» 33 / Ahzâb  72:

Kuran Sırası: 33
İniş Sırası: 90
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 72
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّا (ÎNE) = innā : şüphesiz biz
2. عَرَضْنَا (ARŽNE) = ǎraDnā : sunduk
3. الْأَمَانَةَ (ELÊMENT) = l-emānete : emaneti
4. عَلَى (AL) = ǎlā :
5. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : göklere
6. وَالْأَرْضِ (VELÊRŽ) = vel'erDi : ve yere
7. وَالْجِبَالِ (VELCBEL) = velcibāli : ve dağlara
8. فَأَبَيْنَ (FÊBYN) = feebeyne : fakat kaçındılar
9. أَنْ (ÊN) = en :
10. يَحْمِلْنَهَا (YḪMLNHE) = yeHmilnehā : onu yüklenmekten
11. وَأَشْفَقْنَ (VÊŞFGN) = ve eşfeḳne : ve korktular
12. مِنْهَا (MNHE) = minhā : ondan
13. وَحَمَلَهَا (VḪMLHE) = veHamelehā : ve onu yüklendi
14. الْإِنْسَانُ (ELÎNSEN) = l-insānu : insan
15. إِنَّهُ (ÎNH) = innehu : doğrusu o
16. كَانَ (KEN) = kāne :
17. ظَلُومًا (ƵLVME) = Zelūmen : çok zalimdir
18. جَهُولًا (CHVLE) = cehūlen : çok cahildir
şüphesiz biz | sunduk | emaneti | | göklere | ve yere | ve dağlara | fakat kaçındılar | | onu yüklenmekten | ve korktular | ondan | ve onu yüklendi | insan | doğrusu o | | çok zalimdir | çok cahildir |

[] [ARŽ] [EMN] [] [SMV] [ERŽ] [CBL] [EBY] [] [ḪML] [ŞFG] [] [ḪML] [ENS] [] [KVN] [ƵLM] [CHL]
ÎNE ARŽNE ELÊMENT AL ELSMEVET VELÊRŽ VELCBEL FÊBYN ÊN YḪMLNHE VÊŞFGN MNHE VḪMLHE ELÎNSEN ÎNH KEN ƵLVME CHVLE

innā ǎraDnā l-emānete ǎlā s-semāvāti vel'erDi velcibāli feebeyne en yeHmilnehā ve eşfeḳne minhā veHamelehā l-insānu innehu kāne Zelūmen cehūlen
إنا عرضنا الأمانة على السماوات والأرض والجبال فأبين أن يحملنها وأشفقن منها وحملها الإنسان إنه كان ظلوما جهولا

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 72
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنا | ÎNE innā şüphesiz biz Indeed, We
عرضنا ع ر ض | ARŽ ARŽNE ǎraDnā sunduk [We] offered
الأمانة ا م ن | EMN ELÊMENT l-emānete emaneti the Trust
على | AL ǎlā to
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklere the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yere and the earth
والجبال ج ب ل | CBL VELCBEL velcibāli ve dağlara and the mountains,
فأبين ا ب ي | EBY FÊBYN feebeyne fakat kaçındılar but they refused
أن | ÊN en to
يحملنها ح م ل | ḪML YḪMLNHE yeHmilnehā onu yüklenmekten bear it
وأشفقن ش ف ق | ŞFG VÊŞFGN ve eşfeḳne ve korktular and they feared
منها | MNHE minhā ondan "from it;"
وحملها ح م ل | ḪML VḪMLHE veHamelehā ve onu yüklendi but bore it
الإنسان ا ن س | ENS ELÎNSEN l-insānu insan the man.
إنه | ÎNH innehu doğrusu o Indeed, he
كان ك و ن | KVN KEN kāne was
ظلوما ظ ل م | ƵLM ƵLVME Zelūmen çok zalimdir unjust
جهولا ج ه ل | CHL CHVLE cehūlen çok cahildir ignorant.

33:72 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz biz | sunduk | emaneti | | göklere | ve yere | ve dağlara | fakat kaçındılar | | onu yüklenmekten | ve korktular | ondan | ve onu yüklendi | insan | doğrusu o | | çok zalimdir | çok cahildir |

[] [ARŽ] [EMN] [] [SMV] [ERŽ] [CBL] [EBY] [] [ḪML] [ŞFG] [] [ḪML] [ENS] [] [KVN] [ƵLM] [CHL]
ÎNE ARŽNE ELÊMENT AL ELSMEVET VELÊRŽ VELCBEL FÊBYN ÊN YḪMLNHE VÊŞFGN MNHE VḪMLHE ELÎNSEN ÎNH KEN ƵLVME CHVLE

innā ǎraDnā l-emānete ǎlā s-semāvāti vel'erDi velcibāli feebeyne en yeHmilnehā ve eşfeḳne minhā veHamelehā l-insānu innehu kāne Zelūmen cehūlen
إنا عرضنا الأمانة على السماوات والأرض والجبال فأبين أن يحملنها وأشفقن منها وحملها الإنسان إنه كان ظلوما جهولا

[] [ع ر ض] [ا م ن] [] [س م و] [ا ر ض] [ج ب ل] [ا ب ي] [] [ح م ل] [ش ف ق] [] [ح م ل] [ا ن س] [] [ك و ن] [ظ ل م] [ج ه ل]

 » 33 / Ahzâb  Suresi: 72
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنا | ÎNE innā şüphesiz biz Indeed, We
,Nun,Elif,
,50,1,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
عرضنا ع ر ض | ARŽ ARŽNE ǎraDnā sunduk [We] offered
Ayn,Re,Dad,Nun,Elif,
70,200,800,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الأمانة ا م ن | EMN ELÊMENT l-emānete emaneti the Trust
Elif,Lam,,Mim,Elif,Nun,Te merbuta,
1,30,,40,1,50,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
على | AL ǎlā to
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti göklere the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDi ve yere and the earth
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
والجبال ج ب ل | CBL VELCBEL velcibāli ve dağlara and the mountains,
Vav,Elif,Lam,Cim,Be,Elif,Lam,
6,1,30,3,2,1,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
فأبين ا ب ي | EBY FÊBYN feebeyne fakat kaçındılar but they refused
Fe,,Be,Ye,Nun,
80,,2,10,50,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يحملنها ح م ل | ḪML YḪMLNHE yeHmilnehā onu yüklenmekten bear it
Ye,Ha,Mim,Lam,Nun,He,Elif,
10,8,40,30,50,5,1,
V – 3rd person feminine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأشفقن ش ف ق | ŞFG VÊŞFGN ve eşfeḳne ve korktular and they feared
Vav,,Şın,Fe,Gaf,Nun,
6,,300,80,100,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
منها | MNHE minhā ondan "from it;"
Mim,Nun,He,Elif,
40,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
وحملها ح م ل | ḪML VḪMLHE veHamelehā ve onu yüklendi but bore it
Vav,Ha,Mim,Lam,He,Elif,
6,8,40,30,5,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الإنسان ا ن س | ENS ELÎNSEN l-insānu insan the man.
Elif,Lam,,Nun,Sin,Elif,Nun,
1,30,,50,60,1,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
إنه | ÎNH innehu doğrusu o Indeed, he
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كان ك و ن | KVN KEN kāne was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ظلوما ظ ل م | ƵLM ƵLVME Zelūmen çok zalimdir unjust
Zı,Lam,Vav,Mim,Elif,
900,30,6,40,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
جهولا ج ه ل | CHL CHVLE cehūlen çok cahildir ignorant.
Cim,He,Vav,Lam,Elif,
3,5,6,30,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّا: şüphesiz biz | عَرَضْنَا: sunduk | الْأَمَانَةَ: emaneti | عَلَى: | السَّمَاوَاتِ: göklere | وَالْأَرْضِ: ve yere | وَالْجِبَالِ: ve dağlara | فَأَبَيْنَ: fakat kaçındılar | أَنْ: | يَحْمِلْنَهَا: onu yüklenmekten | وَأَشْفَقْنَ: ve korktular | مِنْهَا: ondan | وَحَمَلَهَا: ve onu yüklendi | الْإِنْسَانُ: insan | إِنَّهُ: doğrusu o | كَانَ: | ظَلُومًا: çok zalimdir | جَهُولًا: çok cahildir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إنا ÎNE şüphesiz biz | عرضنا ARŽNE sunduk | الأمانة ELÊMENT emaneti | على AL | السماوات ELSMEWET göklere | والأرض WELÊRŽ ve yere | والجبال WELCBEL ve dağlara | فأبين FÊBYN fakat kaçındılar | أن ÊN | يحملنها YḪMLNHE onu yüklenmekten | وأشفقن WÊŞFGN ve korktular | منها MNHE ondan | وحملها WḪMLHE ve onu yüklendi | الإنسان ELÎNSEN insan | إنه ÎNH doğrusu o | كان KEN | ظلوما ƵLWME çok zalimdir | جهولا CHWLE çok cahildir |
Kırık Meal (Okunuş) : |innā: şüphesiz biz | ǎraDnā: sunduk | l-emānete: emaneti | ǎlā: | s-semāvāti: göklere | vel'erDi: ve yere | velcibāli: ve dağlara | feebeyne: fakat kaçındılar | en: | yeHmilnehā: onu yüklenmekten | ve eşfeḳne: ve korktular | minhā: ondan | veHamelehā: ve onu yüklendi | l-insānu: insan | innehu: doğrusu o | kāne: | Zelūmen: çok zalimdir | cehūlen: çok cahildir |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎNE: şüphesiz biz | ARŽNE: sunduk | ELÊMENT: emaneti | AL: | ELSMEVET: göklere | VELÊRŽ: ve yere | VELCBEL: ve dağlara | FÊBYN: fakat kaçındılar | ÊN: | YḪMLNHE: onu yüklenmekten | VÊŞFGN: ve korktular | MNHE: ondan | VḪMLHE: ve onu yüklendi | ELÎNSEN: insan | ÎNH: doğrusu o | KEN: | ƵLVME: çok zalimdir | CHVLE: çok cahildir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki biz arzettik emâneti göklere ve yeryüzüne ve dağlara, derken onlar, onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular ve onu yükledik insana; şüphe yok ki çok zâlim oldu, çok bilgisiz bir hâle geldi.
Adem Uğur : Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki biz o Emaneti (Esmâ şuuruyla yaşamayı), semâlara (benlik bilincine), arza (bedene) ve dağlara (organlara) önerdik de, onu yüklenmekten kaçındılar (Esmâ bileşimleri onu açığa çıkarmaya elvermedi); ve ondan korktular! Onu, İnsan (hilâfeti oluşturan Esmâ mânâlarını açığa çıkarma şuuru) yüklendi! Muhakkak ki o zâlim (hakikatini hakkıyla yaşamakta yetersiz) ve cahildir (sınırsız Esmâ'yı bilmede yetersizdir)!
Ahmet Tekin : Biz göklere, yere ve dağlara da emanetler, mükellefiyetler, sorumluluklar verdik. Onlar görevlerine, sorumluluklarına hıyanet ederek âsi olmaktan görevlerini aksatmaktan çekindiler. Korkarak görev ve sorumluluklarına itina gösterdiler. İnsansa, emanetlere, kamu görevlerine, hakka-hukuka, şer’î mükellefiyetlere ve sorumluluklarına hıyanete cüret ederek âsi oldu. Gerçekten o çok âsi, inkârcı, haksız, zâlim, bilgiden, muhakemeden uzak, menfaatlerinden habersiz, tutarsız, cahilce davranışlarda bulunmayı alışkanlık haline getiren birisidir.
Ahmet Varol : Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalim çok bilgisizdir.
Ali Bulaç : Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
Ali Fikri Yavuz : Biz, emaneti (Allah’a itaat ve ibadetleri), göklere, arza ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler; ondan korktular da onu insan yüklendi. İnsan (bu emanetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor. (Yani, bu emanetin şeref ve kıymeti, mes’uliyeti o kadar büyüktür ki, eğer o, şu büyük cisimlere ve yapısı sağlam varlıklara arz edilse ve onların da şuur ve idrakleri bulunsa muhakkak ki bu emaneti yüklenmekten sakınırlar ve ondan korkarlardı. Fakat insan çaresiz olarak bünyesinin zafiyeti ile o emaneti yüklenmiştir).
Bekir Sadak : Dogrusu Biz, sorumlulugu goklere, yere, daglara sunmusuzdur da onlar bunu yuklenmekten cekinmisler ve ondan korkup titremislerdir. Pek zalim ve cok cahil olan insan ise onu yuklenmistir.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki biz emâneti göklere, yere ve dağlara sunduk, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korkup titrediler; insan onu yüklendi ; şüphesiz ki o, çok zâlim ve çok câhildir.
Diyanet İşleri : Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.
Diyanet İşleri (eski) : Doğrusu Biz, sorumluluğu (emaneti) göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir; onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim ve çok cahildir. (kabulüne rağmen emanete hıyanet etmektedir)
Diyanet Vakfi : Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
Edip Yüksel : Biz sorumluluğu (sınanmayı) göklere, yere, dağlara sunmuştuk da onlar onu yüklenmekten çekinmişler ve kabul etmemişlerdi. Ancak onu insan yüklendi; o zalim ve cahil olmuştu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Evet Biz, o emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar ve ondan korktular da insan yüklendi onu. O gerçekten çok zalim, çok cahil bulunuyor
Elmalılı Hamdi Yazır : Evet, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik, onlar onu yüklenmeğe yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi, o cidden çok zalim, çok câhil bulunuyor
Gültekin Onan : Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim çok cahildir.
Hakkı Yılmaz : "Şüphesiz Biz, emaneti [bütünlüğü, kusursuzluğu, mükemmelliği] göklerin, yerin ve dağların üzerine yaydık, yaygınlaştırdık da, onlar, onu taşımaya/gizlemeye, tanımaz hale getirme, gözden düşürmeye yanaşmadılar, bütünlüğün, kusursuzluğun, mükemmelliğin alıp götürülmesinden, tanınmaz hale getirilmesin korktular. Ve onu insan taşıdı/ gizledi, tanınmaz hale getirdi, gözden düşürdü [ona ihanet etti]. Şüphesiz insan, çok yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan ve çok cahildir. "
Hasan Basri Çantay : Biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) etdik de onlar bunu yüklenmekden çekindiler, bundan endişeye düşdüler. İnsan (a gelince: O, tutdu) bunu sırtına yükledi. Çünkü o, çok zulümkâr, çok câhildir.
Hayrat Neşriyat : Muhakkak ki biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de (onlar) onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zâlim, çok câhildir.
İbni Kesir : Gerçekten Biz, emaneti; göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Ve korkup titrediler. Onu insan yüklendi. Doğrusu insan; pek zalim ve pek cahil oldu.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, Biz (akıl ve irade) emaneti(ni) göklere, yere ve dağlara sunmuştuk; ama (sorumluluğundan) korktukları için onu yüklenmeyi reddettiler. O (emanet)i insan üstlendi; zaten o, daima haksızlığa ve akılsızlığa son derece meyyal biridir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Biz emaneti göklere ve yere ve dağlara teklif ettik, onlar onu yüklenmeden hemen çekindiler ve ondan korkuya düştüler ve onu insan yüklendi. Şüphe yok ki o, çok zalim, çok bilgisiz oldu.
Ömer Öngüt : Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korkup endişeye düştüler. Onu insan yüklendi. Çünkü insan çok zâlim ve çok câhildir.
Şaban Piriş : Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk, onu taşımaktan kaçındılar, ondan korktular. Onu insan yüklendi. O, zalim ve cahil oldu.
Suat Yıldırım : Biz emaneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar. Zira sorumluluğundan korktular, ama onu insan yüklendi. İnsan (bu emanetin hakkını gözetmediğinden) cidden çok zalim, çok cahildir.
Süleyman Ateş : Biz emâneti, göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, on(un sorumluluğun)dan korktular; onu insan yüklendi; (fakat onun ağır sorumluluğunu tam kavrayamadı) doğrusu o, çok zâlim, çok câhildir.
Tefhim-ul Kuran : Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
Ümit Şimşek : Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk. Onlar korktular ve yüklenmekten kaçındılar; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}