» 25 / Furkân  4:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

 » 25 / Furkân  Suresi: 4
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَقَالَ (VGEL) = ve ḳāle : ve dedi ki
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(ler)
4. إِنْ (ÎN) = in : değildir
5. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
6. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
7. إِفْكٌ (ÎFK) = ifkun : yalandan
8. افْتَرَاهُ (EFTREH) = fterāhu : onu uydurdu
9. وَأَعَانَهُ (VÊAENH) = ve eǎānehu : ve yardım etti
10. عَلَيْهِ (ALYH) = ǎleyhi : kendisine
11. قَوْمٌ (GVM) = ḳavmun : bir topluluk
12. اخَرُونَ ( ËḢRVN) = āḣarūne : başka
13. فَقَدْ (FGD̃) = feḳad : böylece
14. جَاءُوا (CEÙVE) = cā'ū : vardılar
15. ظُلْمًا (ƵLME) = Zulmen : kesin bir haksızlığa
16. وَزُورًا (VZVRE) = ve zūran : ve iftiraya
ve dedi ki | kimseler | inkar eden(ler) | değildir | bu | başka bir şey | yalandan | onu uydurdu | ve yardım etti | kendisine | bir topluluk | başka | böylece | vardılar | kesin bir haksızlığa | ve iftiraya |

[GVL] [] [KFR] [] [] [] [EFK] [FRY] [AVN] [] [GVM] [EḢR] [] [CYE] [ƵLM] [ZVR]
VGEL ELZ̃YN KFRVE ÎN HZ̃E ÎLE ÎFK EFTREH VÊAENH ALYH GVM ËḢRVN FGD̃ CEÙVE ƵLME VZVRE

ve ḳāle elleƶīne keferū in hāƶā illā ifkun fterāhu ve eǎānehu ǎleyhi ḳavmun āḣarūne feḳad cā'ū Zulmen ve zūran
وقال الذين كفروا إن هذا إلا إفك افتراه وأعانه عليه قوم آخرون فقد جاءوا ظلما وزورا

 » 25 / Furkân  Suresi: 4
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقال ق و ل | GVL VGEL ve ḳāle ve dedi ki And say
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve,
إن | ÎN in değildir """Not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
إلا | ÎLE illā başka bir şey (is) but
إفك ا ف ك | EFK ÎFK ifkun yalandan a lie,
افتراه ف ر ي | FRY EFTREH fterāhu onu uydurdu he invented it
وأعانه ع و ن | AVN VÊAENH ve eǎānehu ve yardım etti and helped him
عليه | ALYH ǎleyhi kendisine at it
قوم ق و م | GVM GVM ḳavmun bir topluluk people
آخرون ا خ ر | EḢR ËḢRVN āḣarūne başka "other."""
فقد | FGD̃ feḳad böylece But verily,
جاءوا ج ي ا | CYE CEÙVE cā'ū vardılar they (have) produced
ظلما ظ ل م | ƵLM ƵLME Zulmen kesin bir haksızlığa an injustice
وزورا ز و ر | ZVR VZVRE ve zūran ve iftiraya and a lie.

25:4 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve dedi ki | kimseler | inkar eden(ler) | değildir | bu | başka bir şey | yalandan | onu uydurdu | ve yardım etti | kendisine | bir topluluk | başka | böylece | vardılar | kesin bir haksızlığa | ve iftiraya |

[GVL] [] [KFR] [] [] [] [EFK] [FRY] [AVN] [] [GVM] [EḢR] [] [CYE] [ƵLM] [ZVR]
VGEL ELZ̃YN KFRVE ÎN HZ̃E ÎLE ÎFK EFTREH VÊAENH ALYH GVM ËḢRVN FGD̃ CEÙVE ƵLME VZVRE

ve ḳāle elleƶīne keferū in hāƶā illā ifkun fterāhu ve eǎānehu ǎleyhi ḳavmun āḣarūne feḳad cā'ū Zulmen ve zūran
وقال الذين كفروا إن هذا إلا إفك افتراه وأعانه عليه قوم آخرون فقد جاءوا ظلما وزورا

[ق و ل] [] [ك ف ر] [] [] [] [ا ف ك] [ف ر ي] [ع و ن] [] [ق و م] [ا خ ر] [] [ج ي ا] [ظ ل م] [ز و ر]

 » 25 / Furkân  Suresi: 4
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وقال ق و ل | GVL VGEL ve ḳāle ve dedi ki And say
Vav,Gaf,Elif,Lam,
6,100,1,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve,
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إن | ÎN in değildir """Not"
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLE illā başka bir şey (is) but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
إفك ا ف ك | EFK ÎFK ifkun yalandan a lie,
,Fe,Kef,
,80,20,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
افتراه ف ر ي | FRY EFTREH fterāhu onu uydurdu he invented it
Elif,Fe,Te,Re,Elif,He,
1,80,400,200,1,5,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأعانه ع و ن | AVN VÊAENH ve eǎānehu ve yardım etti and helped him
Vav,,Ayn,Elif,Nun,He,
6,,70,1,50,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عليه | ALYH ǎleyhi kendisine at it
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
قوم ق و م | GVM GVM ḳavmun bir topluluk people
Gaf,Vav,Mim,
100,6,40,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
آخرون ا خ ر | EḢR ËḢRVN āḣarūne başka "other."""
,Hı,Re,Vav,Nun,
,600,200,6,50,
ADJ – nominative masculine plural adjective
صفة مرفوعة
فقد | FGD̃ feḳad böylece But verily,
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
REM – prefixed resumption particle
CERT – particle of certainty
الفاء استئنافية
حرف تحقيق
جاءوا ج ي ا | CYE CEÙVE cā'ū vardılar they (have) produced
Cim,Elif,,Vav,Elif,
3,1,,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ظلما ظ ل م | ƵLM ƵLME Zulmen kesin bir haksızlığa an injustice
Zı,Lam,Mim,Elif,
900,30,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وزورا ز و ر | ZVR VZVRE ve zūran ve iftiraya and a lie.
Vav,Ze,Vav,Re,Elif,
6,7,6,200,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَقَالَ: ve dedi ki | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | إِنْ: değildir | هَٰذَا: bu | إِلَّا: başka bir şey | إِفْكٌ: yalandan | افْتَرَاهُ: onu uydurdu | وَأَعَانَهُ: ve yardım etti | عَلَيْهِ: kendisine | قَوْمٌ: bir topluluk | اخَرُونَ: başka | فَقَدْ: böylece | جَاءُوا: vardılar | ظُلْمًا: kesin bir haksızlığa | وَزُورًا: ve iftiraya |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وقال WGEL ve dedi ki | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | إن ÎN değildir | هذا HZ̃E bu | إلا ÎLE başka bir şey | إفك ÎFK yalandan | افتراه EFTREH onu uydurdu | وأعانه WÊAENH ve yardım etti | عليه ALYH kendisine | قوم GWM bir topluluk | آخرون ËḢRWN başka | فقد FGD̃ böylece | جاءوا CEÙWE vardılar | ظلما ƵLME kesin bir haksızlığa | وزورا WZWRE ve iftiraya |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ḳāle: ve dedi ki | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | in: değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | ifkun: yalandan | fterāhu: onu uydurdu | ve eǎānehu: ve yardım etti | ǎleyhi: kendisine | ḳavmun: bir topluluk | āḣarūne: başka | feḳad: böylece | cā'ū: vardılar | Zulmen: kesin bir haksızlığa | ve zūran: ve iftiraya |
Kırık Meal (Transcript) : |VGEL: ve dedi ki | ELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | ÎN: değildir | HZ̃E: bu | ÎLE: başka bir şey | ÎFK: yalandan | EFTREH: onu uydurdu | VÊAENH: ve yardım etti | ALYH: kendisine | GVM: bir topluluk | ËḢRVN: başka | FGD̃: böylece | CEÙVE: vardılar | ƵLME: kesin bir haksızlığa | VZVRE: ve iftiraya |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve kâfir olanlar, bu dediler, ancak kendi uydurması ve bu hususta ona bir topluluk da yardım etmiştir; gerçekten de zulmettiler onlar ve yalan söylediler.
Adem Uğur : İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu bir yalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.
Ahmed Hulusi : Hakikat bilgisini inkâr edenler dediler ki: "Bu (Kur'ân) ancak O'nun uydurduğu bir yalandır. Başka bir kavim de (Yahudiler) bu konuda O'na yardım etmiştir". . . Gerçek ki, büyük haksızlık ve yalancı şahitlik suçu işlediler.
Ahmet Tekin : Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: 'Bu Kur’ân olsa olsa Muhammed’in uydurduğu bir yalandır. Başka kavimler de, kendisine yardım etmiştir.' dediler. Böylece onlar haksızlığa ve iftiraya başvurdular.
Ahmet Varol : İnkar edenler dediler ki: 'Bu (Kur'an), onun (Muhammed'in) uydurduğu bir düzmeceden başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir.' Böylece onlar kesinlikle haksız ve yalan (bir söz) ortaya attılar.
Ali Bulaç : İnkâr edenler dediler ki: "Bu (Kur'an) olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur." Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.
Ali Fikri Yavuz : O küfre varanlar dediler ki: “- Bu Kur’an, ancak bir iftiradır ki, onu, O (Muhammed (s.a.v.)) uydurdu ve bu hususta O’na başka bir kavim yardım etmiştir. (Kur’an’ı, yabancılardan, Yahudilerden öğrenmiştir!).” Muhakkak bir zulüm (şirk) ve yalan meydana getirdiler de;
Bekir Sadak : Inkar edenler: «Bu Kuran uydurmadir, ona baska bir topluluk yardim etmistir» diyerek haksiz ve asilsiz bir soz uydurdular.
Celal Yıldırım : Küfre sapanlar, «bu Kur'ân, Muhammed'in uydurduğu yalandan başkası değildir; bunu (düzmede) başka bir topluluk ona yardım etmiştir» dediler. Onlar cidden haksızlık ve yalanla geldiler.
Diyanet İşleri : İnkâr edenler, “Bu Kur’an, Muhammed’in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir” dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular.
Diyanet İşleri (eski) : İnkar edenler: 'Bu Kuran uydurmadır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir' diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.
Diyanet Vakfi : İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu bir yalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.
Edip Yüksel : İnkar edenler, 'Bu, başkalarının yardımıyla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir,' diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İnkâr edenler: «Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir» diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Küfredenler: «Bu yalnızca onun uydurduğu bir iftiradır, ona başka bir topluluk da yardım da bulunmuştur bu hususta.» dediler. Bunlar, gerçekten haksızlık ve iftiraya saptılar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o küfredenler «bu sırf bir iftira onu o, uydurdu, diğer bir kavim de buna karşı ona muavenette bulundu» dediler, doğrusu zulm-ü tezvire gittiler
Fizilal-il Kuran : Kafirler «Şu Kur'an, Muhammed'in uydurduğu bir yalandır. Bu uydurma işinde kendisine yardım eden başkaları da vardır» dediler. Onlar gerçekten zulüm işlemişler ve yalan söylemişlerdir.
Gültekin Onan : Küfredenler dediler ki: "Bu (Kuran) olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur." Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.
Hakkı Yılmaz : "Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan kimseler, “Bu Kur’ân, o'nun/ Muhammed'in uydurduğu yalandan başka bir şey değildir. Ona başka bir topluluk da bunun için yardım etmiştir” dediler. Böylece onlar kesinlikle haksızlık ettiler ve asılsız bir iddia getirdiler. "
Hasan Basri Çantay : O kâfirler: «Bu (Kur'an) onun uydurduğu yalandan başka (bir şey) değildir. Bu hususda diğer bir zümre de ona yardım etmişdir.» dediler de muhakkak bir haksızlık ve tezvîr (meydana) getirdiler.
Hayrat Neşriyat : İnkâr edenler dedi ki: 'Bu (Kur’ân), onun (Muhammed’in) uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir; bu hususda ona başka bir topluluk da yardım etmiştir.' Böylece(onlar), gerçekten zulüm ve yalanla geldiler.
İbni Kesir : Küfredenler dediler ki: Bu ancak onun uydurduğu bir yalandır ve ona bu hususta bir başka topluluk yardım etmiştir. Hiç şüphesiz onlar, zulüm ve iftira ile geldiler.
İskender Evrenosoğlu : Ve kâfirler: “Bu (Kur'ân), sadece onun uydurduğu bir yalandır. Ona bu konuda diğer kavimler de yardım etti.” dediler. Böylece onlar, bâtılla ve zulümle gelmiş oldular.
Muhammed Esed : Üstelik, hakkı inkara şartlanmış olanlar: "Bu (Kuran) doğruyu çarpıtıp yalanı ve sahteyi ortaya çıkaran başka bir topluluğun yardımıyla o'nun (kendisinden) uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir" deyip duruyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kâfir olanlar dediler ki: «Bu bir yalandan başka değil, onu kendisi uydurdu ve ona, başka bir kavim de yardım etti.» Muhakkak ki, (o kâfirler) bir zulüm ve bir bühtan ile geldiler.
Ömer Öngüt : İnkâr edenler: “Bu Kur'an olsa olsa onun uydurduğu bir yalandır. Başka bir topluluk da bu hususta kendisine yardım etmiştir. ” dediler. Böylece onlar kesin bir haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.
Şaban Piriş : İnkar edenler: -Bu, uydurduğu bir iftiradan başka bir şey değildir. Bu hususta bir topluluk da ona yardım etmiştir, dediler de zulüm ve yalanı seçtiler.
Suat Yıldırım : Kâfirler: "Kur’ân onun uydurduğu bir yalan olup, bu hususta başkaları da kendisine yardımcı olmuşlardır" diye iddia ettiler. Onlar böylece, kesin bir yalan söyleyip zulmettiler.
Süleyman Ateş : İnkâr edenler: "Bu, yalandan başka bir şey değildir. (Muhammed) onu uydurdu, başka bir topluluk da kendisine yardım etti." dediler ve kesin bir haksızlığa ve iftirâya vardılar.
Tefhim-ul Kuran : Küfre sapanlar dediler ki: «Bu (Kur'an), olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, onu kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur.» Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.
Ümit Şimşek : İnkâr edenler 'Bu Kur'ân onun uydurduğu şeydir; bunun için ona yardım edenler var' dediler. Böylece bir zulüm ve iftira ettiler.
Yaşar Nuri Öztürk : Küfre batanlar dediler ki: "Bu, onun uydurduğu bir düzmeceden başka şey değildir. Ve bu düzmecede ona, başka bir topluluk da yardım etmiştir." Yemin olsun ki, bunu söyleyenler bir zulüm, günah ve iftira sergilemişlerdir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}