İbni Kesir Meali |
|
Alemleri uyarmak üzere kuluna Furkan'ı indiren ne yücedir.(25:1) | |
O ki; göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Çocuk edinmemiştir, mülkte ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş ve bir ölçüyle takdir etmiştir.(25:2) | |
O'nu bırakıp da, bir şey yaratmayan; üstelik kendileri yaratılmış olan ve kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermeyen, öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandırmaya gücü yetmeyen bir takım ilahlar edindiler.(25:3) | |
Küfredenler dediler ki: Bu ancak onun uydurduğu bir yalandır ve ona bu hususta bir başka topluluk yardım etmiştir. Hiç şüphesiz onlar, zulüm ve iftira ile geldiler.(25:4) | |
Ve dediler ki: Öncekilerin masallarıdır. Başkalarına yazdırıp sabah akşam kendisine okunmaktadır.(25:5) | |
De ki: Onu göklerde ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. Şüphesiz ki O; Gafur ve Rahim olandır.(25:6) | |
Ve dediler ki: Bu peygambere ne oluyor ki; yemek yiyor, sokaklarda geziyor? Onun beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilmeli değil miydi?(25:7) | |
Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya besleneceği bir bahçe olmalı değil miydi? O zalimler dediler ki: Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına tabi olmuyorsunuz.(25:8) | |
Bir bak; sana nasıl misaller getirip saptılar. Bir daha yol bulamazlar.(25:9) | |
Dilerse sana bunlardan daha hayırlı olarak altından ırmaklar akan cennet ler verebilen ve köşkler kurabilen Allah ne yücedir.(25:10) | |
Fakat onlar, kıyamet saatını da yalanladılar. Biz, o saatın geleceğini yalanlayanlara öyle çılgın bir ateş hazırladık ki.(25:11) | |
Bu, kendilerine uzak bir yerden gözükünce onun kaynayışını ve uğultusunu duyacaklardır.(25:12) | |
Elleri boyunlarına bağlı olarak onun en dar bir yerine atıldıkları zaman orada yok olup gitmeyi isterler.(25:13) | |
Bugün bir kere yok olmayı değil, bir çok kereler yok olmayı isteyin.(25:14) | |
De ki: Bu mu daha hayırlıdır, yoksa müttakilere vaad olunan ebedi cennet mi? Ki bu, onlar için bir mükafat ve son duraktır.(25:15) | |
Onlar için orada diledikleri her şey var. Ve temelli kalırlar. Bu, Rabbının yerine getirilmesi istenen bir vaadidir.(25:16) | |
O gün Rabbın onları ve Allah'tan başka taptıklarını bir araya toplar ve: Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar? der.(25:17) | |
Onlar da derler ki: Tenzih ederiz, Seni bırakır da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Ama Sen, onlara ve babalarına nimetler verdin de, Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular.(25:18) | |
İşte sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık üzerinizden azabı çeviremez ve yardım göremezsiniz. Sizden zulmedenlere büyük bir azab tattıracağız, denir.(25:19) | |
Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, sokaklarda gezinirlerdi. Sabreder misiniz diye sizi birbirinizle deneriz. Ve Rabbın Basir olandır.(25:20) | |
Bize kavuşmayı ummayanlar: Bize melekler indirilmeli değil miydi veya Rabbımızı görmeli değil miydik? derler. Andolsun ki; kendi kendilerine büyüklenmişler ve büyük bir azgınlıkla haddi aşmışlardır.(25:21) | |
Melekleri görecekleri gün; işte o gün, günahkarlara iyi haberler yoktur. Melekler: Size iyi haber yasaktır, yasak, derler.(25:22) | |
Yaptıkları her işi ele alır ve onu toz-duman ederiz.(25:23) | |
O gün cennet yaranının kalacağı yer; çok daha iyi, dinlenecekleri yer; çok daha güzeldir.(25:24) | |
Ve o gün; gök beyaz bulutlar halinde parçalanacak, melekler bölük bölük indirileceklerdir.(25:25) | |
O günde gerçek mülk, Rahman'ındır. Kafirler için de pek yaman bir gündür.(25:26) | |
O gün; zalim kimse iki elini ısırarak: Ne olurdu ben de peygamberle beraber bir yol tutsaydım, diyecektir.(25:27) | |
Vay başıma gelene: Keşki falancayı dost edinmeseydim.(25:28) | |
Andolsun ki; bana gelen zikirden beni, o saptırdı. Şeytan; insanı yapayalnız ve yardımsız bırakandır.(25:29) | |
Ve Peygamber dedi ki: Ey RAbbım; doğrusu kavmim bu Kur'an'ı terkedilmiş olarak bıraktı.(25:30) | |
İşte böylece Biz; her peygambere suçlulardan bir düşman kıldık. Hidayete götüren ve yardımcı olarak Rabbın yeter.(25:31) | |
O küfredenler dediler ki: Kur'an ona bir kerede topluca indirilmeli değil miydi? Halbuki Biz; onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle azar azar indirir ve ağır ağır okuruz.(25:32) | |
Onlar sana bir misal getirmeye görsünler, Biz; onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını sana getirmişizdir.(25:33) | |
Cehennemde yüzleri üstü toplanacak olanların; işte onların yeri çok kötü ve yolu çok sapıktır.(25:34) | |
Andolsun ki; Biz, Musa'ya kitabı verdik. Kardeşi Harun'u da kendisine vezir yaptık.(25:35) | |
Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin, dedik. Neticede o kavmi yerle bir ettik.(25:36) | |
Nuh kavmini de peygamberlerini yalanladıkları vakit, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ayet yaptık. Zalimlere elim bir azab hazırlamışızdır.(25:37) | |
Ad ve Semud'u da, Ress ashabını ve bunların arasında bir çok nesilleri de(25:38) | |
Her birine misaller vermiştik. Ama hepsini kırdık geçirdik.(25:39) | |
Andolsun ki; onlar, bela yağmuruna tutulmuş olan kasabaya uğramışlardır. Onu görmediler mi? Hayır, onlar tekrar dirileceklerini ummazlar.(25:40) | |
Seni gördükleri vakit: Bu mu Allah'ın gönderdiği elçi? diye alaya almaktan başka bir şey yapmazlar.(25:41) | |
Gerçekten tanrılarımız üzerinde direnmeseydik bizi az kalsın onlardan saptıracaktı, derler. Azabı gördükleri vakit, kimin yolunun sapık olduğunu bileceklerdir.(25:42) | |
Heva ve hevesini tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine vekil sen mi olacaksın?(25:43) | |
Yoksa sen, onların çoğunun dilediklerini veya aklettiklerini mi sanıyorsun? Başka değil, onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar.(25:44) | |
Görmedin mi; Rabbın, gölgeyi nasıl uzatmıştır. İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz, güneşi ona delil kıldık.(25:45) | |
Sonra onu yavaş yavaş kendimize çekmişizdir.(25:46) | |
O'dur; size geceyi örtü, uykuyu rahatlık kılan ve gündüzü çalışma zamanı yapan.(25:47) | |
Ve O'dur; rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen. Ve Biz; gökten tertemiz bir su indirdik.(25:48) | |
Ki onunla ölü bir şehri canlandıralım ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulayalım.(25:49) | |
Andolsun ki; düşünüp ibret alsınlar diye onu aralarında evirip çevirmekteyiz. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmişlerdir.(25:50) | |
Dileseydik; her kasabaya bir uyarıcı gönderirdik.(25:51) | |
Öyleyse sen, kafirlere uyma ve onlara karşı olanca gücünle cihad et.(25:52) | |
Ve O'dur; iki denizi salıp katan. Şu tatlı ve susuzluğu giderici, bu ise tuzlu ve acıdır. İkisinin arasına bir engel ve aşılamayan bir sınır koymuştur.(25:53) | |
O'dur; insanı sudan yaratarak ona soy-sop veren. Ve Rabbın her şeye kadirdir.(25:54) | |
Allah'ı bırakıp kendilerine fayda veya zarar veremeyen şeylere ibadet ederler. Kafir; Rabbına karşı duranın yardımcısıdır.(25:55) | |
Biz; seni, sadece bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.(25:56) | |
De ki: Buna karşılık ben, sizden bir ücret değil, sadece Rabbıma doğru bir yol tutmak isteyen kimseler olmanızı istiyorum.(25:57) | |
Sen; asla ölmeyen ve daima diri olana tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak kendisi yeter.(25:58) | |
Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra da Arş'a hükmeden Rahman'dır. Bunu haberdar olana sor.(25:59) | |
Onlara: Rahman'a secde edin, denildiği zaman: Rahman da nedir? Senin bize emredegeldiğine mi secde edeceğiz? derler. Ve bu, onların nefretini arttırır.(25:60) | |
Gökte burçlar var eden, orada bir çerağ ve aydınlatan ayı var eden ne yücedir.(25:61) | |
İbret almak veya şükretmek isteyen kimseler için, gece ile gündüzü bir biri ardınca getiren O'dur.(25:62) | |
Rahman'ın kulları, onlardır ki; yeryüzünde mütevazi olarak yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman, selam, derler.(25:63) | |
Onlar ki; Rabbları için secdeye vararak ve kıyama durarak gecelerler.(25:64) | |
Ve onlar ki: Rabbımız, bizden cehennem azabını uzaklaştır. Doğrusu cehennem in azabı sürekli ve acıdır, derler.(25:65) | |
Muhakkak ki o, ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir.(25:66) | |
Onlar ki; infak ettikleri zaman, ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.(25:67) | |
Onlar ki; Allah ile beraber başka bir tanrıya tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa, cezaya çarpar.(25:68) | |
Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılarak temelli bırakılır.(25:69) | |
Ancak tevbe eden, inanıp salih amel işleyenlerin; Allah, işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah; Gafur ve Rahim olandır.(25:70) | |
Kim de tevbe edip salih amel işlerse; şüphesiz ki o, Allah'a tevbesi kabul edilmiş olarak döner.(25:71) | |
Onlar ki; yalan yere şehadet etmezler. Boş ve kötü lakırdıya rastladıkları zaman, yüz çevirip vakarla geçerler.(25:72) | |
Onlar ki; kendilerine Rabblarının ayetleri hatırlatıldığı vakit, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.(25:73) | |
Onlar ki; Rabbımız, eşlerimiz ve çocuklarımız hususunda gözümüzü aydın kıl, bizi müttakilere imam yap, derler.(25:74) | |
İşte onlar, sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek dereceleri ile mükafatlandırılırlar ve orada sağlık ve selamla karşılanırlar.(25:75) | |
Orada temelli kalırlar. Orası ne güzel bir yer ve ne güzel bir duraktır.(25:76) | |
De ki: Duanız olmasaydı, Rabbım size değer verir miydi? Gerçekten yalanladınız. O halde azab yakanızı bırakmayacaktır.(25:77) | |