Ahmet Varol Meali |
|
İnsanların hesapları yaklaştı. Oysa onlar gaflet içinde, yüz çevirmektedirler.(21:1) | |
Ne zaman kendilerine Rablerinden yeni bir uyarı gelse onu ancak alaya alarak dinlerler.(21:2) | |
Kalpleri de eğlencededir. Zulmedenler: 'Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey midir? Şimdi siz gözünüz göre göre sihre mi gideceksiniz?' diye aralarında gizlice konuşurlar.(21:3) | |
Dedi ki: 'Rabbim gökte de yerde de (her) sözü bilir. O, duyandır, bilendir.'(21:4) | |
'Hayır; bu ancak karışık rüyalardan ibarettir. Hayır, bunu o kendisi uydurmuştur. Hayır o bir şairdir. Öyle değilse öncekilere gönderildiği gibi bize bir ayet (mucize) getirsin' dediler.(21:5) | |
Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir kent (halkı) iman etmemişti. Şimdi bunlar mı iman edecekler? [1](21:6) | |
Senden önce de (elçi olarak) kendilerine vahyettiğimiz adamlardan başkalarını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız zikir ehline [2] sorun.(21:7) | |
Biz onları yemek yemeyen cesetler kılmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi.(21:8) | |
Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık. Aşırı gidenleri ise helak ettik.(21:9) | |
Andolsun ki size içinde sizin için öğüt bulunan [3] bir kitap indirdik. Akıl etmiyor musunuz?(21:10) | |
Biz zalim olan nice kenti helak ettik ve onlardan sonra başka kavimler var ettik.(21:11) | |
Onlar zorlu azabımızı hissettiklerinde hemen oradan kaçıyorlardı.(21:12) | |
'Kaçmayın, size sağlanan refaha ve yurtlarınıza dönün. Olur ki sorguya çekilirsiniz.'(21:13) | |
'Yazık bize! Gerçekten biz zalimlermişiz' dediler.(21:14) | |
Bu haykırmaları biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş kül yığını haline getirinceye kadar kesilmedi.(21:15) | |
Biz göğü, yeri ve bu ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.(21:16) | |
Biz eğer bir eğlence edinmek isteseydik elbette onu kendi katımızdan edinirdik. Eğer yapacak olsaydık!(21:17) | |
Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsınız o yokolup gitmiştir. Nitelemelerinizden dolayı yazık size!(21:18) | |
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur. O'nun huzurundakiler O'na ibadette büyüklüğe kapılmazlar ve yorulmazlar.(21:19) | |
Gece ve gündüz tesbih eder; hiç ara vermezler.(21:20) | |
Yoksa onlar, yerden birtakım ilahlar edindiler de onlar mı diriltecekler?(21:21) | |
O ikisinde [4] Allah'tan başka ilahlar olsaydı ikisi de bozulup giderdi. Arşın Rabbi olan Allah onların nitelendirmelerinden münezzehtir.(21:22) | |
O yaptığından sorumlu tutulmaz; oysa onlar sorumlu tutulurlar.(21:23) | |
Yoksa O'ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: 'Kesin delilinizi getirin. İşte benimle beraber olanların zikri [5] de, benden öncekilerin zikri de budur.' Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyor bundan dolayı onlar yüz çevirmektedirler.(21:24) | |
Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona: 'Benden başka ilah yoktur; şu halde bana kulluk edin' diye vahyetmiş olmayalım.(21:25) | |
'Rahman çocuk edindi' dediler. O münezzehtir. Hayır (melekler) şerefli kılınmış kullardır.(21:26) | |
Onlar sözle (de olsa) O'nun önüne geçmezler ve onlar O'nun emriyle hareket ederler.(21:27) | |
O (Allah) onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. O'nun korkusuyla titremektedirler.(21:28) | |
Onlardan kim: 'Ben O'ndan ayrı bir ilahım' derse onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız.(21:29) | |
İnkar edenler görmediler mi ki, göklerle yer bitişikken biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık? Hala iman etmeyecekler mi?(21:30) | |
Yeryüzü onları sarsmasın diye üzerinde sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye orada geniş yollar açtık.(21:31) | |
Göğü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlarsa ondaki ayetlerden yüz çevirmektedirler.(21:32) | |
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur. Her biri bir yörünge üzerinde yüzmektedir.(21:33) | |
Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?(21:34) | |
Her can ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak biz sizi hayra da şerre de mübtela kılıyoruz. (Sonuçta) bize döndürüleceksiniz.(21:35) | |
İnkar edenler seni gördüklerinde seni ancak alay konusu edinmektedirler. 'Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?' Oysa Rahman'ın zikrini [6] inkar edenler işte onlardır.(21:36) | |
İnsan (adeta) 'acele'den yaratılmıştır. [7] Size ayetlerimi göstereceğim, benden aceleyle istemeyin.(21:37) | |
Diyorlar ki: 'Eğer doğru sözlüler iseniz, şu vaad (kıyamet ve azap) ne zamandır?'(21:38) | |
İnkar edenler yüzlerinden de arkalarından da ateşi savamayacakları ve yardım göremeyecekleri zamanı bir bilselerdi.(21:39) | |
Hayır o, onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkına çevirecek. Artık ne onu geri çevirmeye güç yetirebilecekler ne de kendilerine süre tanınacak.(21:40) | |
Andolsun senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ancak alay edenleri, alaya aldıkları şey kuşatıverdi.(21:41) | |
De ki: 'Gece ve gündüz sizi Rahman'dan kim koruyabilir?' Hayır, onlar Rablerinin zikrinden [8] yüz çevirmektedirler.(21:42) | |
Yoksa onların kendilerini bize karşı savunacak ilahları mı var? Onlar kendi kendilerine yardım etmeye güç yetiremezler. Bizim tarafımızdan ise yakınlık göremezler. [9](21:43) | |
Doğrusu biz onları ve atalarını yararlandırdık. Öyle ki ömür onlara uzun geldi. Bizim yere gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Şu halde üstün gelenler onlar mıdır?(21:44) | |
De ki: 'Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıklarında çağrıyı duymazlar.'(21:45) | |
Andolsun ki onlara Rabbinin azabından ufak bir esinti dokunsa mutlaka: 'Yazık bize! Gerçekten biz zalimlermişiz' diyeceklerdir.(21:46) | |
Kıyamet günü için adalet terazilerini koyarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. Bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa onu getiririz. Hesap görücü olarak biz yeteriz.(21:47) | |
Andolsun biz Musa ile Harun'a takva sahipleri için bir ışık ve bir öğüt olarak hakkı batıldan ayıran kitabı (furkanı) verdik.(21:48) | |
Onlar [10] Rablerinden gıyaben korkarlar ve onların kıyamet saatinden içleri titrer.(21:49) | |
Bu (Kur'an) da, bizim indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Şimdi siz onu inkar mı ediyorsunuz?(21:50) | |
Andolsun biz daha önce İbrahim'e doğru yolu bulma kabiliyeti vermiştik ve biz onu biliyorduk.(21:51) | |
O babasına ve kavmine: 'Sizin kendilerine tapınmakta olduğunuz şu heykeller de nedir?' demişti.(21:52) | |
Dediler ki: 'Biz atalarımızı onlara tapar bulduk.'(21:53) | |
(İbrahim) dedi ki: 'Andolsun siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz.'(21:54) | |
Onlar: 'Sen bize hakkı mı getirdin yoksa şaka yapanlardan mısın?' dediler.(21:55) | |
Dedi ki: 'Hayır. Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahitlik edenlerdenim.(21:56) | |
Ve Allah'a yemin olsun ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım.'(21:57) | |
Böylece belki ona başvururlar diye büyükleri dışında putları paramparça etti.(21:58) | |
'İlahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o zalimlerden biridir' dediler.(21:59) | |
'Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını duyduk' dediler.(21:60) | |
Dediler ki: 'Öyleyse onu insanların gözlerinin önüne getirin. Olur ki onlar da şahit olurlar!'(21:61) | |
'İlahlarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?' dediler.(21:62) | |
'Belki bu işi şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorlarsa onlara sorun!' dedi.(21:63) | |
Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurarak: 'Şüphesiz sizsiniz asıl zalimler, siz' dediler.(21:64) | |
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: 'Andolsun bunların konuşamayacaklarını sen de bilirsin!'(21:65) | |
Dedi ki: 'Öyleyse Allah'ı bırakıp da size hiçbir yararı ve zararı olmayan şeylere mi tapıyorsunuz?(21:66) | |
Size de Allah'tan ayrı taptıklarınıza da yazıklar olsun! Akıl etmiyor musunuz?(21:67) | |
Dediler ki: 'Eğer bir şey yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin!'(21:68) | |
Biz de dedik ki: 'Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve esenlik ol.'(21:69) | |
Ona bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz asıl kendilerini hüsrana uğrattık.(21:70) | |
Onu da Lut'u da içinde alemler için bereketler verdiğimiz yere (ulaştırıp) kurtardık.(21:71) | |
Ona İshak'ı ve fazladan da Yakub'u bahşettik. Hepsini de salih kimseler eyledik.(21:72) | |
Onları bizim emrimizle doğruya ileten önderler kıldık. Kendilerine hayırları işlemeyi, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi.(21:73) | |
Lut'a da hüküm ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapmakta olan şehirden kurtardık. Doğrusu onlar yoldan çıkmış kötü bir kavimdiler.(21:74) | |
Ve onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o salihlerdendi.(21:75) | |
Nuh da daha önce yakarmıştı. Biz onun duasını kabul etmiş, böylece onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.(21:76) | |
Ayetlerimizi yalanlayan kavme karşı ona yardım ettik. Onlar kötü bir kavimdiler, biz de onların tümünü suda boğduk.(21:77) | |
Davud ve Süleyman da; hani halkın koyunlarının içine yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların hükümlerine şahittik.(21:78) | |
Biz bunu(n hükmünü) Süleyman'a bildirdik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etmeleri üzere dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bütün bunları) yapan bizdik.(21:79) | |
Ona, sizi savaşların şiddetinden korusun diye sizin için zırh yapmayı öğrettik. Ama siz şükrediyor musunuz?(21:80) | |
Süleyman'a da şiddetle esen rüzgarı (boyun eğdirmiştik). O, onun emriyle içini bereketli kıldığımız yere akıp giderdi. Biz her şeyi bileniz.(21:81) | |
Şeytanlardan onun için (denize) dalan ve bundan başka işler görenleri de (onun emrine vermiştik). Biz onları koruyorduk. [11](21:82) | |
Eyyub('u) da (an). Hani o Rabbine: 'Doğrusu bu dert bana dokundu ve sen merhametlilerin en merhametlisisin' diye yakarışta bulunmuştu.(21:83) | |
Biz de onun duasını kabul ettik, üzerindeki derdi kaldırdık ve tarafımızdan bir rahmet, ibadet edenler için de bir ibret olarak ona ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını daha verdik.(21:84) | |
İsmail, İdris ve Zulkifl('i) de (an). Hepsi sabredenlerdendi.(21:85) | |
Onları da rahmetimize soktuk. Çünkü onlar salihlerdendi.(21:86) | |
Balık sahibi (Yunus'u) da (an). Hani o öfkeli olarak gitmiş ve bizim kendisini darlığa sokmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıkların içinde: 'Senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Ben zalimlerden oldum' diye yakarışta bulunmuştu.(21:87) | |
Biz de onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz mü'minleri böyle kurtarırız.(21:88) | |
Zekeriya('yı) da (an). Hani o: 'Rabbim beni yalnız başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın' diye yakarışta bulunmuştu.(21:89) | |
Biz de onun duasını kabul ettik, ona Yahya'yı bahşettik ve hanımını (doğum yapmaya) elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışır, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize gönülden saygı duyarlardı.(21:90) | |
O ırzını korumuş olan(ı) da (an) ki, biz ona ruhumuzdan üfledik, onu ve oğlunu alemler için bir ayet (ibret) kıldık.(21:91) | |
İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.(21:92) | |
Onlar işlerini aralarında parçaladılar. [12] (Sonuçta) hepsi bize dönecektir.(21:93) | |
Artık kim mü'min olarak salih ameller işlerse onun gayreti inkar edilmez. Şüphesiz biz onu yazmaktayız.(21:94) | |
Bizim helak ettiğimiz bir şehre artık (dünya) hayatı haramdır. Şüphesiz onlar bir daha dönemezler.(21:95) | |
Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc('un setleri) açıldığında onlar her tepeden akın ederler.(21:96) | |
Hak olan vaad yaklaşmıştır. İşte o zaman inkar edenlerin gözleri dışarı fırlar. 'Yazık bize! Doğrusu biz bundan gafletteydik. Hayır, biz zalimlerdik.'(21:97) | |
Şüphesiz siz ve Allah'tan başka taptıklarınız cehennemin yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz.(21:98) | |
Eğer onlar ilahlar olsalardı oraya girmezlerdi. Oysa hepsi orada sonsuza kadar kalacaktır.(21:99) | |
Onlara orada şiddetli inlemeler vardır ve onlar orada duymazlar.(21:100) | |
Bizden kendileri için önceden güzellik takdir edilmiş olanlar işte onlar oradan uzaklaştırılırlar.(21:101) | |
Onun uğultusunu duymazlar ve onlar canlarının çektiği şeyler içinde sonsuzdurlar.(21:102) | |
O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları: 'İşte bu, size vaadedilmiş olan gününüzdür' diye karşılarlar.(21:103) | |
O gün gökleri, kitapların sayfalarını dürer gibi düreriz. İlk yaratmaya başladığımız gibi onu iade ederiz. Bu bizim üzerimize bir vaaddir. Doğrusu biz (istediğimizi) yaparız.(21:104) | |
Andolsun biz Zikir'den [13] sonra Zebur'da da: 'Şüphesiz Arz'a salih kullarım varis olacaklardır' diye yazmıştık.(21:105) | |
Şüphesiz bunda kulluk eden bir topluluk için yeterli öğüt vardır.(21:106) | |
Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.(21:107) | |
De ki: 'Bana sizin ilahınızın ancak bir ilah olduğu vahyolunuyor. Artık siz Müslüman olacak mısınız?'(21:108) | |
Eğer yüz çevirirlerse de ki: 'Size (gerçeği) eşit olarak bildirdim. Size vaadedilenin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu ben bilemem.(21:109) | |
Şüphesiz O, sözün açıktan söylenenini de bilir, gizlediklerinizi de bilir.(21:110) | |
Bilemem, belki bu [14] sizin için bir imtihan ve belli bir süreye kadar bir yararlandırmadır.'(21:111) | |
(Peygamber) dedi ki: 'Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Şüphesiz bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı kendinden yardım istenen Rahman'dır.'(21:112) | |