» 56 / Vâki’a  Suresi:

Kuran Sırası: 56
İniş Sırası: 46

Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Ansızın kopacak kıyâmet kopunca.(56:1)
Kopacağına dâir söylenen sözlerde yalan yok.(56:2)
Halkı alçaltır, yüceltir.(56:3)
Yeryüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsılınca.(56:4)
Ve dağlar, paramparça olunca.(56:5)
Dağılmış zerre zerre toz haline gelince.(56:6)
Artık üç bölük olursunuz siz.(56:7)
Sağ taraf ehli, ama ne de sağ taraf ehli.(56:8)
Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli.(56:9)
Ve bir de ileri geçenler ki herkesi geçmişlerdir.(56:10)
Onlardır mâbutlarına yaklaştırılanlar.(56:11)
Naîm cennetlerinde.(56:12)
Öncekilerin bir çoğu.(56:13)
Sonra gelenlerdense azı onlardan.(56:14)
Altınlarla, mücevherlerle bezenmiş tahtlarda otururlar.(56:15)
Onlara yaslanırlar, birbirlerine karşı.(56:16)
İhtiyarlamıyan delikanlı hizmetçiler dolaşır etraflarında.(56:17)
Kaynağından doldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle ve kadehlerle.(56:18)
O şaraptan başları da ağrımaz ve sarhoş da olmazlar.(56:19)
Beğendikleri meyvelerden.(56:20)
İstedikleri kuş etlerinden sunulur onlara.(56:21)
Ve onlara kara gözlü hûriler de var ki.(56:22)
Sanki haznelerde saklanmış inciler.(56:23)
Yaptıklarına karşılık.(56:24)
Orada boş ve çirkin bir söz de duymazlar, günaha âit bir söz de.(56:25)
Ancak, esenlik size, esenlik denir.(56:26)
Ve sağ taraf ehli, ama ne de sağ taraf ehli.(56:27)
Dikensiz sedir ağaçlarıyla.(56:28)
Ve meyveleri birbirine yaslanıp istiflenmiş muz ağaçlarıyla dolu bir yerdedir onlar.(56:29)
Ve uzayıp giden bir gölgelik.(56:30)
Ve çağlaya çağlaya akan sular.(56:31)
Ve birçok meyveler.(56:32)
Ne biter, zamanları geçer, ne yiyene yeme denir, yeter.(56:33)
ve yüksek döşekler.(56:34)
Şüphe yok ki biz, onların eşlerini de yeniden yarattık.(56:35)
Onları, kız oğlan kız olarak halkettik.(56:36)
Cilveli, şirin sözlü, eşlerine âşık ve onlarla yaşıt kıldık.(56:37)
Sağ taraf ehli için.(56:38)
Onlarda, evvelkilerden de birçok topluluk var.(56:39)
Ve sonra gelenlerden de birçok topluluk.(56:40)
Onlar, iliklere kadar işleyen bir sam yeli içinde, kaynar sular içmedeler.(56:42)
Ve karardıkça kararan bir dumanın gölgesindeler.(56:43)
Ne bir serinlik var, ne bir güzellik var.(56:44)
Bundan önce onlar, nîmetler içindeydi.(56:45)
Ve büyük günahları yapmada ısrâr ederlerdi.(56:46)
Ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı dirileceğiz?(56:47)
Yoksa önceden gelip geçen atalarımız mı dirilecek?(56:48)
De ki: Şüphe yok, öncekiler de, sonra gelenler de.(56:49)
Elbette bilinen günün muayyen ve mukadder vaktinde toplanacaksınız.(56:50)
Sonra da siz ey yalanlayan sapıklar, şüphe yok ki.(56:51)
Zakkum ağacının meyvesinden yiyeceksiniz elbet.(56:52)
Derken karınlar, dolup şişecek.(56:53)
Derken üstüne, kaynar su içeceksiniz.(56:54)
Derken susuzluk illetine uğrayıp içecek, içecek de kanmayacaksınız.(56:55)
Budur cezâ günü ziyâfetleri.(56:56)
Biz yarattık sizi, hâlâ mı gerçeklemezsiniz?(56:57)
Görmez misiniz rahîmlere döktüğünüz bir katre suyu?(56:58)
Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa biz mi yaratmadayız?(56:59)
Biz takdîr ettik aranızda ölümü ve kimse geçemez önümüze bizim.(56:60)
Sizin gibi bir topluluk yaratıp yerinize geçirmek istersek ve sizi de, bilmediğiniz bir şekle döndürmeyi dilersek.(56:61)
Ve andolsun ki ilk yaratılışı biliyorsunuz, biliyorsunuz da ne diye düşünmüyorsunuz?(56:62)
Görmez misiniz ektiğiniz tohumu?(56:63)
Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa biz mi bitirmedeyiz?(56:64)
Dilersek elbette onu kurutup çer çöp haline getirirdik de şaşırır kalır, nâdim olur dururdunuz.(56:65)
Gerçekten de biz derdiniz, ziyan ettik.(56:66)
Hayır, biz mahrûm olduk.(56:67)
Görmez misiniz içtiğiniz suyu?(56:68)
Siz mi yağdırıyorsunuz onu buluttan, yoksa biz mi yağdırmadayız?(56:69)
Dileseydik onu tuzlu, acı bir su hâline getirirdik, hâlâ mı şükretmezsiniz?(56:70)
Görmez misiniz çakmakla çakıp yaktığınız ateşi?(56:71)
Siz mi onun ağacını meydana getiriyorsunuz, yoksa biz mi meydana getirmedeyiz?(56:72)
Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik.(56:73)
Artık pek ulu Rabbinin adını anarak tenzîh et onu.(56:74)
Andolsun yıldızların yerlerine.(56:75)
Ve şüphe yok ki bu, elbette pek büyük bir anttır bilseniz.(56:76)
Şüphe yok ki bu, pek güzel ve şerefli Kur'ân'dır.(56:77)
Saklanmış bir kitapta.(56:78)
Ona, temiz olanlardan başkaları dokunamaz.(56:79)
Alemlerin Rabbinden indirilmiştir.(56:80)
Artık siz, bu sözü mü yalanlayacaksınız?(56:81)
Ve o kitaptan nasîbiniz, yalnız onu yalanlamaktan ibâret mi olacak?(56:82)
Hani can gırtlağa gelince.(56:83)
Siz de o sırada bakar durursunuz.(56:84)
Ve biz, ona sizden daha yakınız ve fakat göremezsiniz.(56:85)
İnanmıyorsanız, cezâ görmeyeceğinizi sanıyorsanız.(56:86)
O gırtlağa gelen canı geri çevirin bakalım doğru söylüyorsanız.(56:87)
Artık o kişi yakınlaştırılanlardansa.(56:88)
Artık ona huzur ve rahat ve rızık ve Naîm cenneti.(56:89)
Ve ama sağ taraf ehlindense.(56:90)
Artık esenlik sana sağ taraf ehlinden.(56:91)
Ve ama yalanlayan sapıklardansa.(56:92)
Kaynar suyla ziyâfet ona.(56:93)
Ve cehenneme atılma.(56:94)
Şüphe yok ki bu, haktır, gerçeğin ta kendisidir.(56:95)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}