» 28 / Kasas  46:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

 » 28 / Kasas  Suresi: 46
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā : ve
2. كُنْتَ (KNT) = kunte : sen değildin
3. بِجَانِبِ (BCENB) = bicānibi : yanında
4. الطُّورِ (ELŦVR) = T-Tūri : Tur'un
5. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
6. نَادَيْنَا (NED̃YNE) = nādeynā : seslendiğimiz
7. وَلَٰكِنْ (VLKN) = velākin : fakat
8. رَحْمَةً (RḪMT) = raHmeten : bir rahmet olarak
9. مِنْ (MN) = min : -nden
10. رَبِّكَ (RBK) = rabbike : Rabbi-
11. لِتُنْذِرَ (LTNZ̃R) = litunƶira : uyarasın diye
12. قَوْمًا (GVME) = ḳavmen : toplumu
13. مَا (ME) = mā :
14. أَتَاهُمْ (ÊTEHM) = etāhum : kendilerine gelmemiş olan
15. مِنْ (MN) = min : hiç
16. نَذِيرٍ (NZ̃YR) = neƶīrin : bir uyarıcı
17. مِنْ (MN) = min :
18. قَبْلِكَ (GBLK) = ḳablike : senden önce
19. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : belki
20. يَتَذَكَّرُونَ (YTZ̃KRVN) = yeteƶekkerūne : düşünüp öğüt alırlar
ve | sen değildin | yanında | Tur'un | zaman | seslendiğimiz | fakat | bir rahmet olarak | -nden | Rabbi- | uyarasın diye | toplumu | | kendilerine gelmemiş olan | hiç | bir uyarıcı | | senden önce | belki | düşünüp öğüt alırlar |

[] [KVN] [CNB] [ŦVR] [] [ND̃V] [] [RḪM] [] [RBB] [NZ̃R] [GVM] [] [ETY] [] [NZ̃R] [] [GBL] [] [Z̃KR]
VME KNT BCENB ELŦVR ÎZ̃ NED̃YNE VLKN RḪMT MN RBK LTNZ̃R GVME ME ÊTEHM MN NZ̃YR MN GBLK LALHM YTZ̃KRVN

ve mā kunte bicānibi T-Tūri nādeynā velākin raHmeten min rabbike litunƶira ḳavmen etāhum min neƶīrin min ḳablike leǎllehum yeteƶekkerūne
وما كنت بجانب الطور إذ نادينا ولكن رحمة من ربك لتنذر قوما ما أتاهم من نذير من قبلك لعلهم يتذكرون

 » 28 / Kasas  Suresi: 46
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And not
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen değildin you were
بجانب ج ن ب | CNB BCENB bicānibi yanında at (the) side
الطور ط و ر | ŦVR ELŦVR T-Tūri Tur'un (of) the Tur
إذ | ÎZ̃ zaman when
نادينا ن د و | ND̃V NED̃YNE nādeynā seslendiğimiz We called.
ولكن | VLKN velākin fakat But
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet olarak (as) a mercy
من | MN min -nden from
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbike Rabbi- your Lord
لتنذر ن ذ ر | NZ̃R LTNZ̃R litunƶira uyarasın diye so that you warn
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen toplumu a people
ما | ME not
أتاهم ا ت ي | ETY ÊTEHM etāhum kendilerine gelmemiş olan (had) come to them
من | MN min hiç any
نذير ن ذ ر | NZ̃R NZ̃YR neƶīrin bir uyarıcı warner
من | MN min before you
قبلك ق ب ل | GBL GBLK ḳablike senden önce before you
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
يتذكرون ذ ك ر | Z̃KR YTZ̃KRVN yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar remember.

28:46 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | sen değildin | yanında | Tur'un | zaman | seslendiğimiz | fakat | bir rahmet olarak | -nden | Rabbi- | uyarasın diye | toplumu | | kendilerine gelmemiş olan | hiç | bir uyarıcı | | senden önce | belki | düşünüp öğüt alırlar |

[] [KVN] [CNB] [ŦVR] [] [ND̃V] [] [RḪM] [] [RBB] [NZ̃R] [GVM] [] [ETY] [] [NZ̃R] [] [GBL] [] [Z̃KR]
VME KNT BCENB ELŦVR ÎZ̃ NED̃YNE VLKN RḪMT MN RBK LTNZ̃R GVME ME ÊTEHM MN NZ̃YR MN GBLK LALHM YTZ̃KRVN

ve mā kunte bicānibi T-Tūri nādeynā velākin raHmeten min rabbike litunƶira ḳavmen etāhum min neƶīrin min ḳablike leǎllehum yeteƶekkerūne
وما كنت بجانب الطور إذ نادينا ولكن رحمة من ربك لتنذر قوما ما أتاهم من نذير من قبلك لعلهم يتذكرون

[] [ك و ن] [ج ن ب] [ط و ر] [] [ن د و] [] [ر ح م] [] [ر ب ب] [ن ذ ر] [ق و م] [] [ا ت ي] [] [ن ذ ر] [] [ق ب ل] [] [ذ ك ر]

 » 28 / Kasas  Suresi: 46
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
كنت ك و ن | KVN KNT kunte sen değildin you were
Kef,Nun,Te,
20,50,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
بجانب ج ن ب | CNB BCENB bicānibi yanında at (the) side
Be,Cim,Elif,Nun,Be,
2,3,1,50,2,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine active participle
جار ومجرور
الطور ط و ر | ŦVR ELŦVR T-Tūri Tur'un (of) the Tur
Elif,Lam,Tı,Vav,Re,
1,30,9,6,200,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
نادينا ن د و | ND̃V NED̃YNE nādeynā seslendiğimiz We called.
Nun,Elif,Dal,Ye,Nun,Elif,
50,1,4,10,50,1,
V – 1st person plural (form III) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولكن | VLKN velākin fakat But
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
AMD – amendment particle
الواو عاطفة
حرف استدراك
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet olarak (as) a mercy
Re,Ha,Mim,Te merbuta,
200,8,40,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min -nden from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbike Rabbi- your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لتنذر ن ذ ر | NZ̃R LTNZ̃R litunƶira uyarasın diye so that you warn
Lam,Te,Nun,Zel,Re,
30,400,50,700,200,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
قوما ق و م | GVM GVME ḳavmen toplumu a people
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
أتاهم ا ت ي | ETY ÊTEHM etāhum kendilerine gelmemiş olan (had) come to them
,Te,Elif,He,Mim,
,400,1,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min hiç any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
نذير ن ذ ر | NZ̃R NZ̃YR neƶīrin bir uyarıcı warner
Nun,Zel,Ye,Re,
50,700,10,200,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
من | MN min before you
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلك ق ب ل | GBL GBLK ḳablike senden önce before you
Gaf,Be,Lam,Kef,
100,2,30,20,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لعلهم | LALHM leǎllehum belki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يتذكرون ذ ك ر | Z̃KR YTZ̃KRVN yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar remember.
Ye,Te,Zel,Kef,Re,Vav,Nun,
10,400,700,20,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve | كُنْتَ: sen değildin | بِجَانِبِ: yanında | الطُّورِ: Tur'un | إِذْ: zaman | نَادَيْنَا: seslendiğimiz | وَلَٰكِنْ: fakat | رَحْمَةً: bir rahmet olarak | مِنْ: -nden | رَبِّكَ: Rabbi- | لِتُنْذِرَ: uyarasın diye | قَوْمًا: toplumu | مَا: | أَتَاهُمْ: kendilerine gelmemiş olan | مِنْ: hiç | نَذِيرٍ: bir uyarıcı | مِنْ: | قَبْلِكَ: senden önce | لَعَلَّهُمْ: belki | يَتَذَكَّرُونَ: düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve | كنت KNT sen değildin | بجانب BCENB yanında | الطور ELŦWR Tur'un | إذ ÎZ̃ zaman | نادينا NED̃YNE seslendiğimiz | ولكن WLKN fakat | رحمة RḪMT bir rahmet olarak | من MN -nden | ربك RBK Rabbi- | لتنذر LTNZ̃R uyarasın diye | قوما GWME toplumu | ما ME | أتاهم ÊTEHM kendilerine gelmemiş olan | من MN hiç | نذير NZ̃YR bir uyarıcı | من MN | قبلك GBLK senden önce | لعلهم LALHM belki | يتذكرون YTZ̃KRWN düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve | kunte: sen değildin | bicānibi: yanında | T-Tūri: Tur'un | : zaman | nādeynā: seslendiğimiz | velākin: fakat | raHmeten: bir rahmet olarak | min: -nden | rabbike: Rabbi- | litunƶira: uyarasın diye | ḳavmen: toplumu | : | etāhum: kendilerine gelmemiş olan | min: hiç | neƶīrin: bir uyarıcı | min: | ḳablike: senden önce | leǎllehum: belki | yeteƶekkerūne: düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: ve | KNT: sen değildin | BCENB: yanında | ELŦVR: Tur'un | ÎZ̃: zaman | NED̃YNE: seslendiğimiz | VLKN: fakat | RḪMT: bir rahmet olarak | MN: -nden | RBK: Rabbi- | LTNZ̃R: uyarasın diye | GVME: toplumu | ME: | ÊTEHM: kendilerine gelmemiş olan | MN: hiç | NZ̃YR: bir uyarıcı | MN: | GBLK: senden önce | LALHM: belki | YTZ̃KRVN: düşünüp öğüt alırlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Nidâ ettiğimiz zaman Tur tarafında da değildin; fakat senden önce kendilerine bir peygamber gelmeyen topluluğu, belki ibret alırlar, öğüt dinlerler diye korkutmak için Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin.
Adem Uğur : (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, sen Tûr'un yanında değildin. Bilakis, senden önce kendilerıne uyarıcı (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik); ola ki düşünüp öğüt alırlar.
Ahmed Hulusi : Biz (Musa'ya) hitap ettiğimizde sen Tur tarafında değildin. . . Ne var ki, Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman için (bu bilgiler sana vahyoldu). Umulur ki üzerinde düşünürler.
Ahmet Tekin : Mûsâ’ya seslendiğimiz zaman da Tur’un (dağın) yamacında değildin. Fakat, Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcılar, peygamberler gelen toplumları uyarman için, orada geçenleri sana bildirdik. Ola ki, düşünüp öğüt alırlar.
Ahmet Varol : (Musa'ya) seslendiğimiz zaman sen Tur'un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olarak, kendilerine senden önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarasın diye (gönderildin). Umulur ki düşünürler.
Ali Bulaç : (Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
Ali Fikri Yavuz : Mûsa’ya nida ettiğimiz vakit de Tûr dağının yanında değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin (de bu haberleri biliyorsun). Tâ ki, senden evvel kendilerine bir peygamber gelmemiş olan bir kavmi (Kur’an’la) korkutasın. Olur ki nasihat kabul ederler.
Bekir Sadak : Sen, Musa'ya hitap ettigimiz zaman Tur'un yaninda da degildin. Senden once kendilerine uyarici gelmeyen bir milleti uyarman icin, Rabbinden bir rahmet olarak gonderildin; belki dusunurler.
Celal Yıldırım : Ve biz (Musâ'ya) seslendiğimiz vakit sen Tûr'un yanında da bulunmuyordun. Senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmeyen bir milleti uyarman için Rabbından bir rahmet olarak gönderildin. Ola ki düşünüp öğüt alırlar.
Diyanet İşleri : Yine biz (Mûsâ’ya) seslendiğimiz zaman Tûr’un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmeyen bir kavmi, düşünüp öğüt alsınlar diye uyarman için (o haberleri) sana bildiriyoruz.
Diyanet İşleri (eski) : Sen, Musa'ya hitap ettiğimiz zaman Tur'un yanında da değildin. Senden önce kendilerine uyarıcı gelmeyen bir toplumu uyarman için, Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin; belki düşünürler.
Diyanet Vakfi : (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, sen Tûr'un yanında değildin. Bilakis, senden önce kendilerine uyarıcı (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik); ola ki düşünüp öğüt alırlar.
Edip Yüksel : (Musa'ya) Seslendiğimizde Tur'un yamacında da bulunmuyordun. Ancak, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (sana bilgi veriyoruz); belki öğüt alırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, Tûr'un yanında değildin. Bilakis senden önce kendilerine uyarıcı (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik), ola ki onlar düşünüp öğüt alırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yine Biz seslendiğimiz zaman da sen Tur'un yanında değildin; fakat senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir topluluğu uyarasın diye Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin; ola ki, düşünüp ibret alırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem biz o nidayı yaptığımız vakıt sen Tûrun canibinde de değildin ve lâkin rabbından bir rahmet olarak gönderildin ki senden evvel kendilerine bir nezîr gelmemiş olan bir kavmi inzar edesin gerek ki tezekkür edeler
Fizilal-il Kuran : Sen Musa'ya hitab ettiğimiz zaman Tur'un yanında da değildin. Fakat Rabb'inden bir rahmet olarak orada geçenleri sana bildirdik ki senden önce bir uyarıcı peygamber gelmemiş olan kavmi uyarasın; belki düşünüp öğüt alırlar.
Gültekin Onan : (Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Ancak rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
Hakkı Yılmaz : (46,47) Ve Biz, seslendiğimiz zaman, Tûr'un yanında da değildin. Tersine senden önce kendilerine uyarıcı/peygamber gelmeyen bir toplumu uyarman için ve kendi ellerinin yaptıklarından dolayı başlarına bir fenalık geldiğinde hemen, “Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve mü’minlerden olsak” diyemesinler, onlar öğüt alsınlar diye Rabbinden bir rahmet olarak… orada geçenleri sana bildirdik, seni elçi olarak gönderdik.
Hasan Basri Çantay : (Musâya) nida etdiğimiz vakit da sen «Tuur» un yanında değildin. Fakat sen Rabbinden bir rahmet olarak (gönderildin). Tâki senden evvel kendilerine inzâr edici (bir peygamber) gelmemiş olan bir kavmi sen inzâr edesin. Olur ki onlar iyice düşünüb nasıyhat (ını) kabul ederler.
Hayrat Neşriyat : (Mûsâ’ya) seslendiğimiz zaman da Tûr’un yanında değildin; fakat senden önce kendilerine bir korkutucu gelmemiş olan bir kavmi (Allah’ın azâbı ile) korkutman için Rabbinden bir rahmet olarak (seni onlara gönderdik); olur ki onlar ibret alırlar.
İbni Kesir : Biz seslendiğimiz vakit; sen Tur'un yanında da değildin. Fakat sen, kendinden önce onlara uyarıcı gelmeyen bir kavmi uyarman için, Rabbından bir rahmet olarak gönderildin. Olur ki onlar, düşünürler diye.
İskender Evrenosoğlu : Ve Biz, (Hz. Musa'ya) nida ettiğimiz zaman, sen Tur Dağı'nın yanında değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, senden önce kendilerine bir nezir (uyarıcı, peygamber) gelmemiş olan bir kavmi inzar etmen (uyarman) içindir. Umulur ki böylece onlar tezekkür ederler.
Muhammed Esed : Evet, Biz (Musa'ya) seslendiğimiz zaman sen Sina Dağı'nın yamacında değildin; fakat (sen de, öteki elçiler gibi,) senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarasın diye Rabbinden bir rahmet aracı olarak (gönderildin) ki böylece belki (geçmişte olup bitenleri) düşünür (de Bizi) anarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve sen Tûr cânibinde bulunmuş olmadın, o vakit ki, Biz nidâ ettik. Velâkin Rabbinden bir rahmet olarak (seni de peygamber gönderdik) tâ ki, senden evvel kendilerine bir nezir gelmemiş olan bir kavmi sen inzar edesin. Olabilir ki, onlar güzelce düşünürler.
Ömer Öngüt : Biz Musa'ya hitabettiğimiz zaman Tur'un yanında da değildin. Fakat sen, kendinden önce onlara uyarıcı gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin. Belki düşünüp öğüt alırlar.
Şaban Piriş : (Musa’ya) seslendiğimiz zaman Tur’un yakınında da değildin. Fakat bu kendilerine senden önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu belki düşünürler diye uyarman için Rabbinden bir rahmettir.
Suat Yıldırım : Hem Biz Mûsa’ya seslendiğimiz zaman sen dağın yanında da değildin, fakat düşünüp ders alsınlar diye, daha önce kendilerini uyarmak üzere peygamber gelmemiş olan bir halkı uyarıp aydınlatman için Rabbin tarafından bir rahmet eseri olarak seni resul yapıp orada cereyan eden şeyleri sana bildirdik.
Süleyman Ateş : (Mûsâ'ya) ünlediğimiz zaman sen Tûr'un yanında değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik) ki senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan toplumu uyarasın; belki düşünüp öğüt alırlar.
Tefhim-ul Kuran : (Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavimi uyarıp korkutman için (gönderildin) Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
Ümit Şimşek : Biz nidâ ettiğimizde sen Tur'un yanında da değildin. Fakat senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, Rabbinden bir rahmet eseri olarak bunları sana vahyediyoruz-umulur ki, güzelce düşünüp öğüt alırlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Ve sen, biz seslendiğimizde, Tûr tarafında da değildin. Sen, senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarmak için Rabbinden bir rahmetsin. Bu sayede onların düşünüp öğüt almaları umuluyor.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}