olarak Allah’a yalvarırlar. Fakat (Allah) onları karaya (çıkararak) kurtarınca, bir de bakarsın ki onlar (yine O’na) ortak koşuyorlar!
İbni Kesir : Gemiye bindiklerinde; dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na yalvarırlar. Ama onları karaya çıkararak kurtarınca, hemen Allah'a şirk koşarlar.
İskender Evrenosoğlu : Gemiye bindikleri zaman, dîni O'na halis kılarak Allah'a dua ederler. Fakat, onları karaya çıkarıp kurtardığımız zaman, onlar hemen şirk koşarlar.
Muhammed Esed : Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini tehlikede gördükleri sırada) (işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayali güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya başl)arlar:
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki onlar gemiye binmiş olurlar, dini Allah'a tahsis etmek sûretiyle muhlisane duada bulunurlar. Vaktâ ki, onları selâmetle karaya çıkardı mı, o vakit hemen şirke düşerler.
Ömer Öngüt : Gemiye bindikleri zaman dini yalnız O'na has kılarak Allah'a yalvarırlar. Fakat kendilerini karaya çıkararak kurtarınca, bir bakarsın ki hemen şirk koşarlar.
Şaban Piriş : Gemiye bindikleri zaman, dini kendisine has kılarak Allah’a dua ederler. Onları kurtarıp, karaya çıkardığı zaman hemen şirk koşarlar.
Suat Yıldırım : Gemide yolculuk yaparken boğulma tehlikesine düşünce bütün kalpleriyle yalnız Allah’a yalvarırlar. O da onları kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsanız ki yine müşrik oluvermişler!
Süleyman Ateş : Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na yalvarırlar. Fakat (Allâh) onları salimen karaya çıkarınca hemen (O'na) ortak koşarlar.
Tefhim-ul Kuran : Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca da, hemen şirk koşarlar.
Ümit Şimşek : Onlar gemiye bindiklerinde, katıksız bir inançla Allah'a yönelir ve yalnız Ona yakarırlar. Onları sağ salim karaya çıkardığımızda ise, ortak koşmaya başlamışlardır bile.
Yaşar Nuri Öztürk : Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}