» 54 / Kamer  Suresi:

Kuran Sırası: 54
İniş Sırası: 37

Hayrat Neşriyat Meali
Kıyâmet yaklaştı ve kamer (ay) yarıldı.(54:1)
Hâlbuki (onlar ne zaman) bir mu'cize görseler, yüz çevirirler ve: '(Bu,) süregelen bir sihirdir!' derler.(54:2)
(Peygamberi) yalanladılar ve (nefislerinin) arzularına uydular; hâlbuki (mukadder olan) her iş, yerini bulucudur (vakti geldiğinde olur).(54:3)
Celâlim hakkı için, onlara (ibretlerle dolu) haberlerden öylesi geldi ki, onda(kendilerini küfürden) men' etmek (için nasîhatler) vardır.(54:4)
(Bu,) tam bir hikmettir; fakat (onlara) o korkutucu (hâl)ler fayda vermiyor.(54:5)
Öyle ise onlardan yüz çevir! O gün ki, o da'vetçi (İsrâfîl, onları nefislerce)kendisinden nefret edilen (ihtimâl verilmeyen ve inkâr edilen) bir şeye (hesab yerine) çağırır.(54:6)
(7-8) (O gün) gözleri (korku içinde) baygın olarak kabirlerden çıkarlar; sanki onlar, yayılmış çekirgeler gibi o çağırıcıya (İsrâfîl’e) doğru koşan kimselerdir. Kâfirler (o gün) der ki: 'Bu, pek zor bir gündür!'(54:7)
Onlardan (Mekkelilerden) önce Nûh kavmi (de peygamberlerini) yalanladı; öyle ki kulumuzu yalanladılar ve: '(O) bir delidir!' dediler ve (o kadar ki Nûh, tebliğden zorla)engellenmişti.(54:9)
Bunun üzerine Rabbisine: 'Gerçekten ben mağlûbum (bu müşriklere karşı çâresizim); artık (bana) yardım et!' diye yalvardı.(54:10)
Bu yüzden (biz de) sağanak hâlinde boşanan bir su (bir yağmur) ile gök kapılarını açtık!(54:11)
Yeri de kaynaklar hâlinde fışkırttık; derken o su(lar), takdîr edilmiş bir iş (olan tûfan âfeti) için birleşiverdi.(54:12)
Ve onu (Nûh’u) tahtalı ve çivili olan (gemi) üzerinde taşıdık.(54:13)
(O gemi) bizim nezâretimizde akıp gidiyordu. İnkâr edilmiş olan (Nûh)’a bir mükâfât olarak (böyle yaptık).(54:14)
Celâlim hakkı için, bunu (bu gemiyi ve tûfan alâmetlerini) bir ibret olarak bıraktık; o hâlde bir ibret alan var mı?(54:15)
Artık (bak,) benim azâbım ve korkutmalarım nasılmış?(54:16)
Şânım hakkı için (biz), Kur’ân’ı nasîhat alınsın diye kolaylaştırdık; o hâlde bir nasîhat alan var mı?(54:17)
Âd (kavmi) de (peygamberleri Hûd’u) yalanladı; artık (bak onlara) benim azâbım ve korkutmalarım nasılmış?(54:18)
Şübhesiz biz, onların üzerlerine devamlı bir uğursuzluk gününde, dondurucu (ve uğultulu) bir kasırga gönderdik.(54:19)
İnsanları çekip alıyordu. Sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler!(54:20)
Şânım hakkı için, (biz) Kur’ân’ı nasîhat alınsın diye kolaylaştırdık; fakat bir nasîhat alan var mı?(54:22)
Semûd (kavmi de kendilerine o azabdan haber veren) korkutucuları yalanladı.(54:23)
Üstelik dediler ki: 'İçimizden tek (başına) olan bir insana, ona mı uyacağız? Şübhesiz ki o takdirde biz, gerçekten bir dalâlet ve çılgınlık içinde kalmış oluruz.'(54:24)
'Zikir (Vahiy), aramızdan ona mı indirildi? Hayır! O, şımarık bir yalancıdır!'(54:25)
(Onlar) yarın (âhirette), o şımarık yalancının kim olduğunu bilecekler!(54:26)
Şübhesiz biz, onlar için bir imtihân olmak üzere, o dişi deveyi göndericileriz. (Ey Sâlih!) Artık onları gözet ve sabret!(54:27)
Ve onlara, kesinlikle suyun aralarında (bir gün kendilerine, bir gün deveye olarak) taksimli olduğunu haber ver! Herbir içimde (orada) hazır olacak kişi (o sıra sâhibi)dir!(54:28)
Sonunda (buna dayanamayıp, deveyi öldürmeye karar verdiler ve) arkadaşlarını çağırdılar; bunun üzerine (o da, kılıcına) cür’etle sarıldı da (deveyi) kesti.(54:29)
Artık (bak, onlara) benim azâbım ve korkutmalarım nasılmış?(54:30)
Şübhesiz ki biz, onların üzerlerine (korkunç) bir ses gönderdik de, ağıl yapanın (topladığı) kuru ot kırıntıları gibi oldular!(54:31)
Lût kavmi (de kendilerine azabdan haber veren) korkutucuları yalanladı.(54:33)
(34-35) Şübhesiz ki biz, onların üzerine (taş yağdıran) bir kasırga gönderdik; ancak Lût âilesi müstesnâ. Tarafımızdan bir ni'met olarak onları (karısı hâriç) bir seher vaktinde kurtardık. İşte şükreden(ler)i böyle mükâfâtlandırırız!(54:34)
And olsun ki (Lût) onları (azabla) yakalamamıza karşı korkutmuştu; fakat (onlar) o korkutmalara karşı şübheye düştüler.(54:36)
And olsun ki ondan (Lût’un kendisinden), misâfirlerinden (murâd almak üzere)talebde bulundular; bunun üzerine (biz de) onların gözlerini silme kör ettik: 'Haydi tadın azâbımı ve korkutmalarımı!' (dedik).(54:37)
And olsun ki devamlı bir azab, onları bir sabah erkenden yakalayıverdi.(54:38)
'İşte azâbımı ve (size olan) tehdidlerimi tadın!' (dedik).(54:39)
And olsun ki, Fir'avun ehline de (Allah’ın azâbından haber veren) korkutucular geldi.(54:41)
(Onlar) mu'cizelerimizin hepsini yalanladılar; bunun üzerine (biz de) onları azîz ve muktedir bir kimsenin yakalayışı ile yakalayıverdik!(54:42)
(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlıdırlar? Yoksa kitablarda sizin için (azabdan) bir berâet (kurtuluş haberi) mi var?(54:43)
Yoksa: 'Biz, (birbirimize) yardım eden bir topluluğuz!' mu diyorlar?(54:44)
O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.(54:45)
Hayır! Onlara va'd olunan (asıl azab vakti) kıyâmettir; çünki kıyâmet, daha dehşetli ve daha acıdır!(54:46)
Şübhesiz ki günahkârlar, bir dalâlet ve çılgın bir ateş içindedirler.(54:47)
O gün yüzleri üstü ateşin içine sürüklenirler. (Onlara:) 'Sakarın (Cehennemin)dokunuşunu tadın!' (denilir.)(54:48)
Şübhesiz ki biz, herşeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık.(54:49)
Ve (olmasını dilediğimiz şey için) bizim emrimiz, ancak bir ('Ol!' demek)tir; (onun olması) bir göz açıp kapama gibidir.(54:50)
And olsun ki, sizin benzerlerinizi de helâk ettik; fakat bir nasîhat alan mı var?(54:51)
Hâlbuki (onların) yaptıkları herşey, kitablarda (amel defterlerinde) mevcuddur.(54:52)
Ve küçük büyük herşey, satır satır yazılıdır.(54:53)
(54-55) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri, Cennetlerde ve ırmaklar(ın kenarın)da, bir doğruluk ikametgâhında, Muktedir (herşeye kudreti yeten) bir Melîk’in (Allah’ın) huzûrundadırlar.(54:54)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}