» 14 / Ibrahim  18:

Kuran Sırası: 14
İniş Sırası: 72
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 18
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. مَثَلُ (MS̃L) = meṧelu : durumu
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerin
3. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(lerin)
4. بِرَبِّهِمْ (BRBHM) = birabbihim : Rablerini
5. أَعْمَالُهُمْ (ÊAMELHM) = eǎ'māluhum : işleri
6. كَرَمَادٍ (KRMED̃) = keramādin : küle benzer
7. اشْتَدَّتْ (EŞTD̃T) = şteddet : savurduğu
8. بِهِ (BH) = bihi : onu
9. الرِّيحُ (ELRYḪ) = r-rīHu : rüzgarın
10. فِي (FY) = fī :
11. يَوْمٍ (YVM) = yevmin : bir günde
12. عَاصِفٍ (AEṦF) = ǎāSifin : fırtınalı
13. لَا (LE) = lā :
14. يَقْدِرُونَ (YGD̃RVN) = yeḳdirūne : ele geçiremezler
15. مِمَّا (MME) = mimmā : şeylerden
16. كَسَبُوا (KSBVE) = kesebū : kazandıkları
17. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
18. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : hiçbir şeyi
19. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : işte
20. هُوَ (HV) = huve : o
21. الضَّلَالُ (ELŽLEL) = D-Delālu : sapıklıktır
22. الْبَعِيدُ (ELBAYD̃) = l-beǐydu : derin
durumu | kimselerin | inkar eden(lerin) | Rablerini | işleri | küle benzer | savurduğu | onu | rüzgarın | | bir günde | fırtınalı | | ele geçiremezler | şeylerden | kazandıkları | | hiçbir şeyi | işte | o | sapıklıktır | derin |

[MS̃L] [] [KFR] [RBB] [AML] [RMD̃] [ŞD̃D̃] [] [RVḪ] [] [YVM] [AṦF] [] [GD̃R] [] [KSB] [] [ŞYE] [] [] [ŽLL] [BAD̃]
MS̃L ELZ̃YN KFRVE BRBHM ÊAMELHM KRMED̃ EŞTD̃T BH ELRYḪ FY YVM AEṦF LE YGD̃RVN MME KSBVE AL ŞYÙ Z̃LK HV ELŽLEL ELBAYD̃

meṧelu elleƶīne keferū birabbihim eǎ'māluhum keramādin şteddet bihi r-rīHu yevmin ǎāSifin yeḳdirūne mimmā kesebū ǎlā şey'in ƶālike huve D-Delālu l-beǐydu
مثل الذين كفروا بربهم أعمالهم كرماد اشتدت به الريح في يوم عاصف لا يقدرون مما كسبوا على شيء ذلك هو الضلال البعيد

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
مثل م ث ل | MS̃L MS̃L meṧelu durumu (The) example
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) disbelieve
بربهم ر ب ب | RBB BRBHM birabbihim Rablerini in their Lord,
أعمالهم ع م ل | AML ÊAMELHM eǎ'māluhum işleri their deeds
كرماد ر م د | RMD̃ KRMED̃ keramādin küle benzer (are) like ashes
اشتدت ش د د | ŞD̃D̃ EŞTD̃T şteddet savurduğu blows furiously
به | BH bihi onu on it
الريح ر و ح | RVḪ ELRYḪ r-rīHu rüzgarın the wind
في | FY in
يوم ي و م | YVM YVM yevmin bir günde a day
عاصف ع ص ف | AṦF AEṦF ǎāSifin fırtınalı stormy.
لا | LE No
يقدرون ق د ر | GD̃R YGD̃RVN yeḳdirūne ele geçiremezler control (they have)
مما | MME mimmā şeylerden of what
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū kazandıkları they have earned
على | AL ǎlā on
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in hiçbir şeyi anything.
ذلك | Z̃LK ƶālike işte That,
هو | HV huve o [it]
الضلال ض ل ل | ŽLL ELŽLEL D-Delālu sapıklıktır (is) the straying
البعيد ب ع د | BAD̃ ELBAYD̃ l-beǐydu derin far.

14:18 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

durumu | kimselerin | inkar eden(lerin) | Rablerini | işleri | küle benzer | savurduğu | onu | rüzgarın | | bir günde | fırtınalı | | ele geçiremezler | şeylerden | kazandıkları | | hiçbir şeyi | işte | o | sapıklıktır | derin |

[MS̃L] [] [KFR] [RBB] [AML] [RMD̃] [ŞD̃D̃] [] [RVḪ] [] [YVM] [AṦF] [] [GD̃R] [] [KSB] [] [ŞYE] [] [] [ŽLL] [BAD̃]
MS̃L ELZ̃YN KFRVE BRBHM ÊAMELHM KRMED̃ EŞTD̃T BH ELRYḪ FY YVM AEṦF LE YGD̃RVN MME KSBVE AL ŞYÙ Z̃LK HV ELŽLEL ELBAYD̃

meṧelu elleƶīne keferū birabbihim eǎ'māluhum keramādin şteddet bihi r-rīHu yevmin ǎāSifin yeḳdirūne mimmā kesebū ǎlā şey'in ƶālike huve D-Delālu l-beǐydu
مثل الذين كفروا بربهم أعمالهم كرماد اشتدت به الريح في يوم عاصف لا يقدرون مما كسبوا على شيء ذلك هو الضلال البعيد

[م ث ل] [] [ك ف ر] [ر ب ب] [ع م ل] [ر م د] [ش د د] [] [ر و ح] [] [ي و م] [ع ص ف] [] [ق د ر] [] [ك س ب] [] [ش ي ا] [] [] [ض ل ل] [ب ع د]

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 18
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
مثل م ث ل | MS̃L MS̃L meṧelu durumu (The) example
Mim,Se,Lam,
40,500,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(lerin) disbelieve
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بربهم ر ب ب | RBB BRBHM birabbihim Rablerini in their Lord,
Be,Re,Be,He,Mim,
2,200,2,5,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أعمالهم ع م ل | AML ÊAMELHM eǎ'māluhum işleri their deeds
,Ayn,Mim,Elif,Lam,He,Mim,
,70,40,1,30,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كرماد ر م د | RMD̃ KRMED̃ keramādin küle benzer (are) like ashes
Kef,Re,Mim,Elif,Dal,
20,200,40,1,4,
P – prefixed preposition ka
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
اشتدت ش د د | ŞD̃D̃ EŞTD̃T şteddet savurduğu blows furiously
Elif,Şın,Te,Dal,Te,
1,300,400,4,400,
V – 3rd person feminine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
به | BH bihi onu on it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
الريح ر و ح | RVḪ ELRYḪ r-rīHu rüzgarın the wind
Elif,Lam,Re,Ye,Ha,
1,30,200,10,8,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
يوم ي و م | YVM YVM yevmin bir günde a day
Ye,Vav,Mim,
10,6,40,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عاصف ع ص ف | AṦF AEṦF ǎāSifin fırtınalı stormy.
Ayn,Elif,Sad,Fe,
70,1,90,80,
N – genitive masculine indefinite active participle
اسم مجرور
لا | LE No
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يقدرون ق د ر | GD̃R YGD̃RVN yeḳdirūne ele geçiremezler control (they have)
Ye,Gaf,Dal,Re,Vav,Nun,
10,100,4,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مما | MME mimmā şeylerden of what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
كسبوا ك س ب | KSB KSBVE kesebū kazandıkları they have earned
Kef,Sin,Be,Vav,Elif,
20,60,2,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in hiçbir şeyi anything.
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
ذلك | Z̃LK ƶālike işte That,
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
هو | HV huve o [it]
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
الضلال ض ل ل | ŽLL ELŽLEL D-Delālu sapıklıktır (is) the straying
Elif,Lam,Dad,Lam,Elif,Lam,
1,30,800,30,1,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
البعيد ب ع د | BAD̃ ELBAYD̃ l-beǐydu derin far.
Elif,Lam,Be,Ayn,Ye,Dal,
1,30,2,70,10,4,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |مَثَلُ: durumu | الَّذِينَ: kimselerin | كَفَرُوا: inkar eden(lerin) | بِرَبِّهِمْ: Rablerini | أَعْمَالُهُمْ: işleri | كَرَمَادٍ: küle benzer | اشْتَدَّتْ: savurduğu | بِهِ: onu | الرِّيحُ: rüzgarın | فِي: | يَوْمٍ: bir günde | عَاصِفٍ: fırtınalı | لَا: | يَقْدِرُونَ: ele geçiremezler | مِمَّا: şeylerden | كَسَبُوا: kazandıkları | عَلَىٰ: | شَيْءٍ: hiçbir şeyi | ذَٰلِكَ: işte | هُوَ: o | الضَّلَالُ: sapıklıktır | الْبَعِيدُ: derin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |مثل MS̃L durumu | الذين ELZ̃YN kimselerin | كفروا KFRWE inkar eden(lerin) | بربهم BRBHM Rablerini | أعمالهم ÊAMELHM işleri | كرماد KRMED̃ küle benzer | اشتدت EŞTD̃T savurduğu | به BH onu | الريح ELRYḪ rüzgarın | في FY | يوم YWM bir günde | عاصف AEṦF fırtınalı | لا LE | يقدرون YGD̃RWN ele geçiremezler | مما MME şeylerden | كسبوا KSBWE kazandıkları | على AL | شيء ŞYÙ hiçbir şeyi | ذلك Z̃LK işte | هو HW o | الضلال ELŽLEL sapıklıktır | البعيد ELBAYD̃ derin |
Kırık Meal (Okunuş) : |meṧelu: durumu | elleƶīne: kimselerin | keferū: inkar eden(lerin) | birabbihim: Rablerini | eǎ'māluhum: işleri | keramādin: küle benzer | şteddet: savurduğu | bihi: onu | r-rīHu: rüzgarın | : | yevmin: bir günde | ǎāSifin: fırtınalı | : | yeḳdirūne: ele geçiremezler | mimmā: şeylerden | kesebū: kazandıkları | ǎlā: | şey'in: hiçbir şeyi | ƶālike: işte | huve: o | D-Delālu: sapıklıktır | l-beǐydu: derin |
Kırık Meal (Transcript) : |MS̃L: durumu | ELZ̃YN: kimselerin | KFRVE: inkar eden(lerin) | BRBHM: Rablerini | ÊAMELHM: işleri | KRMED̃: küle benzer | EŞTD̃T: savurduğu | BH: onu | ELRYḪ: rüzgarın | FY: | YVM: bir günde | AEṦF: fırtınalı | LE: | YGD̃RVN: ele geçiremezler | MME: şeylerden | KSBVE: kazandıkları | AL: | ŞYÙ: hiçbir şeyi | Z̃LK: işte | HV: o | ELŽLEL: sapıklıktır | ELBAYD̃: derin |
Abdulbaki Gölpınarlı : Rablerine kâfir olanların örneği, bir küle benzer, kasırga estiği bir günde bu kül, yelle savrulur gider. Kazançlarından hiçbir şey elde edemezler, işte budur doğru yoldan çok uzak bir sapıklık.
Adem Uğur : Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.
Ahmed Hulusi : Rablerini (hakikatlerindeki Esmâ özelliklerini) küfür (inkâr) edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. . . Kazandıklarından bir şey elde edemezler. . . İşte bu, (hakikatten) en büyük sapmanın ta kendisidir!
Ahmet Tekin : Rablerini inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin durumu, işledikleri amelleri, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıkları iyiliklerin, kazandıkları hayırların karşılığında hiçbir şey elde edemezler. Başına buyruk yaşayarak büsbütün hak yoldan uzaklaşma, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih işte budur.
Ahmet Varol : Rablerini inkar edenlerin örneği şudur: Onların yaptıkları fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte bu uzak bir sapıklıktır.
Ali Bulaç : Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.
Ali Fikri Yavuz : Rablerine küfredenlerin (kâfirlerin) hali şudur: Yaptıkları ameller (boşa gitme bakımından) fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu biri küle benzer. Kazandıklarından hiç bir şey ellerine geçmez. İşte bu, hakdan uzak olan asıl sapıklıktır.
Bekir Sadak : Rablerini inkar edenlerin isleri, firtinali bir gunde, ruzgarin siddetle savurdugu kule benzer; yaptiklarindan hicbir sey elde edemezler. Iste bu uzak sapikliktir.
Celal Yıldırım : Rablerini inkâr edip küfre sapanların (Allah'ı tanımıyanların) misâli, amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle esip savurduğu küle benzer. Kazandıklarından bir şey elde edemezler. Bu da (gerçekten) uzak sapıklığın, şaşkınlığın kendisidir.
Diyanet İşleri : Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır.
Diyanet İşleri (eski) : Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu uzak sapıklıktır.
Diyanet Vakfi : Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.
Edip Yüksel : Rab'lerini inkar edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. İşte gerçek kayıp budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Rabblerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İşte asıl uzak sapıklık budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Rablerine küfredenlerin misali şöyledir: Amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer; kazandıklarından hiçbir şey ellerine geçmez! İşte asıl o uzak sapıklık budur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Rablarına küfredenlerin meseli şudur: amelleri bir küle benzer ki onu fırtınalı bir günde rüzgar şiddetli savurmaktadır, kazandıklarından hiç bir şey ellerine geçmez, işte budur asıl o uzak dalâl
Fizilal-il Kuran : Rabblerini inkâr edenlerin iyi davranışları fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârda savrulan küle benzer, yaptıkları iyi işler karşılığında ellerine hiçbir şey geçmez. İşte koyu sapıklık budur.
Gültekin Onan : Rablerine küfredenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.
Hakkı Yılmaz : "Kâfirlerin; Rablerini bilerek reddeden/ inanmayan kimselerin durumu, onların yaptıkları tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde tutamazlar. İşte bu, uzak sapıklığın ta kendisidir. "
Hasan Basri Çantay : Rablerini küfr-ü inkâr edenlerin misâli şudur: yapdıkları işler fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey'i ellerine geçiremezler. İşte bu, (Hakdan) uzak sapıklığın ta kendisidir.
Hayrat Neşriyat : Rablerini inkâr edenlerin misâli şöyledir: Onların amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeye güçleri yetmez. İşte (haktan) uzak olan dalâlet budur.
İbni Kesir : Rabblarına küfredenlerin hali; fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıklarından dolayı hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, uzak bir sapıklıktır.
İskender Evrenosoğlu : Rab'lerini inkâr edenlerin amellerinin durumu, şiddetli rüzgârın savurduğu kül gibidir. İktisab ettiklerinden (kazandıklarından) bir şeye kaadir olamazlar. İşte o “uzak dalâlet”tir.
Muhammed Esed : Rablerini inkara şartlanmış olanların yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde rüzgarın hışımla saçıp savurduğu küle benzemektedir; böyleleri kazandıkları (iyi) şeylerden (de ahirette) hiçbir yarar sağlayamazlar: çünkü (Allah'a karşı sergiledikleri) bu (inkarcı tutum) sapıklıkların en kötüsüdür.
Ömer Nasuhi Bilmen : Rablerini inkâr edenlerin meseli şöyledir; onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kâdir olamazlar. İşte uzak sapıklık budur.
Ömer Öngüt : Rablerini inkâr edenlerin amelleri tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, uzak sapıklığın tâ kendisidir.
Şaban Piriş : Rablerini tanımayanların işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte en uzak sapıklık odur.
Suat Yıldırım : Rab’lerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların iyi işleri, bir kül yığınına benzer. Fırtınalı bir günde rüzgâr onu şiddetle savurmaktadır... Kazandıklarından hiç bir şeyi ellerinde tutamıyorlar. İşte asıl kayıp, asıl sapıklık budur!
Süleyman Ateş : Rablerine karşı nankörlük edenlerin iyi işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur!
Tefhim-ul Kuran : Rablerine küfredenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.
Ümit Şimşek : Rablerini inkâr edenlerin hali, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. En büyük aldanış işte budur.
Yaşar Nuri Öztürk : Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}