» 41 / Fussilet  35:

Kuran Sırası: 41
İniş Sırası: 61
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54

 » 41 / Fussilet  Suresi: 35
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā :
2. يُلَقَّاهَا (YLGEHE) = yuleḳḳāhā : buna kavuşturulmaz
3. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
4. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerden
5. صَبَرُوا (ṦBRVE) = Saberū : sabreden(lerden)
6. وَمَا (VME) = ve mā : ve
7. يُلَقَّاهَا (YLGEHE) = yuleḳḳāhā : buna kavuşturulmaz
8. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
9. ذُو (Z̃V) = ƶū : olandan
10. حَظٍّ (ḪƵ) = HaZZin : şansı
11. عَظِيمٍ (AƵYM) = ǎZīmin : büyük
| buna kavuşturulmaz | başkası | kimselerden | sabreden(lerden) | ve | buna kavuşturulmaz | başkası | olandan | şansı | büyük |

[] [LGY] [] [] [ṦBR] [] [LGY] [] [] [ḪƵƵ] [AƵM]
VME YLGEHE ÎLE ELZ̃YN ṦBRVE VME YLGEHE ÎLE Z̃V ḪƵ AƵYM

ve mā yuleḳḳāhā illā elleƶīne Saberū ve mā yuleḳḳāhā illā ƶū HaZZin ǎZīmin
وما يلقاها إلا الذين صبروا وما يلقاها إلا ذو حظ عظيم

 » 41 / Fussilet  Suresi: 35
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā And not
يلقاها ل ق ي | LGY YLGEHE yuleḳḳāhā buna kavuşturulmaz it is granted
إلا | ÎLE illā başkası except
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerden (to) those who
صبروا ص ب ر | ṦBR ṦBRVE Saberū sabreden(lerden) (are) patient
وما | VME ve mā ve and not
يلقاها ل ق ي | LGY YLGEHE yuleḳḳāhā buna kavuşturulmaz it is granted
إلا | ÎLE illā başkası except
ذو | Z̃V ƶū olandan (to the) owner
حظ ح ظ ظ | ḪƵƵ ḪƵ HaZZin şansı (of) fortune
عظيم ع ظ م | AƵM AƵYM ǎZīmin büyük great.

41:35 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| buna kavuşturulmaz | başkası | kimselerden | sabreden(lerden) | ve | buna kavuşturulmaz | başkası | olandan | şansı | büyük |

[] [LGY] [] [] [ṦBR] [] [LGY] [] [] [ḪƵƵ] [AƵM]
VME YLGEHE ÎLE ELZ̃YN ṦBRVE VME YLGEHE ÎLE Z̃V ḪƵ AƵYM

ve mā yuleḳḳāhā illā elleƶīne Saberū ve mā yuleḳḳāhā illā ƶū HaZZin ǎZīmin
وما يلقاها إلا الذين صبروا وما يلقاها إلا ذو حظ عظيم

[] [ل ق ي] [] [] [ص ب ر] [] [ل ق ي] [] [] [ح ظ ظ] [ع ظ م]

 » 41 / Fussilet  Suresi: 35
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يلقاها ل ق ي | LGY YLGEHE yuleḳḳāhā buna kavuşturulmaz it is granted
Ye,Lam,Gaf,Elif,He,Elif,
10,30,100,1,5,1,
V – 3rd person masculine singular (form II) passive imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerden (to) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
صبروا ص ب ر | ṦBR ṦBRVE Saberū sabreden(lerden) (are) patient
Sad,Be,Re,Vav,Elif,
90,2,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وما | VME ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يلقاها ل ق ي | LGY YLGEHE yuleḳḳāhā buna kavuşturulmaz it is granted
Ye,Lam,Gaf,Elif,He,Elif,
10,30,100,1,5,1,
V – 3rd person masculine singular (form II) passive imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا | ÎLE illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
ذو | Z̃V ƶū olandan (to the) owner
Zel,Vav,
700,6,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
حظ ح ظ ظ | ḪƵƵ ḪƵ HaZZin şansı (of) fortune
Ha,Zı,
8,900,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عظيم ع ظ م | AƵM AƵYM ǎZīmin büyük great.
Ayn,Zı,Ye,Mim,
70,900,10,40,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: | يُلَقَّاهَا: buna kavuşturulmaz | إِلَّا: başkası | الَّذِينَ: kimselerden | صَبَرُوا: sabreden(lerden) | وَمَا: ve | يُلَقَّاهَا: buna kavuşturulmaz | إِلَّا: başkası | ذُو: olandan | حَظٍّ: şansı | عَظِيمٍ: büyük |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME | يلقاها YLGEHE buna kavuşturulmaz | إلا ÎLE başkası | الذين ELZ̃YN kimselerden | صبروا ṦBRWE sabreden(lerden) | وما WME ve | يلقاها YLGEHE buna kavuşturulmaz | إلا ÎLE başkası | ذو Z̃W olandan | حظ ḪƵ şansı | عظيم AƵYM büyük |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: | yuleḳḳāhā: buna kavuşturulmaz | illā: başkası | elleƶīne: kimselerden | Saberū: sabreden(lerden) | ve mā: ve | yuleḳḳāhā: buna kavuşturulmaz | illā: başkası | ƶū: olandan | HaZZin: şansı | ǎZīmin: büyük |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: | YLGEHE: buna kavuşturulmaz | ÎLE: başkası | ELZ̃YN: kimselerden | ṦBRVE: sabreden(lerden) | VME: ve | YLGEHE: buna kavuşturulmaz | ÎLE: başkası | Z̃V: olandan | ḪƵ: şansı | AƵYM: büyük |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bu huy, sabredenlerden başkasına verilmez ve akıldan, tedbîrden büyük bir hisseye sâhip olmayanlara bu huy, nasîp olmaz.
Adem Uğur : Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
Ahmed Hulusi : (Bu özelliğe) sadece sabredenler kavuşturulur. . . (Bu sabıra da) sadece büyük nasip sahipleri kavuşturulur.
Ahmet Tekin : Bu güzel davranışa, bu olgunluğa ancak sabrederek mücadeleye devam edenler, sabrı huy edinenler kavuşturulur, bu olgunluğa büyük kabiliyetleri olanlar, büyük lütuflara mazhar olanlar kavuşturulur.
Ahmet Varol : Buna ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
Ali Bulaç : Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Ali Fikri Yavuz : İyilikle, kötülüğü önleme hasletine ancak sabredenler kavuşturulur. Buna (cennetde) büyük mükâfatı olan ancak kavuşturulur.
Bekir Sadak : Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o buyuk hazzi tadanlara, vergidir.
Celal Yıldırım : Buna (bu güzel davranış ve duyguya) ancak sabredenler erişebilir ve buna ancak büyük pay sahibi olan kavuşabilir.
Diyanet İşleri : Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan) büyük payı olanlar kavuşturulur.
Diyanet İşleri (eski) : Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir.
Diyanet Vakfi : Buna (bu güzel davranışa) ancak sabredenler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
Edip Yüksel : Bu duruma ancak dirençli olanlar eriştirilir. Bu duruma ancak alabildiğine şanslı olanlar ulaştırılır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O rütbeye ise ancak sabredenler kavuşturulur ve o rütbeye ancak (fazilette) büyük pay sahibi olan kavuşturulur.
Elmalılı Hamdi Yazır : O rütbeye ise ancak sabredenler kavuşturulur ve o rütbeye ancak büyük bir hazz sahibi olan kavuşturulur
Fizilal-il Kuran : Bu haslete ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırda büyük pay sahibi olan kimse kavuşturulur.
Gültekin Onan : Buna da sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Hakkı Yılmaz : Bu olgun davranışa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.
Hasan Basri Çantay : Bu (en güzel haslete) sabredenlerden başkası kavuşdurulmaz. Buna büyük bir hazza mâlik olandan gayrisi erişdirilmez.
Hayrat Neşriyat : Buna (bu güzel haslete) ise ancak sabredenler eriştirilir ve buna ancak (hayırdan yana) büyük bir nasîbi olanlar eriştirilir.
İbni Kesir : Bu, ancak sabredenlere vergidir. Ve buna ancak o büyük hazzı tadanlar kavuşturulur.
İskender Evrenosoğlu : Ona (kötülüğü iyilikle karşılama hasletine), sabredenlerden ve hazzul azîm (en büyük haz) sahiplerinden başkası ulaştırılmaz.
Muhammed Esed : Ama (bu mazhariyet) sadece sıkıntıya karşı sabredenlere verilmiştir; yalnızca (faziletten) en büyük payı almış olanlara verilmiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bunu (böyle bir tavsiyeyi) sabredenlerden başkası telakki edemez ve bunu pek büyük bir nâsip sahibi olandan başkası kabul edip yüklenemez.
Ömer Öngüt : Buna (bu güzel haslete) ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük nasibi olan kimse eriştirilir.
Şaban Piriş : Buna sabredenlerden başkası ulaşamaz. Buna, büyük hazzı tadanlardan başkası ulaşamazlar.
Suat Yıldırım : Ama kötülüğe karşı iyilik hasleti, ancak sabredenlerin kârıdır, faziletten yana nasibi bol olanların kârıdır.
Süleyman Ateş : Bu (kötülüğü iyilikle savma olgunluğu)na ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük şansı olan kavuşturulur.
Tefhim-ul Kuran : Buna da, sabredenlerden başkası kavuşturulamaz. Ve buna, büyük bir pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulamaz.
Ümit Şimşek : Fakat buna ancak sabredenler erişir. Buna erişenler de büyük bir nasip sahibi olanlardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Böyle bir tavra, sabredenlerden başkası ulaştırılmaz. Böyle bir tavra, büyük nasip sahibinden başkası ulaştırılmaz.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}