» 27 / Neml  42:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

 » 27 / Neml  Suresi: 42
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمَّا (FLME) = felemmā : ne zaman ki
2. جَاءَتْ (CEÙT) = cā'et : gelince
3. قِيلَ (GYL) = ḳīle : dendi
4. أَهَٰكَذَا (ÊHKZ̃E) = ehākeƶā : böyle mi?
5. عَرْشُكِ (ARŞK) = ǎrşuki : senin tahtın
6. قَالَتْ (GELT) = ḳālet : dedi
7. كَأَنَّهُ (KÊNH) = keennehu : tıpkı (öyle)
8. هُوَ (HV) = huve : o
9. وَأُوتِينَا (VÊVTYNE) = ve ūtīnā : ve bize verilmişti
10. الْعِلْمَ (ELALM) = l-ǐlme : bilgi
11. مِنْ (MN) = min :
12. قَبْلِهَا (GBLHE) = ḳablihā : daha önce
13. وَكُنَّا (VKNE) = ve kunnā : ve biz olmuştuk
14. مُسْلِمِينَ (MSLMYN) = muslimīne : müslüman
ne zaman ki | gelince | dendi | böyle mi? | senin tahtın | dedi | tıpkı (öyle) | o | ve bize verilmişti | bilgi | | daha önce | ve biz olmuştuk | müslüman |

[] [CYE] [GVL] [] [ARŞ] [GVL] [] [] [ETY] [ALM] [] [GBL] [KVN] [SLM]
FLME CEÙT GYL ÊHKZ̃E ARŞK GELT KÊNH HV VÊVTYNE ELALM MN GBLHE VKNE MSLMYN

felemmā cā'et ḳīle ehākeƶā ǎrşuki ḳālet keennehu huve ve ūtīnā l-ǐlme min ḳablihā ve kunnā muslimīne
فلما جاءت قيل أهكذا عرشك قالت كأنه هو وأوتينا العلم من قبلها وكنا مسلمين

 » 27 / Neml  Suresi: 42
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki So when
جاءت ج ي ا | CYE CEÙT cā'et gelince she came,
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle dendi it was said,
أهكذا | ÊHKZ̃E ehākeƶā böyle mi? """Is like this"
عرشك ع ر ش | ARŞ ARŞK ǎrşuki senin tahtın "your throne?"""
قالت ق و ل | GVL GELT ḳālet dedi She said,
كأنه | KÊNH keennehu tıpkı (öyle) """It is like"
هو | HV huve o "it."""
وأوتينا ا ت ي | ETY VÊVTYNE ve ūtīnā ve bize verilmişti """And we were given"
العلم ع ل م | ALM ELALM l-ǐlme bilgi the knowledge
من | MN min before her
قبلها ق ب ل | GBL GBLHE ḳablihā daha önce before her
وكنا ك و ن | KVN VKNE ve kunnā ve biz olmuştuk and we have been
مسلمين س ل م | SLM MSLMYN muslimīne müslüman "Muslims."""

27:42 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ne zaman ki | gelince | dendi | böyle mi? | senin tahtın | dedi | tıpkı (öyle) | o | ve bize verilmişti | bilgi | | daha önce | ve biz olmuştuk | müslüman |

[] [CYE] [GVL] [] [ARŞ] [GVL] [] [] [ETY] [ALM] [] [GBL] [KVN] [SLM]
FLME CEÙT GYL ÊHKZ̃E ARŞK GELT KÊNH HV VÊVTYNE ELALM MN GBLHE VKNE MSLMYN

felemmā cā'et ḳīle ehākeƶā ǎrşuki ḳālet keennehu huve ve ūtīnā l-ǐlme min ḳablihā ve kunnā muslimīne
فلما جاءت قيل أهكذا عرشك قالت كأنه هو وأوتينا العلم من قبلها وكنا مسلمين

[] [ج ي ا] [ق و ل] [] [ع ر ش] [ق و ل] [] [] [ا ت ي] [ع ل م] [] [ق ب ل] [ك و ن] [س ل م]

 » 27 / Neml  Suresi: 42
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLME felemmā ne zaman ki So when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
جاءت ج ي ا | CYE CEÙT cā'et gelince she came,
Cim,Elif,,Te,
3,1,,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
قيل ق و ل | GVL GYL ḳīle dendi it was said,
Gaf,Ye,Lam,
100,10,30,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
أهكذا | ÊHKZ̃E ehākeƶā böyle mi? """Is like this"
,He,Kef,Zel,Elif,
,5,20,700,1,
INTG – prefixed interrogative alif
DEM – demonstrative pronoun
الهمزة همزة استفهام
اسم اشارة
عرشك ع ر ش | ARŞ ARŞK ǎrşuki senin tahtın "your throne?"""
Ayn,Re,Şın,Kef,
70,200,300,20,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person feminine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قالت ق و ل | GVL GELT ḳālet dedi She said,
Gaf,Elif,Lam,Te,
100,1,30,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
كأنه | KÊNH keennehu tıpkı (öyle) """It is like"
Kef,,Nun,He,
20,,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «كأن»
هو | HV huve o "it."""
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
وأوتينا ا ت ي | ETY VÊVTYNE ve ūtīnā ve bize verilmişti """And we were given"
Vav,,Vav,Te,Ye,Nun,Elif,
6,,6,400,10,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول و«نا» ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
العلم ع ل م | ALM ELALM l-ǐlme bilgi the knowledge
Elif,Lam,Ayn,Lam,Mim,
1,30,70,30,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
من | MN min before her
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلها ق ب ل | GBL GBLHE ḳablihā daha önce before her
Gaf,Be,Lam,He,Elif,
100,2,30,5,1,
N – genitive noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وكنا ك و ن | KVN VKNE ve kunnā ve biz olmuştuk and we have been
Vav,Kef,Nun,Elif,
6,20,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
مسلمين س ل م | SLM MSLMYN muslimīne müslüman "Muslims."""
Mim,Sin,Lam,Mim,Ye,Nun,
40,60,30,40,10,50,
"N – accusative masculine plural (form IV) active participle → Islam"
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: ne zaman ki | جَاءَتْ: gelince | قِيلَ: dendi | أَهَٰكَذَا: böyle mi? | عَرْشُكِ: senin tahtın | قَالَتْ: dedi | كَأَنَّهُ: tıpkı (öyle) | هُوَ: o | وَأُوتِينَا: ve bize verilmişti | الْعِلْمَ: bilgi | مِنْ: | قَبْلِهَا: daha önce | وَكُنَّا: ve biz olmuştuk | مُسْلِمِينَ: müslüman |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلما FLME ne zaman ki | جاءت CEÙT gelince | قيل GYL dendi | أهكذا ÊHKZ̃E böyle mi? | عرشك ARŞK senin tahtın | قالت GELT dedi | كأنه KÊNH tıpkı (öyle) | هو HW o | وأوتينا WÊWTYNE ve bize verilmişti | العلم ELALM bilgi | من MN | قبلها GBLHE daha önce | وكنا WKNE ve biz olmuştuk | مسلمين MSLMYN müslüman |
Kırık Meal (Okunuş) : |felemmā: ne zaman ki | cā'et: gelince | ḳīle: dendi | ehākeƶā: böyle mi? | ǎrşuki: senin tahtın | ḳālet: dedi | keennehu: tıpkı (öyle) | huve: o | ve ūtīnā: ve bize verilmişti | l-ǐlme: bilgi | min: | ḳablihā: daha önce | ve kunnā: ve biz olmuştuk | muslimīne: müslüman |
Kırık Meal (Transcript) : |FLME: ne zaman ki | CEÙT: gelince | GYL: dendi | ÊHKZ̃E: böyle mi? | ARŞK: senin tahtın | GELT: dedi | KÊNH: tıpkı (öyle) | HV: o | VÊVTYNE: ve bize verilmişti | ELALM: bilgi | MN: | GBLHE: daha önce | VKNE: ve biz olmuştuk | MSLMYN: müslüman |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hükümdâr gelince, tahtın bu muydu dendi, o da ona pek benziyor zâten daha önce de Süleyman'ın peygamberliğini bilmiş, anlamıştık ve teslîm olmuştuk dedi.
Adem Uğur : Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk.
Ahmed Hulusi : (Saba Melikesi) geldiğinde şöyle denildi: "Senin tahtın işte böyle midir?". . . (Melike de) dedi ki: "Sanki o. . . Bundan önce (zaten) bize ilim verilmişti ve müslimler olmuştuk. "
Ahmet Tekin : Kraliçe gelince: 'Senin tahtın da böyle mi?' denildi. Kraliçe: 'Bu, tıpkı o' dedi, tahtını tanıdı. Süleyman: 'Zaten, o gelmeden önce, onun bileceği ile ilgili bilgi bize verilmişti. Biz, Allah’ın emrini, hükmünü, vahyini kabul eden müslümanlarız.' dedi.
Ahmet Varol : (Sebe hükümdarı) gelince: 'Senin tahtın böyle miydi?' denildi. 'Tıpkı odur. Bize ondan önce ilim verilmiş ve biz Müslüman olmuştuk' dedi.
Ali Bulaç : Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: "Senin tahtın böyle mi?" denildi. Dedi ki: "Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk."
Ali Fikri Yavuz : Vakta ki (Belkıs) geldi, ona denildi ki: “- Böyle mi senin tahtın?” (Belkıs şöyle) dedi: “- Sanki odur. Bununla beraber bize bu taht mucizesinden önce (peygamberliğine delâlet eden Hüdhüd mucizesi ile) ilim verildi ve müslüman olduk.”
Bekir Sadak : Melike geldiginde «Senin tahtin boyle miydi?» denildi. O da «Sanki odur, daha once bize bilgi verilmisti ve teslim olmustuk» dedi.
Celal Yıldırım : Melike gelince, «tahtın böyle mi idi ?» denildi. O da «onun gibi bir şey; bundan daha önce bize bilgi verilmişti; bizler de teslîm olmuş idik,» dedi.
Diyanet İşleri : Belkıs gelince, “Senin tahtın böyle mi?” denildi. O da, “Sanki o! Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Melike geldiğinde 'Senin tahtın böyle miydi?' denildi. O da 'Sanki odur, daha önce bize bilgi verilmişti ve teslim olmuştuk' dedi.
Diyanet Vakfi : Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk.
Edip Yüksel : (Kadın lider) varınca kendisine, 'Senin tahtın buna mı benziyor?' dendi. 'Tıpkı o,' dedi, 'Bize ondan önce bilgi verilmişti ve biz müslüman idik.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Melike gelince, «Senin tahtın da böyle mi?» dendi. O şöyle cevap verdi: «Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine (Melike) gelince: «Böyle mi senin tahtın?» denildi. (O da): «Sanki o! Zaten bize daha önce bilgi verildi ve biz müslüman olduk! dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Binaenaleyh geldiğinde böyle mi senin tahtın? denildi, sanki o, maamafih bize ondan önce ılim verildi müsliman olduk dedi
Fizilal-il Kuran : Kraliçe gelince kendisine: «Bu senin tahtın mıdır? diye soruldu. O da dedi ki; «Sanki odur. Zaten bu mucizeden önce bize bilgi verilmiş ve biz senin çağrına boyun eğmeye hazırlanmıştık.»
Gültekin Onan : Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: "Senin tahtın böyle mi?" denildi. Dedi ki: "Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk."
Hakkı Yılmaz : Melike geldiği zaman, “Senin tahtın böyle mi?” dendi. Melike: “Sanki bu, odur. Ve bize ondan önce bilgi verilmiş ve biz Müslümanlar olmuş idik.”
Hasan Basri Çantay : Artık (kadın) gelince ona (şöyle) denildi: «Senin tahtın böyle mi idi»? (Kadın) dedi: «Sanki bu, odur. Ondan evvel de bize ilim verilmişdi ve biz müslüman olmuşduk».
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (melîke) gelince (ona): 'Senin tahtın böyle miydi?' denildi. (O da:)'Sanki bu, odur! Zâten bize ondan (tahtımın hârika bir sûrette getirilişinden) önce (senin nübüvvetine dâir) bilgi verilmişti ve (biz) Müslüman kimseler olmuştuk' dedi.
İbni Kesir : Böylece geldiğinde: Senin tahtın böyle miydi? denildi. O da: Sanki bu, odur. Ondan önce de bize bilgi verilmişti ve biz müslüman olmuştuk, dedi
İskender Evrenosoğlu : Böylece geldiği zaman ona: "Senin tahtın bunun gibi miydi (böyle miydi)?" denildi. (Sebe Melikesi): "Sanki o." dedi. Ve (Süleyman A.S): "İlim bize ondan önce verildi. Ve biz müslümanlar, (Allah'a teslim olanlar) olduk."
Muhammed Esed : Ve böylece, (Süleyman'ın yanına gelince) ona: "Senin tahtın böyle miydi?" diye soruldu. (Sebe Melikesi:) "Sanki bunun gibiydi!" dedi. (Süleyman, bunun üzerine, yanındakilere:) "(İlahi) bilgi ondan önce bize verilmiş olduğu ve bizim de (başından beri) Allah'a yürekten boyun eğen kimseler olduğumuz halde, (Melike'nin, bizim kendisine bu yolda herhangi bir yardımımız olmadan, kendiliğinden hakka ulaştığını)
Ömer Nasuhi Bilmen : (42-43) Vaktâ ki (o hükümdar kadın) geldi, denildi ki, «Senin tahtın böyle midir?» Dedi ki: «Bu, sanki o. Maamafih bize ondan evvel bilgi verilmiş idi ve bizler müslümânlar olduk.» Onu Allah'ın gayrı tapar olduğu şey (İslâmiyet'ten) men etmiş idi. Şüphe yok ki o, kâfirler olan bir kavimden idi.
Ömer Öngüt : (Belkıs) gelince: “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. O da: “Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik. ” dedi.
Şaban Piriş : Kraliçe geldiği zaman: -Senin tahtın böyle miydi? denildi. O da: -Sanki bu o! Daha önce bize bilgi verildi ve müslüman olduk, dedi.
Suat Yıldırım : Süleyman’ın huzuruna girince ona: "Senin tahtın da böyle midir?" diye soruldu. "Sanki o!" dedi, "zaten bu mucizeden önce bize bilgi verildiği için sana itaat edenlerden olduk."
Süleyman Ateş : (Kraliçe) Gelince (ona): "Senin tahtın da böyle mi?" dendi, "Tıpkı o, dedi, zaten bize daha önce bilgi verilmişti. (Allâh'ın kudretini ve senin peygamber olduğunu anlamış) ve biz müslüman olmuştuk."
Tefhim-ul Kuran : Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: «Senin tahtın böyle mi?» denildi. Dedi ki: «Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk.»
Ümit Şimşek : Belkıs geldiğinde, ona 'Senin tahtın buna benziyor mu?' dendi. Belkıs 'Sanki kendisi,' dedi. 'Zaten bize daha önce bilgi ulaşmış ve biz hakka teslim olmuştuk.'
Yaşar Nuri Öztürk : Melike gelince şöyle denildi: "Senin tahtın da böyle mi?" Dedi: "Bu sanki o. Zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz müslüman olmuştuk."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}