» 29 / Ankebût  66:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

 » 29 / Ankebût  Suresi: 66
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. لِيَكْفُرُوا (LYKFRVE) = liyekfurū : nankörlük etmek için
2. بِمَا (BME) = bimā : şeye
3. اتَيْنَاهُمْ ( ËTYNEHM) = āteynāhum : kendilerine verdiğimiz
4. وَلِيَتَمَتَّعُوا (VLYTMTAVE) = veliyetemetteǔ : ve zevk içinde yaşasınlar diye
5. فَسَوْفَ (FSVF) = fesevfe : ama yakında
6. يَعْلَمُونَ (YALMVN) = yeǎ'lemūne : bileceklerdir
nankörlük etmek için | şeye | kendilerine verdiğimiz | ve zevk içinde yaşasınlar diye | ama yakında | bileceklerdir |

[KFR] [] [ETY] [MTA] [] [ALM]
LYKFRVE BME ËTYNEHM VLYTMTAVE FSVF YALMVN

liyekfurū bimā āteynāhum veliyetemetteǔ fesevfe yeǎ'lemūne
ليكفروا بما آتيناهم وليتمتعوا فسوف يعلمون

 » 29 / Ankebût  Suresi: 66
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ليكفروا ك ف ر | KFR LYKFRVE liyekfurū nankörlük etmek için So that they may deny
بما | BME bimā şeye [in] what
آتيناهم ا ت ي | ETY ËTYNEHM āteynāhum kendilerine verdiğimiz We have given them,
وليتمتعوا م ت ع | MTA VLYTMTAVE veliyetemetteǔ ve zevk içinde yaşasınlar diye and they may enjoy (themselves).
فسوف | FSVF fesevfe ama yakında But soon
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bileceklerdir they will know.

29:66 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nankörlük etmek için | şeye | kendilerine verdiğimiz | ve zevk içinde yaşasınlar diye | ama yakında | bileceklerdir |

[KFR] [] [ETY] [MTA] [] [ALM]
LYKFRVE BME ËTYNEHM VLYTMTAVE FSVF YALMVN

liyekfurū bimā āteynāhum veliyetemetteǔ fesevfe yeǎ'lemūne
ليكفروا بما آتيناهم وليتمتعوا فسوف يعلمون

[ك ف ر] [] [ا ت ي] [م ت ع] [] [ع ل م]

 » 29 / Ankebût  Suresi: 66
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ليكفروا ك ف ر | KFR LYKFRVE liyekfurū nankörlük etmek için So that they may deny
Lam,Ye,Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
30,10,20,80,200,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بما | BME bimā şeye [in] what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
آتيناهم ا ت ي | ETY ËTYNEHM āteynāhum kendilerine verdiğimiz We have given them,
,Te,Ye,Nun,Elif,He,Mim,
,400,10,50,1,5,40,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وليتمتعوا م ت ع | MTA VLYTMTAVE veliyetemetteǔ ve zevk içinde yaşasınlar diye and they may enjoy (themselves).
Vav,Lam,Ye,Te,Mim,Te,Ayn,Vav,Elif,
6,30,10,400,40,400,70,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فسوف | FSVF fesevfe ama yakında But soon
Fe,Sin,Vav,Fe,
80,60,6,80,
REM – prefixed resumption particle
FUT – future particle
الفاء استئنافية
حرف استقبال
يعلمون ع ل م | ALM YALMVN yeǎ'lemūne bileceklerdir they will know.
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |لِيَكْفُرُوا: nankörlük etmek için | بِمَا: şeye | اتَيْنَاهُمْ: kendilerine verdiğimiz | وَلِيَتَمَتَّعُوا: ve zevk içinde yaşasınlar diye | فَسَوْفَ: ama yakında | يَعْلَمُونَ: bileceklerdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ليكفروا LYKFRWE nankörlük etmek için | بما BME şeye | آتيناهم ËTYNEHM kendilerine verdiğimiz | وليتمتعوا WLYTMTAWE ve zevk içinde yaşasınlar diye | فسوف FSWF ama yakında | يعلمون YALMWN bileceklerdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |liyekfurū: nankörlük etmek için | bimā: şeye | āteynāhum: kendilerine verdiğimiz | veliyetemetteǔ: ve zevk içinde yaşasınlar diye | fesevfe: ama yakında | yeǎ'lemūne: bileceklerdir |
Kırık Meal (Transcript) : |LYKFRVE: nankörlük etmek için | BME: şeye | ËTYNEHM: kendilerine verdiğimiz | VLYTMTAVE: ve zevk içinde yaşasınlar diye | FSVF: ama yakında | YALMVN: bileceklerdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bu da onlara verdiğimiz nîmetlere nankörlük edip dünyâda geçinip gitmeleri içindir, fakat yakında bilecek onlar.
Adem Uğur : Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler!
Ahmed Hulusi : Kendilerine verdiklerimize (hakikatlerindeki kuvvelere) nankörlük yapsınlar ve (geçici şeylerden) faydalansınlar diye (şirke dönerler)! Yakında anlayacaklar!
Ahmet Tekin : Kendilerine ihsan ettiklerimize karşılık bize nankörlük etsinler, sefa sürsünler bakalım! Ama yakında âkıbetlerinin nasıl olduğunu öğrenecekler.
Ahmet Varol : Kendilerine verdiğimize karşı nankörlük etsinler ve yararlansınlar diye (böyle yaparlar). Ancak yakında bilecekler.
Ali Bulaç : Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve yararlanıp metalansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir.
Ali Fikri Yavuz : Kendilerine verdiğimiz nimeti (kurtuluş nimetini) inkâr etsinler ve (geçici dünya hayatından) zevk alsınlar diye (eski tutumları olan şirke dönerler)...Fakat yakında (onlara ne azab yapılacağını) bileceklerdir.
Bekir Sadak : (65-66) Gemiye bindikleri zaman,dini yalniz Allah'a haskilarak O'na yalvarirlar; ama Allah onlari karaya cikararak kurtarinca, kendilerine verdigi nimete nankorluk ederek O'na hemen es kosarlar. Zevklensinler bakalim, yakinda bileceklerdir.
Celal Yıldırım : Böylece kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etsinler ve bir süre yararlanıp geçinsinler ; ileride (bunun nasıl bir kötülük ve şuursuzluk olduğunu) bilecekler.
Diyanet İşleri : Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve bir süre daha faydalansınlar bakalım! İleride bilecekler.
Diyanet İşleri (eski) : (65-66) Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; ama Allah onları karaya çıkararak kurtarınca, kendilerine verdiği nimete nankörlük ederek O'na hemen eş koşarlar. Zevklensinler bakalım, yakında bileceklerdir.
Diyanet Vakfi : Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler!
Edip Yüksel : Bırak, kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler, zevklensinler. İleride bilecekler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye! Fakat ileride bilirler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ki kendilerine verdiğimiz ni'mete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye, fakat ileride bilirler
Fizilal-il Kuran : Böylece kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etsinler ve dünyada zevkleri ile oyalansınlar bakalım! Nasıl olsa ilerde gerçeği öğreneceklerdir.!
Gültekin Onan : Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e küfretsinler ve yararlanıp metalansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir.
Hakkı Yılmaz : (65,66) İşte onlar, gemiye bindiklerinde, dini yalnız Allah'a özgü kılarak O'na yalvarırlar. Sonra ne zaman ki onları karaya çıkarıp kurtardı, bir de bakarsın ki onlar, kendilerine verdiklerimize iyilikbilmezlik etmek ve kazançlı çıkmak için Allah'ın ortakları olduğunu kabul ediyorlar. Artık onlar, yakında bilecekler.
Hasan Basri Çantay : Ki (bu suretle) kendilerine verdiğimiz (ni'metler) e nankörlük etsinler ve (hayâtdan) zevk alsınlar diye. Fakat onlar yakında bileceklerdir.
Hayrat Neşriyat : Tâ ki kendilerine verdiğimiz şeylere (ni'metlere) nankörlük etsinler ve zevkedalsınlar! Fakat (onlar yaptıklarının âkıbetini) ileride bilecekler!
İbni Kesir : Kendilerine verdiğimize küfretsinler, eğlensinler bakalım. Yakında bileceklerdir.
İskender Evrenosoğlu : Onlara verdiğimiz şeyleri inkâr etsinler (nankörlük etsinler) ve metalansınlar (faydalansınlar) diye. Ama yakında bilecekler.
Muhammed Esed : böylece kendilerine bahşettiğimiz her türlü (nimete) karşı nankörlük yapar ve dünyadaki hayatlarından (ahmakça) zevk almaya devam ederler; fakat, günü gelince (gerçeği) öğrenecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kendilerine verdiğimiz şeye nankörlük etsinler ve istifadede bulunsunlar diye. Fakat yakında bileceklerdir.
Ömer Öngüt : Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkâr etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Yakında bilecekler!
Şaban Piriş : Kendilerine verdiklerimize nankörlük edip, dünyada geçinip gitsinler bakalım, yakında öğrenecekler.
Suat Yıldırım : Neticede kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük edip, güya geçici bir zevk alırlar. Alsınlar bakalım, yakında öğrenirler!
Süleyman Ateş : Ki kendilerine verdiğimiz (ni'metler)e nankörlük etsinler ve (şu geçici hayâtta) zevk içinde yaşasınlar. Ama yakında (gerçeği) bileceklerdir.
Tefhim-ul Kuran : Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve yararlanıp metalansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir.
Ümit Şimşek : Nankörlük etsinler verdiklerimize, nasiplenedursunlar. Yakında görecekler.
Yaşar Nuri Öztürk : Verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve birazcık zevklensinler diye... Yakında bilecekler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}