» 27 / Neml  84:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

 » 27 / Neml  Suresi: 84
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : nihayet
2. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā :
3. جَاءُوا (CEÙVE) = cā'ū : geldiklerinde
4. قَالَ (GEL) = ḳāle : (Allah onlara) der ki
5. أَكَذَّبْتُمْ (ÊKZ̃BTM) = ekeƶƶebtum : yalanladınız mı?
6. بِايَاتِي (B ËYETY) = biāyātī : ayetlerimi
7. وَلَمْ (VLM) = velem :
8. تُحِيطُوا (TḪYŦVE) = tuHīTū : anlamadığınız halde
9. بِهَا (BHE) = bihā : onları
10. عِلْمًا (ALME) = ǐlmen : ilmen
11. أَمَّاذَا (ÊMEZ̃E) = emmāƶā : yoksa nedir?
12. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : olduğunuz
13. تَعْمَلُونَ (TAMLVN) = teǎ'melūne : yapıyor(lar)
nihayet | | geldiklerinde | (Allah onlara) der ki | yalanladınız mı? | ayetlerimi | | anlamadığınız halde | onları | ilmen | yoksa nedir? | olduğunuz | yapıyor(lar) |

[] [] [CYE] [GVL] [KZ̃B] [EYY] [] [ḪVŦ] [] [ALM] [] [KVN] [AML]
ḪT ÎZ̃E CEÙVE GEL ÊKZ̃BTM B ËYETY VLM TḪYŦVE BHE ALME ÊMEZ̃E KNTM TAMLVN

Hattā iƶā cā'ū ḳāle ekeƶƶebtum biāyātī velem tuHīTū bihā ǐlmen emmāƶā kuntum teǎ'melūne
حتى إذا جاءوا قال أكذبتم بآياتي ولم تحيطوا بها علما أماذا كنتم تعملون

 » 27 / Neml  Suresi: 84
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
حتى | ḪT Hattā nihayet Until,
إذا | ÎZ̃E iƶā when
جاءوا ج ي ا | CYE CEÙVE cā'ū geldiklerinde they come,
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (Allah onlara) der ki He will say,
أكذبتم ك ذ ب | KZ̃B ÊKZ̃BTM ekeƶƶebtum yalanladınız mı? """Did you deny"
بآياتي ا ي ي | EYY B ËYETY biāyātī ayetlerimi My Signs
ولم | VLM velem while not
تحيطوا ح و ط | ḪVŦ TḪYŦVE tuHīTū anlamadığınız halde you encompassed
بها | BHE bihā onları them
علما ع ل م | ALM ALME ǐlmen ilmen (in) knowledge,
أماذا | ÊMEZ̃E emmāƶā yoksa nedir? or what
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum olduğunuz you used (to)
تعملون ع م ل | AML TAMLVN teǎ'melūne yapıyor(lar) "do?"""

27:84 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nihayet | | geldiklerinde | (Allah onlara) der ki | yalanladınız mı? | ayetlerimi | | anlamadığınız halde | onları | ilmen | yoksa nedir? | olduğunuz | yapıyor(lar) |

[] [] [CYE] [GVL] [KZ̃B] [EYY] [] [ḪVŦ] [] [ALM] [] [KVN] [AML]
ḪT ÎZ̃E CEÙVE GEL ÊKZ̃BTM B ËYETY VLM TḪYŦVE BHE ALME ÊMEZ̃E KNTM TAMLVN

Hattā iƶā cā'ū ḳāle ekeƶƶebtum biāyātī velem tuHīTū bihā ǐlmen emmāƶā kuntum teǎ'melūne
حتى إذا جاءوا قال أكذبتم بآياتي ولم تحيطوا بها علما أماذا كنتم تعملون

[] [] [ج ي ا] [ق و ل] [ك ذ ب] [ا ي ي] [] [ح و ط] [] [ع ل م] [] [ك و ن] [ع م ل]

 » 27 / Neml  Suresi: 84
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
حتى | ḪT Hattā nihayet Until,
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
جاءوا ج ي ا | CYE CEÙVE cā'ū geldiklerinde they come,
Cim,Elif,,Vav,Elif,
3,1,,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (Allah onlara) der ki He will say,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
أكذبتم ك ذ ب | KZ̃B ÊKZ̃BTM ekeƶƶebtum yalanladınız mı? """Did you deny"
,Kef,Zel,Be,Te,Mim,
,20,700,2,400,40,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 2nd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآياتي ا ي ي | EYY B ËYETY biāyātī ayetlerimi My Signs
Be,,Ye,Elif,Te,Ye,
2,,10,1,400,10,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
جار ومجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولم | VLM velem while not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
NEG – negative particle
الواو حالية
حرف نفي
تحيطوا ح و ط | ḪVŦ TḪYŦVE tuHīTū anlamadığınız halde you encompassed
Te,Ha,Ye,Tı,Vav,Elif,
400,8,10,9,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بها | BHE bihā onları them
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
علما ع ل م | ALM ALME ǐlmen ilmen (in) knowledge,
Ayn,Lam,Mim,Elif,
70,30,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
أماذا | ÊMEZ̃E emmāƶā yoksa nedir? or what
,Mim,Elif,Zel,Elif,
,40,1,700,1,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum olduğunuz you used (to)
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
تعملون ع م ل | AML TAMLVN teǎ'melūne yapıyor(lar) "do?"""
Te,Ayn,Mim,Lam,Vav,Nun,
400,70,40,30,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |حَتَّىٰ: nihayet | إِذَا: | جَاءُوا: geldiklerinde | قَالَ: (Allah onlara) der ki | أَكَذَّبْتُمْ: yalanladınız mı? | بِايَاتِي: ayetlerimi | وَلَمْ: | تُحِيطُوا: anlamadığınız halde | بِهَا: onları | عِلْمًا: ilmen | أَمَّاذَا: yoksa nedir? | كُنْتُمْ: olduğunuz | تَعْمَلُونَ: yapıyor(lar) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E | جاءوا CEÙWE geldiklerinde | قال GEL (Allah onlara) der ki | أكذبتم ÊKZ̃BTM yalanladınız mı? | بآياتي B ËYETY ayetlerimi | ولم WLM | تحيطوا TḪYŦWE anlamadığınız halde | بها BHE onları | علما ALME ilmen | أماذا ÊMEZ̃E yoksa nedir? | كنتم KNTM olduğunuz | تعملون TAMLWN yapıyor(lar) |
Kırık Meal (Okunuş) : |Hattā: nihayet | iƶā: | cā'ū: geldiklerinde | ḳāle: (Allah onlara) der ki | ekeƶƶebtum: yalanladınız mı? | biāyātī: ayetlerimi | velem: | tuHīTū: anlamadığınız halde | bihā: onları | ǐlmen: ilmen | emmāƶā: yoksa nedir? | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapıyor(lar) |
Kırık Meal (Transcript) : |ḪT: nihayet | ÎZ̃E: | CEÙVE: geldiklerinde | GEL: (Allah onlara) der ki | ÊKZ̃BTM: yalanladınız mı? | B ËYETY: ayetlerimi | VLM: | TḪYŦVE: anlamadığınız halde | BHE: onları | ALME: ilmen | ÊMEZ̃E: yoksa nedir? | KNTM: olduğunuz | TAMLVN: yapıyor(lar) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonunda, onlar geldi mi, delillerimi bir bilgi edinip kavramadığınız halde yalanladınız mı, neydi o yaptığınız der.
Adem Uğur : Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?
Ahmed Hulusi : Nihayet geldiklerinde (Allâh) dedi ki: "İlminizin kapsamı dışında olduğu hâlde işaretlerimi yalanlamaya kalktınız? Neydi bu yaptığınız?"
Ahmet Tekin : Nihayet hesap yerine geldikleri vakit Allah: 'Âyetlerimin, Kur’ân’ımın ne olduğunu kavramadan, anlama gayreti göstermeden âyetlerimi mi yalanladınız? Yalanlamadınızsa bu amelleriniz ne?' buyurur.
Ahmet Varol : Sonuçda (hesap yerine) geldiklerinde (Allah) der ki: 'Siz benim ayetlerimi bilgi yönünden kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?'
Ali Bulaç : Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki: "Siz benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"
Ali Fikri Yavuz : Nihayet hesap yerine geldikleri vakit, Allah buyurur ki: “- Siz benim âyetlerimi ilim bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?”
Bekir Sadak : Geldikleri zaman Allah: «Ayetlerimi anlamadiginiz halde yalanladiniz mi? Yoksa yaptiginiz neydi?» der.
Celal Yıldırım : Sonunda (Mahşer alanına) geldiklerinde, (Allah onlara) «siz âyetlerimi anlayıp kavrayamazken onları yalan mı saydınız ? Yoksa neler yapıyordunuz?» der.
Diyanet İşleri : Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: “Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!”
Diyanet İşleri (eski) : Geldikleri zaman Allah: 'Ayetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa yaptığınız neydi?' der.
Diyanet Vakfi : Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?
Edip Yüksel : Geldikleri zaman, 'Ayet ve mucizelerimi bilginizle kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa yaptığınız neydi?' der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: «Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nihayet geldikleri zaman, Allah: «Siz, Benim ayetlerimi, onları ilmen kavramadığınız halde yalanladınız mı? Değilse ne yapıyordunuz?» buyurur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Nihayet geldikleri vakıt: siz benim âyetlerimi ılmen kavramadığınız halde tekzib mi ettiniz? Yoksa ne yapıyordunuz
Fizilal-il Kuran : Hesaplaşma yerine geldiklerinde Allah, onlara der ki; «Ayetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız, değil mi? Yoksa yaptığınız, başka neydi ki?»
Gültekin Onan : Nihayet geldikleri zaman, (Tanrı) der ki: "Siz benim ayetlerimi bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"
Hakkı Yılmaz : Ve geldikleri zaman, Allah der ki: “Siz Benim âyetlerimi/ alâmetlerimi/ göstergelerimi, bilgi bakımından onu kavramadığınız hâlde yalanladınız mı? Ya da ne yapıyordunuz?
Hasan Basri Çantay : Nihayet (hesâb yerine) geldikleri zaman (Allah) buyurur ki: «Siz benim âyetlerimi, onları hiçbir bilgi ile kavramadığınız halde (körü körüne), tekzîb mi etdiniz? Ne idi o ısraar ile yapdığınız»?
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (oraya) geldikleri zaman (Allah onlara): 'Kendilerini ilmen kavramadığınız hâlde, ayetlerimi yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?' buyurur.
İbni Kesir : Nihayet geldikleri zaman; buyurur ki: Siz, Benim ayetlerimi anlamadığınız halde mi yalanladınız? Yoksa yaptığınız ne idi.
İskender Evrenosoğlu : Onlar geldikleri zaman (Allah onlara): "Onu ilmen ihata edemediniz de mi âyetlerimi tekzip ettiniz (yalanladınız)? Yoksa yapmış olduğunuz nedir (başka bir sebep mi var)?" dedi.
Muhammed Esed : öyle ki, (yargı önüne) çıktıkları zaman, Allah, onlara: "(Doğru düşünce ve) bilgi yoluyla üstesinden gelemeyince tutup mesajlarımızı yalanlamaya kalktınız, öyle mi? Peki, bu yaptığınız neydi öyleyse?" diyecek.
Ömer Nasuhi Bilmen : Nihâyet geldikleri vakit (Hak Teâlâ) buyurur ki: «Benim âyetlerimi ilmen ihata edemez olduğunuz halde onları tekzîp mi ettiniz. Yoksa sizin yapar olduğunuz şey ne idi?»
Ömer Öngüt : Nihayet (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: “Siz benim âyetlerimi ilminiz ihata etmediği (kapsamadığı) halde yalanladınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?”
Şaban Piriş : Hepsi geldiği zaman: -Ayetlerimi iyice kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz? der.
Suat Yıldırım : Nihayet hesap yerine vardıklarında Allah Teâlâ: "Demek siz ayetlerimin ne olduğunu iyice anlamadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa ne yaptınız?"
Süleyman Ateş : (Divânına) Geldiklerinde (Allâh onlara) der: "Âyetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yaptınız?"
Tefhim-ul Kuran : Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki: «Siz benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?»
Ümit Şimşek : Huzuruna geldiklerinde, Allah buyurur: 'Hiçbir şeyini kavramadan Benim âyetlerimi inkâr ettiniz, öyle mi? Değilse bu yaptığınız neydi?'
Yaşar Nuri Öztürk : Geldiklerinde Allah onlara: "Ayetlerimizi, ilminiz onları kuşatmadığı halde inkâr mı ettiniz yoksa ne yapıyordunuz?" der.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}