» 25 / Furkân  40:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

 » 25 / Furkân  Suresi: 40
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (VLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. أَتَوْا (ÊTVE) = etev : vardılar
3. عَلَى (AL) = ǎlā :
4. الْقَرْيَةِ (ELGRYT) = l-ḳaryeti : kente
5. الَّتِي (ELTY) = lletī :
6. أُمْطِرَتْ (ÊMŦRT) = umTirat : yağmura tutulan
7. مَطَرَ (MŦR) = meTara : yağmuruna
8. السَّوْءِ (ELSVÙ) = s-sev'i : bela
9. أَفَلَمْ (ÊFLM) = efelem : -mıydı?
10. يَكُونُوا (YKVNVE) = yekūnū :
11. يَرَوْنَهَا (YRVNHE) = yeravnehā : onu görmüyorlar-
12. بَلْ (BL) = bel : hayır
13. كَانُوا (KENVE) = kānū : onlar
14. لَا (LE) = lā :
15. يَرْجُونَ (YRCVN) = yercūne : ummuyorlardı
16. نُشُورًا (NŞVRE) = nuşūran : tekrar dirilip kalkmayı
ve andolsun | vardılar | | kente | | yağmura tutulan | yağmuruna | bela | -mıydı? | | onu görmüyorlar- | hayır | onlar | | ummuyorlardı | tekrar dirilip kalkmayı |

[] [ETY] [] [GRY] [] [MŦR] [MŦR] [SVE] [] [KVN] [REY] [] [KVN] [] [RCV] [NŞR]
VLGD̃ ÊTVE AL ELGRYT ELTY ÊMŦRT MŦR ELSVÙ ÊFLM YKVNVE YRVNHE BL KENVE LE YRCVN NŞVRE

veleḳad etev ǎlā l-ḳaryeti lletī umTirat meTara s-sev'i efelem yekūnū yeravnehā bel kānū yercūne nuşūran
ولقد أتوا على القرية التي أمطرت مطر السوء أفلم يكونوا يرونها بل كانوا لا يرجون نشورا

 » 25 / Furkân  Suresi: 40
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
أتوا ا ت ي | ETY ÊTVE etev vardılar they have come
على | AL ǎlā upon
القرية ق ر ي | GRY ELGRYT l-ḳaryeti kente the town
التي | ELTY lletī which
أمطرت م ط ر | MŦR ÊMŦRT umTirat yağmura tutulan was showered
مطر م ط ر | MŦR MŦR meTara yağmuruna (with) a rain
السوء س و ا | SVE ELSVÙ s-sev'i bela (of) evil.
أفلم | ÊFLM efelem -mıydı? Then do not
يكونوا ك و ن | KVN YKVNVE yekūnū they [were]
يرونها ر ا ي | REY YRVNHE yeravnehā onu görmüyorlar- see it?
بل | BL bel hayır Nay,
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar they are
لا | LE not
يرجون ر ج و | RCV YRCVN yercūne ummuyorlardı expecting
نشورا ن ش ر | NŞR NŞVRE nuşūran tekrar dirilip kalkmayı Resurrection.

25:40 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | vardılar | | kente | | yağmura tutulan | yağmuruna | bela | -mıydı? | | onu görmüyorlar- | hayır | onlar | | ummuyorlardı | tekrar dirilip kalkmayı |

[] [ETY] [] [GRY] [] [MŦR] [MŦR] [SVE] [] [KVN] [REY] [] [KVN] [] [RCV] [NŞR]
VLGD̃ ÊTVE AL ELGRYT ELTY ÊMŦRT MŦR ELSVÙ ÊFLM YKVNVE YRVNHE BL KENVE LE YRCVN NŞVRE

veleḳad etev ǎlā l-ḳaryeti lletī umTirat meTara s-sev'i efelem yekūnū yeravnehā bel kānū yercūne nuşūran
ولقد أتوا على القرية التي أمطرت مطر السوء أفلم يكونوا يرونها بل كانوا لا يرجون نشورا

[] [ا ت ي] [] [ق ر ي] [] [م ط ر] [م ط ر] [س و ا] [] [ك و ن] [ر ا ي] [] [ك و ن] [] [ر ج و] [ن ش ر]

 » 25 / Furkân  Suresi: 40
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | VLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
أتوا ا ت ي | ETY ÊTVE etev vardılar they have come
,Te,Vav,Elif,
,400,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā upon
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
القرية ق ر ي | GRY ELGRYT l-ḳaryeti kente the town
Elif,Lam,Gaf,Re,Ye,Te merbuta,
1,30,100,200,10,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
التي | ELTY lletī which
Elif,Lam,Te,Ye,
1,30,400,10,
REL – feminine singular relative pronoun
اسم موصول
أمطرت م ط ر | MŦR ÊMŦRT umTirat yağmura tutulan was showered
,Mim,Tı,Re,Te,
,40,9,200,400,
V – 3rd person feminine singular (form IV) passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
مطر م ط ر | MŦR MŦR meTara yağmuruna (with) a rain
Mim,Tı,Re,
40,9,200,
"N – accusative masculine noun → Rain"
اسم منصوب
السوء س و ا | SVE ELSVÙ s-sev'i bela (of) evil.
Elif,Lam,Sin,Vav,,
1,30,60,6,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
أفلم | ÊFLM efelem -mıydı? Then do not
,Fe,Lam,Mim,
,80,30,40,
INTG – prefixed interrogative alif
SUP – prefixed supplemental particle
NEG – negative particle
الهمزة همزة استفهام
الفاء زائدة
حرف نفي
يكونوا ك و ن | KVN YKVNVE yekūnū they [were]
Ye,Kef,Vav,Nun,Vav,Elif,
10,20,6,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «يكون»
يرونها ر ا ي | REY YRVNHE yeravnehā onu görmüyorlar- see it?
Ye,Re,Vav,Nun,He,Elif,
10,200,6,50,5,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بل | BL bel hayır Nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū onlar they are
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يرجون ر ج و | RCV YRCVN yercūne ummuyorlardı expecting
Ye,Re,Cim,Vav,Nun,
10,200,3,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
نشورا ن ش ر | NŞR NŞVRE nuşūran tekrar dirilip kalkmayı Resurrection.
Nun,Şın,Vav,Re,Elif,
50,300,6,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | أَتَوْا: vardılar | عَلَى: | الْقَرْيَةِ: kente | الَّتِي: | أُمْطِرَتْ: yağmura tutulan | مَطَرَ: yağmuruna | السَّوْءِ: bela | أَفَلَمْ: -mıydı? | يَكُونُوا: | يَرَوْنَهَا: onu görmüyorlar- | بَلْ: hayır | كَانُوا: onlar | لَا: | يَرْجُونَ: ummuyorlardı | نُشُورًا: tekrar dirilip kalkmayı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | أتوا ÊTWE vardılar | على AL | القرية ELGRYT kente | التي ELTY | أمطرت ÊMŦRT yağmura tutulan | مطر MŦR yağmuruna | السوء ELSWÙ bela | أفلم ÊFLM -mıydı? | يكونوا YKWNWE | يرونها YRWNHE onu görmüyorlar- | بل BL hayır | كانوا KENWE onlar | لا LE | يرجون YRCWN ummuyorlardı | نشورا NŞWRE tekrar dirilip kalkmayı |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | etev: vardılar | ǎlā: | l-ḳaryeti: kente | lletī: | umTirat: yağmura tutulan | meTara: yağmuruna | s-sev'i: bela | efelem: -mıydı? | yekūnū: | yeravnehā: onu görmüyorlar- | bel: hayır | kānū: onlar | : | yercūne: ummuyorlardı | nuşūran: tekrar dirilip kalkmayı |
Kırık Meal (Transcript) : |VLGD̃: ve andolsun | ÊTVE: vardılar | AL: | ELGRYT: kente | ELTY: | ÊMŦRT: yağmura tutulan | MŦR: yağmuruna | ELSVÙ: bela | ÊFLM: -mıydı? | YKVNVE: | YRVNHE: onu görmüyorlar- | BL: hayır | KENVE: onlar | LE: | YRCVN: ummuyorlardı | NŞVRE: tekrar dirilip kalkmayı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki onlar, uğramışlardır kötü bir yağmur yağdırılan o şehre, onu olsun görmüyorlar mı? Görüyorlar, fakat onlar, ölümden sonra dirileceklerini ummuyorlar.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Andolsun (bu Mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır. Peki onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki belâ yağmuruna tutulmuş o şehre (Lût kavminin helâk olduğu yere) uğradılar. . . Acaba onu görmediler mi? Hayır! Onlar ölüm sonrasında dirilişi, aslına dönüşü ummuyorlardı!
Ahmet Tekin : Andolsun ki, bu Kur’ân’ı inkâr edenler, belâ ve felâket yağmuruna, taş yağmuruna tutulmuş olan beldeye, Sodom ve Gomore’ye uğramışlardır. Orada olanları görmüyorlar mı? Aksine görüyorlar da, onlar öldükten sonra, ölümden önceki vasıflarla diriltilmeyi ummuyorlar.
Ahmet Varol : Andolsun onlar üzerine felaket yağmuru yağdırılan kasabaya uğramışlardı. Yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır onlar yeniden dirilişi ummuyorlardı.
Ali Bulaç : Andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.
Ali Fikri Yavuz : Yemin olsun ki, (Kureyş kâfirleri ticaret için Şam’a giderken) fenalık (taş) yağmuruna tutulmuş olan o beldeye (Lut kavminin Sedûm şehrine) defalarca uğradılar; onu görüyor değiller miydi? (düşünüb te ibret almazlar, imana gelmezler mi?) Doğrusu onlar, öldükten sonra dirileceklerini ummazlar.
Bekir Sadak : Bu putperestler and olsun ki, bela yagmuruna tutulmus olan kasabaya ugramislardi. Onu gormediler mi? Hayir: Tekrar dirilmeyi ummuyorlardi.
Celal Yıldırım : And olsun ki onlar (inkarcı sapıklar) âfet yağmuruna tutulup (yok edilen) kasabaya varmışlardı, onu görmediler mi ? Hayır, yeniden dirilip kalkmayı ummazlar.
Diyanet İşleri : Andolsun, senin kavmin, belâ yağmuruna tutularak yok edilen kente uğramışlardır. Yoksa onu görmüyorlar mıydı (ki ibret almadılar)? Hayır! (Görüyorlardı fakat) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
Diyanet İşleri (eski) : Bu putperestler and olsun ki, bela yağmuruna tutulmuş olan kasabaya uğramışlardı. Onu görmediler mi? Hayır; tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Andolsun (bu Mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır. Peki onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.
Edip Yüksel : Felaket yağmuruna tutulmuş bulunan ülkenin (Sodom) yanından geçmiş bulunuyorlar. Onu görmediler mi? Aslında onlar yeniden dirilmeye inanmıyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalık yağmuruna tutulmuş olan beldeye uğramışlardır. Peki onu da görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, o afet yağmuruna tutulan memlekete de vardılar. Artık onu da görüyor değiller mi? Doğrusu yeniden dirilmeyi ümit etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için o fenalık yağmuruna tutulan karyeye de vardılar, artık onu görüyor değiller miydi? Doğrusu nüşur arzu etmiyorlar, uyanmak istemiyorlardı
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, senin hemşehrilerin, bela yağmuruna tutulmuş olan o kente uğradılar. Acaba orayı görmüyorlar mıydı? Hayır, aslında onlar yeniden dirileceklerini beklemiyorlardı.
Gültekin Onan : Andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun bunlar, belâ ve fenalık yağmuruna tutulmuş olan beldeye gittiler. Peki, onu da görmüyorlar mıydı? Tam tersi, bunlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktaydılar.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki onlar (Mekkeliler) belâ (ve felâket) yağmuruna tutulan o beldeye uğramışlardır. (Peki) onu da görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar (öldükden sonra tekrar) dirilmeyi ummazlar.
Hayrat Neşriyat : (Ey Resûlüm!) And olsun ki (bu müşrikler), belâ yağmuruna (taşa) tutulan o şehreuğradılar. Peki onu (oradaki helâk alâmetlerini) görmüyorlar mıydı? Hayır! (Onlar) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
İbni Kesir : Andolsun ki; onlar, bela yağmuruna tutulmuş olan kasabaya uğramışlardır. Onu görmediler mi? Hayır, onlar tekrar dirileceklerini ummazlar.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki onlar, felâket yağmuru yağdırılmış olan kasabaya geldiler. Onu görmediler mi? Hayır, onlar yeniden dirilmeyi ümit etmiyorlardı.
Muhammed Esed : Bu (Bizim mesajlarımızı inkar edenler) o cezalandırıcı yağmura tutulan şehri görmüş olmalılar; peki orada olup biteni fark etmediler mi? Hayır, bunlar ölümden sonra kalkışı beklemiyorlar!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve andolsun ki, felaket yağmuruna tutulmuş olan karyeye varmışlardı. Artık onu görür olmamışlar mı idi? Hayır, öldükten sonra dirilip kalkmayı ummaz olmuşlardır.
Ömer Öngüt : Resulüm! Andolsun ki onlar, belâ yağmuruna tutulan o memlekete uğramışlardır. Onlar onu görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar tekrar dirileceklerini ummuyorlardı.
Şaban Piriş : Onlar, üzerine bela yağmuru yağdırılmış bir beldeye de uğramışlardı, onu görmediler mi? Hayır, onlar yeniden dirilişi düşünmüyorlar!
Suat Yıldırım : Şu Kureyş müşrikleri, belâ yağmuruna tutulan, üstüne taş yağdırılan şehire de vardılar. Peki, orada olup biteni fark etmediler mi? Doğrusu onlar öldükten sonra diriltileceklerini hiç düşünmezler.
Süleyman Ateş : (Şu Kureyş müşrikleri) belâ yağmuruna tutulan, (üstüne taş yağdırılan) kente vardılar. Onun durumunu görmüyorlar mıydı (ki ibret alsınlar)? Hayır, onlar (öldükten sonra) tekrar dirilip kalkmayı ummuyorlar.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, onlar üstüne felâket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.
Ümit Şimşek : Doğrusu, onlar azap yağmuruna tutulmuş beldeye de uğramışlardı. Onun halini görmediler mi? Aslında onlar tekrar diriltileceklerine ihtimal vermiyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, onlar o kötülük yağmuruna tutulan kente vardılar. Peki onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilip hesap vermeyi ummuyorlardı.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}