» 14 / Ibrahim  43:

Kuran Sırası: 14
İniş Sırası: 72
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 43
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. مُهْطِعِينَ (MHŦAYN) = muhTiǐyne : koşarlar
2. مُقْنِعِي (MGNAY) = muḳniǐy : dikerek
3. رُءُوسِهِمْ (RÙVSHM) = ru'ūsihim : başlarını
4. لَا (LE) = lā :
5. يَرْتَدُّ (YRTD̃) = yerteddu : dönmez
6. إِلَيْهِمْ (ÎLYHM) = ileyhim : kendilerine
7. طَرْفُهُمْ (ŦRFHM) = Tarfuhum : bakışları
8. وَأَفْئِدَتُهُمْ (VÊFÙD̃THM) = ve ef'idetuhum : ve yüreklerinin içi de
9. هَوَاءٌ (HVEÙ) = hevā'un : bomboştur
koşarlar | dikerek | başlarını | | dönmez | kendilerine | bakışları | ve yüreklerinin içi de | bomboştur |

[HŦA] [GNA] [RES] [] [RD̃D̃] [] [ŦRF] [FED̃] [HVY]
MHŦAYN MGNAY RÙVSHM LE YRTD̃ ÎLYHM ŦRFHM VÊFÙD̃THM HVEÙ

muhTiǐyne muḳniǐy ru'ūsihim yerteddu ileyhim Tarfuhum ve ef'idetuhum hevā'un
مهطعين مقنعي رءوسهم لا يرتد إليهم طرفهم وأفئدتهم هواء

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
مهطعين ه ط ع | HŦA MHŦAYN muhTiǐyne koşarlar Racing ahead,
مقنعي ق ن ع | GNA MGNAY muḳniǐy dikerek raised up
رءوسهم ر ا س | RES RÙVSHM ru'ūsihim başlarını their heads,
لا | LE not
يرتد ر د د | RD̃D̃ YRTD̃ yerteddu dönmez returning
إليهم | ÎLYHM ileyhim kendilerine towards them
طرفهم ط ر ف | ŦRF ŦRFHM Tarfuhum bakışları their gaze,
وأفئدتهم ف ا د | FED̃ VÊFÙD̃THM ve ef'idetuhum ve yüreklerinin içi de and their hearts
هواء ه و ي | HVY HVEÙ hevā'un bomboştur (are) empty.

14:43 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

koşarlar | dikerek | başlarını | | dönmez | kendilerine | bakışları | ve yüreklerinin içi de | bomboştur |

[HŦA] [GNA] [RES] [] [RD̃D̃] [] [ŦRF] [FED̃] [HVY]
MHŦAYN MGNAY RÙVSHM LE YRTD̃ ÎLYHM ŦRFHM VÊFÙD̃THM HVEÙ

muhTiǐyne muḳniǐy ru'ūsihim yerteddu ileyhim Tarfuhum ve ef'idetuhum hevā'un
مهطعين مقنعي رءوسهم لا يرتد إليهم طرفهم وأفئدتهم هواء

[ه ط ع] [ق ن ع] [ر ا س] [] [ر د د] [] [ط ر ف] [ف ا د] [ه و ي]

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 43
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
مهطعين ه ط ع | HŦA MHŦAYN muhTiǐyne koşarlar Racing ahead,
Mim,He,Tı,Ayn,Ye,Nun,
40,5,9,70,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
مقنعي ق ن ع | GNA MGNAY muḳniǐy dikerek raised up
Mim,Gaf,Nun,Ayn,Ye,
40,100,50,70,10,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
رءوسهم ر ا س | RES RÙVSHM ru'ūsihim başlarını their heads,
Re,,Vav,Sin,He,Mim,
200,,6,60,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يرتد ر د د | RD̃D̃ YRTD̃ yerteddu dönmez returning
Ye,Re,Te,Dal,
10,200,400,4,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb
فعل مضارع
إليهم | ÎLYHM ileyhim kendilerine towards them
,Lam,Ye,He,Mim,
,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
طرفهم ط ر ف | ŦRF ŦRFHM Tarfuhum bakışları their gaze,
Tı,Re,Fe,He,Mim,
9,200,80,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأفئدتهم ف ا د | FED̃ VÊFÙD̃THM ve ef'idetuhum ve yüreklerinin içi de and their hearts
Vav,,Fe,,Dal,Te,He,Mim,
6,,80,,4,400,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
هواء ه و ي | HVY HVEÙ hevā'un bomboştur (are) empty.
He,Vav,Elif,,
5,6,1,,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |مُهْطِعِينَ: koşarlar | مُقْنِعِي: dikerek | رُءُوسِهِمْ: başlarını | لَا: | يَرْتَدُّ: dönmez | إِلَيْهِمْ: kendilerine | طَرْفُهُمْ: bakışları | وَأَفْئِدَتُهُمْ: ve yüreklerinin içi de | هَوَاءٌ: bomboştur |
Kırık Meal (Harekesiz) : |مهطعين MHŦAYN koşarlar | مقنعي MGNAY dikerek | رءوسهم RÙWSHM başlarını | لا LE | يرتد YRTD̃ dönmez | إليهم ÎLYHM kendilerine | طرفهم ŦRFHM bakışları | وأفئدتهم WÊFÙD̃THM ve yüreklerinin içi de | هواء HWEÙ bomboştur |
Kırık Meal (Okunuş) : |muhTiǐyne: koşarlar | muḳniǐy: dikerek | ru'ūsihim: başlarını | : | yerteddu: dönmez | ileyhim: kendilerine | Tarfuhum: bakışları | ve ef'idetuhum: ve yüreklerinin içi de | hevā'un: bomboştur |
Kırık Meal (Transcript) : |MHŦAYN: koşarlar | MGNAY: dikerek | RÙVSHM: başlarını | LE: | YRTD̃: dönmez | ÎLYHM: kendilerine | ŦRFHM: bakışları | VÊFÙD̃THM: ve yüreklerinin içi de | HVEÙ: bomboştur |
Abdulbaki Gölpınarlı : O gün, başları göğe çevrilmiş, koşup dururlar, göz çevirip kendilerine bile bakmazlar ve yürekleri bomboştur.
Adem Uğur : Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
Ahmed Hulusi : (İşte o gün onlar) zillet içinde bakarak, başlarını dikerek (yardım arayışında) koşuşur hâldedirler. . . Kendilerini göremez bir hâldedirler! Ne düşüneceklerini bilemezler!
Ahmet Tekin : O gün onlar, kalpleri, zihinleri bomboş olarak, kendilerine göz ucuyla bile bakamaz bir durumda, başları göğe dikilmiş bir vaziyette medet beklercesine davet edene doğru koşarlar.
Ahmet Varol : (O gün) başlarını dikerek koşarlar. Gözleri hiç kendilerine doğru dönmez. Kalpleri ise bomboştur.
Ali Bulaç : Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri (sanki) bomboştur.
Ali Fikri Yavuz : Öyle ki, başlarını dikerek koşacaklar; gözleri, kendilerine bile dönüp bakamıyacak. Kalblerinin içi ise, hayır namına her şeyden boştur.
Bekir Sadak : O gun baslari kalkmis, gozleri kendilerine donemeyecek sekilde sabit kalmis, gonulleri bombos halde kosup duracaklardir.
Celal Yıldırım : (O gün) başları yukarıya dikilmiş, gözlerini kendilerine (bile) çevirip bakamazlar; kalbleri de bomboş halde koşarlar.
Diyanet İşleri : O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.
Diyanet İşleri (eski) : O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.
Diyanet Vakfi : Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
Edip Yüksel : Başları boyunları üstüne kaskatı dikilmiş, göz kapakları kıpırdamaksızın korkudan dolayı zihinleri bomboş bir halde koşuşurlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O gün, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bomboş kalacaktır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez ve yüreklerinin içi bomboş hava kesilir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Başlarını dikerek koşarlar, nazarları kendilerine dönmez, ve yüreklerinin içi bom boş hevâ kesilmiştir
Fizilal-il Kuran : O gün onlar havaya dikilmiş başları ile, hiçbir tarafa bakamayan donuk gözleri ile duyarlıktan yoksun, bomboş gönülleri ile hızlı hızlı koşarlar.
Gültekin Onan : Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Yürekleri (efidetühüm) (sanki) bomboştur.
Hakkı Yılmaz : (42,43) "Sakın şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanların yaptıklarından Allah'ın duyarsız/bilgisiz olduğunu sanma! Ancak O, onları, başlarını dikerek koşacakları, gözlerin dışa fırlayacağı bir gün için erteliyor. Onların bakışları kendilerine dönmez ve onların gönülleri bomboştur. "
Hasan Basri Çantay : (O haldeki) hepsi de başlarını dikerek koşacaklar. Gözleri kendilerine bile dönüb bakamayacak. Kalblerinin içi ise (müdhiş korkularından dolayı akıldan) bomboşdur.
Hayrat Neşriyat : (O gün onlar, artık) başlarını (kendilerine her seslenene) korkuyla kaldıranlar olarak(çağrıldıkları yere) koşacak olan kimselerdir; (öyle ki) bakışları kendilerine (bile) dönemez. Kalbleri ise bomboştur (kapıldıkları dehşetten dolayı hiçbir şey anlamazlar).
İbni Kesir : O gün; başları kalkmış, gözleri kendilerine dönmeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş olarak koşup duracaklardır.
İskender Evrenosoğlu : Başlarını dik tutarak (gökyüzüne doğru devamlı bakarak) koşanlar! Onların bakışları, kendilerine dönemez. Ve onların kalpleri heva ile (nefsin afetleriyle) doludur (nefsin afetlerinden ibarettir).
Muhammed Esed : O Gün onlar, başları (bir medet ararcasına) yukarı kalkık, bakışları kendi hallerini göremeyecek kadar çarpılmış, ve kalpleri bomboş, oradan oraya koşuşup dururlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : (Öyle ki) Başlarını yukarıya dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine dönüp bakamaz ve yürekleri ise bomboş hava kesilmiş bulunur.
Ömer Öngüt : Başlarını dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönüp bakamayacak şekilde sabit kalmış. Gönülleri ise bomboştur.
Şaban Piriş : Gözleri, bakışları kendilerine dönemeyecek şekilde donuklaşmış ve başları dikilmiş olarak dururlar. Gönülleri ise bomboş...
Suat Yıldırım : O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri donup kalmış, kalpleri bomboş koşup dururlar.
Süleyman Ateş : (O gün) başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, (öyle donup kalmıştır sanki). Yüreklerinin içi de bomboş havadır. (Şaşkınlıktan, kafalarında düşünce adına bir şey kalmamıştır).
Tefhim-ul Kuran : Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp çevrilmez. Kalbleri de (sanki) bomboştur.
Ümit Şimşek : O gün onlar başlarını dikmiş, kendilerine bakacak halleri kalmamış, kalpleri havalanmış, koşuşup durmaktadırlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}