» 41 / Fussilet  28:

Kuran Sırası: 41
İniş Sırası: 61
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54

 » 41 / Fussilet  Suresi: 28
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bu
2. جَزَاءُ (CZEÙ) = cezā'u : cezası
3. أَعْدَاءِ (ÊAD̃EÙ) = eǎ'dā'i : düşmanlarının
4. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
5. النَّارُ (ELNER) = n-nāru : ateştir
6. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara vardır
7. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
8. دَارُ (D̃ER) = dāru : yurdu
9. الْخُلْدِ (ELḢLD̃) = l-ḣuldi : sürekli kalma
10. جَزَاءً (CZEÙ) = cezā'en : ceza olarak
11. بِمَا (BME) = bimā : sebebiyle
12. كَانُوا (KENVE) = kānū :
13. بِايَاتِنَا (B ËYETNE) = biāyātinā : ayetlerimizi
14. يَجْحَدُونَ (YCḪD̃VN) = yecHadūne : inkar etmeleri
bu | cezası | düşmanlarının | Allah | ateştir | onlara vardır | orada | yurdu | sürekli kalma | ceza olarak | sebebiyle | | ayetlerimizi | inkar etmeleri |

[] [CZY] [AD̃V] [] [NVR] [] [] [D̃VR] [ḢLD̃] [CZY] [] [KVN] [EYY] [CḪD̃]
Z̃LK CZEÙ ÊAD̃EÙ ELLH ELNER LHM FYHE D̃ER ELḢLD̃ CZEÙ BME KENVE B ËYETNE YCḪD̃VN

ƶālike cezā'u eǎ'dā'i llahi n-nāru lehum fīhā dāru l-ḣuldi cezā'en bimā kānū biāyātinā yecHadūne
ذلك جزاء أعداء الله النار لهم فيها دار الخلد جزاء بما كانوا بآياتنا يجحدون

 » 41 / Fussilet  Suresi: 28
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike bu That
جزاء ج ز ي | CZY CZEÙ cezā'u cezası (is the) recompense
أعداء ع د و | AD̃V ÊAD̃EÙ eǎ'dā'i düşmanlarının (of the) enemies
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah -
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāru ateştir "the Fire;"
لهم | LHM lehum onlara vardır for them
فيها | FYHE fīhā orada therein
دار د و ر | D̃VR D̃ER dāru yurdu (is the) home
الخلد خ ل د | ḢLD̃ ELḢLD̃ l-ḣuldi sürekli kalma (of) the eternity
جزاء ج ز ي | CZY CZEÙ cezā'en ceza olarak (as) recompense
بما | BME bimā sebebiyle for what
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they used to,
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi of Our Verses,
يجحدون ج ح د | CḪD̃ YCḪD̃VN yecHadūne inkar etmeleri reject.

41:28 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

bu | cezası | düşmanlarının | Allah | ateştir | onlara vardır | orada | yurdu | sürekli kalma | ceza olarak | sebebiyle | | ayetlerimizi | inkar etmeleri |

[] [CZY] [AD̃V] [] [NVR] [] [] [D̃VR] [ḢLD̃] [CZY] [] [KVN] [EYY] [CḪD̃]
Z̃LK CZEÙ ÊAD̃EÙ ELLH ELNER LHM FYHE D̃ER ELḢLD̃ CZEÙ BME KENVE B ËYETNE YCḪD̃VN

ƶālike cezā'u eǎ'dā'i llahi n-nāru lehum fīhā dāru l-ḣuldi cezā'en bimā kānū biāyātinā yecHadūne
ذلك جزاء أعداء الله النار لهم فيها دار الخلد جزاء بما كانوا بآياتنا يجحدون

[] [ج ز ي] [ع د و] [] [ن و ر] [] [] [د و ر] [خ ل د] [ج ز ي] [] [ك و ن] [ا ي ي] [ج ح د]

 » 41 / Fussilet  Suresi: 28
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ذلك | Z̃LK ƶālike bu That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
جزاء ج ز ي | CZY CZEÙ cezā'u cezası (is the) recompense
Cim,Ze,Elif,,
3,7,1,,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
أعداء ع د و | AD̃V ÊAD̃EÙ eǎ'dā'i düşmanlarının (of the) enemies
,Ayn,Dal,Elif,,
,70,4,1,,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah (of) Allah -
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
النار ن و ر | NVR ELNER n-nāru ateştir "the Fire;"
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
لهم | LHM lehum onlara vardır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
فيها | FYHE fīhā orada therein
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
دار د و ر | D̃VR D̃ER dāru yurdu (is the) home
Dal,Elif,Re,
4,1,200,
N – nominative feminine singular noun
اسم مرفوع
الخلد خ ل د | ḢLD̃ ELḢLD̃ l-ḣuldi sürekli kalma (of) the eternity
Elif,Lam,Hı,Lam,Dal,
1,30,600,30,4,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
جزاء ج ز ي | CZY CZEÙ cezā'en ceza olarak (as) recompense
Cim,Ze,Elif,,
3,7,1,,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
بما | BME bimā sebebiyle for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū they used to,
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
بآياتنا ا ي ي | EYY B ËYETNE biāyātinā ayetlerimizi of Our Verses,
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يجحدون ج ح د | CḪD̃ YCḪD̃VN yecHadūne inkar etmeleri reject.
Ye,Cim,Ha,Dal,Vav,Nun,
10,3,8,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |ذَٰلِكَ: bu | جَزَاءُ: cezası | أَعْدَاءِ: düşmanlarının | اللَّهِ: Allah | النَّارُ: ateştir | لَهُمْ: onlara vardır | فِيهَا: orada | دَارُ: yurdu | الْخُلْدِ: sürekli kalma | جَزَاءً: ceza olarak | بِمَا: sebebiyle | كَانُوا: | بِايَاتِنَا: ayetlerimizi | يَجْحَدُونَ: inkar etmeleri |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ذلك Z̃LK bu | جزاء CZEÙ cezası | أعداء ÊAD̃EÙ düşmanlarının | الله ELLH Allah | النار ELNER ateştir | لهم LHM onlara vardır | فيها FYHE orada | دار D̃ER yurdu | الخلد ELḢLD̃ sürekli kalma | جزاء CZEÙ ceza olarak | بما BME sebebiyle | كانوا KENWE | بآياتنا B ËYETNE ayetlerimizi | يجحدون YCḪD̃WN inkar etmeleri |
Kırık Meal (Okunuş) : |ƶālike: bu | cezā'u: cezası | eǎ'dā'i: düşmanlarının | llahi: Allah | n-nāru: ateştir | lehum: onlara vardır | fīhā: orada | dāru: yurdu | l-ḣuldi: sürekli kalma | cezā'en: ceza olarak | bimā: sebebiyle | kānū: | biāyātinā: ayetlerimizi | yecHadūne: inkar etmeleri |
Kırık Meal (Transcript) : |Z̃LK: bu | CZEÙ: cezası | ÊAD̃EÙ: düşmanlarının | ELLH: Allah | ELNER: ateştir | LHM: onlara vardır | FYHE: orada | D̃ER: yurdu | ELḢLD̃: sürekli kalma | CZEÙ: ceza olarak | BME: sebebiyle | KENVE: | B ËYETNE: ayetlerimizi | YCḪD̃VN: inkar etmeleri |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte bu ateş, Allah düşmanlarının cezâsıdır, onlara, ebedîlik var orada; bu da delillerimizi bile bile inkâr etmelerinin karşılığı.
Adem Uğur : İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır.
Ahmed Hulusi : İşte Allâh düşmanlarının yaptığının sonucu, ateştir! Onlar için orada sonsuzluk vatanı vardır! Bilerek işaretlerimizi inkâr etmelerinin (Rablerini kabullenmemelerinin) sonucu olarak!
Ahmet Tekin : İşte, Allah düşmanlarının cezası ateştir, Cehennemdir. Onlara, orada ebedî yurt olarak Cehennem vardır. Âyetlerimizi bile bile inkâra devam etmeleri sebebiyle bu cezayı hak ettiler.
Ahmet Varol : İşte bu, Allah'ın düşmanlarına olan cezası ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkar etmelerine karşılık onlara orada sonsuza kadar kalacakları yurt vardır.
Ali Bulaç : Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır.
Ali Fikri Yavuz : İşte bu, Allah düşmanlarının cezasıdır, ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezası olarak onlara, orada ebedîlik yurdu vardır.
Bekir Sadak : Iste boyle; Allah'in dusmanlarinin cezasi atestir. Ayetlerimizi bile bile inkar etmeleri karsiligi orasi onlarin temelli kalacaklari yerdir.
Celal Yıldırım : İşte Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inâdla inkâr etmelerine karşılık onlar için orada ebedîlik yurdu vardır.
Diyanet İşleri : İşte böyle, Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi inkâr etmelerinin cezası olarak orada onlar için ebedîlik yurdu vardır.
Diyanet İşleri (eski) : İşte böyle; Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkar etmeleri karşılığı orası onların temelli kalacakları yerdir.
Diyanet Vakfi : İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Âyetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır.
Edip Yüksel : ALLAH düşmanlarının cezası işte bu ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkar etmelerinin bir karşılığı olarak orası onların ebedi yurdu olacaktır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezası olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacakları cehennem yurdu vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah düşmanlarının cezası, işte odur: Ateş! Ayetlerimizi inkar etmelerinin cezası olarak, ondadır ancak onların ebedilik evi!
Elmalılı Hamdi Yazır : O işte cezâsı Allah düşmanlarının, o ateş, onlara ondadır ancak ebediyyet evi, âyetlerimize yaptıkları cehudluğun cezası
Fizilal-il Kuran : İşte böyle; Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkar etmeleri karşılığı orası onların temelli kalacakları yerdir.
Gültekin Onan : Bu, Tanrı'nın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır.
Hakkı Yılmaz : "İşte bu, Allah'ın düşmanlarının cezasıdır; ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr eden kimseler olduklarına ceza olarak, onlar için orada sonsuzluk yurdu vardır. "
Hasan Basri Çantay : Bu, Allahın, düşmanlarına olan cezasıdır ki, ateşdir. Bizim âyetlerimizi bilerek inkâr etdiklerinin cezası olarak orada (cehennemde) onlara ebedîlik yurdu vardır.
Hayrat Neşriyat : İşte bu, Allah’ın düşmanlarının cezâsı ki, ateştir. Âyetlerimizi bilerek inkâr etmekte olmalarının cezâsı olarak orada onlara ebedîlik yurdu (olan Cehennem) vardır!
İbni Kesir : İşte böyle; Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkar etmelerinin cezası olarak onların temelli kalacakları yer oradadır.
İskender Evrenosoğlu : İşte bu Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bilerek inkâr etmiş olmaları sebebiyle ceza olarak, onlar için orada ebedîlik yurdu vardır.
Muhammed Esed : O Allah düşmanlarının cezası, (öteki dünyadaki) ateş olacaktır. Onlar, mesajlarımızı bilerek reddetmelerinin karşılığı olarak içinde sonsuza kadar kalacakları bir yere mahkum olacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bu, Allah'ın düşmanlarının cezasıdır ki, ateştir. Onlar için orada Bizim âyetlerimizi inkâr eder olmalarının bir cezası olarak bir ebedî ikametgâh vardır.
Ömer Öngüt : İşte böyle. . . Allah'ın düşmanlarının cezâsı ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ebedî kalma yurdu vardır.
Şaban Piriş : Allah’ın düşmanlarının cezası işte bu ateştir. Orası, ayetlerimizi bile bile inkar etmiş olmaları sebebiyle, onlar için ebedi kalınacak bir yurttur.
Suat Yıldırım : İşte Allah düşmanlarının cezası da: O ateş! Âyetlerimizi bile bile red ve inkâr ettiklerinden ötürü onlara orada ebedî kalmak vardır.
Süleyman Ateş : O Allâh düşmanlarının cezâsı: Ateştir. Âyetlerimizi inkâr etmelerinin cezâsı olarak onlara, orada sürekli kalma yurdu vardır.
Tefhim-ul Kuran : Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkâr etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır.
Ümit Şimşek : İşte Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerine karşılık, orası onların ebediyen kalacakları yurtlarıdır.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bu, Allah düşmanlarının cezası olan ateştir. Ayetlerimize karşı çıkmalarından ötürü, orada kendileri için sürekli kalış yeri vardır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}